Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/803 E. 2022/2103 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/803 Esas
KARAR NO: 2022/2103
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI: 2019/636 2020/694
DAVANIN KONUSU: İtİrazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu ile müvekkil banka arasında 26.12.2013 tarihinde Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesine istinaden Çek Kredi Taahhütnamesi imzalandığını ve davalı borçlu adına çek hesabı açıldığını, Borçluya müvekkil bankaca Çek Kredi Taahhütnamesi kapsamında çek yaprağı temin edildiğini, bu çeklerden; …, …, …, …, … ve … numaralı toplam 6 adet çekin karşılıksız çıkması üzerine banka yükümlülük bedellerinin müvekkil bankaca ödendiğini, Davalı borçlu tarafından işbu banka yükümlülük bedellerinin ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını ve bu takiple birlikte, çek kanunu gereğince; Banka kaynağından ödenmiş olan 6 çek yaprak bedelinden kaynaklanan 1.629.65 TL, çek kanunu gereğince; iade edilmeyen 10 adet çek yaprağı sorumluluğundan kaynaklanan 4.055 TL’nın nakden depo edilmesi, iade edilmeyen çek yaprağı bedellerinin tazmin olması halinde, tazmin tarihinden tahsil tarihine kadar belirtilen oranlarda işleyecek temerrüt faizi, faizin %5 gider vergisi, icra harç ve masrafları ile avukatlık ücretinin tahsilinin, istendiğini, davalı borçlunun takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun borca ve tüm ferilerine itirazı haksız ve dayanaksız olduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile işlemiş faizin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesin karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış ancak davalı davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesinin 2015/70 Esas Esas, 2016/837 Karar sayılı, Mahkeme 26/12/2016 tarihli ilamında; “…Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibe İTİRAZIN İPTALİ ile TAKİBİN; 1.629,65 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren borç ödeninceye 3095 sayılı kanunun değişen oranlarda (%24,24 oranını aşmamak kaydı ile ) avans faziiyle birlikte birlikte davalıdan ahsili suretiyle takibin SÜRDÜRÜLMESİNE, fazlaya ilişkin (Bankaya iade edilmeyen 10 adet çek için depo tutarının) talebin REDDİNE, hükmolunan tutarın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 22/11/2019 tarih, 2017/3052 Esas ve 2019/2607 Karar sayılı ilamında; “…bilirkişi raporunun tebliğ evrakının iade edilmesi üzerine önceki adrese doğrudan TK 35’e göre tebligat yapıldığı görülmektedir. Davalı gerçek kişinin mernis adresi ve vergi numarası bilgileri dosyada mevcuttur. Bu durumda kayıtlı adresi bulunan davalıya bilirkişi raporu, HMK’nın 186.maddesini içerir tebligat ile gerekçeli karar ve istinaf dilekçesi tebliğinin doğrudan TK 35’e göre yapılması yerinde değildir. Keza taraf teşkilinin tamamlanması ile birlikte davacı vekilinin zamanaşımına ilişkin itirazlarının da değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerekliyken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf isteminin bu yönleriyle kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davacı bankanın davalıdan, icra takip tarihi itibariyle Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ile Çek Kredi Taahhütnamesi Sözleşmesine istinaden, deposunu istediği üç adet, …, … ve … nolu çekler hariç olmak üzere, 7 adet çek için takip tarihi itibariyle sorumluluk tutarı olan gayri nakit alacak ve 6 adet çek için ödenen 1.629,65-TL. nakit alacak yönünden alacaklı olduğu, anlaşılmış ise de kısa kararda nakit alacağın sehven maddi hata olarak,1.269,65-TL. olarak yazıldığı anlaşılmış kısa karar ile gerekçeli karar çelişki yaratılmaması için gerekçeli karada değişiklik yapılmamış, davalının zamanaşımı def’inde bulunmadığı mahkemenin re’sen zamanaşımı def’ini değerlendiremeyeceği, kaldı ki icra takibinin zamanaşımı kestiği ve takip tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davalı tarafın icra takibine yaptığı itirazın yerinde olmadığı kanaati oluştuğu, davacının davasının