Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1458 Esas
KARAR NO: 2023/1876 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14.06.2023
NUMARASI: 2023/79 E. SAYILI ARA KARAR
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 12/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP: Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Almanya’da yerleşik, tanınmış, sektöründe öncü, uluslararası reçetesiz ilaçlar ve sağlık ürünlerinden oluşan geniş bir portföye sahip firma olduğunu, mevcut portföylerinde Almanya, Avusturya, İtalya, Belçika, İspanya ve Fransa gibi pek çok Avrupa ülkesinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ürünlerinin etkinliği belgelenmiş doğal farmasötik aktif bileşenlere dayandığını, müvekkilinin ürünleri ile birçok kronik endikasyonda kendi kategorilerinde lider olan çeşitli markaların sahibi olduğunu, “…” ve …” markalarının ve bu ismi taşıyan ürünlerin sahibi olduğunu, müvekkilinin kendisine ait tanınmış markalarını ve işbu markaların ürün ambalajlarının ticari takdim şeklini taklit eder nitelikte davalılardan … A.Ş.’ne ait olan birtakım kullanımlardan haberdar olduğunu, davalı …’nin müvekkiline ait özgün ve tanınmış markaları kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, davalılardan … A.Ş.’ne ait söz konusu ihtilaflı kullanımlara konu olan ürünlerin bazılarının davalılardan … tarafından ve bazılarının ise davalılardan … tarafından üretildiğini ve söz konusu ihtilaflı ürünlerin davalılardan … tarafından depolandığını ve satışının yapıldığını, müvekkilinin davalıların marka haklarını ihlal eder nitelikteki marka tescil ve başvurularından haberdar olduğunu beyan ederek, davanın esasına girmeden ve dilekçeleri davalılara tebliğ edilmeden önce en az bir teknik bilirkişi ve bir fikri ve sınai haklar uzmanı marifetiyle delil tespitinin yapılmasına, ilgili görseller ve kullanımlara ilişkin dökümlerin alınarak mahkeme dosyasına sunulmasına, tedbir taleplerinin ivedilikle Mahkemece değerlendirilmesine, haksız rekabet sonucu ortaya çıkan maddi durumun HMK madde 389, 390, TTK madde 61 uyarınca tedbiren ortadan kaldırılması ve … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “… “, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…” ile … tescil numaralı “…” markalarının yargılama süresince üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için gıyapta ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ayrıca davalıların “…” şeklindeki markaların yer aldığı ürün ambalajlarının kullanılmasının önlenmesine, bu markaları içeren ürünlerin ve ambalajların toplatılmasına, muhafaza altına alınmasına, davalıların markaları kullandıkları internet sitelerinden ve sosyal medya hesaplarından ihlale konu içeriklerin kaldırılmasına, kaldırılmaması halinde erişimin engellenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince 14/06/2023 tarihli ara kararı ile “tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporu ile yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği , davacı tarafın yurt dışında tescilli olduğunun anlaşıldığı , alınan bilirkişi raporunda tanınmışlık yönünden herhangi bir değerlendirme bulunmadığı, yurt dışında tescilli marka bakımından raporda ” Davacı yanın dava dilekçesinde bildirmiş olduğu alan adları içerisinde (yukarıda detayları bildirildiği üzere) “…” ve “…” unsurlu markasal kullanımların gerçekleştirildiği, davacı yanın ilgili unsurlar bakımından dosyaya arz ettiği veriler çerçevesinde, davalı yanın tespit edilen haklarından eskiye dayalı olarak, ülkemize sirayet edecek şekilde hak sahibi olup olmadığının taraf beyan ve delillerinin toplanmasından sonra inceleme ve değerlendirme konusu edilebileceği”nin ifade edildiği , talebe konu tedbirler yönünden “… tescil numaralı “…”,… tescil numaralı ” …”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…” ile … tescil numaralı “…” ibareli markaların dava neticeleninceye kadar 3. Şahıslara devir ve temlikinin ihtiyati tedbiren önlenmesine yönelik talebin kabulü ile diğer tedbir talepleri bakımından yaklaşık ispat şartı oluşmadığı ve yargılama neticesinde anlaşılabileceği kanaatine varıldığı “ gerekçesiyle “Davacı yanın markaların dava neticeleninceye kadar 3. Şahıslara devir ve temlikinin ihtiyati tedbiren önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulü ile; davalı adına kayıtlı … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “… ile … tescil numaralı “…” ibareli markaların dava sonuçlanıncaya kadar 3. kişilere devir ve temlikinin ihtiyati tedbiren önlenmesine, tedbirle ilgili TPMK Markalar Dairesi Başkanlığına bilgi verilmesine, fazlaya ilişkin tedbir taleplerinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ: Davacı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; alınan bilirkişi raporu ile davalılardan … şirketi adına tescilli olan ve hükümsüzlüğü talep edilen marka tescillerinin tespiti yapılmış ve akabinde