Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/825 E. 2023/1920 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/825 Esas
KARAR NO: 2023/1920
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2022
NUMARASI: 2021/607 Esas – 2022/121 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili … hakkında 03.02.2012 tanzim ve 05.07.2012 vade tarihli 50.000,00 Türk Lirası bedelli bonoya dayalı borcundan dolayı kambiyo takibi ile yasal takip başlattığını, dosya yenilenmekle … Esası aldığını, müvekkilinin takipten maaş haciz müzekkeresi gönderilmesi ile haberdar olduğunu, davalılar ile yapılan şifahi görüşmelerden bir netice alınamaması üzerine de huzurdaki davanın açıldığını, müvekkilinin borçluya takip konusu bono dolayısıyla lehdarı olan davalı şirket tarafından herhangi bir mal satışı yapılmadığını, bu nedenle takip konusu bonodan dolayı müvekkilin bir borcu bulunmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; bono üzerinde “malen” kaydının yer alması, bononun kanuni vasıflarına halel getirmediğini, davacı tarafın malen kaydı sebebiyle bononun kanuni vasıflarının taşımadığına ilişkin mesnetsiz iddiasını kabul edilebilir mahiyette olmadığını, dava konusu bono üzerinde yer alan malen kaydı, malın teslim alındığının borçlu tarafından kabul edildiğini anlamına gelmekte olduğunu, buna rağmen davacı tarafın, “alınmayan bir malın ödemesi yapılamayacağından borcu olmadığına” yönelik iddiası kabul edilemez nitelikte olduğunu, zira dava konusu bonodaki malen kaydı malın alındığının ikrarı niteliğinde olduğunu, bono üzerindeki kaydın aksini iddia eden davacı taraf, bu iddiası yazılı delil ile ispatlamakla mükellef olduğunu, davacının kötü niyetli olarak ikame ettiği huzurdaki davaya ilişkin beyanlarını kabul etmediklerini beyan ile haksız davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2022 tarih ve 2021/607 Esas – 2022/121 Karar sayılı kararıyla; “… bonoda malen kaydı bulunması bononun kambiyo senedi vasfını etkilemese de bono sebebe bağlanmış yani talil edilmiş olmaktadır. Buna göre bononun bir mal teslimi yahut iş karşılığında verildiği karine olarak kabul edilmektedir. Malen kaydı bulunan bonolarda kural olarak alacaklının malı teslim ettiği kabul edilmekle birlikte borçlunun ödemeyi ispat etmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinin HMK 31.maddesi uyarınca açıklatılması için mahkememizin ön incelme celsesinde davacı vekiline söz verilmiş ve davacı vekili 30/12/2021 tarihinde vermiş olduğu dilekçede davalı ile mal teslimi hususunda anlaşılmasına rağmen malların teslim edilmediğini ve bu nedenle bononun bedelsiz olduğunu dile getirmiştir. Davacı vekili tarafından bonoda yer alan malen kaydının aksi iddia edilmemekle çifte talil söz konusu değildir. Dolayısıyla eldeki uyuşmazlığa uygulanacak ispat kuralları malen kaydı bulunan bonolarda mal teslimi ve ödeme hususundaki karinelerdir. Malen kaydı bulunan bonolarda kural olarak mal teslim edilmiş sayılır. Karinenin aksini ispat külfeti ise borçlunun üzerindedir. Eldeki uyuşmazlıkta davacı-borçlu tarafından bononun hangi malın teslimi için düzenlendiğinin ispat edilemediği, karine olarak mal tesliminin alacaklı tarafından kabul edilmesi gerektiği ve bunun aksini ileri süren davacının ispat külfetini yerine getiremediği görülmekle davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davacı tarafından tarafların ticari defterlerinin incelenmesi talep edilmiş ise de malın teslim edilmediğini ispat ile davacı tarafın yükümlü olduğu, ticari defter incelemesi yapılması halinde ispat külfetinin terse çevrilerek malın teslim