Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/328 E. 2023/909 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/328 Esas
KARAR NO: 2023/909
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021 Tarihli asıl karar ve 21.06.2021 Tarihli ek karar
NUMARASI: 2018/368E, 2021/574K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Karamürsel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalıdan trafik kazasından kaynaklanan %100 haklı olduğu davadan alacağı olan sigorta sözleşmesi çerçevesindeki parasını, tutanaklar ve trafik ile bilirkişi raporundaki belgelere dayanarak talep ettiğini, davalı sigortacının muhatabı olmadığı bildirerek davanın ve istenilen tazminatın kendisini ilgilendirmediğini ileri sürerek talebini reddettiğini, davalının kazaya sebebiyet veren aracın sigortacı şirketi olduğunu, davalının ticari nitelik taşıyan tacir sıfatında sigortacı olduğunu, davalının taraf olduğu halde sözleşme gereği edimini yerine getirmekten imtina ederek sorumluluğunu inkar ettiğini, kazanın haklı mağduru olarak alacağının tespiti ile talep ettiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı acente vekili 07.12.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın aynı olaya dayandırarak Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/651 E. sayılı dosyası ile de ikame ettiği davada müvekkili şirketi davaya dahil ettirerek dahili dava dilekçesi gönderdiğini, davalının dilekçesinde belirttiği Karamürsel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yaptığı ilamsız takibe itirazları üzerine Karamürsel İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/60 E. sayılı dosyasından itirazın kaldırılmasına ilişkin talebin Karamürsel İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/64 K. sayılı karan ile reddedildiğini, bu red kararından sonra 16.11.2015 günü tebliğ edilen dilekçe ile de bu davayı ikame ettiğini, müvekkili şirketin sözünü etliği kaza ile bir İlgisi bulunmadığını, davacının aracının hasarlanmasına neden olan trafik kazasındaki müvekkili şirketin ilgisi, kazaya karışan karşı taraf … isimli şahsın aracının trafik sigortasını gerçekleştirmesi olduğunu, müvekkili şirketin … Sigortanın acentası olduğunu, bu nedenle … Sigortaya izafeten acenta olan müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin, … Sigortayı temsile yetkili olmadığını belirterek davanın talebinin reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu dava ile istenen tazminatının talep hakkının zamanaşımına uğradığını, KTK 109 uyarınca motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğradığını, dava konusu olayın 15.01.2004 tarihinde gerçekleştiğinden, davacıların talep hakkının zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla zamanaşımı nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
DOSYA KAPSAMI: -İlk derece mahkemesinin 23/12/2016 tarihli 2015/1178 esas 2016/1317 karar sayılı ilamında; ”Davacının hasım gösterdiği şirketin sözleşmenin asıl tarafı olan sigorta şirketinin acentesi olduğu, acentenin tek başına hasım olamayacağı ve davacının son celse beyanı dikkate alındığında sigorta şirketinin değil, acentenin davalı olduğunun bildirildiği, bu durumda davalı olarak gösterilen acentenin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı görülerek, husumet yokluğundan davanın reddine ” karar verilmiştir. -Dairemizin 31/05/2018 Tarihli 2017/1789 E, 2018/1308 K sayılı ilamıyla; “….Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından pozitif husumet yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Sigorta şirketine izafeten acentaya karşı dava açılması TTK’nın 105/2 ve Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/1953 E., 2015/1507 K.sayılı kararı gereğince, davada husumet doğru yöneltilmiş olup, işin esasına girilerek davanın kabulü halinde, Anadolu Sigorta hakkında hüküm tesis edilecek şekilde kurulması gerektiğinden kararın kaldırılmasına..” karar verilmiştir. -Dairemizin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesince 2018/368 E, 2021/574 Karar sayılı 12.10.2021 Tarihli karar ile; “… Davanın KISMEN KABULÜ ile; 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe teminat limitleriyle sınırlı olmak üzere davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, -Fazlaya ilişkin talebin reddine, ” kesin olarak