Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/970 E. 2022/1267 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/970 Esas
KARAR NO: 2022/1267
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/33
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ayakkabı, patik ve çeşitli tekstil ürünlerinin üretimini yapan bir ticaret şirketi olduğunu, üretimini yaptığı özgün tasarımlarını tescil ettirdiğini, … başvuru numarasıyla tescil edildiğini, bu başvurunun tasarımının tavşanı andıran bir patik ayakkabı tasarımı olduğunu, davalının ise … tescil numarasıyla kayıtlı tasarımın başvurucusu olduğunu, davalının anılan tescil numaralı tasarımına konu ürün incelendiğinde, müvekkilinin tasarımıyla bire bir aynı olup yenilik veya ayırt edicilik şartlarını sağlamadığını, davalı tarafın 2019 yılında yaptığı başvurusunu yaparken müvekkilinin yıllar önce tescil ettirdiği tasarımının birebir aynısını kullanmasının bir tesadüfün eseri olmadığını, zira davalının, müvekkilinin tescil başvurusundan sonra ve kendi tescil başvurusundan önce 2005, 2009, 2010 ve 2011 senelerinde işe girişleri gerçekleşerek uzun yıllar boyunca müvekkiline ait iş yerinde sigortalı bir şekilde çalıştığını, bu haliyle davalının tescil ettirdiği tasarımın yeni olmadığını bildiğinin açıkça ortada olduğunu, buna rağmen kötü niyetli bir şekilde müvekkilinin tasarımını tescil ettiren ve bu tescil belgesiyle müvekkilinin müşterilerine ticari itibarını zedeleyici mesajlar atan davalının kötü niyetli olduğunu, SMK m.77/1 hükmünün yenilik kriterini haiz olmayan ve kötü niyetle başvurulan tasarımların hükümsüz kılınacağının düzenlendiğini, bu nedenle davalıya ait … tescil numarasıyla kayıtlı başvuruya konu tasarımın hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli tasarımın 3.kişilere devrinin önlenmesine, davalının hukuka aykırı tescil belgesiyle müvekkili aleyhine hukuki tasarrufta bulunmasının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI: Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/33 Esas sayılı dosyasında verilen 16/02/2022 tarihli ara karar ile; “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nın 389. Maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma olup, davada davalı tasarımının hükümsüzlüğü talebi nazara alınarak; 5.000,00 TL nakdi veya banka teminat mektubu karşılığı, davalıya ait … tescil numaralı tasarımın 3.kişilere devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına karar vermek gerekmiştir. Hükümsüzlük davasının açılmış olması ve mevcut delil durumu karşısında, 50.000,00 TL nakdi veya banka teminat mektubu karşılığı davalının 2019/08244 tescil numaralı tasarımdan doğan haklarını davacıya karşı ileri sürmesinin dava sonuna kadar tedbiren engellenmesine” karar verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; davacının hükümsüzlük davasını açmak ve tedbir talep etmek için aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararının olmadığını, zira davacının tasarım hakkının sona erdiğini, davacı şirkete ait … numaralı tescilin koruma süresinin sona erdiğini ve tasarımın yenilenmediğini, yani bu tescilin hükümden düştüğünü, müvekkiline ait … tasarım tescilinin, … numaralı hükümsüz tescile kıyasla yeni ve ayırt edici olmadığından bahisle zarara uğrama tehlikesinin ileri sürülmesinde ve bu sebeple tedbir talep edilmesinde davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, tedbir kararının HMK m.389’daki yasal şartlarının oluşmadığını, davacının sona ermiş bir hakka dayanarak tedbir talep ettiğini, bunun hukuken mümkün olmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu ve tedbir kararlarının uyuşmazlık konusuna ilişkin olmadığından kaldırılması gerektiğini, davacı şirketin yetkilisi ve müdürünün, müvekkilinin öz abisi olduğunu, şirketin 2011 yılında tarafların babası olan … tarafından devredildiğini, her ne kadar TPMK kaydında davacı adına kayıtlı görünen hükümsüz … numaralı tescilin tasarımcısı tarafların babası … görünse de bu tasarım belgesine konu ürünleri müvekkilinin tasarladığını, müvekkiline ait tasarımın SMK’da öngörülen yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haiz olduğunu, davanın esas yönüyle reddinin gerektiğini, tedbir kararlarının kaldırılması gerektiğini, açıklanan nedenlerle yokluklarında verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ KARARI: Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/33 Esas sayılı dosyasında verilen 08/04/2022 tarihli ara karar ile; “…Mahkememizce yapılan 08/04/2022 tarihli tedbire itiraz duruşmasında, taraf vekillerince dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı topluca değerlendirildiğinde, dava, davalı adına kayıtlı … tescil numaralı tasarımın hükümsüzlüğü talebine yönelik olup, söz konusu hükümsüzlüğü talep edilen tasarımların davanın devamı sırasında üçüncü kişilere devredilmesi durumunda taraf teşkili sağlanması hususunda zorluk yaşanmaması ve verilecek kararın infazında sıkıntı yaşanmaması, bu cümleden olmak üzere, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmaması amacıyla verildiği, yerleşmiş