müvekkilinin, davalı yanın tespit edilen tescillerinden eskiye dayalı olarak, Türkiye’ye sirayet edecek şekilde hak sahibi olup olmadığının taraf beyan ve delillerinin toplanmasından sonra inceleme ve değerlendirme konusu edilebileceğinin belirtildiğini, bu konuda neden ek beyana ihtiyaç duyduklarının taraflarınca anlaşılamadığını, zira müvekkilinin “…” ” markalarının Avrupa genelinde (Paris Sözleşmesi’ne üye ülkelerde) ilgili tüketici kitlesince bilinmekte olan tanınmış markalar olması sebebiyle müvekkilinin haklarının Türkiye’ye sirayet ettiği hususunda şüphe bulunmadığını, ayrıca, müvekkilinin özgün markasının birebir aynısının tescil ettirilmesi ve kullanılmasının davalıların kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, buna rağmen ihtiyati tedbir taleplerinin kısmen reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Davalıların müvekkiline ait markaları ve ürün ambalajlarını adeta birebir taklit ettiklerini, Türkiye’nin önde gelen e-ticaret sitelerinde satışa sunulduğunu, davalının bu şekilde uzun sürmesi muhtemel yargılama süresince haksız kazanç elde etmeye devam edeceğini, bu ürünlerin insan sağlığına zarar vermesinin muhtemel olduğunu, marka sahibi müvekkilinin bu nedenle zarar göreceğini, Davalıların kullanımlarının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2023/79 E. sayılı dosyasının 14.06.2023 tarihli ihtiyati tedbirin kısmen kabulü ara kararının davalılardan … Ltd. Şti. adına tescilli … sayılı “…”, … sayılı “… ”, … sayılı “…”, … sayılı …” ve … sayılı “…” markalarının dava sonuçlanıncaya kadar 3. kişilere devir ve temlikinin teminatsız ihtiyati tedbiren önlenmesi kararının aynen muhafaza edilerek, fazlaya ilişkin tedbir taleplerinin reddine dair kararının kaldırılmasına ve tedbir taleplerinin tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu incelendiğinde; “Davacı tarafından dosyaya sunulan ve bahsi geçen “www…com” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 05.05.2022 tarihinde kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin açıkça belirtilmediği (gizli tutulduğu), internet sitesinin içeriklerinde davaya konu “…” isimli ürünün tanıtımının yapıldığı, davacı tarafından dosyaya sunulan ve bahsi geçen “www…..com.tr” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 06.12.2005 tarihinde kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin “… Ticaret Limited Şirketi” isimli firma adına kayıt edildiği, internet sitesinin içeriklerinde davaya konu “…” isimli ürünlerin tanıtımının yapıldığı, davacı tarafından dosyaya sunulan davaya konu “@…” ve “@…” isimli … hesapları ve “@…” ve “@…” isimli … sosyal medya hesaplarına ait genel profil sayfası ve paylaşımlar kontrol edildiğinde davaya konu “…” ve “…” ibareli ürün ve görsellere ait paylaşımların yapıldığı, davacı tarafından dosyaya sunulan “www…com”, “www…..com” ve “www…..com.tr” e-ticaret internet sitelerine ait ekran görüntüleri detaylıca incelendiğinde; davaya konu “…” ve “…” ibareli ürünlerin güncel olarak yayında olduğu ve satışların yapıldığı, davacı yanın dava dilekçesinde bildirmiş olduğu alan adları içerisinde (yukarıda detayları bildirildiği üzere) “…” ve “…” unsurlu markasal kullanımların gerçekleştirildiği, davacı yanın ilgili unsurlar bakımından dosyaya arz ettiği veriler çerçevesinde, davalı yanın tespit edilen haklarından eskiye dayalı olarak, ülkemize sirayet edecek şekilde hak sahibi olup olmadığının taraf beyan ve delillerinin toplanmasından sonra inceleme ve değerlendirme konusu edilebileceği…” yönünde görüş bildirildiği tespit edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, marka hükümsüzlüğü davasıdır.İlk derece Mahkemesince davacının hükümsüzlüğü talep edilen markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, davalıların marka kullanımlarının yasaklanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin ise reddine karar verilmiş, reddedilen kısma karşı davacı vekili tarafından istinaf yargı yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir.Alınan bilirkişi raporu ile davacının markalarının Türkiye’de tescilli olmadıkları, davacı vekilinin müvekkilinin markasının Paris Sözleşmesinin 1. Mükerrer 6. maddesi kapsamında tanınmış marka olduğu ve SMK’nun 6/4. maddesi uyarınca korunması gerektiğine ilişkin iddiasının yargılama sırasında toplanacak delillerle ispatlanabileceği, davalı … firmasına ait markaların tescilli olmaları ve markaların ülkeselliği ilkesine göre davacının Türkiye’de korunması gereken marka hakkı bulunup bulunmadığının da yargılamayı gerektirdiği, HMK’nun 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, bu nedenle ilk derece Mahkemesince davalıların marka kullanımlarının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin dosya kapsamına ve bu aşamada toplanan delillere uygun olduğu kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 12/12/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.