Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/727 E. 2022/910 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/727 Esas
KARAR NO: 2022/910 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2017
NUMARASI: 2015/209 E.- 2017/128 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Dairemizce verilen 13/07/2020 tarih ve 2017/3031 Esas 2020/1301 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/02/2022 tarih ve 2020/6947 Esas – 2022/1096 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıdan İstanbul Bahçelievler’de bulunan bir daireyi KDV dahil 398.700 TL’ye satın aldığını, bedelinin 12/01/2015 tarihli … AŞ’ye ait barter çekiyle ödendiğini, davalı ile iki gayrimenkulün devri konusunda anlaşılmasına rağmen bir gayrimenkulün devri sağlandığını ve bunun karşılığında barter çeki ile ödeme yapıldığından icra takibine konu 15/01/2015 tarihli bloke çekin konusuz hale geldiğini, ancak davalının bu çeki iade etmediğini ve müvekkili aleyhine takibe koyduğunu, ayrıca çek nedeniyle ihtiyati haciz alındığından müvekkilinin ihtiyati haciz bedeli olan 400.000 TL’yi ödemek zorunda kaldığını belirterek icra takibinin iptaline, müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, haksız kazanç sağlama peşinde olduğunu, müvekkiline ait Bahçelievler’deki 21 numaralı dairenin 15/01/2015 tarihli 400.000 TL bedelli bloke çekin müvekkiline teslimi ile bloke çekin tahsil garantisi de dikkate alınarak davacıya devredildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli 2015/209 E. – 2017/128 K. Sayılı kararıyla; ” davalının davaya konu blokeli çekin düzenlenmesine dayanak olan hukuki ilişkiye dayanarak davacıya karşı takip ve dava açabileceği, davalının davacıdan alacaklı olduğuna ilişkin belge sunmadığı gibi çekin davacıya devrettiği taşınmazın bedeli olduğunu savunmuş ise de bu taşınmazın bedelinin barter çeki ile ödendiğinin anlaşıldığı, davalı tarafından davacıya devredilen Bahçelievler’deki … numaralı daire bedeli için davalıya …’ye ait barter çekin verildiğinin …’nin cevabi yazısıyla anlaşıldığı, davalının 2. bir taşınmazı da davacıya devrettiğini savunmadığı” gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacının takibe konu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına ödenen toplam 467.121,32 TL’nin davalıdan istirdatına, 400.000.-TL asıl alacak üzerinden % 40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf sebebi olarak, kararın istinaf kanun yoluna tabi olduğu halde, Yargıtay temyiz yoluna tabi olduğunun belirtilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın eksik incelemeyle verildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, kararın bu nedenle hukuka aykırı olduğunu, mahkemece bilirkişiye başvurulduktan sonra bundan dönerek uyuşmazlığın hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgiyle çözümlenebileceğinin kabul edilemeyeceğini, Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu, senetle ispat kuralının ihlal edildiğini, çekin taraf defterlerinde kayıtlı olmamasının bedelsizliği sonucunu doğurmayacağını, aksi halin kıymetli evrakın mücerreti ilkesine aykırı olacağını, öte yandan davacı tarafından dosyaya delil olarak sunulan sair yazılı belge bulunmadığını, yazılı delille davanın kanıtlanmadığını,15/01/2015 tarihli çek teslim tutanağının davacı tarafından imzalandığını, borcu kabul anlamına gelmediğine dair bir şerh düşülmediğini, mahkemenin bu hususları değerlendirmediğini, somut olayda ellerinde açık bir kıymetli evrak ve Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/321 Esas – 368 Karar sayılı kararının bulunduğunu, davacının çeki bankadan alıp müvekkiline verdiğini kabul ettiğini, kararın hayatın olağan akışı ve çek hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğunu, çekin bir ödeme vasıtası olduğunu, dolayısıyla bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiğini, eğer şartlar mevcutsa yemin delilinin de göz ardı edilmesinin kararın bozulmasını gerektirdiğini, kararın gerekçesine göre görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, kişinin kendisine ait olmayan bir