Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/90 E. 2023/1649 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/90 Esas
KARAR NO: 2023/1649
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2021
NUMARASI: 2021/282 2021/177
DAVALARIN KONUSU: Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Unvan Terkini
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin sektöründe tanınmış “…”, “…” gibi markaların sahibi olduğunu, söz konusu markanın TPE nezdinde tanınmış olduğunu, söz konusu markanın nasıl, kimler tarafından, hangi şartlar altında kullanılacağı/kullanılmayacağı hususlarında tek söz sahibinin fikri ve sınai mülkiyet hakkı maliki sıfatını haiz olan müvekkili olduğunu, davalıların …com, …com, … official internet sitesi alan adlarının sahibi olduğunu, bu siteler içerisinde müvekkilinin izni olmaksızın … …/… markalarını haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığını, bu internet siteleri üzerinden müvekkilinin markası dışında davalılara ait “…” ve “…” markalı ürünlerin satışa sunulmasının markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davalı …’nın müvekkili şirketin %15 ortağı olup, şirket ortağı olarak müvekkiline ait markayı mağaza ismi olarak kullanmasına müsaade edildiğini, İstanbul (Kapatılan) 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/232 esas sayılı dosyasından verilen karar ile, müvekkilinin markası ile uluslararası internet sitesi alınamayacağı, alınan siteye erişimin engelleneceğinin ispat edildiğini, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/241 değişik iş sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporu ile davalının haksız ve hukuka aykırı kullanımı tespit edildiğini, açıklanan nedenlerle davalının sitesinin kapatılmasına, müdahalenin men’ine, davalı yanın müvekkiline ait olan markalarını davalı şirketin şirket unvanı olarak kullanmasının, yine davalı şirketin bu unvanı fatura ve tüm ticari belgelerinde kullanıyor olmasının marka hakkına tecavüz ve tüketicileri ve diğer tacirleri kandırmaya yönelik olması sebebi ile davalı şirketin ticari unvanından … markasını çıkarmasına, davalıların müvekkilinin marka adını haksız olarak kullandıkları sitede, müvekkilinin rızası olmaksızın müvekkiline ait markalı ürünleri satıyor olması sebebi ile marka hakkına tecavüz sebebi ile ürünlerin bu sitelerde satılmasına yönelik müdahalenin önlenmesine, davalının internet sitelerinde ve arama motorunda görüntülenecek şekilde arka planında …/… ibaresinin anahtar sözcük olarak kullanmasının ve …/… ibaresi kullanılarak online satış yapılmasına yönelik müdahalenin önlenmesine, … markası yanında … markasını mağaza ismi olarak yan yana kullanılmasına yönelik müdahalenin önlenmesine, … ve … markalarının … markası imiş gibi yan yana satılmasına yönelik müdahalenin menine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, … markasının 1950 yılından 2016 yılına kadar … ve onun tarafından kurulmuş olan davacı şirket tarafından kullanıldığını, markanın oluşmasında ve toplum nezdinde tanınırlığının ve saygınlığının artmasında büyük emek sahibi olan …’nın vefatından sonra ise davacı şirketin hisseleri, …’nın mirasçılarına intikal ettiğini, mirasçılar arasında görüş farklılıkları nedeniyle farklı şirketler kurarak ayakkabıcılık sektöründe “…” markası altında faaliyetlerine devam ettiklerini, buna karşılık davacı şirketin, sektörde pasif duruma geçerek üretim ve satış faaliyetlerini sona erdirdiğini, bu kapsamda müvekkili …’nın, … A.Ş.’ni, davacı şirketin müdürü olan …’nın ise … San ve Tic A.Ş.’ni kurarak faaliyetlerine bu şirketler üzerinden devam ettiğini, müvekkillerinin uzun yıllardır davacı şirkete ait markaları kullanmakta olduğunu, davacı şirketin bu kullanımdan haberdar olduğunu ve bu kullanıma hiçbir şekilde itiraz etmediğini, davacı şirketin 01/11/2017 tarihli genel kurul kararından da anlaşılacağı üzere … markasını ve davacı şirkete ait diğer markaları kullanmaya, bu markalar altında ürün satışı yapmaya davacı şirket ortaklarından müvekkili … ve sahibi bulunduğu müvekkili … Mağazacılık A.