Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/83 E. 2022/670 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/83 Esas
KARAR NO: 2022/670
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2021
NUMARASI: 2020/156 E. – 2021/471 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili İstanbul 1.Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacının İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, … mah. … sayfa … cilt ve … Parsel … … Cilt noda kayıtlı taşınmazlara inşaat yaptığını, söz konusu inşaat malzemelerinin parasını alış veriş yaptığı firmaya ödediğini ancak davalının ödeme yapılmamış gibi faturayı davacıya tebliğ etmeyerek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine giriştiğini ve davacıya ödeme emri gönderdiğini, icra takibinden; müvekkilinin daireleri satmak için Türkiye’ye geldiği tarih olan 05/07/2012 tarihinde haberdar olduğunu, icra dosyası incelendiğinde T.K. 21. maddesine göre ödeme emri tebliğ edildiğini ve müvekkilinin o tarihte yurtdışında olması nedeniyle itiraz etmede yasal süreyi kaçırdığını, takibin kesinleştiğini, usulsüz tebliğe ilişkin İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1002 E. Sayılı ve 2012/1084 E. sayılı dosyaları ile dava açıldığını ve her iki davanın da derdest olduğunu, davalı tarafça söz konusu ürünlerin müvekkiline müessesede teslim edildiğinden bahisle sevk irsaliyesi düzenlenmediğinin ifade edildiğini, faturanın taraflarına tebliğ edilmediğini dolayısıyla müvekkilinin davalı yana borcu bulunmadığını belirterek borçlu olmadıklarının tespitine ve davalı yana % 20 ‘den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacı yan ile müvekkili arasında inşaat işleri nedeni ile ticari ilişki kurulduğunu, yapılan inşaat işleri nedeni ile davalının fatura düzenlediğini ve bu fatura alacağını ödemeyen davacıya karşı icra takibi yapıldığını, tebligatın davacının yeğeni …’a tebliğ edildiğini, tebliğ edilen fatura alacağını ödenmesi için 14/07/2011 tarihinde Bakırköy …Noterliği kanalı ile ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin borçlunun kardeşine bilgi verilerek muhtara tebliğ edildiğini, inşaat işleri ile uğraşan davacının benzer ürünleri hem davalıdan hem de başka bir yerden almış veya kullanmış olabileceğini, ancak bunun alacağının olmadığı anlamına gelmediğini belirterek davanın reddini, dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini, haksız ve kötü niyetli itirazı da bulanan davacı aleyhine %40 ‘dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2015/105 Esas) İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.09.2016 tarih ve 2015/105 Esas – 2016/640 Karar sayılı kararıyla; “… davanın fatura alacağının tahsili için yapılan takibe vaki borçsuzluğunun tespiti isteminden ibaret olduğu, davalı yanın davanın reddini savunduğu, yanlar arasında davacının İstanbul ili, Küçükçekmece İlçesi, … Mahallesi, … ada, … nolu parsel üzerine yaptığı inşaat malzemelerini davalıdan satın aldığı ve taraflar arasında ticari ilişki kurulduğu hususunda yanlar arasında herhangi bir ihtilaf olmadığı, yanlar arasındaki ihtilafın takibe konu edilen 07.05.2011 tarihli, … nolu 20.072,72TL bedelli fatura konusu malın davacı tarafça davalıdan alınıp alınmadığı, malın teslim edilip edilmediği ve bu fatura nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususlarında toplandığı, yapılan mali incelemede; tarafların işletme hesabına göre defter tuttukları, dava ve takip konusu edilen fatura dışındaki davalı faturalarının davacı defterinde kayıtlı olduğu, dava ve takip konusu faturanın kayıtlı olmadığı, dava ve takip konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğu, celp edilen KDV beyannamelerinde davalı tarafça dava ve takip konusu faturanın beyan edildiği ancak davacı tarafça dava ve takip konusu faturanın KDV beyannamesinin de beyan edilmediği ve her ne kadar davalı tarafça davacının yeğeni …’a yapılan 12.05.2011 tarihli gönderinin 10.06.