Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/885 E. 2023/1944 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/885 Esas
KARAR NO: 2023/1944 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2021
NUMARASI: 2018/479 E. – 2021/1421 K.
DAVANIN KONUSU: Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … tarafından aranarak diğer davalının “… Mahallesi … Sokak No: … Pendik” adresindeki ofisine çağrıldığını, müvekkilinin bunu kabul etmemesi üzerine araba ile kendisinin aldırıldığını, müvekkilinin yanında … ile birlikte arabaya bindiğini ve oflu … olarak bilinen davalının ofisine gittiğinde davalıların birlikte olduğunu gördüğünü, davalı …’in müvekkiline 4 sene önce iş yaptığı İsrailli firmadan alacağının bir bölümünü alamadığını, bu borca müvekkilini kefil yaptığını beyan ederek, müvekkiline senet imzalatmaya çalıştığını, müvekkilinin böyle bir borca kefil olmadığını, ticareti kendilerinin yaptığını söyleyerek mekandan ayrılmak istemesi üzerine diğer davalının iş yerinin kapılarını kilitlediğini, arkadaşı …’nin yanında müvekkilini darp ederek zorla senet imzalattırılmaya çalışıldığını, müvekkilinin üzerinde kurulan baskı ve darp nedeniyle ve de kapıların kilitlenmesi, arkadaşı …’nin gözaltında tutulması sebebiyle vade tarihi 31/12/2016 olarak yazılan lehtar bölümü boş bırakılan, nakten yazılan 120.000,00-TL miktarlı senedi sahte imza atan müvekkiline tanzim ettirdiklerini ve senedi aldıktan sonra kendisini ve arkadaşını serbest bıraktıklarını, bu olayın şokunu atlatan müvekkilinin olayı savcılığa bildireceğini söylemesi üzerine, … müvekkilini konuşmak için ertesi gün ofisine çağırdığını, davalının müvekkiline senedi vermeyeceğini beyan ederek yetkilisi olduğu şirket adına tanzim ettiği “İsrail Devleti Mahkemelerinde alacağın tahsiline ilişkin” vekaletname verdiğini, Kartal … Noterliğinin 11/11/2016 günlü, … yevmiye nolu Vekaletnamenin temlik görüntüsünde olduğunu, müvekkilinin davalılar tarafında komploya uğratılarak elinden zorla senet alındığı için hukuki gerekçeler yaratılmaya çalışıldığını, olayla ilgili olarak suç duyurusunda bulunulması üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/160097 soruşturma numaralı dosyasında soruşturmanın yürütüldüğünü, senede müvekkili tarafından sahte imza atıldığı belirtilerek, dava sonuçlanana değin ihtiyati tedbir kararı verilerek senedin ödemesinin tedbiren durdurulmasına, senedin iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/362 Esas, 2018/67 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosya İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve yargılamaya burada devam edilmiştir.İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/362 Esas, 27/12/2016 tarihli ara kararı ile dava konusu bonoyla ilgili davalıların takip yapmaması yönünde %20 teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
CEVAPLAR: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacıyı ticari olarak iş yapmasından dolayı tanıdığını, davacının İsrail’de müşteri olarak bağlantı kurabileceği şirketler olduğunu, siparişler üzerinden komisyon usulü ile çalışabileceğini söylediğini, bunun üzerine anlaşılarak iş yapılmaya başlandığını, başlangıçta işlerin parasını peşin aldığını, ancak son işin parasını alamadığını, bunun üzerine davacı ile İsrail ülkesine gittiklerini, buradaki şirketlerden birisinde yetkilinin Türkçe bilen akrabasının kendisinin dolandırıldığını beyan ettiğini, davacının dilekçesindeki Oflu … olarak bahsedilen diğer davalının arkadaşı olduğunu, müvekkilinin şirkete kendi rızası ile geldiğini, burada davacının müvekkilinden 20.000,00 USD karşılığında hiçbir şeye karışmadan alacaklarını devir etmesini istediğini, müvekkilinin tahmini zararının 230.000,00 TL olması sebebi ile bunu kabul etmediğini, davacının suçu İsrail’de bulunan arkadaşına attığını, tüm bu hususların tanık ile sabit olduğunu, davacının senedin sahte olduğuna dair iddialarının da asılsız olduğunu ve imza incelemesi ile bu hususun sabit olacağını, görüşmeler sonucunda davacının en fazla 120.000,00-TL miktarlı yıl sonu vadeli senet