Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/1141 E. 2023/1282 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1141 Esas
KARAR NO: 2023/1282 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2023
NUMARASI: 2023/214 E. – 2023/466 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … A.Ş. tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine, 2.661.283,44 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, takip dosyası incelendiğinde, takibin, 14.10.2014 keşide tarihli, 33.000.000,00 TL bedelli, 07.11.2017 tarihli bonoya dayandığının görüldüğünü, takip dayanağı bononun davalıya yapılan 08.05.2015 … V. No.lu Alacağın Temliki İşlemi kapsamında verildiğini, bono üzerinde, iş ortaklığı kaşesinin bulunduğunu, müvekkilleri şirketle iş ortaklığı yapan dava dışı şirket yetkilisinin imzası ile keşide edildiğini, davalı tarafın ikinci bir temlik işlemi kapsamında, yine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlattığını, bu takiple ilgili olarak İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/999 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu dava kapsamındaki bazı beyan ve belgelerin işbu davaları ile ilgili olduğunu, takip dayanağı bono incelendiğinde, bononun, … İnş.-… İnş. İş Ortaklığı Kaşesi altına atılan imza ile keşide edildiğini, dolayısıyla takip dayanağı bonoda keşidecinin … İnş.-… İnş. İş Ortaklığı olduğunu, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığını, bu sebeple adi ortaklıkça bono keşide edilmesinin de mümkün olmadığını, tüzel kişiliği olmayan adi ortaklık tarafından düzenlenmiş olan bononun da geçersiz olacağını, davalının İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/999 Esas sayılı dosyasına sunduğu davaya cevaplarında bonoların temlikname kapsamında verildiğini beyan ve ikrar ettiğini, 11/10/2019 tarihli talepleri doğrultusunda, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1393 D. iş 2019/1455 sayılı karar sonucu, İstanbul … İcra Dairesi … Esas numaralı dosyada tedbir kararı verildiğini, verilen tedbir kararı sonucunda dosyadaki takip miktarının %15’i oranında hesaplanan 415.934,44 TL teminat yatırıldığını, icra dosyasına giren paranın alacaklıya ödenmesinin engellenmiş bulunduğunu, şüphesiz bir faktoring işlemi bulunmadan, bu işlemden doğacak borçlar için verildiği belirtilen temlikin de geçersiz olacağını, temlik geçersiz olunca, temlikten doğacak sorumluluğun teminatı olarak verilmiş olan bononun da bedelsiz kalacağını beyanla, ilk olarak; takip konusu bononun geçersiz ve bu kabul edilmediği takdirde birbiriyle yarışan değişik hukuki sebeplerle bedelsiz olduğundan; bedelsizlik sebebiyle menfi tespit kararı verilmesini, ikinci olarak; takip alacaklısının, dava konusu alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, dava harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın iddiasının aksine ortada “… İnş.-… inş. İş Ortaklığı” ile müvekkilleri arasında akdedilen bir sözleşmenin mevcut olduğunu, müvekkilinin, ayrıca bu sözleşmeyi de icra takibine girişirken takip dosyasına sunma zorunluluğu bulunmadığını, gerektiğinde ve talep edildiğinde adli ve idari mercilere sunmaktan da hiçbir şekilde imtina edilmediğini, davacı yanın, müvekkilin sanki hukuka aykırı işlemler icra ettiği ya da ediyor olduğu imasına ise anlam veremediklerini, yine iddia edilenin aksine; ortaklığı temsile yetkili şahıs tarafından imzalanan sözleşme ile ortaklığın artık söyleşmenin tarafı olduğunu, davacı yanın bu ortaklardan biri olduğu gerçeği karşısında, ayrıca davacı yanın sözleşmede imzasının bulunmadığından bahisle sözleşmenin geçerli olmayacağı iddiasının da kabul edilemeyeceğini, bu hususta davacı yanın dava dilekçesinde çelişkili beyanlarda