Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1360 Esas
KARAR NO: 2023/1679
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2023 (Ara karar)
NUMARASI: 2022/256 Esas
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: İhtiyati tedbire itiraz eden davacı vekili itiraz dilekçesinde; HMK’nun 394. maddesine istinaden verilen ihtiyati tedbir kararının teminat bedeli ile verilmesine itiraz ettiklerini, markanın sicilde 3. kişilere devrinin önlenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbir kararlarının teminatsız olarak verildiğini, ihtisas mahkemelerinin genel uygulamasının bu yönde olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir kararının teminat bedeli ile verilmesinin yerleşik uygulama biçimi olmadığından ve bu ihtiyati tedbir kararı sonucunda davalının zarara uğrama ihtimali olmadığından itirazının kabulüne, ihtiyati tedbir taleplerinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemenin 16/11/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, tedbir talep eden tarafça takdiren 20.000,00 TL nakdi teminat yatırılması veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz edilmesi halinde, davalıya ait … tescil numaralı “…” markasının dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın değerlendirilmesi için HMK’nun 394/4. maddesi uyarınca davacı vekiline tebligat yapılarak duruşma açılmış, davalının adresi yurt dışında olduğundan, davalıya gönderilen yurtdışı tebligatının evrakının dönmediği görülmüş, işin acele işlerden olması ve karara karşı davacı tarafça itiraz edilmiş olması nedeniyle yargılamaya davalının yokluğunda devam olunduğu, Davacı vekili duruşmada; tarafı ihtiyati tedbir kararına itirazlarını tekrar ettiklerini, sunulan örnek kararlarda da görüldüğü gibi bu tür ihtiyati tedbirlerin teminatsız verildiğini, kaldı ki karşı tarafın markanın devri için ciddi bir teklif aldığını ispatlaması halinde tedbirin kaldırılabildiğini, tüm bu nedenlerle teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini beyan ettiği, 6100 sayılı HMK’nun 392/1. maddesinde, ihtiyati tedbir talep edenin, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu, ancak talebin resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanması yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, gerekçesi açıkça belirtilmek şartıyla mahkemece teminat alınmamasına da karar verilebileceği düzenlenmiş olup, somut olayda bu aşamada davacının iddiasını ispatlayan resmi bir belge veya kesin bir delilin dosyada bulunmadığı, davalının markasının yargılama sonuna kadar başkasına devredilmemesi nedeniyle zarara uğrama ihtimalinin mevcut olduğu, bu nedenle teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği..” gerekçesiyle davacının itirazının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Huzurdaki davanın konusunun markanın 5 yıl süreyle kullanmaması nedeniyle iptali olduğunu, işbu davada ispat yükünün davalıda olduğunu, bu nedenle müvekkilin kesin delil veya resmi belge sunma zorunluluğunun bulunmadığını, Bununla birlikte davalı yan davaya konu markası bakımından ciddi bir alıcı bulduğunu ispatladığı durumda mahkemeden ihtiyati tedbirin kaldırılmasını isteyebileceğini, dolayısıyla davalının zarara uğrama ihtimalinin bulunmadığını, Ayrıca markaya ilişkin üçüncü kişilere devrin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararlarının genel uygulama olarak teminatsız şekilde verildiğini, zira bu karar yalnızca sicilde yer alan ve devrin önlenmesine yönelik bir karar olup davanın etkinliği açısından önem arz ettiğini, Sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmuş olması davalının markayı kullanmasını önlememekte, yalnızca markanın üçüncü kişilere devredilmesini kısıtladığını, dolayısıyla davalının zarara uğrama ihtimalinin bulunmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın kullanmama nedeniyle iptali ve sicilden terkin istemine ilişkindir. Dairemizin önüne gelen uyuşmazlık ise, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair kararın istinaf istemine yöneliktir. Dava dilekçesindeki talep üzerine mahkemece “Markanın dava sonuna kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi” konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davacının tedbire teminat yönünden itirazı duruşmalı inceleme sonucunda reddedilmiştir.Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Yargılama sırasında davaya konu markanın üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde taraf teşkilinin yeniden sağlanmasının gerekeceği, bunun da yargılamayı uzatacağı ve tarafların hakkını elde etmesini güçleştirebileceği, davalı tarafa ait markanın tescil kaydı üzerinde üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir koyulmasının davalı tarafın marka kullanımını ve ticari hayatını etkilemeyeceği, kaldı ki markanın devri için haklı bir gerekçe sunmaları halinde ihtiyati tedbir kararının yeniden gözden geçirilebileceği, mahkemece takdir edilen teminat miktarında da usule aykırılığın bulunmadığı, davacı vekilinin teminatsız tedbir isteminin reddinde de isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.21/11/2023