Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/318 E. 2023/471 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/318 Esas
KARAR NO: 2023/471
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2023
NUMARASI: 2021/89
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; davalı … şirketinin müvekkiline ait “…” markasının kullanım şeklini taklit ederek ürünlerini halen piyasada ve internet ortamında sattığını, buna ilişkin ürün asılları ve faturaları taratılarak gönderilemediği için 01/12/2022 tarihli duruşmada elden mahkemeye sunularak iddianın ispat edileceğini, davalıların bu satışının müvekkilinin aynı ürünlerinin satışında karışıklığa yer verdiği gibi satış rakamlarını da etkilediğini, ciddi bir zarar ve sakıncanın verildiğinden endişe duyulmasının son derece açık olduğunu, bu nedenle dava dilekçesinde talep ettikleri ihtiyati tedbir gibi dava konusu ürünlerin satılan yerlerde, gümrüklerde internet sitelerinde satışının durdurularak toplatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında İstanbul Anadolu 1 FSHHM’nin 2015/146E. Sayılı dosyasında görülmekte olan bir dava bulunduğunu, davaların aynı nitelikte olduğunu, dolayısıyla derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkillerinin kozmetik ve parfümeri sektöründe tanınan markaları bulunduğunu, “…” ibaresinin dünya çapında 50’den fazla kozmetik şirketi tarafından göz makyaj ürünleri üzerinde kullanıldığını, … ibaresinin tek başına marka olarak tescil edilemeyeceğini, müvekkili şirketlerin … ibaresi üzerinde münhasır bir hak iddiasının bulunmadığını, müvekkillerinin satışa sundukları ürünler üzerindeki … ibaresinin kullanım ve yazım şeklinin davacının kullanımı ve yazım şeklinden tamamen farklı olduğunu, davacının yazı stilinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, markalar arasında karıştırma ihtimalinin olmadığı gibi haksız rekabetin de gerçekleşmediğini, alınan bilirkişi raporlarının hatalı ve eksik incelemeye dayalı olduğunu bildirerek davanın derdestlik dava şartı ve esasa ilişkin sebeplerden dolayı reddine, ayrıca mahkemenin aksi kanaatte ise 2015/146E. Sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını karar vermesini istemiştir.
TEDBİRİN REDDİ KARARI: İlk derece mahkemesince ilk olarak 23/08/2021 tarihli dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda davacı tarafın internet sitesinin erişimin engellenmesine yönelik tedbir talebinin markaya tecavüz iddiasının yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddine karar verildiği görülmüştür.
TEDBİR KARARI Mahkemece 01/12/2022 tarihli duruşmada verilen ara karar doğrultusunda yazılan 02/12/2022 tarihli ara karar ile; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, taraflara ait marka tescil kayıtları, davacı vekilleri tarafından dosyaya sunulan davalı tarafa ait ürün kutuları ve satın alma faturaları ile tüm dosya kapsamı ile davalıların halen “…” harfinin kuruğunu sola doğru uzatılarak “…” ibaresinin kullanıldığı ve “…” ibaresinin ön plana çıkartılarak marka kullanımının devam ettiğinin anlaşıldığı, bilirkişiler tarafından davalıların gerek web sitesindeki, gerekse göz kalemi ürün kutuları üzerindeki kullanımlarında …” markasını kullanırken, “…” ibaresini daha küçük ve üst tarafta, altında “…” ibaresini daha büyük ve ön planda kullandıkları, özellikle “…” ibaresinde davacının markasında yer alan kuyruğu sola doğru uzatılarak özellik kazandırılmış tipik “..” harfini aynı şekilde kullandıkları, bu şekilde davalıların markalarını tescilli oldukları şekilden farklı olarak kullanmalarının markaları davacının markalarına yaklaştırdığı, davacının bu şekildeki kullanımlarının, davalının markalarının tescilli olduğu emtia ve hizmet kapsamında olduğuna dair görüş bildirilmişse de, davalıların markasının da tescilli olması, bu kullanım şeklinin davacının markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığının yargılama sonucunda belirleneceği, bu nedenle davalıların markayı bu şekilde kullanmalarının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ancak davacının tescilli markasından kaynaklanan haklarının zarara uğrama ihtimalinin de mevcut olması nedeniyle, her iki tarafın da hak kaybına uğramaması için davalılar tarafından teminat yatırılmasının hakkaniyete uygun olacağı, sonucuna varılmakla, Mahkememizin 2015/146 Esas sayılı davasında da benzer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmiş olsa da, her iki davanın farklı dönemlere ait marka kullanımlarına ilişkin olduğu ve davaların birleştirilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı şirketlerin ihtiyati tedbir kararının tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca 300.000,00 TL nakdi teminatı ya da kesin ve süresiz banka teminat mektubunu Mahkememize depo etmelerine, kesin süre içerisinde teminatın depo edilmemesi halinde ihtiyati tedbir kararının ağırlaştırılacağının ihtarına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, Davacının ihtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalı şirketlerin ihtiyati tedbir kararının tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca 300.000,00 TL nakdi teminatı ya da kesin ve süresiz banka teminat mektubunu Mahkememize depo etmelerine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekilince İtiraz edilmiştir. (davacı vekilinin iş bu kararın reddedilen kısmını istinaf ettiği istinaf isteminin dairemizin 2023/146E. Sırasında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.)