verebileceği, karşılığında İsrail Devleti sınırları içinde miktarı ne olursa olsun tüm hak ve alacakların kendisine temlik ve bu hususta yetki verilmesini istediğini, mutabık kalınarak senedin davalı …’e verildiğini, senedi tanıklar huzurunda düzenlediğini, senedin tesliminden sonra ibra belgesi başlıklı belgeyi imza ettiklerini, vekaletname düzenlendiğini, her iki belge aslının davacı tarafça alındığını, davacının iddia ettiği gibi zorla alıkoyulduğu bir yere ertesi gün tekrar gitmesinin bile hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının iddialarının asılsız olduğunu üstelik 11 gün bekledikten sonra savcılığa başvurmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Oflu … isminin de mafyavari bir hava verilmesi için kasten yazıldığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, teminat tutarının arttırılmasını, davanın reddine karar verilmesini, davalının ayrıca tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu senedin tarafı olmadığını, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin saygın bir iş adamı olduğunu, … isimli firmanın sahibi olduğunu, Oflu … olarak kullandığı bir lakabının olmadığını, bu hususun davacı tarafından algı oluşturmak için dava dilekçesine bu şekilde geçtiğini, dava konusu senedin tanıklar huzurunda davacının özgür iradesi ile düzenlendiğini, davacının iddia ettiği gibi zorla alıkoyulduğu bir yere hürriyetine kavuştuğu günün ertesi günü tekrar gitmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının 11 gün sonra savcılığa da başvurmasının abes olduğunu, ayrıca davacının davada ve savcılık dosyasındaki söylemlerinin çelişkili olduğunun, davacının savcılık ifadesindeki beyanının incelenmesi ile anlaşılacağını, tanıklarla bu durumun sabit olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, teminat miktarının arttırılmasını, davalının tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarihli 28/12/2021 2018/479 E. – 2021/1421 K. sayılı kararıyla; “…Davacı taraf senedin niçin iptalinin gerektiğini, senetten dolayı ne sebeple borçlu olunmadığını, aynı kuvvette yazılı delillerle ispat etmesi gerekli bulunmakla birlikte bu hususta bir delil getirememiş ve davasını ispat edememiştir. Belirtilen sebeplerle davacının davasının reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalı taraf senedin tahsil ve takibinin mahkemece tedbiren durdurulması sebebiyle tazminat talep etmiştir. Mahkemenin 12.07.2018 tarihli ara kararı ile görevsiz mahkemece verilen tedbir kararının devamına karar verilmiştir.Kural olarak senet borçlusunun tazminata mahkum edilmesi için icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın fiilen uygulanmış olması gerekir. Yine alacaklı senede dayalı olarak icra takibi yapmamış ise tazminata hükmedilemeyecektir. Ancak senet borçlusu tarafından icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında tedbir talep edilmesi üzerine mahkemece takip yapılmasının önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesi halinde, davanın reddi ile birlikte alacaklı lehine tazminata hükmetmek gerekir. Bu durumda alacaklı verilen ve uygulanan tedbir kararı sonucunda alacağını geç almış olacağından tazminat istemi yerinde bulunmaktadır (B.Kuru menfi tespit sf.128, M.Coskun kıymetli Evrak Hukuk Kitabı sf.1285). Belirtilen sebeple davalı …’in tazminat talebi yerinde bulunarak senet tutarının %20 oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı … dava konusu senedin lehtarı ya da cirantası olmadığından dolayısıyla dava konusu senette davada taraf olmasını gerektirir bir sıfatı bulunmadığından bu davalıya karşı açılan davanın pasif husumet (taraf sıfatı) yokluğundan reddine, davalı …’in icra tazminatı talebinin kabulü ile; dava konusu senet tutarının %20 oranında tazminatın davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davaya konu senedin müvekkiline zorla imzalattırıldığını, temel borç ilişkisinin bulunmadığını,Davalı tarafın dava dışı … Ticaret Ltd. Şirketi’nin İsrail ile yaptığı ticari işten dolayı tahsil edemediği bir alacağına karşılık müvekkilini kendi isteği ile