kabulü tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından, nakit alacağa ilişkin talep yönünden, davalının, 1.269,65-TL. asıl alacak üzerinden yapmış olduğu itirazının iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faize %5 BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına, nakit alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle, kabul edilen kısım üzerinden, İİK 67/2. maddesi kapsamında % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine; gayri nakit alacağa ilişkin talep yönünden, davalının 4.055-TL. alacak üzerinden yapmış olduğu itirazının iptali ile 4.055-TL. gayrinakdi çek bedeli tutarının nakdi teminat olarak depo edilmek üzere takip talepnamesi doğrultusunda faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine ve gayri nakit alacağın takip sırasında nakde dönüştüğü takdirde nakde dönüştürme tarihinde muhataba, davacı banka tarafından ödenen tutarın nakde dönüştüğü tarihten tahsiline kadar yıllık %24,24 temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin devamına …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı istinaf dilekçesinde özetle; İyiniyetli ve basiretli bir tacir olarak çalıştığını, 2013 -2015 yılları arasında 40.000TL’lik bilgisayar malzemeleri getirmek karşılığında … Banaksı ve … Bankası çekleri verdiğini, ancak dolandırıldığını, … Banaksı çeklini alabildiğini, uzun süre aradığını, …’in şahit olduğunu, tanık olarak beyanına başvurulabileceğini, Fakat kesilen bir takım çekler olduğu, farklı çek yapraklarının iddia edildiğinin, sekreteri olan …’a asla kendisinden habersiz çek yaprağı kesmemesini hiç bir yapmamasını söylediğini, habersiz kesilen çeklerin bu çekler olduğunu düşündüğünü, kendisinin kestiği çeklerin dilekçe ekinde belirtildiğini, bu çeklerden başka çek kesmediğini, defalarca … banaksına müracaat ettiğini, telefon ettiğini, yazılı evrak olup olmadığını bilmediğini, sunmuş olabileceğini, Bakanın çek yaprakları üzerindeki imza ile kendi imzasını karşılaştırması gerektiğini, kendi sorumluluğunu yerine getirmediğini, çeki kendisinin mi başkasının mı kestiğinin bankanın araştırması gerektiğini, imza muhattap koruması yaparak müşterisini koruması gerektiğini, cep telefonunun ekte olduğunu, çeklerin izinsiz kesiliğini duyar duymaz kişileri aradığını hatırladığını, çeklerin iadesi için defalarca uyardığını, bankanın sorumluluğunu yerine getirmediğini ve normal bir çek gibi depo ettiği parayı ödediğini, kendisini bilgilendirmediğini, olayı sonradan öğrendiğini, şikayet ettiğini, muhattap bulamadığını ve bu nedenle … banaksını bıraktığını, TTK ve TBK gereğince bankanın çek karşılığı olsa dahi çeki ödememe sorumluluğu olduğunu, buna rağmen ödenen çek karşılığında bankanın sorumlu olduğunu, yetkisiz kişilerin çek keşide etmesi ve keşideci gibi davranmasının çek kesen kişiyi bağlayacağını ve sorumluluğun o kişide olduğunu, bunun da imza ile ve talimat ile yapıldığını, imza kontrolü ve talimatın asıl keşideci tarafından yapılıp yapılmadığı kontrolü yapılmamış hatta bankanın çekin karşılığı olmadığı halde sorma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ödemek zorundaymış gibi haber vermeden çeki getirene ödediğini, Davanın tek taraflı yürütüldüğünü, hiçbir evrak gelmediğini, Tebligat Kanunu’na göre tebliğ edilmediğini, bankanın iyiniyetli olduğunun da şüpheli olduğunu,BK 38 md gereğince çeki temsilci sıfatıyla imzalayan çekten bizzat sorunlu olduğundan hesapta karşılık bulunsa da karşılıksız işlemi göreceğini, bankanın bazı durumlarda çeki öderse dahi keşideciye rücu edemeyeceğini, imza taklit mi başka durumu var mu çek sahibini arayarak bilgi vermesi gerektiğini, cep telefonunun bankacılık anlaşmasında olduğunu, çek hükmünde sayılmayan durumlarda karşılıksız çek söz konusu olmayacağını, bu durumda bankanın senedin üzerine karşılığını n bulunmadığını değil unsurlardan birinin eksikliğini yazması gerektiğini, şüpheli durumlar olduğunu, kararın kaldırılmasını bankanın 20313 yılından beri kendisine verdiği maddi ve manevi zararların da saklı kalmasını talep etmiştir.