DAVACI VEKİLİNİN İTİRAZI: Davacı vekili sunmuş olduğu 08/12/2022 tarihli itiraz dilekçesinde ürünlerin toplatılması ve el konulmasını talep ettiklerini, ancak mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin reddedilerek SMK’nın 159/2-c maddesi uyarınca ters tedbir kararı verildiğini, ters tedbir kararındaki teminatın muhtemel zararı karşılayacak nitelikte olması gerektiğini, oysa 300.000,00 TL teminatın son derece orantısız ve adil olmayan sonuçlar ortaya çıkaracağını, mahkemenin 2015/146E. Sayılı dosyasında yaklaşık 1 yıllık süreye ait tecavüz için 300.000,00 TL ters tedbir teminatı öngörülmüş iken 18/09/2015-24/05/2021 tarihleri arasındaki yaklaşık 6,5 yıl devam eden markaya tecavüz nedeniyle aynı teminat miktarının öngörülmesinin hatalı olduğunu, arada 6,5 kat fark bulunduğunu, davalı şirketin bahse konu dönemde tecavüze konu ürünlerin satışından elde ettiği net karın 800.000.000,00 TL ile 1.500.000.000,00 TL olabileceğini, buna göre teminatın çok düşük kaldığını belirterek en az 6,5 katı oranında teminat miktarı belirlenmesi gerektiğini bildirmiştir.
İTİRAZIN REDDİ KARARI: Mahkemece 19/01/2023 tarihinde yapılan duruşmalı inceleme sonunda 20/01/2023 tarihinde verilen ara karar ile; “…Her ne kadar davacı tarafça 300.000,00 TL teminatın az olduğu iddia edilerek ihtiyati tedbir kararına itiraz edilmişse de, davaya konu ürünün göz kalemi ürünü olduğu, yüksek bedelle satılan bir ürün olmadığı, davalı tarafın kendi adına tescilli ” …” markasını davacının tescilli “…” markasına benzeterek kullandığı iddiasıyla dava açıldığı, aynı konuda daha önce açılan Mahkememizin 2015/146 Esas sayılı davasında da davalı tarafça aynı marka kullanımı ve aynı ürünler için davalı tarafça önceki kullanımlarıyla ilgili teminat yatırıldığı, önceki davadan sonraki dönemdeki davalı kullanımları nedeniyle açılan bu davada henüz bilirkişi incelemesi de yapılmadığı, davalı tarafın ticari kayıtlarının incelenmediği, bu nedenle davalının marka kullanımının davacının markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığı ve bu ürünlerden ne kadar gelir elde ettiğinin henüz belirlenemediği, ayrıca davalının tescilli markasının satışlara etkisinin de tespitinin bu aşamada mümkün olmadığı, bu konularla ilgili bilirkişi raporları alındıktan sonra teminat miktarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği, bu aşamada davalının davacı tarafça iddia edildiği kadar gelir elde ettiğinin yaklaşık olarak henüz ispat edilemediği anlaşılmakla, itirazın reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; itiraz dilekçesini tekrar etmiş, ayrıca söz konusu 300.000,00 TL teminatın son derece düşük kaldığını, orantısızlık içerdiğini, bu miktarın adil olmadığını, mahkemenin 2015/146E. Sıyılı dosyasında 1 yıllık süreye ait tecavüz için 300.000,00 TL ters tedbir teminatı öngörülmüş iken 18/09/2015-24/05/2021 tarihleri arasındaki yaklaşık 6,5 yıl devam eden markaya tecavüz ile aynı teminat miktarının öngörülmesinin hatalı olduğunu, en azından 6,5 kat teminata hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca istinafa konu kararda yer alan gerekçelerde maddi hata ve çelişkiler bulunduğunu, kararın 4. Sayfasının son paragrafında “bu davada henüz bilirkişi incelemesi yapılmadığı.. Marka kullanımının davacının markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığı henüz belirlenmemiştir..” denildiğini, oysa gerek iş bu dosyada gerekse mahkemenin 2015/146E. Sayılı dosyasında alınan 01/02/2022 tarihli raporlarda tecavüzün ortaya konulduğunu, ve bu raporlara yapılan itirazların da mahkemece reddedildiğini, gerekçenin bu raporlar ile çeliştiğini, somut olayda hakimin maddi vakıalara uygulanacak hukuk kuralını belirlemede sahip olduğu takdir hakkını yanlış kullandığını, en önemli delillerden biri olan … Sayılı dosya olduğunu, bu dosyada 08/09/2022 tarihli ara karar ile 06/04/2016 ve 13/11/2020 tarihli