istinaf uygulamalarının da (İst. BAM 16. HD., 17/11/2020 tarih, 2020/1877-2020/1919; İstanbul BAM. 16. HD. 07/12/2018 tarih, 2018/3590 Esas, 2018/2636 Karar) aynı mahiyette olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin mahkememizce verilmiş devrin önlenmesine yönelik tedbire ilişkin itirazın reddine; davacının açmış olduğu hükümsüzlük davasında dayanak delillerini sunmuş olması, hükümsüzlüğe dayanak tescilin yenilenmeyerek geçerliliğini kaybetmiş olmasının münhasıran kamuya arz yönünden yenilik kırıcı olarak delil vasfını ortadan kaldırmayacağı ve verilen (davalının tescilden kaynaklı haklarını davacıya karşı ileri sürmeme) tedbir kararı talebinde davacının hukuki yararının mevcut olduğu anlaşıldığından bu yönde verilen tedbir kararına karşı yapılan itirazın da reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının hükümsüzlük davasını açmak ve tedbir talep etmek için aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilimle aynı sektör ve segmentte çalışmayan davacının müvekkilime ait … nolu ayakkabı tasarım tescilinin, … numaralı patik tesciline kıyasla yeni ve ayırt edici olmadığından bahisle zarara uğrama tehlikesini ileri sürmesinde ve bu sebeple tedbir talep etmesinde hukuki menfaatinin bulunmadığını, ayrıca davacı şirkete ait … numaralı tescilin koruma süresinin sona erdiğini, yani bu tescilin hükümden düştüğünü, bu nedenle davacının güncel bir tasarım hakkının bulunmadığını, İhtiyati tedbir kararının yasal şartlarının oluşmadığını, davacının HMK 389’da öngörüldüğü biçimde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ya da gecikme sebebiyle bir sakınca ya da ciddi bir zarar doğacak bir hakkının olmadığını, Davacının soyut talebi üzerine verilen tedbir kararlarının, hükümsüzlük yargılaması kapsamında istenebilecek talebin sınırlarını aştığını, davacı tarafından somut herhangi bir veri, delil, bilgi, belge ileri sürülmemesine rağmen müvekkilimin tasarımdan doğan haklarının tamamen kısıtlandığını, ayrıca davacının tedbir taleplerinin yargılamanın esasına ilişkin olduğundan da kaldırılması gerektiğini, Müvekkilim davacı şirketin sadece sigortalı bir çalışanı değil, bu aile şirketinin kurucu unsurlarından olduğunu, davacı şirketin halihazırdaki yetkilisi …’ın müvekkilin abisi olduğunu, müvekkilimin davacı şirkette birlikte çalıştıkları dönemde …’ın da sigortalı işçi olup satış ve pazarlama bölümünde çalıştığını, müvekkilimin ise ar-ge, tasarım ve üretim bölümünden sorumlu çalışarak şirketin bugüne gelmesine dayanak oluşturacak şekilde yıllarca emek verdiğini, Her ne kadar TPMK kaydında davacı adına kayıtlı görünen … numaralı tescilin tasarımcısı tarafların babası … görünse de, bu tasarım belgesine konu ürünleri müvekkilimin tasarladığını, fakat aile şirketi olduğundan geleneksel nedenlerle tarafların babası tasarımcı olarak göründüğünü, Müvekkilimin yasal haklarını kullanmasını engelleyen “davalı adına tescilli tasarımın davacı tarafa karşı kullanılmaması” şeklindeki tedbir kararının kaldırılmasının son derece elzem olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise müvekkilim nezdinde oluşacak zarar, yatırılan teminat miktarının çok üzerinde olacağından takdir edilen cüzi teminatın artırılmasını talep ettiklerini, Müvekkilime ait … sayılı tasarım SMK’da öngörülen yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haizdir. Davanın esas yönüyle de reddi gerektiğinden, tedbir kararlarının kaldırılması gerektiğini, Sayın Mahkemece davanın başında ve henüz bilirkişi incelemesi yapılmadan tedbir kararları verilmiştir, mahkemece tedbir talebinin değerlendirilebilmesi için evvela bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, teknik değerlendirme yapılmadan verilen tedbir kararları hukuka aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasarımın hükümsüzlüğü ve sicilden terkin istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki talep üzerine mahkemece “Davalı adına kayıtlı tasarımdan doğan hakların davacıya karşı kullanılmasının ve dava sonuna kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi” konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davalının tedbire itirazı duruşmalı inceleme sonucunda reddedilmiş, bu karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Yargılama sırasında davaya konu tasarımın üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde taraf teşkilinin yeniden sağlanmasının gerekeceği, bunun da yargılamayı uzatacağı ve tarafların hakkını elde etmesini güçleştirebileceği, davalı tarafa ait tasarımın tescil kaydı üzerinde üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir koyulmasının davalı tarafın tasarım haklarını kullanımını ve ticari hayatını etkilemeyeceği; ayrıca davada hükümsüzlük talebinin olması nedeniyle dava sırasında tasarımdan doğan hakların davacıya karşı kullanılmaması yönündeki tedbirin de değişen delil durumuna göre yeniden gözden geçirilebileceği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir kararlarına yönelik ilk derece mahkemesi kararında usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.04/07/2022