Ş.yetkili olduğu gibi, bu kararlar doğrultusunda müvekkilleri … markasını ve davacı şirkete ait diğer markaları esasen online bir mağaza olan internet sitesi/sosyal medya hesabı olarak kullanmaya da yetkili olduklarını, müvekkilleri tarafından …/… markaları altında ürün üretilerek satışa sunulmasının hukuka uygun olup, satışı yapılan ürünler …/… markasına sahip olduğunu, dolayısıyla ortada tüketicileri yanıltıcı bir eylem bulunmadığını, davadaki taleplerin kötüniyetli olarak ileri sürüldüğünü, …/… markalarının itibarının zedelendiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DOSYADA DAVA: Davacı vekili birleşen Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/254 esas sayılı dosyasına tevzi olunan dava dilekçesi ile, müvekkilinin 1950 yılından bu yana “…” , “…” gibi markaların sahibi olduğunu, söz konusu TPE nezdinde tanınmış marka olduğunu, davalıların …-….com isimli alan adını haksız olarak kullandığını, bu internet sitesi üzerinden müvekkilinin markası dışında, davalılar ait çeşitli markaların satışa sunularak markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/243 değişik iş dosyası ile dava konusu internet adresine erişimin engellenmesine karar verildiğini, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/155 esas sayılı dosyası ile davalının ….com internet sitelerine erişimin engellendiğini, davalının bu kez 19/07/2020 tarihinde …-….com internet sitesini kurduğunu ve buradan aynı şekilde e-ticaret faaliyetine devam ettiğini, açıklanan nedenlerle davalının sitesinin kapatılmasına, müdahalenin men’ine, davalı yanın müvekkiline ait olan markalarını davalı şirketin şirket unvanı olarak kullanmasının, yine davalı şirketin bu unvanı fatura ve tüm ticari belgelerinde kullanıyor olmasının marka hakkına tecavüz ve tüketicileri ve diğer tacirleri kandırmaya yönelik olması sebebi ile davalı şirketin ticari unvanından … markasını çıkarmasına, davalıların müvekkilinin marka adını haksız olarak kullandıkları sitede, müvekkilinin rızası olmaksızın müvekkiline ait markalı ürünleri satıyor olması sebebi ile marka hakkına tecavüz sebebi ile ürünlerin bu sitelerde satılmasına yönelik müdahalenin önlenmesine, davalının internet sitelerinde ve arama motorunda görüntülenecek şekilde arka planında …/… ibaresinin anahtar sözcük olarak kullanmasının ve …/… ibaresi kullanılarak online satış yapılmasına yönelik müdahalenin önlenmesine, … markası yanında … markasını mağaza ismi olarak yan yana kullanılmasına yönelik müdahalenin önlenmesine, … ve … markalarının … markası imiş gibi yan yana satılmasına yönelik müdahalenin menine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DOSYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, müvekkillerinin uzun yıllardır davacı şirkete ait markaları kullandığını, davacı şirketin bu kullanımdan haberdar olduğunu ve bu kullanıma hiçbir şekilde itiraz etmediğini, hatta bu kullanıma muvafakati olduklarını, dolayısıyla müvekkillerinin bu markaları kullanım hakkına sahip olduğunu, müvekkillerinin satışını yaptığı ürünlerin tüketici nezdinde yanıltıcı bir eylemi olmadığını, davacının tüm iddialarının mesnetsiz ve haksız olduğunu savunarak müvekkilleri aleyhine açılan işbu davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Davacı şirket ortağı …’nın 03/11/2016 tarihinde vefat etmesi ile hisseleri mirasen, …, …, …, … ve davalılardan …ya intikal etmiş ve bu intikalden sonra davacı şirketin 01/11/2017 tarihli genel kurul toplantısında 2. Maddesi ile “..com.tr ve …Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin sahibi olduğu tüm internet sitelerinin ve markalarının şirketin halen ortakları olan kişiler veya şirketin ortaklarının %51 hissedarı olduğu tüzel kişiler tarafından kullanılmasına, 4. maddesi ile; “… Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin halen ortakları olan kişiler veya şirketin ortaklarının %51 hissedarı olduğu tüzel kişiler tarafından “…” MARKASI VE ŞİRKETİN DİĞER MARKALARINI MAĞAZA İSMİ OLARAK KULLANMALARINA, Ortakların …’nın sahibi olduğu markalar ile haksız rekabet etmemesine, … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin “…” MARKASI VE ŞİRKETİN DİĞER MARKALARININ MAĞAZA İSMİ halen ortakları olan kişiler veya şirketin ortaklarının %51 hissedarı olduğu tüzel kişiler tarafından halen mevcut olan mağazalarda bila bedel kullanmaya devam etmelerine, geriye dönük hiçbir talepte bulunulmamasına oybirliği ile karar