bilirkişi raporları esas alınarak tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, yine aynı dosyada 15/12/2020 tarihinde yapılan duruşmada 13/11/2020 tarihli bilirkişi raporunun eksik olduğu tespit edilerek bilirkişiye ek rapor hazırlanması yolunda görev verildiğini, bunun üzerine bilirkişilerin de 01/02/2021 tarihli ek rapor ile davalıların markaya tecavüzde bulundukları yolunda görüş belirttiklerini, mahkeme hakiminin bunlara rağmen 300.000,00 TL ters tedbir teminatına hükmetmesinin orantısız olduğunu, bu miktarın adil olmadığını belirterek teminat miktarını en azından 6,5 kat veya uygun miktarda arttırılması ve/veya yeni bir tedbire karar verilmesi için kararı istinaf ettiklerini bildirmiştir. İstinaf dilekçesi ekinde, mahkemenin 2015/146E. Sayılı dosyasında verilen 08/09/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile 20/04/2021 tarihli duruşma tutanağı ile 01/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun sunulduğu görülmüştür.
DELİLLER: TPMK’dan gelen sicil kaydının incelenmesinde, davacıya ait … tescil numaralı … ibareli markanın 3,8,16,18,20 ve 21. Sınıflarda … tarihinde tescil edildiği ve en son 25/06/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile yenilendiğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında anılan 23/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda; ürünler karşılaştırıldığında davalı tarafından “…” ibaresinin davacı tarafa ait tescilli logoda yer alan uzun kuyruklu “..” harfi şekli ile aynı kullanılmasının davacı markasıyla karışıklık ve iltibasa sebep olacağı, davalıya ait olduğu, www….com.tr link adresinin kapalı olduğunun tespit edildiği, davalı taraf İnternet siteleri incelendiğinde, www….com.tr link adresinin kapalı olduğu, www…com.tr link adresinde yer alan ürün üzerindeki kullanımda davalı taraf marka kullanımının davacı tarafa ait tescilli markalara benzerlik ve iltibas yaratacağı ve tüketici nezdinde karışıklığa sebep olacağına dair görüş bildirilmiştir. Aynı mahkemenin 2015/146E. Sayılı dosyasında alınan 06/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda; “…. ibaresinin 556 sayılı KHK 7/1-c maddesi kapsamında cins belirten ibare olduğu, davalı markalarının 7/son maddesi uyarınca kullanım sonucu ayırt edicilik kazandıkları, bu sebeple hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalı markalarının cins belirtiyor olması sebebiyle zayıf marka olduklarını, bu sebeple davaya konu davacı kullanımlarının davalının marka haklarına tecavüz teşkil etmediği ve haksız rekabet oluşturmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yöneliktir. Dosyanın incelenmesinde, davacı tarafın açtığı davada ihtiyati tedbir kararı verilmesi istediği, mahkemenin de ters teminat tedbirine karar verdiği, davacı vekilinin bu karara itiraz ettiği, yapılan duruşmalı inceleme sonunda itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. Somut olayda davacının aynı davalıya karşı daha önceki ihlal iddiasına dayalı olarak mahkemenin 2015/146E. Sayılı dosyasında dava açtığı, karar içeriğinden davalı tarafça önceki kullanımlar ile ilgili olarak teminat yatırıldığının anlaşıldığı, huzurdaki davada ise her ne kadar tecavüz iddiaları yönünden 23/08/2021 tarihli bilirkişi raporu alınmış ise de istinafa konu karar tarihi itibariyle tazminat konusunda henüz bilirkişi raporu alınmadığı, dolayısıyla davalının eylemlerinin tecavüz oluşturduğunun kabulü halinde dahi ne kadar gelir elde ettiğinin henüz belirlenmediği, öte yandan davalının …” ibareli markasının bulunduğu, davalının elde ettiği gelir içerisinde ne kadarının ihlal nedeniyle olduğunun henüz bu aşamada tespitinin yapılmadığı, ayrıca davalının tescilli markasının satışlarına ne kadar etki ettiği hususunda henüz bir tespit bulunmadığı, hükmedilen teminat miktarının bu bağlamda azlığından bahsedilemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.22/03/2023