Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1700 Esas
KARAR NO: 2023/1992 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2023
NUMARASI: 2023/16 D.İŞ – 2023/17 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit (D.İş)
KARAR TARİHİ: 27/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Tedbir ve tespit isteyen vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin … tescil numaralı “…” markasının kozmetik ürünlerinin ve satışının da yer aldığı 03 ve 35. Sınıflar için tescil ettirildiğini, … tescil başvuru numaralı “…” markasının ise 03. Sınıf için tescil işlemlerinin devam ettiğini, “…” markalı parfümlerin piyasada kısa sürede dikkat çekerek beğenildiğini ve tanındığını, aleyhine tespit istenenin bu tanınmışlıktan yararlanmak amacıyla yeni piyasaya çıkarttığı ürün üzerinde “…” ibaresini ön plana çıkartarak kullandığını, bu durumun müvekkilinin marka haklarına tecavüz oluşturduğunu belirterek, ileride açılacak davaya esas olmak üzere, aleyhine tespit istenen tarafça kullanılan markayla ilgili olarak, bilirkişi marifetiyle tespit yapılarak müvekkili şirket markasına tecavüz oluşturan markaları taşıyan ürünlerin satılıp satılmadığı, söz konusu ürünlerin müvekkil şirket markalarına tecavüz teşkil edip etmediği hususlarının tespiti ve marka tecavüzünün tespiti halinde bu ürünlerin ve her türlü tanıtım vasıtalarının (broşür, reklam ürünleri, vb.) taklit konusu ürünlerin toplanması ve el konulması konusunda Mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Karşı taraf vekili cevap dilekçesinde; yokluklarında yapılan delil tespitinin hukuka aykırı olduğunu, aciliyet şartı olmadığı halde kendilerinin yokluklarında delil tespiti istenilmesinin usule aykırı olduğunu, hukuki dinlenilme hakkı sağlanmadan tek taraflı delillere göre alınan raporu kabul etmediklerini, “…” markasının tanınmış bir marka olmadığını, buna karşın “…” ve “…” markası ve tasarımlarının tüketiciler tarafından yüksek seviyede tanındığını, ürünler üzerindeki marka kullanımlarının bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini, ayrıca davacı ve davalı kullanımlarına ilişkin renkli kutu görsellerinin de incelenmesi gerektiğini, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, piyasada “…” ibaresi geçen parfüm emtialarına ilişkin görselleri de sunduklarını, talep edenin markasının esasen harcıalem olarak kullanıldığını, korunmaya değer bir hakkı bulunmadığını, “…” ibaresinin sektörde kullanılan bir ibare olduğunu, hukuki niteleme içeren 1. raporu kabul etmediklerini bildirmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda; İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2023 tarihli 2023/16 D.İŞ sayılı ara kararıyla; “…Davacı markasının … ibaresi ile tescilli olduğu markanın bir bütün olarak algılanması marka hukukunun genel ilkelerine amir olan bir görüş olduğu, huzurda düzenlenen 2 rapor bulunduğu, huzurdaki yargılama açısından basit yargılamaya tabi olarak alınan raporlara itibar edilerek tedbir kararı verilmesinin ağır sonuçları sebebiyet verebileceği, esas hakkında dava açıldığı taktirde çekişmeli yargı kurallarına göre çözümlenmesi gerektiği , alınan 2.rapor kapsamı dikkate alındığında tedbirin şartları oluşmadığından ihtiyati tedbir isteminin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Talep eden vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; bilirkişilerin ve mahkemenin kendilerinin dosyaya sundukları 13/03/2023 tarihli dilekçeyi ve eklerini incelemediklerini ve değerlendirmediklerini, Mahkemece alınan ilk raporda davalının kullanımlarının müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğine dair görüş bildirildiğini, karşı tarafın rapora itirazı nedeniyle Mahkemece ikinci bir heyetten rapor alındığını, dosyası uzun süre elinde tutan ikinci bilirkişi heyetinin işlerinde ehil olmadıklarını, gerekçeden yoksun bir rapor düzenlediklerini, Bu rapora itiraz etmelerine rağmen Mahkemece kendi itirazları dikkate alınmadan ikinci rapora itibar edilerek tedbir taleplerini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davalı tarafça dosyaya sunulan ve “…” ibaresinin yer aldığı markaların Türkiye’de tescilli olmadıklarını, Bu ürünlerin parfüm ürünü olmadıklarını, “…” ibaresinin parfüm ürünlerinde kullanılan bir ibare olmadığını, Müvekkilinin markasının tescilli olmasına rağmen davalının markasının tescilli olmadığını,Davalı tarafın ürün ambalajlarını karşılaştırarak savunma yapmalarının doğru olmadığını, tasarım hukuku ile marka hukukunu karıştırdıklarını, Davalı tarafın kötüniyetli olduğunu, “…” markasını ön plana çıkartarak kullandıklarını, Müvekkili şirketin yetkilisi olan …’nun ürününü ürettirmek için davalı şirket ile görüşmeler yaptığını, buna ilişkin yazışma e-posta örneklerini sunduklarını, davalı tarafın bu şekilde markadan haberdar olduğunu, Davalının eyleminin SMK’nun 29. ve 7. maddeleri uyarınca müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil etmesine rağmen, Mahkemece birbiri ile çelişkili iki rapor olmasına rağmen tedbir taleplerini reddetmiş olmasının SMK’na ve hukuka uygun olmadığını belirterek, istinaf taleplerinin kabulüne, mahkemenin ihtiyati tedbirin reddine dair verdiği kararın kaldırılmasına, müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz oluşturan ürünlerin ve markanın kullanıldığı her türlü tanıtım vasıtalarının toplanması ve el konulmasına yönelik teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tespit ve tedbir talep eden tarafça dosyaya sunulan marka tescil kayıtları incelendiğinde; … başvuru tarihli, … tescil numaralı “…” markasının 03 ve 35. Sınıflarda davacı adına tescilli olduğu, 25/01/2023 başvuru tarihli, … tescil başvuru numaralı “…” markasının 03. Sınıfta tescili için başvuru yaptıkları, işlemlerinin halen devam ettiği tespit edilmiştir. Karşı yan savunma ve delilleri sunulmadan ilk derece mahkemesince Marka Vekili …’dan alınan 21/02/2023 havale tarihli bilirkişi raporunda; “…” markasının … no ile 03/35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tespit talep eden adına Türk Patent nezdinde tescilli olduğu, aleyhine tespit talep edilen tarafından “…” ibaresinin “Parfüm” emtiası ve ambalajı üzerinde markasal olarak kullanıldığı, www….com.tr web sitesinde “…” yeni parfüm olarak parfümler ve bu parfümlerin satış ve tanıtımında markasal olarak kullanıldığını, aleyhine tespit talep edilen tarafından “…” şeklindeki kullanımlarının orta düzeydeki tüketici kitlesi nezdinde iltibas oluşturma ihtimalinin mevcut olduğunu bildirmiştir. Karşı tarafın bilirkişi raporuna itirazı üzerine Kozmetik Sektör bilirkişisi… ve … vekili …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 01/06/2023 havale tarihli raporda; Talep edenin markasının 3. sınıfta “Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler” bakımından tescilli olduğunu, karşı yanın da aynı şekilde kullanımlarının parfümeri üzerine olduğunu ve bu bakımdan tescilli marka ile aynı hizmetleri kapsadıklarının anlaşıldığını, zayıf markalara ilişkin Yargıtay 11.HD’nin 2009/243E, 2011/6 K. sayılı kararında “İltibasta, itiraza dayanak markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt ediciliği bulunup bulunmadığının da önem taşıdığını, zira itiraza dayanak önceki markanın ayırt ediciliği ise, sonraki başvurunun benzerlikten kurtulmak için ihtiyaç duyacağı yazılış ve görünüm değişikliği de o kadar az olacaktır” dendiğini, talep edenin markasının önceki tarihli raporda belirtildiği üzere Fransızca bir kelime olup Türkçe karşılığının “ benim öpücüklerim” anlamına geldiği, “me bizu” olarak okunduğunu, bütünsel bakış açısı ile markanın esas unsurunun ” …” ibaresi olduğu, karşı taraf kullanımlarının ise yine Fransızca “..” .lduğu ve Türkçe öpücük anlamına geldiğinin görüldüğünü, davalı tarafın sunduğu benzer markasal kullanımlar da görüleceği üzere öpücük kelimesinin kozmetik sektörü bakımından ayırt ediciliği yüksek bir marka olmadığını, bu nedenle karıştırılma ihtimalinin bertaraf edilmesi noktasında ihtiyaç duyulan farklılıkların daha az olduğu kanaatinin oluştuğunu, bu bakımdan bütünsel olarak incelendiğinde karşı tarafın “…” ibaresini çatı markası olan “…” ile birlikte kullanımının talep edenin markasıyla karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını tespit ettiklerini, talep edenin tescilli markası ile karşı tarafın kullanımları arasında bütünsel olarak incelendiğinde karıştırılma ihtimalinin olmadığını bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Talep, marka hakkına tecavüz iddiasıyla ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı tedbir talep eden taraf vekilinde istinaf yargı oluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Alınan bilirkişi raporlarında görsellerine yer verilen karşı tarafa ait ürünlerin ambalajları üzerinde ” …” ibarelerinin birlikte kullanıldıklarının görüldüğü, “…” markasının ihtiyati tedbir talep eden adına tescilli olduğu, “…” markasının ise tescili için başvuru yapıldığı, uzman bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyetince düzenlenen raporda, aleyhine tedbir talep edilenin “…” ibaresini “…” ibareleriyle birlikte kullanması nedeniyle tedbir talep edene ait markalarla karışıklığa neden olmayacağına dair görüş bildirildiği, bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği kanaatine varılmakla, Mahkemece ihtiyati tebdir talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık mevcut olmadığından tedbir talep eden vekilinin itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince talepte bulunan vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL maktu harç peşin alınmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; talepte bulunan tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/12/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.