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış ise de içeriği ile ilgili herhangi bir tespit yapılamadığı, ancak dava ve takip konusu fatura dışındaki inşaat malzemelerinin davacı tarafça davalıdan satın alındığı görülmekle 27.05.2016 tarihli içinde inşaatçı bilirkişinin de yer aldığı heyet ek bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere mahallinde yapılan incelemeye göre dava ve takip konusu malzemelerin davacı inşaatında kullanıldığı ve davacı tarafça anılı malzemelerin başka bir firmadan satın alındığı iddia ve ispat edilemediğinden davalının fatura konusu malı davacıya teslim ettiği ve fatura bedelinin de kadrimaruf olduğu raporla belirlendiğinden ayrıca dava ve takip konusu fatura bedelinin ödendiği de iddia ve ispat ettiği belirlenemediğinden davacı yanın borçsuzluk isteminin yerinde olmadığından davanın reddine, davalı yanın şartları oluşmayan ve yerinde görülmeyen %40 kötüniyet tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI (2017/3916 Esas): Dairemizin 13/02/2020 tarih ve 2017/3916 Esas-2020/339 Karar sayılı ilamı ile; “Mahkemece takibe konu faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayanıp dayanmadığı ve buna göre faturalar kadar tarafların alacaklı/ borçlu bulunup bulunmadıkları yönünde birden fazla kez inceleme ve keşif yapılmıştır. Ancak keşifte fatura içerikleri denetlenmediği için, kullanılan malzemenin fatura içeriğindeki malzeme ile marka adet, miktar yönünden uyuşup uyuşmadığı incelenmediği gibi vergi kayıtlarının celbi ile de çapraz denetim yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla istinaf başvurusunun kabulüne ve hükmün kaldırılmasına” karar verilerek dosyanın ilk derece mahkemesine iade edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (İkinci Karar) İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.06.2021 tarih ve 2020/156 Esas – 2021/471 Karar sayılı kararıyla; “… istinaf mahkemesinin kaldırma ilamı doğrultusunda ilgili vergi kayıtları celp edilmiş ve dosya inşaat ve makine mühendisi bilirkişilere tevdii edilerek rapor alınmış olmakla, mübrez raporda davaya konu faturada yer alan panel radyatörlerin üretiminin bulunmadığı tespit edilerek, faturada radyatör vanası, havlupan ve pp borunun markaları belirtilmediğinden ve yine boruların gömülü imalatlar olması nedeniyle yerinde incelemede tespitlerinin mümkün olmadığının ifade edildiği, kaldırma ilamı öncesi bilirkişi incelemesinde fotoğraflanan radyatörlerin uzunluklarının faturada yazan 60 ve 70 mm den fazla olduklarının anlaşılması nedeniyle inşaatta kullanılan radyatörlerin davalı faturasındaki radyatörler olmadıkları, itirazların karşılanması hususunda heyete mali müşavir bilirkişi eklenmek suretiyle alınan ek rapor ve tüm dosya kapsamına göre, 2011/5 dönemine ilişkin davaya konu faturanın işletme defteri esasına göre defter tutan davacı yanın ticari defterine yıl sonuna kadar kaydının mümkün olduğu, davacı tarafça 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin işletme defteri sunulmuş olmakla, davalı yanın iddia ettiği gibi 2011 yılı ikinci 6. ayına ilişkin davacı defterlerinin sunulmaması durumunun söz konusu olmadığı, yalnız davacı ticari defterlerinde 01/07/2011-31/12/2011 tarihleri arasında kayıt bulunmadığının tespit edildiği, celp edilen vergi dairesi kayıtlarında da söz konusu faturanın davacı yanca bildirilmediği görülmekle, menfi tespit davasında alacaklı olduğunu ispat yükü üzerinde bulunan davalı yanın dosya kapsamındaki mevcut delillerle haklılığını kanıtlayamadığı anlaşıldığından, davacı yanın davasının kabulüne, davalı yanın takip başlatmada kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin haklılığımızı ispat eder nitelikteki kararına katılmakla birlikte, müvekkil lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin usule aykırı olduğunu, kararı bu yönüyle istinaf ettiklerini beyanla.” ilk derece mahkemesi kararının kötüniyet tazminatı yönünden kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Dosyada yer alan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bilirkişinin yerinde inceleme yapmayarak önceki rapordaki fotoğraflara bakarak rapor düzenlediğini, bilirkişinin faturada yer alan 73 çeşit ürünlerden sadece 2 çeşidinin o inşaatta kullanılmadığını tespit ettiğini, diğer ürünlerin gömülü olmasından dolayı ürünlerin karşılaştırmasının yapılamadığının belirtildiğini, Raporda yer alan ‘Faturada belirtilen panel radyatörlerin marka internet sitesinde bulunamadığı’ tespitinin doğru olmadığını, eski tarihli arama yapıldığında bulunacağını, yine rapordaki ‘Faturadaki radyatörün uzunluğu ile inşaattaki uzunluğun tutmadığı’ tespitinin de bağlayıcı olmadığını, çünkü davacının ürünü başka inşaatlarında kullanmış veya satmış olabileceğini, Davacının 2011 yılının ikinci altı aylık dönem ticari defterlerini dosyaya sunmadığını, mahkemece defterlerin sunulduğu ama o dönemde kaydın bulunmadığı gerekçesine yer verildiğini, müvekkil alacağını ispat edecek dönem kayıtlarını sunmayan davacı aleyhine hüküm kurulması gerektiğini, Faturanın davacı tarafa tebliğ edildiğini ve davacının faturaya itirazının bulunmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında; takibin davalı … vekili tarafından davacı aleyhine 07.05.2011 tarihli, … nolu faturaya istinaden 20.072,72TL’si asıl alacak, 