Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/1387 E. 2023/1688 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1387 Esas
KARAR NO: 2023/1688
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2023
NUMARASI: 2022/947 Esas – 2023/272 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığını, takibe dayanak olarak eski site yöneticisi “…” tarafından tanzim edilip imzalanan 10/02/2021 tanzim 10/02/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/03/2021 vade tarihli 50.000,00 TL ,10/02/2021 tanzim 10/04/2021 vade tarihli 50.000,00 TL, 10/02/2021 tanzim 10/05/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/06/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/08/2021 vade tarihli 50.000,00 TL , 10/02/2021 tanzim 10/09/2021 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli toplam 7 adet bononun gösterildiğini, bu bonolar dayanak yapılarak müvekkili site yönetimi aleyhine başlatılmış olan takibin haksız olup borçlu sıfatının yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, Kat Mülkiyeti Kanununun 35. Maddesi uyarınca yöneticinin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için kat malikleri kurulunca özel yetki verilmiş olması gerektiğini, somut olayda “Karar Metinleri”, “Genel Kurul Tutanakları”, “Karar Defterleri”, “İmza Beyannameleri”, doğrultusunda site adına kambiyo senedi düzenleme ve imzalama yetkisinin hiç kimseye verilmediğini, haliyle de site yöneticisi tarafından imzalanan kambiyo senedi nedeniyle site yöneticiliği ve kat maliklerinin sorumlu tutulamayacağını, bu borçtan kişisel olarak imzalayanın sorumlu tutulması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle teminatsız yahut teminat mukabili olarak tedbiren Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasını, davanın kabulü ile dava konusu bonolardan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, davalı aleyhine borç miktarının %10’u oranında adli para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı gözüken site yönetiminin işbu davayı ikame yetkisi ve aktif dava ehliyeti bulunmadığını, zira site kat malikleri adına sitedeki bir kısım yetkiler için verilmiş temsil yetkisinin site kat malikleri adına hukuki yetkiyi verdikleri anlamını taşımadığını, kanun koyucu temsil hususunda katı şekil şartları ile sınırlı sayıda kişi ile temsili öngördüğünü, mahkemeler nezdinde sadece avukat ile temsil de bu sıkı şekil şartlarından sadece birisi olduğunu, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, site yönetimi adına halihazırda yetkili gözüken …’ın kanunda belirtilen şekliyle yönetici seçilmediğini ve site yönetimi adına kanunen hareket etme yetkisi bulunmadığını, her ne kadar davacı tarafın sitenin yasal yöneticisi olan …’ye borçlandırıcı bir yetki verilmediğini iddia etmiş ise de buna ilişkin Genel Kurul Toplantı Tutanağı ve Karar Defteri’ni sunamadığını, müvekkilinin haklı alacağına karşılık işbu kambiyo senetlerini alırken borçlu site yöneticisi tarafından sitenin Genel Kurul Kararları ve Karar Defterinin müvekkiline gösterilerek işbu yetkinin olduğunun açıkça belirtildiğini, bu nedenlerle öncelikle davacının davasının dava açma ehliyeti bulunmaması ve aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine, incelemeye girilmesi durumunda davacının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli tüm dava ve taleplerinin reddine, davacı söz konusu davayı kötü niyetle açtığından alacağın %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilerek davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/l maddesine göre tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak aynı yasanın 3/k maddesine göre tüketicinin ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda davalı vekilinin duruşmada alınan beyanında davaya konu senetlerin davalı müvekkilinin davacı site yönetiminin bulunduğu yerde asansör bakım işleri yaptığını buna karşılıkta o zamanki site yöneticisinden davaya konusu senetlerin alındığına dair beyanı dikkate alındığında takibe konu bononun asansör bakım hizmetine istinaden düzenlenip sebebe bağlı hale geldiği, davacısı tacir olmayan ve 6102 sayılı TTK’nun 4-5 maddelerinde mutlak ve nispi ticari dava sayılmayan eldeki davada; davacının kat malikleri adına ve halef sıfatıyla hareket edip, hizmet satın alan tüketici vasfında olduğu gözetilerek, uyuşmazlık ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle HMK ‘nın 114,HMK 115. maddesi, 6502 Sayılı yasanın 3. ve 73. maddeleri gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden Mahkemenin görevli olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine, Mahkemenin görevsizliğine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Tarafımızca dava konusu yapılan husus, düzenlenen kambiyo senetlerinin çeşitli sebeplerle batıl olduğu ve bu senetler sebebiyle müvekkil sitenin borçlu olmadığının tespiti olduğunu, bu sebeple de huzurdaki dava mutlak ticari davalardan olup görevsizlik kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, Somut olayda davalı taraf Büyükçekmece … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile davalı taraf müvekkil hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. İş bu takibe dayanak olarak eski site yöneticisi “…” tarafından tanzim edilip imzalanan 7 adet bono gösterildiğini, Ancak Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yöneticinin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için kat malikleri kurulunca özel yetki verilmiş olması gerekir. Somut olayda ekte sunmuş olduğumuz “Karar Metinleri” , “Genel Kurul Tutanakları” , ” Karar Defterleri” ,İmza Beyannameleri” doğrultusunda site adına kambiyo senedi düzenleme ve imzalama yetkisi hiç kimseye verilmediğini, haliyle de Site Yöneticisi tarafından imzalanan kambiyo senedi nedeniyle site yöneticiliği ve kat maliklerinin sorumlu tutulamayacağını, Mahkeme her ne kadar takibe konu bonoların sebebe bağlı hale geldiğini belirtmiş ise de davalı mevcut bir borcun ödenmesi için verilen kambiyo senedini aldığında, işin mahiyeti icabı, alacağını ilk önce kambiyo senedine dayanarak talep etmeyi kabullenmiş olup, kambiyo taahhüdünün ifa yerine yüklenmesi halinde, borç yenilenmiş olur ve temel borç düşer, onun yerine kambiyo borcu geçer. Temel borçla beraber ona bağlı ayni ve şahsi teminatlar da son bulur. Kambiyo alacağının ödenmesi ( tahsili ) halinde, alacaklının temel alacak bakımından tam olarak tatmin olup olmadığına da bakılmaz .Bu nedenle yerel mahkeme bu gerekçesinde hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “…TTK’nun 4-5 maddelerinde mutlak ve nispi ticari dava sayılmayan eldeki davada; davacının kat malikleri adına ve halef sıfatıyla hareket edip, hizmet satın alan tüketici vasfında olduğu gözetilerek, uyuşmazlık ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla, Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine, Mahkememizin görevsizliğine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Diğer yandan aynı Kanunun 776 ve devamı maddelerinde “bono ve emre yazılı senetler” hususunda düzenleme sevk etmiş olup, 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerinde değişiklik öngören 6335 sayılı Kanun gereğince açıkça bu tür işlerde ticaret mahkemesi görevli kılınmıştır. Buna göre mahkemece somut uyuşmazlıkta görevli olduğu gözetilerek, davaya devamla işin esası hakkında değerlendirme yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile görevsizlik kararı verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2023 tarih ve 2022/947 Esas – 2023/272 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 492,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 139,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 631,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/11/2023