İNCELEME -İlk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra alacağın temliK alındığına ilişkin evraklar dosyaya sunulmuş olup temlik sözleşmesinde dava konusu icra dosyasının yer aldığı ,temlik edenin … Banaksı AŞ, temlik alanın … AŞ olduğu görülmüş, karar başlığından bu hususu belirtilmiştir.-İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhine nakit alacak yönünden 1.629,65-TL (banka kaynağından ödenmiş 6 adet çek yaprak bedelinden kaynaklanan ) asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %24,24 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si ve gayrinakit alacak yönünden 4.055-TL. )10 adet iade edilmeyen çek yaprağı sorumluluğundan kaynaklanan) çek sorumluluk tutarının nakden depo edilmesi amacıyla (toplam takip miktarı;5.684,65TL) 12.12.2013Tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı görülmektedir. Bilirkişiler Hukukçu Prof. Dr. … ve Bankacı/SMMM … tarafından hazırlanan 05/09/2016 tarihli raporunda; “..Davacı bankaca deposu talep edilen 10 adet çekin 3 adedi için bankaya kayıp bildirimi yapılmış olduğundan, bunların ibrazı halinde, banka tarafından herhangi bir ödeme söz konusu olmayacaktır. Deposu talep edilen … nolu çekin ibraz tarihi üzerinden 20.01.2015 dava tarihine göre 10 yıl geçmemiş, diğer 6 çekin keşide/ibraz tarihleri üzerinden 10 yılı aşkın süre geçmiş olduğundan, zamanaşımına uğradığı, … nolu çekin de rapor tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresine uğradığı görülmektedir. Bu durumda, davacı bankanın depo talebi yerinde bulunmamaktadır. Ancak, sayın Mahkemenizce çek sorumluluk paylarının depo edilebileceği sonucuna varılması halinde, davacı banka kalan 7 adet çek için takip tarihinde geçerli olan 7 x 615.- TL = 4.305.- TL tutarında depo talebinde bulunabilecektir. Ancak, davacı banka 10 adet çek için 4.055.- TL depo istemiş olup, 1 çek için depo tutarı 405.50 TL, 7 çek için 7 x 405.50 TL=2.838.50 TL olup bu tutarda depo talebinde bulunabilecektir. 5941 sayılı Çek Kanunda 6273 sayılı yasanın 6/4. maddesiyle yapılan değişiklikle, “Bankaların müşterilerine verdikleri eski yek defterlerivle ilgili olarak, muhatap bankanın 3. maddenin 3. fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sona erer.” hükmü getirilmiştir (bkz. 03.02.2012 tarih ve 28193 sayılı R.Gazete). Yasa hükmüne göre, deposu talep edilen çeklerle ilgili olarak, davalı yükümlülüğü 30.06.2018 tarihinde sona erecektir. Davacı bankaca blokenin yapılması ve depo edilen çeklere karşılık herhangi bir ödeme yapılmamış olması halinde depo/bloke tutarının davalıya iadesi gerekir. Davacı banka, takip tarihinden itibaren nakit kredi (ödenen çek sorumluluk bedelleri) asıl alacak tutarı için %24.24 oranında temerrüt faizi isteyebilecektir…” şeklinde görüş belirtilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı istinaf isteminde yargılamanın tek taraflı yürütüldüğünü, tarafına evrak tebliğ edilmediğini ileri sürmüş ise de; Dairemizin kaldırma kararından sonra davalıya 12.05.2020 tarihli duruşma günün tensip zaptı ve istinaf ilamı ile birlikte tebliğ edildiği, yine 06.0.2020 Tarihli ara kararında TK’na uygun olarak tebliğ edildiği, dava dilekçesinin de bizzat tebliğ edildiği görülmekle bu yöndeki istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta; takip dosyası, bilirkişi raporu ve davacı tarafça sunulan sözleşme ve ekleri incelendiğinde; takibe konu 6 adet çekin karşılıksız çıkması nedeni ile bankaca yasal sorumluluk tutarının ödendiği, taraflar arasındaki 26.12.2003 Tarihli çek taahhütnamesinin 2.maddesi ve çek tarihinde yürürlükte olan 3167 sayılı Kanun’un 10.maddesi gereğince yasal sorumluluk bedelini talep etmesinin yerinde olduğu, davalı taraf çeklerin kendisine ait olup olmadığının bankaca araştırılmadan ve kendisine sorulmadan ödeme yapılmasının yerinde olmadığını ileri sürmüş ise de; dosyaya yansıyan bilgi ve belgelere göre bu hususta açılmış bir davasının olmadığı gibi bu çekler yönünden bankaya kayıp/çalıntı ihbarı yapıldığına dair bir belge de sunulmadığı da dikkate alındığında mahkemece sorumluluk bedeli banka tarafından ödenen 6 adet çek yönünden 1629,65TL asıl alacak için itirazın iptaline karar verilmesi