edildiği karine olarak kabul edildiğinden, mal teslimi hususunda ispat külfetinin alacaklıya yükleneceği ve bu durumun malen kaydı bulunan bonolarda karine olarak belirlenen hususlara ters düşeceği görülmekle ticari defter inceleme talebi reddolunmuştur. Davalıların tanık dinlenmesine muvafakat etmedikleri bildirildiğinden senede karşı senetle ispat kuralı gereği tanık dinlenmemiş, yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Dava tarafımızca menfi tespit talebiyle açılmışsa da icra dosyasına ödeme yapılmış ve davalı tarafın tahsilatıyla davanın İİK m. 72/6 gereği istirdat davasına dönüştüğünü,Takip konusu senet üzerinde bedeli “malen” yazdığını, müvekkilin davalı şirket ile bir kısım malların alımı hususunda anlaştığını, ancak işbu malların müvekkile hiçbir zaman teslim edilmediğini, bu nedenle takip konusu bonodan dolayı müvekkilin bir borcu bulunmadığını,Davalılar arasında bononun tanzim tarihi itibariyle gerçek bir borç-alacak ilişkisinin olmadığının davalı … Ltd. Şti.’nin defter ve belgeleri ile Vergi Dairesinden celbedilecek BA-BS formları kayıtları üzerinde yapılacak inceleme neticesinde ortaya çıkacağını, Mahkemenin bu kayıtların celbine yönelik taleplerimizi usule aykırı bir şekilde reddettiğini, verilen bu ret kararının HMK’nun 222. maddesinin açık hükmüne aykırı olduğunu, mahkemece HMK 222. maddesi uyarınca, ilgili defter ve kayıtların celbine karar verilmesi gerekirken önce bu talebimizin akabinde de davamızın reddedildiğini, Burada senedin mücerretliği ilkesinden, muvazaalı işlemle ve kanunu dolanmak suretiyle faydalanılma çabası olduğunu, senedin … ciro edilmesinin muvazaalı olduğunu, davalılar arasında gerçekte ticari bir ilişki olmadığını, bu durumun TMK uyarınca açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu,Takip dosyasında alacaklı olan davalı … davalı şirketin yetkilisi ve tasfiye memurunun arkadaşı olduğunu, senedin mücerretlik ilkesinden yararlanmak amacıyla hareket edildiğini, nitekim mahkemenizce yapılacak araştırma ile davalılar arasında bir takibin olmadığının da görüleceğini, keza davalı şirketin defter ve kayıtları ile BA-BS formları üzerinde yapılacak incelemede de takip alacaklısı ile davalı şirket arasında bir ticari ilişkinin olmadığının görüleceğini,Buradaki ispat vasıtası davalı şirketin ticari defter ile belgeleri ve Vergi Dairesi kayıtları olup iddiamızın doğruluğu, bunlar üzerinden yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, HMK hükmü uyarınca defterlerin davalı tarafa ait olmasının ispat yükü karinesine halel getirmediğini, buna rağmen mahkemenin gösterdiğimiz delilleri incelememesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davanın REDDİNE, -Kötü niyet tazminat talebinin reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, davaya konu 03/02/2012 tanzim – 05.07.2012 vade tarihli ve 50.000,00-TL bedelli bononun davalı şirkete mal almak amacıyla verildiğini, ancak davalı şirket tarafından mal tesliminin yapılmadığını, dolayısıyla bononun bedelsiz kaldığını, diğer davalıya bononun iyiniyetli üçüncü kişi yaratmak amacıyla kötüniyetle ciro yapıldığını beyanla menfi tespit (dava sırasında ödeme ile istirdat) isteminde bulunmuş; davalılar ise iddiaların gerçek dışı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bononun bedelsizlik iddiaları bakımından açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır.Davacı iddialarının aksine davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden de söz edilemeyecektir. Davacı tarafından ispata yarar delil sunulmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/12/2023