karar verilmiştir. Davacının 30.11.2021 Tarihli tavzih dilekçesinde istinaden ilk derece mahkemesinin 07.01.2022 Tarihli ek kararda ise; “Talep dilekçesi ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalılar vekilinin kararın düzeltilmesine yönelik talebinin şartlarının oluşmadığı, mahkememizce karar verildikten sonra hüküm fıkrasında “tavzih ya da tashih” adı altında davacının talebi gibi düzeltme yapılamayacağı anlaşıldığından talebin reddine” istinaf yolu açık olarak karar verilmiştir. Vasi …’ın 07/01/2022 tarihli dilekçesinde; Mahkeme kararının yasa, usule ve esasa aykırı olduğunu, 1.000-TL maddi tazminatla karşı tarafa takdir edilen 4.000-TL vekalet ücreti ile kararın kesin olarak verilmesi hükmünün hukuksuz olduğunu, takdir edilen vekalet ücretinin maddi tazminat sınırını geçtiğini, temyiz kesinlik sınırı belirlenirken davaya konu edilen taşınır malın veya alacağın değerinin dikkate alındığını, faiz icra inkar tazminatı nın vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hesaba katılamayacağını, davada alacak miktarının 1.000-TL olmadığını, davanın konusunun trafik kazasından kaynaklanan alacağın tespiti ve talebine ilişkin olduğunu, tespit davalarında temyiz sınırı tepit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktarı ve değerine göre belirlendiğini, mahkemenin davada alacağın miktarını ve konusunu tespit edemediğini, harca esas değerin 5.000-TL olduğunu, mahkeme tarafından verilen karara itiraz ettiğini, hukuka uygun bir karar verilmesini talep etmiştir. -İlk derece mahkemesinin 16.03.2022 Tarihli kararında; “….davacı …’ın vasisi … tarafından verilen kararın düzeltilmesine itirazına yönelik talebinin şartlarının oluşmadığı, mahkememizce karar verildikten sonra hüküm fıkrasında “tavzih ya da tashih” adı altında davacının (vasisinin) talebi gibi düzeltme yapılamayacağı anlaşıldığından talebin reddine..” istinaf yolu açık olarak karar verilmiştir. Mahkemenin 21.06.2022 Tarihli ek kararı ile; davacının 16.06.2022 Tarihli istinaf dilekçesi incelenerek Mahkememizin 16/11/2015 tarih 2018/368 esas – 2021/574 karar sayılı hükmü kesin olduğundan davacı tarafından sunulan istinaf dilekçesinin reddine, istinaf yolu açık olarak karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davacı 16.06.2022 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; tavzih talebi yönünden HMK 304, 305 md dayalı gerekçenin yerinde olmadığını, dilekçe ekinde sunulan bilirkişi raporu olduğunu, mahkemenin uzman gibi davranarak karar verdiğini, rapordaki tespit edilen hususların davayı açıklığa kavuşturacak nitelikte olduğunu, kararda hükmolunan 1000TL’ nin gerçek zararı karşılayacak bir miktar olmadığını, itirazların dikkate alınmadığını, görgü tanıklarının dinlenmediğini, bilirkişi raporunda sabit olan uğranılan elem ve üzüntü yanında maddi kayıp nedeni ile 48.000TL tazminat yerine tazminat talebinin reddi nedeni ile kararın kaldırılmasını, 48.000TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davacı 18.07.2022 önbüro tarihli istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin dava dilekçesinde değinilen hususlarda yeterince inceleme yapmadan ve dava tarihi itibarı ile güncelleme yapmadan sembolik bir rakam üzerinden karar verdiğini, uzman olmayana bilirkişi raporuna itirazın değerlendirilmediğini, Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak rapora aykırı karar verildiğini, sunulan delillerin iddialarını desteklediğini, gerekçenin resmi tutanak ve deliller ile çeliştiğini kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vasisi 30.01.2023 tarihli dilekçesinde özetle; davanın konusunun bilirkişi raporuna dayalı olarak Kocaeli Karamürsel İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine ait olduğunu, mağduriyet bedelinin manevi tazminata ilişkin açılan dava olduğunu, harca esas değerin 5000TL olarak gözüktüğünü, davanın harca esas değerinin mahkemeden karar gereği yükseltilmesi talep edildiğini, mahkemenin dava değerinin artılmasına ilişkin karar vermekten kaçındığını, dava değerinin o gün için 48.000TL olduğunu, manevi tazminata ilişkin hususlar tespit edilmeden dava layıhasında belirtilen hususlar dışında 1000TL maddi tazminat kararı verildiğini, bu hususun dava layihasındaki hususun dışında olduğunu, kararın yerinde olmadığını belirtmiştir.
