Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/82 E. 2022/425 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/82 Esas
KARAR NO: 2022/425
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2021
NUMARASI: 2021/623 2021/621
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz isteyen vekili; müvekkili ile girişilen ticari ilişki sonucu her biri 10/02/2020 tanzim tarihli olup, vade tarihleri muhtelif olan toplam tutarı 8.442.581-TL olan 6 adet senedin borçlular tarafından tanzim edilerek müvekkiline verildiğini, söz konusu senetlerin vadesinde ödenmediğini, alacağın muaccel olup, herhangi bir teminata da bağlanmadığını, borçluların mallarını gizlemeye ve kaçırmaya çalıştıklarını öğrendiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla 8.442.581-TL için ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece 23/09/2021 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme ile, %15 teminat karşılığında 8.442.581-TL alacak için ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden … A.Ş, …, …, … ve … vekili dilekçesinde özetle; karşı tarafın alacağı finansal kiralama sözleşmesinden doğduğunu, karşı tarafın finansal kiralama sözleşmesine konu menkuller üzerinde hapis hakkının bulunduğunu, yine finansal kiralama sözleşmesine konu alacağın ipotek ile teminat altına alındığını, hem hapis hakkına konu menkullerin, hem de ipoteklerin değerinin alacağı fazlasıyla karşıladığını, bu nedenle müvekkilleri aleyhine İİK’nun 45 ve İİK’nun 257/1 maddeleri uyarınca teminat bonosu mahiyetindeki bonolara istinaden ihtiyati haciz talep edilemeyeceğini, rehinle temin edilmiş alacak yönünden ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını, talep dayanağı bonoların finansal kirlama sözleşmesi ve bu sözleşmenin yeniden yapılandırılmasına dair sözleşmenin teminatı olarak keşide edildiklerini, bu sözleşmelerin de karşı tarafça feshedildiğini, bonoların sebepsiz kaldığını beyan ederek, mahkemenin 2021/623 D.İş, 2021/621 K. sayılı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir. İhtiyati haciz isteyen vekili ihtiyati hacze itiraza ilişkin dilekçesinde özetle; İİK’nun 45. Maddesinde düzenlenen önce rehne müracaat kuralına, İİK’nun 45/3 ve 167 maddeleri ile kambiyo senedine dayalı alacaklar yönünden istisna getirildiğini, İİK’nun 167 maddesi uyarınca alacağı kambiyo senedine dayanan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senedine dayalı takip yapabileceğini,, ihtiyati haciz talep edebileceğini, alacakları kambiyo senedine dayandığından İİK’nun 257/1 fıkrası koşullarının oluştuğunu, dayanak bonoların teminat bonosu olmadıklarını, bonolar üzerinde teminat kaydı bulunmadığını, finansal yeniden yapılandırma sözleşmesinde de bonoların teminat bonosu olduğu yönünde bir kayıt mevcut olmadığını, finansal kiralama sözleşmesinin feshedilmesi ile tüm kira borçlarının muaccel hale geldiğini, ancak bu hususun, huzurdaki yargılamanın konusunu oluşturmadığını beyanla, itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 09/11/2021 tarihinde yapılan duruşmalı inceleme sonunda; “talep dayanağının vadesi dolmuş bono olması karşısında, İİK’nun 45/3, 167, 257/1 ve 258 maddeleri uyarınca keşideci ve müteselsil kefiller …, …, … ihtiyati haciz koşullarının mevcut bulunduğu anlaşılmış, bu borçluların, İİK’nun 265 maddesinde sayılan sebeplerden herhangi birini teşkil de etmeyen itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. … yönünden ise; kefaletin geçerliliği yönünden İİK’nun 258 maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından itirazın kabulüne” karar vermiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. İhtiyati haciz isteyen vekili istinaf dilekçesinde; ihtiyati hacze konu senetlerin vadesinde ödenmediğini, bunun üzerine takip başlattıklarını, mahkemenin borçlu … yönünden verdiği kaldırma kararının hatalı olduğunu, senet üzerinde yer alan kayıtların aval olarak kabul edilmesi hususunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, senedin ön yüzüne atılan imzaların aval hükmünde olup, yerleşik Yargıtay içtihatları aksine karar verildiğini, TTK’nın 701/3 maddesi gereğince poliçenin ön yüzüne atılan her imzanın aval şerhi niteliğinde bulunduğunu, aval için kefaletten farklı hükümlerin söz konusu olduğunu, eş rızası gerekmediğini, bu durumun Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 2017/4 E 2018/5 K sayılı İBK’sında vurgulandığını, mahkemenin tarafların talepleriyle bağlı olmakla birlikte itiraz eden tarafların kambiyo senetlerindeki kefalete ilişkin bir itirazları bulunmadığını, HMK’nın 26. Maddesindeki taleple bağlılık ilkesinin göz ardı edildiğini, anonim şirketlerin ortaklarının tescile tabi olmadığından ortaklık yapısının tespiti için pay defteri üzerinde inceleme yapılması gerekirken mahkemenin ticaret sicil gazetesi üzerinden sınırlı ve eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, haricen icra dosyası çerçevesinde talep edilen ve borçlu şirket tarafından icra dosyasına celbedilen borçlu şirketin pay defterine göre borçlu …’un, … şirketinde 300.000-TL değerinde nama yazılı hisse senedine sahip olup, şirketin ortağı olduğunu, bu anlamda TBK’nın 584/3 maddesi gereğince kefaletin geçerliliği için eşin rızasının gerekmediğini, İİK’nın 265. Maddesindeki itiraz sebeplerinin sınırlı olduğunu ve mahkemenin bu sebeplerle bağlı olduğunu, ayrıca senet üzerinde yer alan imzanın kefalet olarak nitelendirilmesi halinde dahi diğer eşin yani borçlu …’un da senette imzasının yer alması nedeniyle eşin zımnen de olsa rızasının bulunduğunu gösterdiğini bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir. … A.Ş, …, …, … vekili istinaf dilekçesinde; ihtiyati haciz isteyenin sözleşmeler ve senetlerin düzenlenmesine ilişkin e-mailler konusunda herhangi bir beyanda bulunmadığını, HMK’nın 31. Maddesine göre hakimin uyuşmazlığı aydınlatma görevi bulunduğunu ve taraflara açıklama yaptırabileceğini, mahkemenin bu hususu göz ardı ettiğini, beyan dilekçelerinde sundukları 10/02/2020 tarihli finansal yeniden yapılandırma sözleşmesinin 3. Sayfası nakdi kredi başlıklı bölümün 2. Paragrafında taksit tutarlarına uygun bonolar tanzim olunacağını, sözleşme imzası ile bonoların alacaklıya teslim olunacağının belirtildiğini ve takibe konu senetlerin tanzim tarihinin de 10/02/2021 tarihi olduğunu, yine e-mailler içeriğinden alacaklının önceki senetleri iade ile 10/02/2020 tarihli finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi ile birlikte senetleri teslim aldığı dikkate alındığında takibe konu senetlerin teminat senedi olduğu hususunun yazılı belgelerle kanıtlanmış bulunduğunu, kambiyo senedi niteliği bulunmayana senetlere dayalı olarak verilen ihtiyati haczin tamamen kaldırılması gerektiğini, bononun teminat senedi olduğu hususunun bono metninden anlaşılmıyor ise senedin lehtarı ile arasındaki sözleşmede var olan karşı edimin güvencesi olarak verildiğinin şahsi defi olarak sürme hakkı olduğunu, bunu da e-mailler ile kanıtladıklarını, sözleşmenin düzenleme tarihi ile senetlerin tanzim tarihlerinin aynı olduğunu, bu konuda bilirkişi incelemesi yapılması delilinin mahkemece kabul ya da reddedilmediğini belirterek ihtiyati haciz talebinin tüm müvekkilleri yönünden kaldırılmasını istemiştir. İhtiyati hacze konu senetlerin tanzim tarihlerinin 10/02/2020, vade tarihlerinin ise 01/04/2020, 01/05/2020 ve 29/05/2020 olduğu, bedellerinin ise 28.957-TL(2 adet), 3.282,580-TL, 44.811-TL(2 adet) ve 5.012.465-TL olduğu, senet borçlusunun … A.Ş, diğer borçluların ise müteselsil kefiller olarak belirtildiği görülmüştür. Finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 10/02/2020 tarihli olup, taraflar arasında imzalandığı, bu sözleşmenin borçlu tarafın alacaklı tarafa nakdi ve gayri nakdi kredi/finansal kira borçları nedeniyle doğmuş ve doğacak tüm alacaklarının geri ödenmesinin teminen düzenlendiği, borç tablosunun sözleşmenin ikinci sayfasında yer aldığı, nakdi kredilerin sözleşmenin 3.sayfasında dökümünün yapıldığı, yine sözleşmenin 3.sayfasında nakdi kredilere ilişkin tablonun alt tarafında yukarıdaki ödeme planında yer alan taksit tutarlarının ödenmesi amacıyla bu tutarlara uygun vadelerde … A.