Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/1113 E. 2023/1279 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1113 Esas
KARAR NO: 2023/1279 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2023
NUMARASI: 2022/554 E. – 2023/394 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında “06.12.2010 tarihli Alacağın Temliki, Sulh İbra Ve Feragat Sözleşmesi” düzenlendiğini, işbu sözleşmeye göre müvekkili …’nun, Tasfiye halindeki … A.Ş. nezdindeki … numaralı kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 4.467,00 USD (DörtBinDörtYüzAltmışYedi USD) ve 717,85 EURO (YediYüzOnYedi EURO) alacağını davalıya devir ve temlik ettiğini, Sözleşmenin 4.3 maddesine göre; Temlik Alan Davalının, davacı konumundaki muhatabın kendisine temlik ettiği tutarı, davacıya sözleşmede belirtilen vade tarihlerinde taksitler halinde ödeyeceği ve ödemeyi her bir taksit ödeme günündeki TCMB Döviz Alış Kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden gerçekleştireceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının Sözleşmenin 4.3 maddesinde belirtilen ilk 7 taksitleri ödemesini müteakip bir daha hiçbir ödemede bulunmadığını, davalı tarafça 8. taksit ve devamındaki taksitlerin hiçbirinin ödenmediğini, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını ancak, davalı borçlunun 28.07.2021 tarihli itirazı üzerine takibin durduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, aynı zamanda alacaklarının varlığının sözleşme ile sabit olduğundan davalının dosya borcunu karşılayacak düzeydeki taşınmazlarına ve özellikle banka hesaplarına mal kaçırma ihtimali ve 3. Kişilere devrinin önlenmesi açısından İhtiyati Tedbir Konulmasına karar verilmesini, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra dosyasına vaki icra takibine yaptığı kötü niyetli ve haksız itirazın iptali ve takibin devamına, haksız ve mesnetsiz itiraz sebebi ile alacağın %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava dışı … A.Ş.’nin 11/02/2001 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, tasfiye kararının İstanbul Ticaret sicilde ilan edildiğini, tasfiyenin tamamlanmış olduğu dikkate alındığında, 06/12/2010 sözleşme tarihi ve dava tarihi öncesinde tasfiye kararı alınmış olduğundan sözleşmeye istinaden müvekkilinden talep edilen alacağın, tasfiye sonucu ortaya çıkacak duruma göre, kar veya zarar yönünden bir belirleme yapılmaksızın ödenmeyeceğinin açık ve sabit olduğunu, kar ve zarara katılma hesabının mutlak ödenmesi gereken bir alacak olmadığını, alacağın gerek sözleşme tarihi gerekse takip ve dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmediğini, davacının bu davaya konu ettiği alacağın, fon kullanımından doğan kar ve zarara katılma hesabı olduğunu, dava dışı … A.Ş’nin tasfiye halinde olduğunu, davacının müvekkili şirket ile aralarında münakit sözleşmeye dayalı olarak varlığın ileri sürdüğü alacağını ancak bu şartlarda dava dışı şirketin tasfiye işlemleri sonucunda isteyebileceğini, tasfiyenin sonuçlanmadığını ve dava tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelmemiş olması nazara alınarak Yargıtay’ın yerleşik içtihatları çerçevesinde davanın zamansız açılan dava olması nedeniyle davanın öncelikle bu nedenle reddini talep ettiklerini, haksız ve mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ikame olunan davanın reddine, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2023 tarihli 2022/554 E. – 2023/394 K. sayılı kararıyla; “… Somut olayda davacı, davalı ile aralarında düzenlenen temlik sözleşmesi uyarınca, davacının … Finans Kurumundan olan alacağının davalı şirket tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının edimini yerine getirmediğini belirterek alacağının tahsilini talep etmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın temlik sözleşmesinden kaynakladığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-2630 E,- 2019/328 K.sayılı 21/03/2019 tarihli benzer bir uyuşmazlığa konu kararında; “davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki … A.Ş’nin bu davada taraf olmadığı gibi uyuşmazlık konusu alacağın da doğrudan davalının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, davacının da tacir olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı TBK’nun 183. vd. maddeleri hükümlerinin uygulanacağı, dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığına” karar verildiği, dosyamız davacısının da tacir olduğuna dair bir delilin bulunmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından (İstanbul BAM 37. HD’nin 12/01/2023 tarih, 2022/1414 Esas ve 2023/107 Karar sayılı ilamı, İstanbul BAM 14. HD’nin 30/12/2022 tarih, 2022/2047 Esas ve 2022/1813 Karar sayılı ilamı) görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği nazara alınarak dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkemenin görevsizliğine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin, dava dışı Tasfiye Halindeki … A.