bulunmakta olduğunu, zira; hem ortaklığı temsile yetkili şahsın … Nak. Tic. Ltd. Şti. yetkili … olduğunun dava dilekçesinde belirtildiğini, hem de akdedilen sözleşmede davacı yanın yetkilisinin imzasının bulunmadığından bahisle sözleşmenin geçersiz olduğunun iddia edildiğini, dava dilekçesinde iş ortaklığı sözleşmesinin 9. maddesinde de iş ortaklığı alacaklarının her iki ortak tarafından temlik edilebileceğinin belirlenmiş olduğunun ifade edildiğini, bu hususta da iş ortaklığı sözleşmesi’nin 9. maddesine atıf yapıldığını, iş ortaklığının alacaklarının, ancak her iki ortak tarafından birlikte devredilebileceği sonucunun çıkarıldığını, yine yukarıda arz ve izah edildiği üzere iş ortaklığı sözleşmesinde kararlaştırılan 9.madde çerçevesinde birlikte imza koşulunun aranmadığını, rıza veya onay arandığının açık gerçeği karşısında, temliknamenin yetkisiz kişi tarafından yapılmış olduğu ve ortaklıkça birlikte imzalanması gerektiği iddiasının yine tamamen asılsız bir iddia ve beyan olduğunun ayyuka çıktığını, diğer yandan davacı yanın temliknamelerden, kendisine karşı yapılan iki adet takip ve diğer takiple ilgili olarak açılmış olan dava vesilesi ile haberdar olduğu iddiası karşısında ise; sunulan evrak çerçevesinde söz konusu temlik işlemine kaşeli ve imzalı şekilde rıza ve onayının olduğunu belirten davacı yanın bu iddiasının da haliyle tamamen asılsız olduğunu, ortada yetkili kişi tarafından imzalanan ve tamamen geçerli bir temlikname, temliknameden haberi olan davacı yan varken bu hususların mevcudiyetinin varlığını inkar ile temliknamenin geçersiz olduğunu, temliknamenin geçersizliği ile bononun do geçersizliğini iddia etmenin abesle iştigal olduğunu, haliyle ortada haksız icra tazminatını gerektirecek bir durumun varlığının da söz konusu olmadığını, davacı borçlunun talebinin icra takibini uzatmak ve sürüncemede bırakmaya yönelik olup, tamamıyla kötü niyetli olduğunu, yukarıda da ayrıntılı olarak arz ve izah edilen hususlar çerçevesinde davacı (borçlu) tarafça sunulan dilekçe ve eklerden de anlaşılacağı üzere müvekkiline karşı borçlu konumunda olduğunu, dolayısıyla teminat karşılığı verilen ihtiyati tedbir kararının da hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, davacı yanın herhangi bir hukuki bir menfaati olmadığını, kötü niyetli ve hukuki sürecin sürüncemede bırakılması amacıyla yapılan taleplerin kaldırılması ve icra takibine devam edilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2021 tarihli 2019/1275 E. – 2021/396 K. sayılı kararıyla; “…Bu kapsamda davalı tarafça cevap dilekçesinde belirtilen ve deliller arasında sureti eklenen iş ortaklığını temsil yetkisi bulunmayan ortak olan … Tic. Ltd. Şti. tarafından … … İnş. İş Ortaklığı’nın Ulaştırma Bakanlığından olan alacaklarını Kocaeli … Noterliği’nin 08/05/2015 tarih, … yevmiye numaralı temlik işlemine yönelik haberdar olduğu, bilgileri ve rızaları dahiline yapıldığı, iş ortaklığının 9. maddesindeki kısıtlayıcı hükümlerin hükümsüz olduğu ve temliğe muvafakat ettikleri ve ortaklık yapısı gereği %5 oranında sorumlu olduklarına ilişkin belge suretine dayanılarak davacı şirketin borçtan sorumlu olduğu yönünde savunmada bulunulmuş ise de davacı şirketin söz konusu davalı şirkete hitaben yazılan tarihsiz muvafakat belgesindeki imzaya yönelik itirazda bulunması üzerine Mahkememizin 21/01/2021 tarihli üç numaralı duruşmasının bir numaralı ara kararı gereği davalı vekiline verilen kesin süreye rağmen cevap dilekçesi ekindeki (Ek:6) davacı şirketin muvafakat beyanını içeren belge aslı dosyaya sunulmadığından davalı tarafın bu belgeye delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş olup, söz konusu temlike muvafakat belgesinin hükümsüz olması ve