Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/369 E. 2023/606 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/369 Esas
KARAR NO: 2023/606
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/273
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … sayılı marka tescil belgelerinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI: Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/273 Esas ve 01/12/2022 tarihli ara karar ile; “İşbu davada davalı adına tescilli markanın kullanılmama nedeniyle iptali talep edildiği hususu da nazara alınarak, dava dilekçesi ve ekli belgelere göre, HMK’nın 389 ve devamı maddeleri ile SMK’nın 159. maddesi uyarınca, markanın davanın devamı sırasında üçüncü kişilere devredilmesi durumunda, taraf teşkili sağlanması hususunda zorluk yaşanması ve verilecek kararın infazında sıkıntı yaşanmaması amacıyla ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, takdiren 5.000,00 TL teminat karşılığında, davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … sayılı marka tescil belgeleri davalı adına kayıtlı ise, 3. şahıslara devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına” karar verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ: Davalı vekili, ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; davacının yabancı menşeili bir şirket olduğunu, davacı tarafından talep edilen tedbir kararının mahkemece 5.000,00 TL gibi son derece düşük bir teminat alınmak suretiyle verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ilgili bedelin yüksek tutulması gerektiğini, hakimin karşı tarafı dinlemeden tedbir kararı veremeyeceğini, esas hakkında verilen kararı etkileyen türde tedbir kararı verilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, işbu tedbir kararı ile mülkiyet haklarının sınırlandırılmasının bu kadar basit olamayacağını, tedbir kararının dava konusu dava konusu taleple ilgisinin bulunmadığını, tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, davacı tarafın ileri sürdüğü işbu davaya konu markanın müvekkili şirketçe kullanılmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin ilgili markayı kullanmasa dahi bu kullanmama süresinin SMK’ya göre 5 yıl boyunca devam etmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ KARARI: Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/273 Esas ve 01/12/2022 tarihli ara karar ile; “Somut uyuşmazlık bakımından mahkememizce verilen tedbir kararının davalının markalarının kullanım hakkını kısıtlamadığı, devrin önlenmesine yönelik tedbirin davalının ticari faaliyetlerini engeller mahiyette olmadığı, bu itibarla belirlenen teminatın tedbirin kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşıldığından teminatın miktarına yapılan itirazın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkeme tarafından hükmedilen 5.000 TL teminat karşılığında müvekkil şirketin mülkiyet hakkının sınırlandırılmasının hukuka aykırı olduğunu, söz konusu davacı tarafın yabancı menşeili şirket olması işbu dava nihayetinde haksız bulunulması durumunda müvekkil şirketin yaşamış ve yaşayacağı zararların tazminini karşılamayacağını, İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasının reddi kararında, markanın dava devamı sonrasında üçüncü kişilere devredilmesi durumunda taraf teşkili sağlanması hususunda zorluk yaşanması gerekçesi belirtilmiş olup, bu gerekçenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira markanın devri anlamına gelmemekle beraber mülkiyet hakkımızın sınırlandırılmasının bu kadar basit olmaması gerektiğini, Davacı tarafın huzurdaki davada markanın kendi adına tescilini değil, hükümsüzlüğünü talep ettiğini, dolayısıyla verilen ihtiyati tedbir kararının bu taleple ilgisi bulunmadığını, Tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, huzurdaki davada bu türden bir ispatın gerçekleşmediğini, Davacı tarafın müvekkil şirketin ilgili markayı kullanmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kaldı ki müvekkil şirket ilgili markayı kullanmasa dahi bu kullanmama süresinin SMK’ya göre 5 yıl boyunca devam etmesi gerektiğini, Ölçülülük ilkesi hukukun temel aldığı ve bünyesine uygun düştüğü tüm olaylarda dikkate alınması gereken bir ilke olup, bir hakkın sadece davacı tarafından ele alınması ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkin istemine ilişkindir. Dairemizin önüne gelen uyuşmazlık ise, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair kararın istinaf istemine yöneliktir. Dava dilekçesindeki talep üzerine mahkemece “Markanın davalı adına tescilli olması halinde dava sonuna kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi” konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davalının tedbire itirazı duruşmalı inceleme sonucunda reddedilmiş, bu karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Yargılama sırasında davaya konu markanın üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde taraf teşkilinin yeniden sağlanmasının gerekeceği, bunun da yargılamayı uzatacağı ve tarafların hakkını elde etmesini güçleştirebileceği, davalı tarafa ait markanın tescil kaydı üzerinde üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir koyulmasının davalı tarafın marka kullanımını ve ticari hayatını etkilemeyeceği, kaldı ki markanın devri için haklı bir gerekçe sunmaları halinde ihtiyati tedbir kararının yeniden gözden geçirilebileceği, mahkemece takdir edilen teminat miktarında da usule aykırılığın bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.05/04/2023