Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/251 E. 2023/677 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/251 Esas
KARAR NO: 2023/677
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/150
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ: Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından davacı müvekkili şirket aleyhine haksız olarak icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine müvekkiline ait teminat senetlerinin üzerinin müvekkili şirketin iradesi dışında doldurulduğunu ve ihtiyati haciz kararı alındığını ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davaya ve borca konu senetlerin teminat senedi olduğunu, davaya konu, 08.06.2020 tanzim tarihli ve 19.01.2022 ödeme tarihli 2.000.000-TL, 08.06.2020 tanzim tarihli ve 19.01.2022 ödeme tarihli 2.000.000-TL, 08.06.2020 tanzim tarihli ve 17.01.2022 ödeme tarihli 2.000.000-TL, 08.06.2020 tanzim tarihli ve 17.01.2022 ödeme tarihli 2.000.000-TL, 26.08.2020 tanzim tarihli ve 20.01.2022 ödeme tarihli 4.000.000-TL, 26.08.2020 tanzim tarihli ve 20.01.2022 ödeme tarihli 2.000.000-TL tutarlı senetlerin teminat senedi olarak verildiğini, müvekkil şirketin borcu bulunmadığını, davalı şirket ile yapılan franchise sözleşmesinin tüm edimleri müvekkili şirketin yerine getirmesine rağmen davalı şirketin kötüniyetli olarak şirketlerin devri konusundaki edimini yerine getirmediğini, ekte sunulan 03/01/2022 Tarihli İşletme Devir Sözleşmesi ve diğer Devir Sözleşmesine istinaden yapılan Franchising Sözleşmelerine konu edilen ve sözleşmede geçen ayrı ayrı kampüslerde ve 64 adet Özel Eğitim Kurumu’nun devri noktasında anlaşıldığını, buna istinaden ekte sunulan devir senetleri ile kanuni şekle bağlanan MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 14/1 maddesi uyarınca eğitim kurumları noter devir senedi yapılmış olup 03/01/2022 tarihli İşletme Devir Sözleşmesi’nin resmi şekilde yapılmış olduğunu, davalı şirket ile … Kolejlerinin İTÜ vakfına devri yapılmakla birlikte, hem finansal hem de belli illerde yönetimsel zorluklar nedeniyle yeterli sayıda öğrenci kapasitelerinin oluşmadığını, bu yüzden de okullarda kar etmek yerine zarar ettiklerini, bir kısım zarar yaratan okulların, daha iyi yönetimi ve başarıyı kanıtlamış şirketlerine devri ile bu okulların daha karlı hale dönüştürülmesi talebi alındığını, bu devire ilişkin şirketleri tarafından yapılan ödemelerin tamamının bu okulların mevcut halinin sürdürülmesine yönelik olduğunu, ayrıca müvekkillerinin MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 14/2. maddesini gereğince yapılması gerekenleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, hakları zayi olacağından ve telafisi imkansız zararlar doğacağından, davaya konu sözleşme sebebiyle her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle teminatsız, aksi halde mahkemece takdir edilecek teminat karşılığında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı icra takibinin muvaffakaten durdurulmasına, konulan hacizlerin fekkine, dava konusu senedin tahsili halinde, müvekkili şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin, teminatsız veya mahkemece uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konusu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyat-i tedbir kararı verilmesine, menfi tespit davalarının kabulü ile, davalı şirket ile yapılan İşletme Devir ve Franchise Sözleşmeleri dolayısıyla davacı müvekkili tarafından davalı şirkete verilen teminat senetleri karşılığında davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, dava konusu farklı tarihli 6 adet senedin iptaline, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ödeme emri ve icra takibinin iptaline, davacı aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ KARARLARI: İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/150 Esas ve 16/03/2022 tarihli ara karar ile; “Somut olayda, davanın icra takibinden sonra açıldığı açıktır. Yukarıda açıklanan İİK 72/3 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yönünde takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği amir hükmü düzenlenmiştir. Ancak davacının talebinin, çoğun içinde az da vardır kuralı gereği, İİK’nın 72/3.maddesinde düzenlenen icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusundaki tedbiri de içerdiği anlaşıldığından teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine” karar verilmiştir. İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/150 Esas ve 18/03/2022 tarihli ara karar ile; “Somut olayda, davanın icra takibinden sonra açıldığı açıktır. Yukarıda açıklanan İİK 72/3 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yönünde takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği amir hükmü düzenlenmiştir. Ancak davacının icra dosyasındaki bildirmiş olduğu bonunun alacak miktarı olan 2.000.000 TL ‘ nin %15’i oranında (300.000 TL) teminatı nakit olarak mahkeme veznesine yatırdığı veya aynı oranda kesin ve süresiz teminat mektubunu mahkememize ibraz ettiği taktirde; takip dosyasında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin İİK’nun 72/3. maddesi gereğince tedbiren durdurulmasına karar verilebileceği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” kararı verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ: Davalı vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; ticari menfi tespit davaları ikame edilmeden önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmasının dava şartı olduğunu, işbu davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, dava dilekçesinde, İİK.72/3’ün açık hükmüne karşın başlatılmış olan icra takibinin durdurulması yönünde tedbir talep edildiğini, mahkemenin bu talep dışına çıkarak icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbire hükmetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu senetlerin teminat senedi olmadığını, senet metninde senedin teminat senedi niteliğinde olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, bir senedin teminat senedi olarak kabul edilebilmesi için; senet üzerinde neyin teminatı olduğunun yazılmasının yahut cironun teminat cirosu olarak yapıldığının açık ve anlaşılır biçimde yazılmış olması gerektiğini, bu ibareler olmadığı takdirde ise taraflar arasında ayrı bir anlaşma ile teminat amaçlı senet verildiği hususunda yazılı anlaşma yapılması gerektiğini, işbu dosya konusu bonolar üzerinde herhangi bir şekilde, teminat ibaresi de bulunmadığını, davacının teminat iddiasını 01/09/2020 tarihli “Protokol”e dayandırdığını, protokol üzerinde imzası bulunduğu iddia olunan …’nın, … kaşesi üzerine atılı imzanın şahsına ait olmadığını, protokolün daha önce hiç görülmemiş olduğunu ve kaşe üzerine atılan imzanın kendisine ait olmadığını müvekkiline bildirdiğini, protokol üzerindeki imzanın sahte olduğunu, davacının müvekkiline karşı borçlu olmadığı iddiasını işletme devir sözleşmelerine dayandırmakta ise de, bağımsız borç ikrarını içermekte olan bonoların bedelsizliğinin herhangi bir başka borç ilişkisi ile ispatı mümkün olmadığını, işletme devir sözleşmelerinin tarihinin sunulan protokolden 2 yıl sonra tarihli olduğunu, davalının senedin teminat senedi olarak verildiğini iddia ettiği lisans sözleşmelerine konu okullardan hiçbirinin işletme devir sözleşmelerine konu olan okullardan biri olmadığını, davacının, takip konusu bonolar üzerinde hiçbir etkisi ve bu bonolarla hiçbir ilgisi olmamasına karşın, 03.01.2022 tarihli İşletme Devir Sözleşmesi kapsamındaki fesih sürecini açıkladığını, MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’ nin 14/1 fıkrasının c bendinde “Kurumun borç ve alacaklarının vadesi gelmemiş olanlar da dâhil olmak üzere, kurumu devralan veya devredilen gerçek kişi veya tüzel kişilik tarafından üstlenildiğini gösterir noterlikçe düzenlenen devir senedine bağlanması gerektiği” belirtildiğini, sözleşmenin bu resmi şekil şartına uygun düzenlenmediğini, icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin İİK’nun 72/3. maddesi gereğince tedbiren durdurulması yönünde verilen kararının kaldırılmasını, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ KARARI: İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/150 Esas ve 27/10/2022 tarihli ara karar ile; “İhtiyati tedbire ilişkin 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesindeki genel düzenlemeye göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir yine aynı kanunun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbirin diğer şartları, ”tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindedir. Yargıtay uygulamasında, yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında Hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu sebepledir ki ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır ancak ihtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; Davacı tarafın dayandıkları belgelere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, mahkememizce verilen tedbir kararlarının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla yapılan itirazların redlerine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Zorunlu dava şartı arabuluculuk yoluna gidilmeden ikame edilen davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi gerekirken, mahkemenin bu hususu dikkate almadan tedbir kararı vermesinin hatalı olduğunu, Davacı tarafça başlatılmış olan icra takibinin durdurulması yönünde tedbir talep edilmişse de, mahkemenin bu talep dışına çıkarak icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbire hükmetmesinin usule aykırı olduğunu, HMK 26.maddesi uyarınca mahkemenin tarafların talep sonuçları ile bağlı olup, verilen tedbir kararının usule aykırılık teşkil ettiğini, Dava konusu senetlerin teminat senedi olmadığını, senet metninde senedin teminat senedi niteliğinde olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, senet metninde mevcut olmayan bir hususun da ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, aksi bir durumun yargılamayı gerektirdiğini ve mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Borçlu yanca dosyaya sunulan 01.09.2020 tarihli protokol, protokol üzerindeki imza o tarihteki şirket yetkilisi …’ya da ait olmayıp sahte olduğunu, keza sahte imzalı bu protokol müvekkil şirket kayıtlarında da yer almadığını, Davacının işbu davada borçlu olmadığı iddiasını işletme devir sözleşmelerine dayandırmakta ise de, bağımsız borç ikrarını içermekte olan bonoların bedelsizliğinin herhangi bir başka borç ilişkisi ile ( kabul etmemekle birlikte) ispatının mümkün olmadığını, Kaldı ki, iddia olunan işletme devir sözleşmelerinin tarihi sunulan 01.09.2020 tarihli protokol( sahte imzalı) tarihinden 2 yıl sonra tarihli olup; davalının senedin teminat senedi olarak verildiğini iddia ettiği lisans sözleşmelerine konu okullardan hiçbirinin işletme devir sözleşmelerine konu olan okullardan biri de olmadığını, 03.01.2021 tarihli “İşletme Devir Sözleşmesi”nin Kanunun öngördüğü resmi şekil şartına uygun düzenlenmemiş olup, buna bağlı olarak baştan itibaren tüm hükümleri ile birlikte kesin hükümsüz olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise, davalının ihtiyati tedbire itirazının reddi kararının istinafıdır. Davacı, takibe konu bononun teminat amacıyla verildiğini ve davalıya borçlu bulunmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunarak, başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulması talebinde bulunmuş; davalı taraf iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından 16/03/2022 ve 18/03/2022 tarihli ara kararlarla; “İİK 72/3. kapsamında icra takibinden sonra açılan işbu davada ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, bu nedenle takibin durdurulması yönündeki talebin reddine; davacının talebinin çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince İİK’nın 72/3.maddesinde düzenlenen icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusundaki tedbiri de içerdiği anlaşıldığından teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine” karar verilmiş, davalının tedbir kararına itirazının mahkemece yapılan inceleme sonucunda reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı tarafça “”Zorunlu dava şartı arabuluculuk yoluna gidilmeden ikame edilen davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiği” ileri sürülmüş ise de; dava tarihi itibariyle menfi tespit davaları yönünden davadan önce arabuluculuk yoluna başvurulmasının dava şartı olmadığı, dosyada bu yönüyle usule aykırılığın olmadığı anlaşılmıştır. İİK 72/3 maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece dosya kapsamına sunulan deliller değerlendirilerek, davanın takipten sonra açıldığı gözetilerek davacının takibin durdurulması yönündeki tedbir isteminin reddine ve çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince “İcra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi” yönünde ihtiyati tedbire karar verilmesinde ve teminat miktarının takdirinde usule aykırılık olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.18/04/2023