631,33TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.704,05TL’nin tahsili için yapılan ilamsız takip olduğu görülmüştür. * İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/1084 Esas – 2012/1516 Karar sayılı dosyasında; davanın davacı tarafça açılan icra memurunun işleminin şikayet istemine ilişkin olup, konusuz kaldığından bahisle karar tesisine yer olmadığına kararı ile sonuçlandığı görülmüştür. * İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/1002 Esas – 2012/1140 Karar sayılı dosyasında; davanın davacı tarafça icra memurunun muamelesi şikayet istemine ilişkin olduğu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve tebliğ tarihinin 05.07.2012 olarak kabulünün talep edildiği, davanın gecikmiş itirazın süresinde yapılmadığından bahisle reddine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine konu edilen faturanın kendisine tebliğ edilmediğini, fatura içeriğinde yer alan malların kendisine teslim edilmediğini ve fatura kapsamında davalıya borçlu olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise davacı iddialarının doğru olmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından (İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.09.2016 tarih ve 2015/105 Esas – 2016/640 Karar sayılı kararıyla) davanın reddine dair verilen kararın istinafı üzerine Dairemizin 13/02/2020 tarih ve 2017/3916 Esas-2020/339 Karar sayılı ilamı ile; “… keşifte fatura içerikleri denetlenmediği için, kullanılan malzemenin fatura içeriğindeki malzeme ile marka adet, miktar yönünden uyuşup uyuşmadığı incelenmediği gibi vergi kayıtlarının celbi ile de çapraz denetim yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla istinaf başvurusunun kabulüne ve hükmün kaldırılmasına” karar verilmiştir. İstinaf kararı sonrası devam eden yargılamada ilk derece mahkemesi tarafından vergi dairesi kayıtları celp edilerek ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak verilen (İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.06.2021 tarih ve 2020/156 Esas – 2021/471 Karar sayılı) karar ile; “.. alınan ek rapor ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin işletme defteri sunulmuş olmakla, davalı yanın iddia ettiği gibi 2011 yılı ikinci 6. ayına ilişkin davacı defterlerinin sunulmaması durumunun söz konusu olmadığı, yalnız davacı ticari defterlerinde 01/07/2011-31/12/2011 tarihleri arasında kayıt bulunmadığı, celp edilen vergi dairesi kayıtlarında da söz konusu faturanın davacı yanca bildirilmediği görülmekle, menfi tespit davasında alacaklı olduğunu ispat yükü üzerinde bulunan davalı yanın dosya kapsamındaki mevcut delillerle haklılığını kanıtlayamadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne, davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı aleyhine başlatılan davaya konu icra takibinin faturaya dayalı olduğu, davacının “Takibe dayanak olan 07.05.2011 tarihli ve 20.072,72 TL bedelli faturanın haksız olarak düzenlendiği, böyle bir mal alımının olmadığı, faturanın kendisine tebliğ edilmediği ve fatura içeriğinde yer alan malların kendisine teslim edilmediği” iddiasıyla işbu menfi tespit davasını açtığı, davalı tarafından ‘faturanın davacıya tebliğ edildiği’ iddia edilmiş ise de sözkonusu fatura üzerinde faturanın ve fatura içeriğinin davacı tarafça teslim alındığına dair bir ibarenin olmadığı, ayrıca davacı imzasını taşıyan bir sevk irsaliyesinin bulunmadığı, faturanın tebliğine dayanak olarak sunulan posta alındısında “İadeli taahhütlü gönderinin 10.06.2011 tarihinde davacı adına yeğeni …’a teslim edildiği” bilgisinin bulunduğu, ancak gönderi içeriğinde dava konusu faturanın bulunduğu konusunda herhangi bir ibare bulunmadığından bu hususun faturanın tebliği olarak kabul edilemeyeceği, mahkemece istinaf kararı sonrası yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile davacının defterlerini eksik sunmasının sözkonusu olmadığının, 2011 yılının Temmuz ayından itibaren bir kaydın bulunmadığının ve vergi dairesi kayıtlarının da bu durumu doğruladığının tespit edildiği, tüm bu hususlar gözönüne alındığında takibe konu faturanın ve içeriğindeki malların davacıya teslim edildiği davalı tarafından ispatlanamadığından davacının menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesinde usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Açıklanan delil durumu kapsamında kötüniyet tazminatı şartlarının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde de isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 1.848,40 TL harçtan, peşin alınan 462,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.386,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.14/04/2022