İNCELEME Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/211 e, 2011/590K sayılı dosyasında; “Davacının davalı … aleyhine açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,…” karar verilmiştir. Karar temyiz incelemesinde onanarak kesinleşmiştir. Davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu Yük Müh …in raporunda neticeten; mahkeme kararındaki 1000TL değer kaybına ilişkin raporun çelişkili ve eksik olduğu, değer kaybı 1000TL baz alınsa dahi mahrum kalınan sürenin aracın çalışmadığı 48 ay boyunca tasarruftan yoksun toplam 48.000TL olduğu, değer kaybının 1000TL olduğu, maddi değer ve kazanç kaybının 58.000TL olduğu yönünde görüş belirtilmiştir. Dava dilekçesinde dayanılan Karamürsel İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyası UYAP’tan incelendiğinde; davacı tarafça davalı … SİGORTA aleyhine 48.000TL asıl alacak ile 1.120TL işlemiş faiz ki toplam; 49.120TL nin reeskont faizi ile tahsil talepli ilamsız takip başlatıldığı, dayanak olarak 25.09.2014 Tarihli bilirkişi raporu ve kaza raporunun gösterildiği anlaşılmaktadır.
GEREKÇE:Davacı, davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu trafik kazası nedeni ile zarara uğradığını ileri sürerek alacağın tespiti ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı, dava değerini 5000TL olarak göstermiş ve bu tutar üzerinden talebini harçlandırmıştır. Dava dilekçesinde değinilen ve ekinde bir sureti sunulan ödeme emri incelendiğinde; davacının 48.000TL alacağın faizi ile tahsili istemi ile takip başlattığı görülmektedir. HMK 341/3.maddesine göre alacağın bir kısmı dava edilmiş ise istinaf sınırı alacak miktarının tamamına göre belirlenecektir. Bu durumda davacının iddiaya konu alacağının miktarı toplamda 48.000TL olup kararın istinaf yolu açıktır. İlk derece mahkemesince kararın kesin nitelikte olduğu gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş ve 21.06.2022 Tarihli ek kararın kaldırılarak davacının asıl karar yönünden istinaf isteminin incelenmesi gerekmiştir. Mahkemenin kararının gerekçesinde 1000TL’lik tazminatın hasar bedeli olduğu açıklanmış; davacı ise istinafında, mahkemece hükmolunan maddi tazminatın “dava dilekçesinde yer almayan hususlara ilişkin olduğunu” belirtmiştir. Davacının aşamalardaki beyanı, dava dilekçesinde değinilen ve bir sureti eklenen ödeme emri, rapor örneği incelendiğinde; davacının istinaf dilekçesinde değinilen 48.000TL lik alacağın dava dilekçesi ekindeki raporda hesaplanan kazanç kaybı iddiasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak dosyada mevcut poliçede açıkça kazanç kaybının teminat kapsamında olduğu belirtilmemiştir. Kasko sigorta şirketleri riziko nedeniyle meydana gelen gerçek zarardan sorumlu olup, kazanç kaybı gibi dolaylı zararlar açıkça poliçede teminat altına alınmadıkça bunlardan sorumluluğu bulunmamaktadır. Davacı istinaf dilekçesinde manevi zarara uğradığına yer vermiş ise de; dava dilekçesinde manevi tazminat talebine değinilmediği gibi bu hususta dava ıslah edilmediğinden bu yöndeki istinaf istemi değerlendirilmemiştir. Bu durumda davanın tümden reddi gerekirken kısmen reddi yerinde değil ise de aleyhe istinaf başvurusu olmadığından karara yönelen istinaf isteminin bu nedenle esastan reddi gerekmiştir. Davacı, tavzih isteminin yerinde olmadığını ileri sürmüş ise de; tavzih ile hüküm değiştirilemeyeceği gibi esas yönünden mahkemece tavzih talebinin reddinde de usule aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle 21.06.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına, davacının asıl karar yönünden istinaf isteminin ise HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İlk derece mahkemesinin davacının istinaf isteminin reddine dair 21.06.2022 Tarihli ek kararının kaldırılarak davacının istinaf isteminin incelenmesine, 2- Davacının asıl karar yönünden istinaf istemi yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 3-A. Ek karar yönünden davacıdan alınan 80,70TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, B. Asıl karar yönünden alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL istinaf harcının mahsubu ile bakiye 99,20TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 4-A. Ek kararın istinafı yönünden davacı tarafından yapılan 220,70TL istinaf harcı ile 5,50TL tebligat gideri ki toplam 226,20TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -B. Asıl karar yönünden istinaf isteminin reddi nedeni ile davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Gider avanslarından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.09/06/2023