Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/760 E. 2022/1105 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/760 Esas
KARAR NO: 2022/1105
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2018/30 E. – 2019/233 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, borcuna istinaden verdiği çekin, davalıların talebi üzerine süresinde bankaya ibraz etmediği için kambiyo vasfını kaybettiğini, bundan dolayı borçlulara ilamsız takip gönderdiğini, davalıların bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, ticari ilişkinin ispatına istinaden, aynı taraflarca keşide ve ciro edilmiş 250.000.-TL bedelli ikinci bir çekin süresi içinde ibraz edildiği ve ödenmediği için Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/499 D. İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı alınarak Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, yapılan ihtiyati haciz neticesinde davalıların söz konusu çeki ödediğini, davalı …’ın da diğer davalılar … ve sahibi olduğu … İnşaat A.Ş.’den alacağına karşılık 2 adet çek aldığını, bu iki çeki davacıya ticari ilişkiden kaynaklanan borcuna karşılık ciro ettiğini, süresi içerisinde bankaya ibraz edilmeyen 265.000,00 TL’lik çekin kambiyo vasfını yitirmesinin hamilinin büyük zarar uğramasına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, çekleri keşide eden taraf olarak … İnşaat A.Ş. nin sahibi …’ın çeki inkar etmediğini, sebepsiz zenginleşme ve Yargıtay hükümlerine dayanılarak çekin tahsili için keşideciye gidilmesi gerektiğini, davalı …’ın çekleri ciro etmesiyle borcunun kalmadığı iddiasının hukuken geçerli bir temeli olmadığını, davanın kabulüne, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine karşı yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, kötü niyetle itiraz eden borçlulardan alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davalılar üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılardan … Tic A.Ş ve … vekili cevap dilekçesinde; davacının alacak beyanında bulunduğu dava dilekçesi şeklen kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacı dava dilekçesinde alacağının dayanağını ispat edici bir delil listesi sunmadığı, delil olarak sunulan ikinci bir çekin ticari ilişkinin varlığını ispat edici delil olarak sayılmayacağı, süresinde ibraz edilmeyen çeklerin kambiyo senedi niteliğinde olmadığından herhangi bir borcunun bulunmadığını ve bu hususun ticari defter kayıtlarından anlaşılacağını, davacının …’dan olan alacağını tahsil edemediğinden haksız olarak icra takibi yaptığı, …’ın da davacı ile şirketlerinin hiçbir ticari ilişkileri olmadığını belirtiğini, sebepsiz zenginleşmenin hukuki bir dayanağının olması gerektiğini, dava konusu çekten dolayı …’ın sebepsiz zenginleştiğinin ileri sürülemeyeceğini, çünkü …’ın çekte avalist konumunda olduğunu, diğer davalı …’ın, 06.03.2018 tarihli dilekçesinde borcun kendi borcu olduğunu beyan ettiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, işbu davanın kötü niyetli olarak açılması nedeniyle davacının dava konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini beyan etmiştir. Davalılardan … cevap dilekçesinde; davalılardan …’ın Malatya’dan hemşerisi olduğunu, kendisine 2016 yılında rica ile beşyüzbin TL’den biraz fazla borç verdiğini ve bu borca karşılık 250.000,00 TL ve 265.000,00 TL … A.Ş. adına keşide edilmiş 2 adet çek aldığını, çeklerden birinin ihtiyati haciz kararı sonrasında ödendiğini, davacının … A.Ş. ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, bu durumun …’nun kendisi ile yapılan protokol gereği E-5 üzerindeki inşaat projelerinden kendisine düşen kira gelirlerinden oluşan sözleşmenin iptali için bahane olduğunu, davacıya hiçbir borcu olmadığını, çekleri yazdırmayanın davacı taraf ve borçlu olanın da … A.Ş. olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.02.2019 tarih ve 2018/30 Esas – 2019/233 Karar sayılı kararıyla; “…bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalı … İnşaat A.Ş ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığı, davalı keşideci şirketin davalı …’a 2.058.966 TL borcu kaldığı ve borca karşılık çekin …’a verildiği, şirket ortağı …’ın avalist olduğu, …’ın da bu çeki borcuna karşılık davacıya ciro ettiği, davacının süresi içerisinde çeki bankaya ibraz etmediğinden kambiyo vasfını yitirmiş olduğu, çek ve alacak tutarı ile ilgili bir ihtilafın bulunmadığı, çekin ödendiğine ilişkin bir belge sunulmadığı, dolayısıyla çek konusu alacağın davacıya ödenmediği, süresinde ibraz edilmeyen ve zamanaşımına uğramış olan dava konusu çek yönünden keşideci ile hamil arasındaki ilişkinin 6102 sayılı TTK 702 maddesi çerçevesinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiğinden ispat külfeti davalı keşideci şirkette olup keşideci şirket sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlayamamış, yine davalı … çekte avalist olarak yer aldığından süresinde ibraz edilmeyen çek kambiyo senedi vasfında sayılmadığından TTK 614/2 maddesi uyarınca avalist davalı …’ın sorumlu bulunmadığı anlaşılmakla davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … vekilinin istinaf dilekçesi vermiş ise de; davalının gerekli istinaf harçlarını mahkemenin verdiği kesin sürede yatırmamış olması nedeniyle Mahkeme’nin 21.02.2019 tarihli ek kararıyla “Davalının istinaf kanun yoluna başvurmamış sayılmasına” karar verildiği görülmüştür. Davalı … A.