Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/802 E. 2023/1921 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/802 Esas
KARAR NO: 2023/1921
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2018/176 Esas – 2022/46 Karar
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
KARAR TARİHİ: 20/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … karşı … Bankası A.Ş, ….İcra Dairesi 13.09.2009 tarihinde 17.154,07-TL miktarındaki alacak … sayılı kambiyo senetlerine özgü takip başlattığını ve dosyayı 2013 yılında davalı … A.Ş’ye temlik ettiğini, davalının taraf değişikliğini icra dairesine bildirdiğini, dosyanın 2013/1926 sayılı esası aldığını, davalı … Bankası A.Ş.’nin dosyayı yenilediğini ve dosyanın en son … Esasını aldığını, takip dayanağı senedin Keşidecisinin …, keşide tarihinin 01.05.2008, vade tarihi 30.10.2008, 15.000,00-TL, lehdarın … Ltd. Şti olduğu ve en son olarak lehdar tarafından … Bankası A.Ş Parmakkapı Şubesi’ne ciro edildiğini, müvekkilinin 10.000,00 TL tüketici kredisi çekmek amacıyla bankaya başvurduğunda hakkında takip başlatıldığını öğrendiğini, müvekkilinin işçi olarak çalıştığını ve böyle bir senet imzalamadığını, yapılacak imza incelemesi ile imzanın müvekkiline ait olmadığının böyle bir borcunun da olmadığının anlaşılacağını, Bursa … İcra Dairesi’nin … Sayılı takibin durdurulmasına, takipte belirtilen 17.154,07-TL borcun olmadığının tespitine, davacının haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada yetkili mahkemenin Bursa mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirket tarafından temlik alınan Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından borçlu/davacıya gönderilen ödeme emrinin 20.03.2009 tarihinde borçlunun … mahallesi, … Caddesi, N:… Yıldırım/BURSA adresinde borçlu ile birlikte oturan dayısı … tebliğ edildiğini, davacı her ne kadar kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını öne sürmüşse de medarı tatbik imzalarının bulunduğu yerlere dair herhangi bir delil sunmadığını, davacının dosyadan gönderilen ödeme emrini tebliğ süresi göz önüne alındığında İİK md.170/a’ya göre imzaya itiraz için öngörülen 5 günlük sürenin geçtiğini, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/01/2022 tarih ve 2018/176 Esas – 2022/46 Karar sayılı kararıyla; “… dava konusu ve takibe dayanak keşidecisi … , lehdarı … olan, 01/05/2008 düzenleme, 30/10/2008 vade tarihli ve 15.500,00-TL bedelli bono üzerinde davacı … adına atılmış imza bulunduğu, davalı temlik alan alacaklının davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı, mahkememizce yaptırılan imza incelemesi sonucu dava konusu bono altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, imza sahteliğinin mutlak def’i olup herkese karşı ileri sürülebileceği, bu nedenle davacının dava konusu bono nedeniyle davalıya karşı borçlu olmadığı mahkememizce sabit görülmekle davanın kabulü ile, davacının Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine dayanak keşidecisi …, lehdarı …. olan, 01/05/2008 düzenleme, 30/10/2008 vade tarihli ve 15.500,00-TL bedelli bonodan ve bu bonoya dayalı başlatılan takipten ötürü borçlu olmadığının tespitine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil şirket tarafından temlik alınan icra dosyasından borçlu/davacıya gönderilen ödeme emrinin 20.03.2009 tarihinde borçlu ile birlikte oturan dayısı … tebliğ edildiğini, tebliğ tarihinden bu yana söz konusu bonodaki imzanın kendine ait olmadığına dair herhangi bir itirazı olmadığını, İİK madde 170/a’ya göre imzaya itiraz için öngörülen 5 günlük sürenin geçtiğini, Dosyada alınan bilirkişi raporunun yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında belirtilen nitelikte olmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. Ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E. 2001/483 K. Sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması gerektiğini, karara konu rapor ise tüm bahsedilenler yönünden eksik olarak hazırlandığını,Sıhhatli bir sonuç oluşturulabilmesi için; inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan imzaların incelenmesi gerektiğini, oysa ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda imza incelemesine konu belge tarihlerinin tamamı takibe ve davaya dayanak bonunun tanzim tarihinden sonraki bir tarihe ait olduğunu,ADLİ TIP uzmanının imza incelemesinde son merci olarak kabulü husunda bir düzenleme bulunmadığını, bilirkişinin de yaptığı incelemenin çok sağlıklı olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, heyet oluşturularak imza incelemesi yapılmasını talep etmişsek de mahkeme talebimizin gözardı edilerek karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Davanın açılmasına davacı kendi kusuru ile sebebiyet vermiş bulunduğundan, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davanın bir an için haklı olarak kabulüne karar verilmiş olması ihtimalinde dahi yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonodaki borçlu imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davanın KABULÜ İLE, davacının Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine dayanak keşidecisi …, lehdarı … olan, 01/05/2008 düzenleme, 30/10/2008 vade tarihli ve 15.500,00-TL bedelli bonodan ve bu bonoya dayalı başlatılan takipten ötürü borçlu olmadığının tespitine, -Davacının kötü niyet tazminatı talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine,” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının takibe konu 01/05/2008 tanzim, 30/10/2008 vade tarihli ve 15.500,00-TL tutarlı bononun keşideci-borçlusu olduğu, davacının bonodaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan adli tıp uzmanı Prof. Dr. … 19/04/2021 havale tarihli raporu ile bonoda davacı adına atılı imzanın davacı eli ürünü olmadığı anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından davacının menfi tespit isteminin kabulüne dair vermiş olduğu kararın isabetli olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.171,79 TL harçtan, peşin alınan 293,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 878,09 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/12/2023