Ş lehine ifa uğruna kambiyo senetleri düzenleyip işbu sözleşmenin imzasıyla birlikte alacaklıya teslim edileceği, teslim edilen kambiyo senetleri karşılığında … A.Ş ye yapılacak ödemelerin FYSS ye konu finansal kiralama konusu borcun ifası uğruna yapılacak olup, bedelleri ödenen kambiyo senetlerinin talebi üzerine borçluya iade edileceği, BK’nın 594. Maddesinin hükümlerinin saklı olduğu, senetlerin birinin vadesinde ödenmemesi halinde vadesi gelmeyen diğer senelerin de herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın muaccel hale geleceği şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür. Ekli e-maillerin incelenmesinde ise; borçlu …’un sözleşmenin imzalandığını ve bonoların teslim edildiğini belirterek daha önceki sözleşmeler kapsamında imzalanan bonoların iadesini istediği, … isimli kişinin de kendilerinde bulunan senetlerin iade edileceğini bildirdiği görülmüştür. Dosya içeriğinden ihtiyati hacize itiraz edenler tarafından alacaklı tarafa karşı İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinde ödeme emrinin iptali talebiyle dava açıldığı görülmüştür.Alacaklı tarafın 22/09/2021 tarihinde ihtiyati haciz talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Talep, ihtiyati hacze ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati hacze itirazın kısmen kabulü, kısmen reddi kararına yöneliktir. İhtiyati haciz kararına itiraz hususu İİK’nın 265.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, yetkiye ve teminata karşı itiraz edilebilecektir. Somut olayda borçlu tarafın itirazlarının İİK’nın 265. Maddesindeki sebeplerden olmadığı, taraflar arasında görülebilecek menfi tespit davasında ileri sürülebilecek hususlar olduğu anlaşıldığından ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. İhtiyati haciz talep eden tarafından bonolara dayalı olarak ihtiyati haciz istenildiği, mahkemece de ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmıştır. Borçlulardan … A.Ş.nin ihtiyati hacze dayanak yapılan bonolarda keşideci, diğer borçlular …, …, …, …’un aval olduğu görülmüştür. Mahkemece her ne kadar borçlulardan … yönünden kefaletin geçerli olmaması nedeniyle ihtiyati haciz kararı kaldırılmış ise de, bilindiği üzere aval müessesesi kefaletten farklıdır. Kefalette eş rızası gerekmekte ise de, aval de böyle bir zorunluluk yasada düzenlenmemiştir. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. Dolayısıyla mahkemenin bu konuda hatalı değerlendirme yaparak borçlu … yönünden ihtiyati haciz kararını kaldırması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan bu husus gözetildiğinde ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Hal böyle olunca … A.Ş, …, …, … vekilinin istinaf taleplerinin reddi, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Borçlular … A.Ş, …, …, … vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2021 tarih, 2021/623 E – 2021/621 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-İhtiyati hacze itiraz eden … A.Ş, …, …, …, … vekilinin ihtiyati haciz kararına itirazlarının REDDİNE, 5-Alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile, 21,40-TL nin borçlular … A.Ş, …, …, …tan alınarak hazineye irat kaydına, 6-İstinaf peşin harcının talebi halinde ihtiyati haciz isteyene iadesine, 7-İstinaf aşamasında borçlular … A.Ş, …, …, … ve …tan tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 8-İstinaf aşamasında ihtiyati haciz talep eden tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 78,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 240,60-TL’nin borçlu …tan alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.17/03/2022