Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/1519 E. 2023/1814 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1519 Esas
KARAR NO: 2023/1814
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2023
NUMARASI: 2023/216 Esas – 2023/260 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili lehine keşide edilmiş olan … Sanayi Sitesi/İzmir Şubesi, 10.10.2022 vade tarihli 77.728,96 TLlik çekin kaybolduğunu, bu çekle ilgili Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/66 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını ve ödeme yasağı kararı verildiğini ve bankaya bildirildiğini, çekin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas nolu takip dosyası ile takibe konulduğunu, çekin ibrazında ödeme yasağının çek arkasına yazıldığını, çekin sahte imza ve sahte kaşe kullanılmak suretiyle tedavüle sokulduğunu, müvekkili cirosu üzerinde atılı olan imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, ciro silsilesinin sahte ciro ile bozulduğunu, davalı hakkında takiple ilgili şikayet ve itiraz yoluna başvurulduğunu, bu nedenlerle takibe konu 77.728,96 TLlik çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve çekin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe konu çekin kaybolduğu iddiasıyla menfi tespit talebinde bulunduğunu ve çekin istirdadını talep ettiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan imza sirküsünde yer alan imzalarla dava konusu çekteki lehtar imzası tarafımızca çıplak gözle karşılaştırılmış ve her iki imzanın benzerlik göstermediği, farklı imzalar olduğu kanaatine varıldığını, dava konusu çekin, kasten sahte imzayla piyasaya sürülmüş olup çekteki imzanın da davacı şirket yetkilisi tarafından ya bir çalışanına ya da yetkisiz bir temsilciye attırıldığını tahmin ettiklerini, ancak çıplak gözle yapılan inceleme neticesinde imzaların açıkça farklılık gösterdiğinin anlaşıldığından yargılamanın gereksiz yere uzamaması adına davacının imza itirazı iddiasıyla açmış olduğu menfi tespit talebini kabul ettiklerini, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığını bilecek durumda olmamaları sebebiyle işbu davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, HMK 312/2 maddesi uyarınca aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2023 tarih ve 2023/216 Esas – 2023/260 Karar sayılı kararıyla; “… eldeki sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit davasının, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği nitelikteki davalardan olduğu, davalı vekili tarafından ilk duruşmadan evvel henüz cevap dilekçesinde ifade edilen “davayı kabul” beyanın kayıtsız ve şartsız olduğu, davalının davayı kabul beyanın davacının veya mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı, davalı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davayı kabule ilişkin özel yetkisinin vekaletnamesinde mevcut olup bu noktada usuli bir eksikliğin de bulunmadığı anlaşılmakla, davacının davasının, davalının “davayı kabul” beyanı gözetilerek kabulüne karar verilmiştir. Diğer taraftan; İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi gereğince menfi tespit davasının kabulü halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötüniyet tazminatı olup, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının da kötüniyetli olması gerekir. Dosya içerisindeki belgelerde davalı alacaklının kötüniyetli olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı, takibin salt eldeki çeke istinaden başlatılmasının da kötüniyet ispatına yetmeyeceği, takibe konu çekte hamilden önce cirantaların da bulunması karşısında davalı hamilin kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “Feragat ve Kabul Hâlinde Yargılama Giderleri” başlıklı 312. maddesi “(2) Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu itibarla, davalı tarafça yargılamanın ilk duruşmasından da evvel davanın kabul edilmiş olması, icra takibine konu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğu tespit edilmeden önce, icra takibi başlatılması sebebiyle davanın açılmasına davalının kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermediğinin sabit olmasına göre HMK 312/2. maddesi uyarınca davalı aleyhinde yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmemesine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemece davamızın kabulüne karar verilmesine rağmen, HMK 312/2 gereğince lehimize vekalet ücreti tayinine yer olmadığına karar verildiğini,Davalının davaya konu çeki Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin ödeme yasağı kararına ve bu karar ibraz edilen çekin arkasına yazılmış olmasına rağmen takibe koyduğunu; davalının çeki ciro yolu ile teslim aldığı …’tan çeki hangi ticaret sonucunda aldığını, hangi ticari ilişki neticesinde çekin alacaklısı durumuna geçtiğini açıklayıcı hiçbir beyan veya delil ibraz etmediğini, Davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi dahi zaruret iken, mahkemenin vekalet ücretine bile hükmetmemiş olmasının hatalı olduğunu, Davacı lehine vekalet ücretine ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KABULÜ ile, -İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile işbu icra takibine temel teşkil eden … A.Ş., Sanayi Sitesi/İzmir Şubesine ait, … seri numaralı, 10.10.2022 keşide tarihli ve 77.728,96TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, -Davacının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE, -Davacı lehine HMK’nın 312/2. maddesi gereğince vekalet ücreti tayinine yer olmadığına.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, dava dışı … San.ve.Tic. Ltd.Şti. tarafından lehine keşide edilmiş olan 10.10.2022 keşide tarihli ve 77.728,96 TL bedelli çekin kaybolduğunu, açılan çek iptali davasında alınan ödeme yasağının bankaya bildirildiğini, davalı tarafından ibrazı nedeniyle durumun çekin arkasına şerh edilmesine rağmen çekin takibe konulduğunu, çekteki imza ve kaşenin sahte olduğundan bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davalı ise, davacı iddialarını kabul etmemekle birlikte, dosyaya sunulan imza örnekleri incelendiğinde çekteki imzanın davacıya ait olmadığını düşündüklerinden davayı kabul ettiklerini cevaben bildirmiştir.Davalının davayı kabul beyanı nedeniyle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi isabetlidir. Davaya konu çekte davalının üçüncü kişi durumunda olduğu, çekteki ciro silsilesinin görünüşte düzgün olduğu, çekin davacıdan davalıya geçmemiş olması karşısında davalının önceki cirantaların imzasının sahte olup olmayacağını bilemeyeceği, davacının çek iptali davası açmasının ve mahkemece bu davada ödeme yasağı kararı vermesinin davalının kötüniyetini göstermeyeceği hususları gözetildiğinde mahkemece davacının kötüniyet tazminatı istemini reddetmesi yerindedir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Feragat ve kabul hâlinde yargılama giderleri başlığını taşıyan 312.maddesinde, “(1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. (2) Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda davalı, davaya cevap dilekçesinde (ilk duruşmadan önce) davayı kabul etmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalının davacının çekteki imzasının sahteliğini bilebilecek durumda olmadığı kabul edildiğinde, işbu davanın açılmasına davalı sebebiyet vermemiş olacağından, mahkemece HMK.312/2.maddesi hükmü gereğince davacı lehine vekalet ücreti verilmemesinde de isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/12/2023