senet vermek istediğini söyleyerek müvekkili ile davalılar arasında bir temel borç ilişkisi olmadığını kabul ettiklerini, müvekkili açısından ispatlanacak başka bir hususun kalmadığını,Müvekkilinin dosyaya sunulan tüm deliller ile senedin dayandırıldığı temel ilişkinin yokluğunu ispat ettiğini,Menfi tespit konusu senedin lehtarının … şirketi değil, davalı … olduğunu,Tarafların ortak ifadesinin ise senedin dava dışı … firmasının bir alacağı için verildiği şeklinde olduğunu,Tarafların ifadelerinde ayrılan noktaların ise; davacının senedin zorla imzalatıldığı ve şirkete bir kefaleti ve borcu olmadığını, davalıların ise senedin rıza ile imzalandığını belirttiklerini, Ortada gerçekten bir kefalet ve borç olsaydı senedin … lehine verilmesi gerektiğini, davalının bu durumu açıklayamadığını, bu durumun müvekkilinin iddiasını doğrulamasına rağmen Mahkemece bu hususun gözden kaçırıldığını, 11/11/2016 tarihli vekaletnamenin ise davalı … için değil, dava dışı şirket için verildiğini, müvekkiline şirketin alacaklarını tahsil edebilmesi için vekaletname verdiklerini,Vekaletname verilmesinin senedin rızaen verildiğinin kanıtı olmadığını,Dosyaya sunulan 11/11/2016 tarihli İbra belgesinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, bu belgede hem davalı, hem de davalının dava dışı şirketinin, tüm alacaklarını müvekkiline devir ve temlik ettiklerini beyan ederek imzaladıklarını, kurgulanarak hazırlanmış bir belge olduğunu, alacağın temliki niteliğindeki bu belgenin, alacağın temliki koşullarını da taşımadığını, sadece …San. Ve Tic. Ltd. Şirketi yetkilisi olarak davalı …’un imzasını taşıdığını,Alınan bilirkişi raporu ile dava dışı şirketin İsrail’den bir alacağının bulunmadığının ve müvekkilinin davalıya bir borcunun olmadığının tespit edildiğini,Tüm bu nedenlerle Mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davaya konu bono örneği incelendiğinde; 31/12/2016 keşide ve vade tarihli, 130.000,00 TL bedelli, lehtarının …, borçlusunun … olduğu, bedelinin nakden alındığının yazılı olduğu tespit edilmiştir. İstanbul C. Başsavcılığı’nın 2017/11443 Soruşturma numaralı dosyasının incelenmesinde; Şüpheliler … ile …’un müşteki şüpheli …’a karşı yaralama, cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, başkasını bir malı teslimi veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak suretiyle yağma suçlarını işlediklerine dair haklarında kamu davasının açılmasını gerektirir yeterli ve kesin nitelikte delil elde edilemediği, müşteki şüpheli …’ın tanık olarak gösterdiği …’nin suçlamaları doğrulamadığı, müşteki şüpheli …’ın tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçunu işlediğine dair hakkında kamu davasının açılmasını gerektirir dosyada delil bulunmadığı, taraflar arasında ticari bir uyuşmazlık ve anlaşmazlığın bulunduğu, bu uyuşmazlık ve anlaşmazlığının çözüm yerinin ilgili Hukuk Mahkemeleri olduğu, iftira suçunun ise bu aşamada oluşmadığı, kararın kesinleşmesinden sonra iftira suçundan işlem yapılabileceğinin ekli evrak kapsamından anlaşıldığı belirtilerek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, müşteki vekilinin itirazı üzerine İstanbul Anadolu 1.Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/2169 D.İş dosyasından verilen 28/07/2017 tarihli kararla itirazın kesin olarak reddine karar verilerek, kararın kesinleştiği görülmüştür. Davacı tanığı …’nin savcılık dosyasında alınan ifadesinde; “Ben yukarıda belirttiğim adreste ikamet ederim. Şikayetçiler … ve … ile şikayet edilen … ile herhangi bir ticari ilişkim, alacak verecek meselem yoktur. Ben bu kişileri daha önceden tanımam. Bundan yaklaşık 1-1,5 yıl kadar önce ağabeyim … ‘nin … İlçesi … Mah. … Sokakta bulunan bürosunda ağabeyim ile birlikte iken … da ağabeyimin ofisine gelmişti. Ofiste bulunduğumuz sırada …’a telefon geldi. Giderken ”haydi birlikte gidelim” dedi. İkimiz birlikte yani ben ve … ağabeyimin ofisinden çıkarak …’un Kaynarca’da bulunan ofisine gittik. Burada … da vardı. … , … ve … kendi aralarında konuştular. Daha önceden birlikte iş yapmışlar. Bu işten bir miktar para alacağı