yerindedir. Davacı, takip talebinde 10 adet çek yönünden ise çek bedelinin depo edilmesini talep etmiştir. Bilirkişi raporunda yer aldığı üzere 10 adet çekten 3’ü yönünden kayıp bildirimi yapılmış olmakla bankaca depo bedeli talep edilemeyeceği belirtilmişken bu hususun dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Takip tarihi itibarı ile; ibraz edilmemiş olan 7 adet çek yönünden depo bedeli talebi sözleşmeye göre yerinde ise de; 5941 sayılı Çek Kanunu’nda 6273 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle çek defterlerinin herbir yaprağı üzerine çekin basıldığı tarihin yazılması zorunlu kılınmış; çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, bankanın karşılıksız çeklerle ilgili ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun sona ermesi öngörülmüştür. Üzerinde çekin basıldığı tarih olan çek yapraklarına ilişkin esaslar ise TCMB tarafından 03.03.2012 tarih ve 28222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çek Defterlerinin Baskı Şekline, Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktar İle Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (2012/2)” ile belirlenmiş ve bankalar bu Tebliğ’de belirlenen esaslar dahilinde çek defterleri üzerinde baskı tarihine yer vermeye başlamışlardır. Üzerinde basıldığı tarih yer almayan çeklerle ilgili olarak muhatap bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu ise Çek Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi uyarınca bu çeklerin 30.06.2018 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmemesi halinde sona erecektir. Gayrinakit alacak talebine konu edilen çeklerden 3167 sayılı Çek Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde verilen ve ibraz edildiğine dair dosyaya delil yansımadığından çeklerin 7 tanesi bakımından bankanın yasal sorumluluk tutarlarını ödeme yükümlülüğü dava sırasında ortadan kalmıştır. Bu durumda dava, 7 adet çekin yasal sorumluluk tutarına karşılık gelen 2.838,50TL gayrinakit alacağın depo edilmesine ilişkin talep bakımından da konusuz kaldığı halde bu miktar yönünden de depo karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenle davalının istinaf istemini kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına HMK 353/1.b.2 md gereğince kazanılmış haklar korunarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/636 Esas, 2020/694 Karar sayılı, 10.11.2010 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 3-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE, tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından;
A) Nakit alacağa ilişkin talep yönünden; a-Davalının, 1.629,65-TL. asıl alacak üzerinden yapmış olduğu itirazının iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faize %5 BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına, b- İİK 67/2.maddesi kapsamında, kabul edilen nakdi alacağın, %20’si oranında hesaplanan 253.93-TL. icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
B)Gayri nakit alacağa ilişkin talep yönünden; …, …, … nolu 3 çek yönünden itirazın iptali talebinin REDDİNE, -Diğer 7 çek yönünden ise konusu kalmayan talep nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına,
C)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 111,32-TL harçtan, peşin alınan 68,68-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 42,64TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
D)Karar tarihinde yürürlükte bulunan yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye gereğince taktir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
E) Davacı tarafından yapılan 27,70-TL başvurma harcı + 68,68-TL peşin harç + 146-TL tebligat-müzekkere + 1.000-TL bilirkişi giderleri olmak üzere toplam 1.242,38-TL yargılama giderlerinin davanın kabul oranına göre 976,20TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan 97,07-TListinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının temlik alan davacıdan alınarak davalıya verilmesine,-Temlik eden … Bankası A.Ş.’nin gider avansından kullanıldığı anlaşılan 56,50-TL istinaf masrafının temlik eden üzerinde bırakılmasına,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/12/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.