Ş. vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Davacı, muvafakatimiz olmadan iddialarını genişlettiği halde, Mahkemece bu hususun göz ardı edildiğini, davacı yanın davası ticari ilişki nedeniyle alacak davası iken, Mahkemece sebepsiz zenginleşme davası olarak kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı, dava ve cevaba cevap dilekçesinde, davasını, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayandırdığını, bu nedenle davacı yanın ticari ilişki nedeniyle alacak davası açtığı kabul edilerek, inceleme yapılması gerektiğini, bu halde ise ticari veya hukuki bir ilişkisi olmayan müvekkilden bir talepte bulunamayacağının kabulünün gerektiğini, Davacı, dava ve cevaba cevap dilekçelerinde hiçbir şekilde yer vermemesine rağmen, 06.04.2018 tarihli dilekçesinde ‘keşideciden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabileceğini’ iddia ettiğini, davacının bu beyanının iddia ve savunmanın genişletilmesi kapsamında olduğunu ve kabul etmediklerini, Mahkeme aksi kanaatte olursa, müvekkil sebepsiz zenginleşmediği gibi, Mahkeme bu konuda gerekli incelemenin yapılmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun uyuşmazlık konusu olmayan ve taraflarca kabul gören hususların bir özeti şeklinde olduğunu ve bu nedenle hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, Müvekkil şirketin icra takibine konu çek dolayısıyla davacı aleyhine zenginleşmediğini, zira davacının diğer davalı … ile olan ticari ilişkisi işbu çekin diğer davalı …’a verilmesinden çok önce olduğunu, bu nedenle, davacı aleyhine sebepsiz olarak zenginleşebilecek tek kişinin diğer davalı … olduğunu, Müvekkil aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için müvekkilin kötü niyetli olmasının gerektiğini, halbuki somut olayda müvekkilin kötü niyetli olmadığını, diğer davalı …’dan alacaklı olduğundan çek nedeniyle borçlu olmadığını düşündüğünü ve bu düşüncesini de ticari defterlerindeki kayıtlarına dayandırdığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı, süresinde bankaya ibraz etmediği çeke dayalı olarak başlattığı icra takibine davalıların itirazı üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı taraf, davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, icra takibine yönelik itirazın haklı olduğunu beyanla davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacının süresi içerisinde çeki bankaya ibraz etmediğinden kambiyo vasfını yitirmiş olduğu, çek ve alacak tutarı ile ilgili bir ihtilafın bulunmadığı, çekin ödendiğine ilişkin bir belge sunulmadığı, ispat külfeti davalı keşideci şirkette olup keşideci şirket sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlayamamış, yine davalı … çekte avalist olarak yer aldığından davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne, %20 icra inkar tazminatının bu davalılardan tahsiline. ” karar verilmiştir. Hüküm davalı … Ticaret A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesi vermiş ise de; davalının gerekli istinaf harçlarını mahkemenin verdiği kesin sürede yatırmamış olması nedeniyle Mahkeme’nin 21.02.2019 tarihli ek kararıyla “Davalının istinaf kanun yoluna başvurmamış sayılmasına” karar verildiği görülmüştür. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı bankaya ibraz edilmediği için kambiyo senedi vasfını yitirmiş olan 05.08.2017 keşide tarihli ve 265.000,00 TL tutarlı çeke dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatmış, davalıların itiraz etmesi üzerine işbu itirazın iptali davasını açmıştır. Mahkemece yapılan yargılamanın bu kapsamda olduğu, takipte gösterilen alacak sebebiyle bağlı kalınarak inceleme yapılarak sonuca gidildiği, mahkemenin hukuki nitelemesinde ve taleple bağlılık kuralı kapsamında usule aykırılığın bulunmadığı, davacının iddiasını genişletmediği görülmüştür. İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. HMK.190/2.maddesinde, “Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; somut olayda olduğu gibi “Süresinde muhataba ibraz edilmeyen çek nedeniyle hamilin, temel ilişkiye dayalı olarak ‘sebepsiz zenginleşme’ hükümlerine göre düzenleyene müracaat etmesi halinde, ispat yükü davalı keşidecidedir. Buna göre davalı keşideci … Ticaret A.Ş.’nin sebepsiz zenginleşmediğini veya borcu ödediğini ispatlaması gerekmektedir. Davalı keşideci … A.Ş. tarafından sebepsiz zenginleşmediği veya borcun ödendiği hususunu ispatlamaya elverişli bir delilin sunulmadığı anlaşıldığından, mahkemece ispat yükünün davalıda olduğunun tespitiyle mevcut delil durumu itibariyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı …Ticaret A.Ş. vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalı … Ticaret A.Ş’den alınması gereken 18.102,15 harçtan, peşin alınan 4.526,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.576,15 TL harcın davalı … Ticaret A.Ş’den alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı … Ticaret A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022