Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/1357 E. 2023/1738 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1357 Esas
KARAR NO: 2023/1738
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2023
NUMARASI: 2023/83 Esas – 2023/427 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, 22.08.2019 tarihinde kurulduğunu ve otelcilik alanında faaliyet gösterdiğini, 24.01.2023 tarihinde banka hesaplarına l.haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve nakit akışının durduğunu, ödenmesi gereken çeklerinin ödenemediğini, sonrasında davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas dosyası ile davalı tarafından müvekkili hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığının öğrenildiğini, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu, İstanbul 41.İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/61 Esas sayılı dosyası ile Usulsüz Tebligat şikayetinde bulunulduğunu ve icra dosyasında da yetkiye, borca ve faize itiraz edildiğini, ancak yine de takibin kesinleştiği gerekçesiyle İcra Müdürlüğünce taleplerinin reddedildiğini, müvekkili şirketin cebri icra tehdidi altında olduğunu, ticari hayatını olumsuz etkileyen haciz işlemleri nedeniyle cebri icra tehdidi altında, ihtirazi kayıtla dosya borcu olan 24.570,82-TL’yi icra dosyasına 07.02.2023 tarihinde ödediğini, açıklanan nedenlerle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinden dolayı müvekkili şirketin, davalı- alacaklının sigortalısı olmaması , herhangi alış- veriş ya da ticari ilişkisi olmadığından, rücuya konu hiçbir borcu olmaması nedeniyle cebri icra tehdidi altında yaptığı ödemenin avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla kötü niyetli olarak takip başlatan karşı tarafın alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tedbiren dosyaya yatan paranın alacaklıya ödenmemesine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, davacı tarafça icra takibinde herhangi bir sıfatı olmadığı iddia edilmiş ise de; sigortalı … plaka sayılı otomobilin resmi sahibi ve işleteni / fiili kullanıcısının poliçenin düzenlendiği tarihte resmi kayıtlardaki malikinin sigortalı … Tic. Ltd. Şti. olduğu, ancak fiili kullanıcısı ve işleteninin davacı / borçlu İstanbul … A.Ş olduğunu, çünkü bu tarihten önce … Tic. Ltd. Şti.’nin hisseleri devren birleşme sureti ile davacı İstanbul … A.Ş ‘ye geçtiğini, tebligat usulsüzlüğünün Ticaret Mahkemesinin konusu olmadığını belirterek, davacının tedbir talebinin reddi ile icra dosyasına yatan bedelin taraflarına ödenmesine karar verilmesine, davanın öncelikle ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk sürecinin yerine getirilmemiş olması sebebiyle usulden reddine, aksi takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve % 20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ile kanuni vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2023 tarihli 2023/83E. – 2023/427 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda davaya konu uyuşmazlık, davacı tarafın, davalı tarafça aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi nedeniyle icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdadına ilişkin olduğu, TKK’nun 4/1, (a) bendi uyarınca sigorta işleminden kaynaklanan uyuşmazlıkların herhangi bir şart aranmaksızın ticari dava olarak kabul edildiği, davacı tarafça 26/05/2023 tarihli duruşmadaki beyanında arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın iş bu davanın açıldığının beyan edildiği, davacı tarafça zorunlu arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açıldığı, davanın istirdat davası olması nedeniyle TTK’nın 5/A-1 maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu davalardan olduğu, bu nedenle dava şartının bulunmaması nedeniyle HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın arabuluculuk dava şartına tabi olmadığını, Mahkemece kendilerine arabuluculuk dava şartı eksikliğinin giderilmesi konusunda süre verilmediğini, İstanbul 41. İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/61 Esas sayılı davasında usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulüne karar verildiğini, İcra Müdürlüğü nezdinde cebri icra tehdidi altında ödenen paranın iadesi ve icra takibinin borca ve yetkiye itirazları doğrultusunda durduruşmasına karar verildiğini, bu nedenle huzurdaki davaya konu taleplerinin konusuz kaldığını, ilk derece mahkemesince bu husus değerlendirilmeden davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesini kararının kaldırılmasına, davanın konusuz kaldığına ya da haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … Sigorta Anonim Şirketi, borçlunun … Şirketi olduğu, borçlu hakkında 25/02/2022 tarihinde 15.196,13 TL asıl alacak, 2.078,12 TL işlemiş faiz ve 360,65 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.634,90 TL alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı tespit edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, borçlu olmadıkları parayı icra tehdidi altında ödedikleri iddiasıyla açılan istirdat davasıdır. Mahkemece davanın arabuluculuk dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yargı yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça davanın arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı belirtilerek istinaf talebinde bulunulmuşsa da, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinde “Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesinin yer aldığı, dava konusu uyuşmazlığın arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinde “davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü bulunmaktadır. HMK’nun 115/2.maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır. Dosya incelendiğinde ilk derece mahkemesince davacı vekiline arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulması için kesin süre verilmemişse de, 26/05/2023 tarihli duruşmada davacı vekilinin arabuluculuğa başvurmadan davayı açtıklarını beyan ettiği, yani dava açılmadan önce bu konudaki dava şartı yerine getirilmeden davanın açıldığı anlaşıldığından, ilk derece Mahkemesince TTK’nun 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava dilekçesinin usulden reddine karar vermesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın konusuz kalıp kalmadığına dair Mahkemece bu aşamada bir değerlendirme yapılamayacağı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/11/2023