Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/1142 E. 2023/1366 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1142 Esas
KARAR NO: 2023/1366
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2023
NUMARASI: 2023/135 Esas – 2023/431 Karar
DAVANIN KONUSU: 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (İstirdat)
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında … ile … aleyhine icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibi kapsamında Ankara …. İcra Dairesi’ne talimat yazılarak … Mah. No:… …/ Ankara adresinde borçluların borca yeter taşınır mallarının haczi ile muhafaza altına alınmasını teminen talimat yazıldığını, yazılan talimata istinaden Ankara … İcra Dairesi’nin … E. numaralı talimat dosyasında ilgili adrese icra memurları tarafından gidildiğini, gidildiğinde ise İstanbul …. İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasında yer alan borçlular ile hiçbir şekilde bağı olmayan üçüncü şahıs müvekkilinin haciz tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, 03/11/2022 tarihinde müvekkili tarafından kiralanan … Mah. No:… Altındağ/ Ankara adresine hacze gelindiğinde müvekkilinin mevcut durumu anlattığını, ancak alacaklı vekili tarafından haciz talep edildiği ve istihkaklı şekilde haciz yapıldığını, müvekkili şirketin cebri icra işlemleri ile karşı karşıya kaldığını ve icra takibinin kesinleşmesi ile müvekkili şirketin aleyhine haciz işlemlerine başlandığını, bu sebeple müvekkilinin eşyalarının götürülme tehlikesi ve cebri icra tehdidi karşısında müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığı ilgili borcu ödemek zorunda kaldığını, haciz işlemleri sonucu cebri icra tehdidi altında ödenmiş olan tutarın fazlaya ve ileride tespit edilecek sorumlulara karşı dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizi hariç şimdilik 1.000 TL’sinin davalı yandan tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, takip konusu borcun 21/12/2022 tarihinde 39.598 TL’nin davacı tarafından ödendiğini, borçlu olunmadığının tespiti istenen miktarın belli nitelikte olduğunu, davacı tarafın icra takibinde borçlu sıfatı bulunmadığından istirdat davası açmasının hukuken mümkün olmayacağını, aktif dava ehliyeti bulunmadığından davacının davasının husumetten reddi gerektiğini, dosyaya yapılan ödeme teminat niteliğinde olmayıp yatırılan paranın dosya borcunu ödeme özelliğini ortadan kaldırmayacağını, davacı ile dava dışı borçlular muvazaalı işlemler yaptığını, haczin tatbik edildiği adresin borçlu şirkete tebligatın yapılış olduğu adres olduğunu, 21/12/2022 tarihli hacze takibin devamı kararı ile gidildiğini, davanın dava şartı noksanlığından usulden reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise, icra takibi dışındaki 3. kişi tarafından açılan davada 3. kişi tarafından icra dosyasına yapılan ödemeden dolayı istirdat ve menfi tespit davasının takip borçlusunun açması gerektiğinden, davacının aktif taraf ehliyetinin bulunmamakta olduğunu, dolayısıyla aktif taraf ehliyeti yokluğundan davanın reddini ve davacı tarafı zor duruma düşürecek herhangi bir işlemin taraflarınca yapılmadığını ve haciz baskısı altında ödenen bir para olmadığından, davacının dosya borcuna istinaden ödemiş olduğu 39.598 TL istirdat talebinin reddine, İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/902 Esas ve 2022/1180 Karar sayılı ilamı ile hacze edildiğinden davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2023 tarih ve 2023/135 Esas – 2023/431 Karar sayılı kararıyla; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının, davalı tarafından işyerinde haciz işlemi yapıldığını, cebri icra tehditi altında borçlu olmadığı bir tutarı ödemek zorunda kaldığını belirterek, davalıdan ödediği bedelin istirdatını talep ettiği, davacının İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takip borçlusu olmadığı, buna rağmen ödeme yaptığı, ancak İİK’nın 9 ve devamı maddeleri uyarınca icra dosyasına yapılan ödemelerin borçlu adına yapılmış sayıldığı ve ödenen bedelin istirdatını borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun talep etmesi gerektiği, yapılan ödeme ile dava dışı borçlular borcundan kurtulmakta olup, sebepsiz zenginleşenin dava dışı borçlular olduğu, bu nedenlerle davacının ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmadığından, davanın davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil şirket adresinde gerçekleştirilen hacizde müvekkil istihkak iddiasında bulunmuş, dosyanın icra hukuk mahkemesine gönderilmesi üzerin İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi 7.12.2022 tarihli, 2022/902 E. ve 2022/1180 K. sayılı kararıyla “TAKİBİN DEVAMINA” karar verildiğini,Müvekkil şirket, haksız bir şekilde takibin devamına karar verilmesi sebebiyle haciz işlemleri karşısında ağır bir şekilde mağdur olmuş ve cebri icra tehdidi altında kalarak, sorumluluğu kesinlikle bulunmamasına rağmen ilgili borcu ödediğini,İcra tehdidi altıda ödenmiş olan borcun tarafımıza iadesi amacı ile ilgili borçtan ötürü istirdat davası açıldığını, İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinin öncelikle incelenip lafzi yorumlanması gerektiğini, madde kapsamında; “takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılması yüzünden borçlu olmadığı parayı tamamen ödemek zorunda kalan “ŞAHIS”” şeklinde ifade kullanıldığını, özellikle “borçlu” ifadesi kullanılmadığını, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE:Dava, borçlu olunmadığı halde haciz baskısıyla icra dosyasına yapılan ödemenin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından; “… İİK’nın 9 ve devamı maddeleri uyarınca icra dosyasına yapılan ödemelerin borçlu adına yapılmış sayıldığı ve ödenen bedelin istirdatını borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun talep etmesi gerektiği, yapılan ödeme ile dava dışı borçlular borcundan kurtulmakta olup, sebepsiz zenginleşenin dava dışı borçlular olduğu, bu nedenlerle davacının ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmadığından, davanın davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, borçlular ile hiçbir şekilde bağı olmayan üçüncü şahıs durumunda olmasına rağmen kiraladığı iş yerinde haciz tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, istihkak iddiasının icra hukuk mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine yapılan haciz işlemi nedeniyle muhafaza baskısı altında olması nedeniyle borçlu olmadığı halde ödeme yapmak zorunda olduğundan bahisle ödediği bedelin davalıdan istirdadını istemiş; davalı ise, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Dava, borçlu olunmayan tutarın icra baskısı altında ödendiği iddiasıyla açılan istirdat davasıdır. Davacı, takip dosyasının tarafı olmayıp üçüncü kişi konumundadır. 2004 Sayılı İİK’nun 9 ve devamı maddeleri uyarınca icra dosyasına yapılan ödemeler borca mahsuben yapılmış sayılır. Buna göre takip dosyasının tarafı olmayan davacı üçüncü kişilerin ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre takip dosyası borçlusundan geri isteme hakkı bulunmakla birlikte, somut dava yönünden davalı takip alacaklısı sebepsiz zenginleşen konumunda değildir. Ayrıca İİK’nun 72.maddesi uyarınca istirdat davasını da ancak takip borçlusu açabilecektir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacının icra takip dosyasına ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmamaktadır. (Bakınız. Yargıtay 4.HD 2015/16289 E. 2016/3744 K. , Yargıtay 19.HD 2013/11618 E. 2014/8909 K. , Yargıtay 11.HD 2020/3425 E. 2020/5455 K.) Buna göre mahkemece davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/10/2023