kalmış. Onu konuşuyorlardı, ancak biraz yüksek sesle ve hararetle konuşuyorlardı. Daha sonra kendi aralarında anlaştılar. … kendisi senedi yazarak imzalayıp … beye verdi. Ertesi gün noterde buluşmak üzere konuşup anlaşıp ayrıldılar. Olay sırasında kimse kimseye tokat atmadı, zorla senet imzalatmadı. Ben bunlara şahit oldum,” şeklinde beyanda bulunduğu, tanığın kolluktaki ifadesinin de benzer şekilde olduğu tespit edilmiştir.Dosyada bulunan Kartal …. Noterliğinin 11/11/2016 tarihli, … Yevmiye numaralı vekaletnamesi incelendiğinde; … San. ve tic. Ltd. Şirketi’nin davacıyı vekil tayin ettiği tespit edilmiştir. C. Başsavcılığı dosyasında mevcut Kartal …. Noterliğinin 16/02/2017 tarih, … Yevmiye numaralı İstifaname başlıklı belge incelendiğinde; davacının Kartal …. Noterliğinin 11/11/2016 tarihli, … yevmiye numaralı vekaletnamesi vekil olduğu … Tic. Ltd. Şirketi vekilliğinden istifa ettiği tespit edilmiştir.Davalı …’in yetkili olduğu … Tic.Ltd.Şti.nin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 13.07.2021 tarihli raporda; “10.11.2016 düzenleme tarihli ve 31.12.2016 vadeli 120.000,- TL bedelli senedin alacaklısı … olup: … Limited Şirketi firmasının ortağı ve 31.12.2002 tarihinden bu tarafa tek yetkilisi ve tasfiye memuru olduğu, söz konusu … firmasının 28.2.2017 tarihinde tasfiyeye girdiği ve 24.11.2017 tarihinde kapatıldığı, dosyaya sunulan faturaların incelendiğinde; … firmasının İsrail’de bulunan firmalar ile direk bir ticari ilişkisi mevcut olmayıp, ihracat işleminin … A.Ş. firması tarafından gerçekleştirildiği, … firmasının yönetim kurulu üyelerinin davanın taraflarından farklı kişiler olduğu, sunulan belgelere göre, davalı …’un ortağı olduğu … firması İsrail firmalarından alacaklı olmayıp, mal satmış olduğu … Ticaret firmasından alacaklı olduğu, ancak alacaklı olduğu tutarın, ticari defter ve belgeler ile diğer ödeme vesikaları sunulmadığından tespit edilemediği, davacı … ile davalı …’un ortağı olduğu … firması arasında dosyaya sunular belgelere göre ve mali yönden- bir ticari ilişki mevcut olmadığı, senedin borçlusu … ile davacı … ve … firması arasında (varsa) ticari bir ilişkinin, dosyaya sunulan 11.11.2016 tarihli vekaletname çerçevesinde değerlendirilmesi hususunun hukuki nitelikte olduğu,” şeklinde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, tehdit ve zorla imzalatıldığı iddia edilen bonodan dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti davasıdır.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yargı yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Her ne kadar davacı vekili müvekkilinin davalı ve senet lehtarı … ile aralarında temel borç ilişkisinin bulunmadığını ve senedin kendisine zor ve tehditle imzalatıldığını, bu durumun dosyaya sunulan delillerle ve davalı tarafın beyanlarıyla da ispatlandığını iddia ederek istinaf talebinde bulunmuşsa da, dosya içine alınan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/11443 Soruşturma numaralı dosyası incelendiğinde, davacıya zorla senet imzalatıldığı sırada yanında bulunduğunu belirttiği ve tanık olarak gösterdiği …’nin alınan ifadelerinde senedin davacıya zorla imzalatılmadığını, tarafların aralarında hararetli şekilde konuştuktan sonra anlaştıklarını, davacının davalı …’e senedi imzalayıp verdiğini, ertesi gün de Noterde buluşmak üzere konuştuklarını beyan ettiği, davacının senedin zorla imzalatıldığını ispatlayacak başkaca bir delilinin bulunmadığı, senetteki imzayı kendisinin attığını kabul ettiği, bononun kayıtsız ve şartsız ve asıl borç ilişkisinden bağımsız borç ikrarı niteliğinde olup, asıl borç ilişkisinin mevcut olmadığının aynı kuvvette yazılı delille ispatlaması gerektiği, ancak davacının bu konuda da dosyaya bir delil sunmadığı, davalı …’un veya dava dışı şirketin İsrail’den alacakları olduğunun ticari kayıtlar üzerinde tespit edilememesinin davacının iddialarının ispatı için yeterli olmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL maktu harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/12/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.