verildi…” şeklinde kararlar alınmıştır. Dosyadaki deliller ve genel kurul kararları ışığında mahkememizce taktir edilmesi gereken husus, davacı tarafın, davalılara markalarını kullanım hakkını verirken internet üzerindeki kullanımlarında dahil edilmesi gerekip gerekmediğidir. Yukarıda anılan Genel Kurul Kararlarında temel olarak ortaklara ve bu ortakların %51 hissedarı olduğu tüzel kişilere davacı şirketin markalarını kullanmalarına izin verildiği anlaşılmaktadır. Kararlarda genel bir ifade ile markaları “mağaza ismi olarak kullanılma” izni verilmiştir. Bu ifadede ayrıca “internet ortamındaki” ticari faaliyetlerin zikredilmemiş olması, davalıların markaları “kullanmalarını” ciddi ve haksız bir şekilde daraltacağı ve genel kurulda şirket hissedarlarınca oluşturulan ortakların marka kullanımlarına cevaz verme iradesine aykırı olacağı kanaatine ulaşılmıştır. Zira hissedarların ortak murislerinin vefatı ardından bir araya gelerek mirasen intikal eden şirkete ait marka haklarını barışçıl bir şekilde tüm ortakların kullanımına bırakılması iradesini ortaya koydukları, devam eden süreçte yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle tarafların hukuki ihtilaflara düştüğü, bu ihtilaf ve anlaşmazlıklardan sonra, şirket tüzel kişiliğinin almış olduğu kararda sarahaten kullanım hakkının internet adreslerini içermemesi nedenine dayanarak genel kurul kararının internet üzerindeki markasal kullanımları hukuka uygun hale getirmediğinin iddia edilerek huzurdaki davaların ikame edildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalıların genel kurul kararı ile tezahür eden markaların kullanımlarına verilen izin ile hareket ederek sanal mağazacılık alanında da markaları kullanımlarının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı, aksi halin kabulünün genel kurulun iradesine ve hakkaniyete aykırı olacağı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki bir tacir olan davacı şirketin genel kurul kararı alırken/marka kullanım izni konusunda irade beyanı açıklarken, markalarının sanal mağaza ismi olarak kullanılmasına muvafakati bulunmuyorsa bunu açıkça zikretmesi, genel bir ifade olan “mağaza ismi” şeklinde belirtmemesi kendisinden beklenmesi gereken davranıştır. Buna göre verilen iznin tüm mağazaları -yani internet üzerinde sanal olarak kurulmuş olanlar dahil- kapsadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı, her ne kadar davalıların yerli ürünlerini ithal ürün gibi göstererek ve “…”, “…” markalı ürünlerini … ürünleri ile birlikte satışa arzederek haksız rekabette bulunduğunu iddia etmiş ise de, yerli ürünlerin ithal ürün gibi tüketiciler yanıltılarak satıldığına ilişkin delil ibraz edememiştir. Ayrıca “…” markalı ürünlerin satışı ile birlikte başka markalı ürünlerin satışına sınırlama getirildiğine ilişkin bir genel kurul kararı da bulunmadığı anlaşıldığından, ana dosyanın ve birleşen dosyanın hem marka hakkına tecavüz hem de haksız rekabet iddiaları yönünden tümden ve ayrı ayrı redlerine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; – Sanal mağaza kavramının davalı yanın internet alan adı kavramını örtmek için kullandığı bir beyan olduğunu, 01.11.2017 Tarihli genel kurul kararında müvekkili şirkete ait marka hakkının nasıl kullanılacağının belirlendiğini, karara göre şirket ortaklarının şirkete ait markaları mağaza ismi yapabileceğini ve şirkete ait tüm internet sitelerinde ürün satışı yapabileceğini, davalının internet ortamındaki kullanımları ile müvekkiline ait markaların ayniyet derecede benzer olduğunu, kullanımların markasal olduğunu, Davalıların kendi adlarına internet sitesi aldıklarını, bunu destekleyecek düzenleme olmadığını, internet üzerinde satış yapılmasına dair hak tanınması istenseydi bunun açıkça kararda belirtilebileceğini, tarafların iradesinin günümüzün olağanüstü koşullarına uyarlanarak hak sahibinin verdiği yetkilerin mahkemece sınırlayıcı yorum varsayımına göre değiştirilemeyeceğini, Bir an için mağaza kavramının sanal mağaza kavramını kapsadığı ele alınırsa dava konusu sanal mağazanın o tarihte var olmadığını, 01.11.2017 Tarihli kararın 4.maddesinin 2.paragrafında ” … markası ve şirketin markalarının … ismi halen ortaklar ve %51 ortak olduğu ortaklar tarafından halen mevcut olan