iş ortaklığı sözleşmesinin 9. maddesindeki iş ortaklığı alacaklarının devir ve temliğinin davacı şirketin rıza ve onayı olmaksızın yapılması mümkün olmadığından ve davacı iş ortaklığını temsil yetkisi bulunmayan ortak olan … Tic. Ltd. Şti. tarafından … İnş-… İnş. İş Ortaklığı’nın Ulaştırma Bakanlığından olan alacaklarının Kocaeli …Noterliği’nin 08/05/2015 tarih, … yevmiye numaralı temliknamesi ile davalı şirkete temliğini yönelik verilmiş geçerli bir rıza ve onay bulunmadığından dolayı temlik işleminin geçersiz olduğu, söz konusu iş ortaklığı ve davalı faktoring şirketi arasındaki temlik kapsamında verilen dava ve takip konusu 14/10/2014 düzenleme tarihli, 07/11/2017 vade tarihli, düzenleyeni … İnş.-… İnş. İş Ortaklığı, lehtarı … A.Ş. Olan, … ve …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu 33.000.000,00-TL bedelli bonodan doğan sorumluluğun iş ortaklığını oluşturan … İnş.-… İnş. Adi ortaklığı ve bono üzerinde geçerli imzaları bulunan müteselsil kefillere ait olduğu, sorumluluğun adi ortaklığın kendisinde olmasından dolayı ve bono üzerinde ayrıca bir imzasının olmaması nedeniyle adi ortaklığın ortağı olan davacı şirketin bonodan dolayı sorumluluğun olmadığı sabit olduğundan, söz konusu bu bonoya dayanılarak davacı şirket hakkında icra takibi yapılamayacağından dolayı Davacı … Ticaret Ltd.Şti.’nin dava ve takip konusu bonoya dayanılarak başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takibinden dolayı davalı … A.Ş.’ne borçlu olmadığının tespitine ve davalının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF KARARI: Dairemizin 22/03/2023 tarih, 2021/1395 Esas, 2023/509 Karar sayılı ilamıyla; “… Davaya konu bono incelendiğinde keşidecinin …ünfalt İnşaat ve … İnşaat iş ortaklığı olduğu, davanın ise adi ortaklığın ortaklarından … İnşaat Asfalt ve Tic. Ltd.Şti. tarafından açıldığı, adi ortaklıkta ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından salt adi ortaklık olarak husumet ehliyeti bulunmadığı gibi ortaklardan sadece birinin dava açma hak ve yetkisinin de bulunmadığı, bu durumda davacının tek başına menfi tespit davası açıp yürütmesinin yerinde olmadığı ve bu hususun resen gözetilecek hususlardan olduğu anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından adi ortak tarafından tek başına açılmış olmakla davada yer almayan diğer adi ortağın davaya katılımının veya muvafakatının sağlanması için HMK.115/2.maddesi uyarınca davacıya kesin süre verilmesi ile taraf teşkilinin sağlanması sonrasında işin esasına girilmesi aksi takdirde ise aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın esasına girilerek kabul kararı verilmesi usule aykırı olduğu” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
MAHKEME II.KARARI: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2023 tarihli 2023/214 E. – 2023/466 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda dava; bonoya dayalı menfi tespit davası olup, dava konusu bononun keşidecisi olarak … İnş.-… İnş. İş Ortaklığı görülmektedir. Dava ise adi ortaklığın ortaklarından … Tic. Ltd. Şti. tarafından takip alacaklısına karşı açılmıştır. Keşideci sadece davacı olmayıp, davacının da içinde yer aldığı adi ortaklıktır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, tüm ortaklar tarafından takip ve dava yapılıp açılabilir. Nitekim davanın temelini oluşturan icra takibine adi ortaklığı oluşturan her iki şirket ve kefil diğer davalı gerçek kişiler aleyhine girişilmiştir. Tek başına davacı aleyhine girişilen bir icra takibi de bulunmamaktadır. Bu durumda davacının ayrı bir tüzel kişi olarak dava konusu bonoya dayalı menfi tespit davası açması yönündeki aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. (Yargıtay 19. HD. 20/01/2016 