Ş. nezdindeki … numaralı kar ve zarar katılım akdi ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağını davalıya devir ve temlik ettiğini, bu doğrultuda da taraflar arasında 06.12.2010 tarihli Alacağın Temliki, Sulh İbra ve Feragat Sözleşmesi imzalandığını, davacı müvekkili ile davalı arasında düzenlenen temlik sözleşmesi gereği müvekkilinin …’ndan olan alacağının davalı şirket tarafından ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle bakiye alacağın tahsili talepli icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine taraflarınca takibe devam edilebilmesi için itirazın iptali davası açıldığını, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin aynı mahiyetteki benzer davalara ilişkin daha önce vermiş olduğu yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere, işbu davaların TTK’nın 4/1-f maddesi uyarınca bankacılık işlerinden kaynaklandığından mutlak ticari dava niteliğinde olduklarını, bu nedenle de uyuşmazlığın TTK 4/1-f ve 5/1 maddelerine istinaden davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, davaya konu temlik sözleşmesinde temlike konu edilen alacağın dava dışı …’ndan olan alacak olması, …’nun finans şirketi olması sebebiyle, takibe konu alacak 6102 Sayılı TTK’nın 4/1-f maddesi kapsamında kalması nedeniyle mutlak ticari dava niteliğinde olduğundan, uyuşmazlığın TTK 4/1-f ve 5/1 maddesine göre, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasını, işin esasına girilerek yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmesini, aksi takdirde dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; iş bu davanın, müvekkili şirket ile davacı taraf arasında yapılan sözleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğunu, ihtilaf konusu sözleşme ve iş bu sözleşmenin ifasının tacir olan müvekkilinin ticari işletmesi ile ilgili olup, ticari iş niteliğinde olduğunu, bu çerçevede; TTK ’nun 19. maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan bir iş/sözleşmenin diğer taraf için de ticari iş sayılacağından, iş bu uyuşmazlığa bakmakla görevli Mahkemenin, TTK ’nun 4. ve 5. maddeleri gereğince Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu konuda gerek Bölge Adliye Mahkemesi’nin, gerekse Yargıtay’ın pek çok örnek kararı bulunduğunu belirterek, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/554 E. sayılı, 12.05.2023 tarihli kararının bozularak kaldırılmasına ve İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflar arasında imzalanan protokol hükümleri incelendiğinde; davacının tasfiye halindeki … A.Ş’de bulunan cari hesaplarındaki 4.467,00 USD ve 717,85 Euro alacağını davalı ile imzaladıkları 06/12/.2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ile temlik ettikleri, davalının bu sözleşme gereğince sözleşmede belirtilen vade tarihlerinde taksitler halinde davacıya ödeme yapacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli davada, davacı vekilinin dava dilekçesinde; davacı ile dava dışı Tasfiye Halinde … A.Ş. arasında kar ve zarara katılım sözleşmesi bulunduğu, davacının … A.Ş. nezdindeki kâr-zarar katılım akdi cari hesaptaki haklarının davalı şirkete 06/12/2010 tarihli sözleşme ile temlik edildiğini, ancak takibe konu kısmın ödenmediğini ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, somut olayda uyuşmazlık, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan edimin yerine getirilmemesi nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı, tacir olmadığı gibi eldeki dava da Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca, davaya bakmakla görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar arasında bankacılık veya ticari faaliyetlerinden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığından, ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, 2-Davacı yandan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına 5-İstinaf yargılama giderleri olarak;Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 161,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 80,50 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 22/09/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.