mağazalarda bila bedel kullanmaya devam etmelerine…” karar verildiğini, www…com adresi o tarihte mevcut olmadığından bu alana adı yönünden izin verilmediğinin açık olduğunu, Bir an için 01.11.2017 Tarihli genel kurul kararı ile izin verildiği kabul edilse dahi açılan dav aile geri alındığının açık olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE Asıl davada davacı, davalının …com, …com alan adlı internet siteleri ile … olarak internet sitesi adı kullanımlarının ve ticaret unvanındaki … ibaresinin kendisine ait markalara tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek markaya tecavüzün önlenmesine ticaret unvanındaki … ibaresinin sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada ise …-….com şeklindeki internet sitesinde ve … olarak site adındaki kullanımların ve ticaret unvanındaki … ibaresinin kendisine ait markalara tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek markaya tecavüzün önlenmesine ticaret unvanındaki … ibaresinin sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı asıl ve birleşen dosya davacısı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili istinafında; şirketin 01.11.2017 tarihli genel kurul kararının davalının davaya konu olduğu şekilde kullanımına izin vermediğini ileri sürmektedir. Davacı şirkete ait 01.11.2017 Tarihli genel kurul kararı incelendiğinde; “…com.tr ve … Sanayi Tic Ltd Şti’nin sahibi olduğu tüm internet sitelerinin ve markaların şirketin halen ortakları olan kişiler veya şirketin ortaklarının %51 hissedar olduğu tüzel kişiler tarafından kullanılmasına, İnternet sitesini kullananların internet sitesinde satılmak üzere ürün koymasına, satılan her üründen %20 oranında komisyonu … ..Şti’ne ödemelerine, diğer ayrıntıların müdürler tarafından karar altına alınmasına, 4. … şirketinin halen ortakları olan kişiler veya şirketin ortaklarının %51 hissedar olduğu tüzel kişiler tarafından “… ” markası ve şirketin diğer markalarını … İSMİ olarak kullanmalarına, Ortakların …’nın sahibi olduğu markalar ile haksız rekabet etmemelerine, … ..şti’nin … markası ve şirketin diğer markalarının … İSMİ halen ortakları yahut ortaklarının %51 hissedar olduğu tüzel kişiler tarafından halen mevcut olan mağazalarda bila bedel kullanmaya devam etmelerine, geriye dönük hiçbir talepte bulunulmamasına, …Şirket ortaklarının veya ortkaların %51 hissedar olduğu tüzel kişiler tarafından iş bu genel kurul kararından sonra açacakları her bir mağaza için bir kereye mahsus olarak 4000USD … şirketine lisans bedeli ödemelerine….” şeklindeki maddelerin yer aldığı anlaşılmaktadır.Somut uyuşmazlıkta davalı …, davacı şirketin ortaklarından olup 01.11.2017 Tarihli genel kurul kararının 2.maddesinde davacı şirketin sahibi olduğu markaların şirket ortakları tarafından kullanılmasına izin verildiği, 4.maddede markaların mağaza ismi olarak kullanılmasına izin verildiği, 4.maddenin 2. paragrafında … markası ve tüm markaların halen mevcut mağazalarda bila bedel kullanılmasına izin verildiği ve son paragrafta ise yeni açılacak mağazalar için bir defaya mahsus lisans bedeli ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmekle genel kurul kararı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; şirket ortaklarının markaları kullanmasına izin verilmiş olmakla davalının kullanımının haksız olduğundan söz edilemeyecektir. Marka kullanımına davacı şirketin genel kurul kararı ile izin verildiği, genel kurul kararının iptaline/kaldırıldığına ilişkin bir delil ibraz edilmediği de dikkate alındığında markaya tecavüze dayalı istemlerin reddine yönelik istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davalı şirketin 17.08.2000 Tarihinde … SAN TİC LTD ŞTİ unvanı ile kurulduğu, ticaret unvanının 21.05.2011 Tarihinde … SAN TİC LTD ŞTİ olarak değiştiği, taraflar arasındaki akrabalık ilişkisi ve ticari ilişki gereği davalının ticaret unvanından haberdar olmadığından söz edilemeyeceği dikkate alındığında dava tarihi itibarı ile sessiz kalma yolu ile hak kaybı oluştuğundan unvan terkini talebinin reddinin de yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl davada alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, -Birleşen davada alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/11/2023