tarih, 2015/5046 E-2016/393 K). Eldeki davanın, takip dayanağı bononun keşidecisi olan adi ortaklığı oluşturan kişilerce birlikte açılmaması ve adi ortaklığı oluşturan diğer ortağın da hasım gösterilmesi nedeniyle açılan davaya diğer ortağın muvafakatini olanaksız hale getirdiğinden, yukarıda açıklanan gerekçelerle; -Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-d maddesi gereğince aktif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 115/2 maddesi uyarınca REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olmadığını, Mahkemenin adi ortaklıkta ortaklardan birinin tek başına dava açamayacağı sebebi ile diğer adi ortak olan … A.Ş’ yi , davaya dahil etmek veya muvafakatini almak üzere kendilerine 1 aylık kesin süre verdiğini, Kadıköy … Noterliği’nin 25.04.2023 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile bu şirketin ilgili davaya davet edildiğini veya muvafakat etmesinin istendiğini, fakat kendilerine olumlu bir dönüş yapmadığını, dosyaya da muvafakat sunmadığını, bu nedenle ilgili adi ortaklığın devam etmesinin beklenmesi TBK’nun 639/7. maddesi uyarınca mümkün olmadığından, adi ortaklığın tasfiyesini sağlamak ve adi ortaklığa mahkeme tarafından tasfiye memuru tayin edilerek adi ortaklığın temsili ve davaya katılım ve muvafakatini temin etmek bakımından Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/276-E sayılı davasında “adi ortaklığın tasfiyesi” davası açıldığını ve durumun Mahkemeye bildirildiğini, bu davada adi ortaklığa temsilci tayin edilmesi ve davaya muvafakatinin beklenmesi talebinde bulunulduğunu, ancak Mahkemece “verilen 1 aylık kesin süre içerisinde diğer adi ortağın davaya katılımının veya muvafakatinin sağlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay ve İstinaf mahkemesi kararlarına göre adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmayan bir yapı olduğunu ve tüm adi ortakların birlikte dava açmaları, eğer birlikte dava açmamışlarsa diğer ortakların davaya katılımının sağlanması gerektiğini, dava konusu olayda diğer ortağın davaya katılımı için ihtarname çekildiğini, ancak kötü niyetli ortağın davaya katılmaktan kaçındığını, davacı müvekkilinin diğer adi ortağın ortaklığa zarar vermesinin önüne geçmek için adi ortaklığın tasfiyesi davası açtığını ve mahkemeden adi ortaklığı temsil etmek üzere “tasfiye memuru tayin edilmesi” talebinde bulunduğunu, husumet eksikliğinin başka türlü giderilme imkanının da bulunmadığını, adi ortalar arasında bir menfaat çatışmasının ortaya çıktığını, dava açmak için birlikte hareket etmeleri mecburi olan adi ortaklar bir araya gelemedikleri için adi ortaklık adına dava açmanın ve işlem yapmanın imkansız hale geldiğini, böyle bir durumda Türk Ticaret Kanunun’daki şirketlere ilişkin düzenlemelerin kıyas ile adi ortaklığı temsil etmek üzere bir “tasfiye memuru” atanması ve bu tasfiye memuruna adi ortaklık adın hareket etme ve adi ortaklığı temsil yetkisi verilmesi gerektiğini, buna rağmen açılan diğer davanın sonucu beklenmeden davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davada kıyasen uygulanması gereken TTK’nun 286. maddesine göre, tasfiye görevlilerinin şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli iş adamı gibi gerekli önlemleri almakla yükümlü olduklarını, adi ortaklık adına açılmış olan ve adi ortak muvafakat vermediği için devam edilemeyen menfi tespit davasının, ortaklığa ilişkin bir alacak ve borçtan kurtulma davası olduğunu, bu nedenle Mahkeme tarafından adi ortaklığa tasfiye memuru atanması ve bu tasfiye memuru vasıtasıyla adi ortaklığın menfaati gereği açılan davaya muvafakat etmesinin beklenmesi gerektiğini belirterek, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/214 E. -2023/466-K Sayılı dosyasında verilen 08.06.2023 tarihli kararının kaldırılarak, yeniden yapılacak istinaf incelemesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı … A.Ş. tarafından, …, …, … Tic. Ltd. Şirketi ve davacı … Tic. Ltd. Şirketi aleyhine temlik yoluyla aldığı 07/11/2017 vade tarihli, 33.000.000,00 TL bedelli senedin 2.661.283,44 TL’lik kısmı için icra takibi yapıldığı tespit edilmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, davalı tarafça kambiyo senedine dayalı olarak davacı hakkında başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti davasıdır. İlk derece mahkemesince davada aktif husumet dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dosya incelendiğinde; daha önce İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2021 tarih ve 2019/1275 Esas – 2021/396 Karar sayılı kararının Dairemizce kaldırıldığı, ilk derece mahkemesince Dairemiz kararında belirtildiği şekilde yargılamaya devam edildiği, davacı vekiline adi ortaklıkta yer alan diğer ortağın davaya katılımının veya muvafakatinin sağlanması için kesin süre verildiği, ancak kesin süre içerisinde … İnşaat şirketinin davaya katılımının ve muvafakatinin sağlanamadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf talebinde Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/276 Esas sayılı dosyasında adi ortaklığın feshi ve tasfiye memuru atanmasına yönelik dava açtıklarını, tasfiye memurunun bu davaya muvafakat vereceğini, bu nedenle dosya sonucunun beklenilmesi gerektiği halde beklenmemesinin hatalı olduğu belirtmişse de, atanacak tasfiye memurunun görevinin tasfiye amacıyla sınırlı olacağı, bu dava yönünden tasfiye memurunun tasarrufta bulanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle adi ortaklığın feshi ve tasfiye memuru atanmasına yönelik davanın sonucunun eldeki davaya bir etkisi olmayacağından, ilk derece mahkemesince bu davanın sonucunun beklenmemesinde hukuka aykırılık mevcut değildir. Bilindiği üzere adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından; adi ortaklık tarafından veya adi ortaklık aleyhine açılacak bir davada, davanın adi ortaklığı oluşturan tüm gerçek veya tüzel kişiler tarafından birlikte açılması veya bunlara karşı birlikte yöneltilmesi zorunludur. Bu kurala aykırı hareket edilmesi ise; açılmış bir davada HMK’nın 114/1-d maddesinde öngörülen dava ehliyetsizliği sonucunu doğuracaktır. Dava ehliyeti dava şartı olup; aynı yasanın 115/1.maddesi gereğince mahkemece kendiliğinden gözetilir. Taraflar arasındaki dava bonoya dayalı menfi tespit davası olup, dava konusu bononun keşidecisi yalnızca davalı olmayıp, davacının da içinde yer aldığı … İnş.-… İnş. İş adi ortaklığıdır. Dava ise adi ortaklığın ortaklarından … Tic. Ltd. Şti. tarafından takip alacaklısına karşı açılmıştır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, davanın tüm ortaklar tarafından açılması gerekir. Nitekim davanın temelini oluşturan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi de, adi ortaklığı oluşturan her iki şirket ve kefil olan diğer gerçek kişiler aleyhine başlatılmıştır. Tek başına davacı aleyhine girişilen bir icra takibi de bulunmamaktadır. Bu durumda davacının ayrı bir tüzel kişi olarak dava konusu bonoya dayalı menfi tespit davası açması yönündeki aktif dava ehliyeti bulunmadığından, adi ortaklığı oluşturan diğer şirketin davaya katılmadığı ve muvafakat da etmediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu kanaatine varılarak, bu nedenlere; davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı yandan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, işbu kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 22/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.