borcu ödediğini, bu durumun adi havale niteliğinde olduğunu, dolayısıyla görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini bildirmiş ve dilekçe ekinde … Bankası’nın 16/03/2015 tarihli yazısının sunulduğu, bu yazıda çekin davacı hesabından tahsil edilmek suretiyle davalı emrine bloke çek olarak düzenlendiği, çekin hamil tarafından bankaya ibraz edilmediği, çekin ibraz süresinde tahsil edilmediğinden davacının çekten cayma hakkı ile ilgili talebini şubeye yazılı olarak bildirdiği, bu sebeple bloke kaydı iptal edilerek tutarın müşteri hesabına iade edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
İSTİNAF KARARI: Dairemizin 13/07/2020 tarih ve 2017/3031 Esas 2020/1301 karar sayılı kararıyla; “…davalının, maliki olduğu 21 numaralı dairenin 15/01/2015 tarihli bloke çek karşılığında davacıya devredildiğini iddia ettiği ve bu konuda 19/01/2015 tarihli faturayı delil olarak sunduğu, tapu senedi, fatura ve bilirkişi raporundan davacının … numaralı çek karşılığında davalıya 450.000,00 TL’lık barter çekinin verildiğinin anlaşıldığı, ispat külfeti kendisinde olan davalı tarafın söz konusu bloke çek nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu kanıtlayamadığı gibi, davalı vekilinin yemin deliline dayan dayanmadığından yemin teklifi hakkı bulunmadığı, ancak kötüniyet tazminatının reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle; davalının istinaf istemlerinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile; davacının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu çekten dolayı davacıya borçlu olmadığının tespiti ile davacının bu takip nedeniyle davalıya ödemek zorunda kaldığı 467.121,32 TL’nin davalıdan istirdatına, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ve davalı vekili kararı temyiz etmiştir.
YARGITAY KARARI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/02/2022 tarihli 2020/6947 Esas- 2022/1096 Karar sayılı kararıyla; ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince, çeke dayalı ilamsız icra takibine dayalı menfi tespit ve istirdat davasında alacağı ispat yükünün davalı-alacaklı üzerinde olduğu ve davalının alacağını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, her ne kadar menfi tespit davalarının bazı türlerinde, kural olarak ispat yükü davalı alacaklıya düşmekte ise de, bu kuralın mutlak nitelikte olmadığı, bir kambiyo senedinin karşılıksız (bedelsiz) kaldığının iddia edilmesi suretiyle açılan menfi tespit davasında ispat külfeti, değişen ispat yükümü çerçevesinde davacı borçluya düştüğü, esasen çekin ödeme aracı niteliğinde olması, keza genellikle konut satışları nedeniyle kullanılmakta olan bloke çekin, taşınmazın devrine bağlı olarak satıcıya teslimi gerekmesi, somut olayda bloke çekin satıcı davalıya teslim edilmiş olması nedeniyle ispat yükü bakımından aksinin düşünülmesinin mümkün olmadığı, bu durumda, davacı borçlunun taraflar arasında iki adet taşınmazın devri konusunda anlaşma yapıldığı, dava ve takip konusu çekin gerçekleşmeyen taşınmaz satışına ilişkin düzenlendiği yolundaki iddiasını yazılı şekilde ispatlaması gerektiği, bu yoldaki iddiasını ispata elverişli bir delil sunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken ispat yükü bakımından yerinde olmayan değerlendirmeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulüne, bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gerek olmadığına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ve duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, duruşmaya katılan davacı vekili, önceki kararda direnilmesini talep etmiş, davalı vekili duruşmaya katılmamış, bozma ilamına karşı beyanda bulunmamıştır. Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, bloke çeke dayalı ilamsız icra takibi nedeniyle ödenen paranın istirdatı istemine ilişkindir. Temlik alan … Tic. Ltd. Şti vekili tarafından dosyaya, vekaletname ile ekinde, Büyükçekmece …. Noterliği’nin 27/04/2021 tarihli “Alacağın Temliki Sözleşmesi’nin sunulduğu, temliknamede, davacı … Tic. Ltd. Şti. Tarafından, borçlusunun davalı İmsa İstanbul … Yat. İnş.Tur. A.Ş. Olduğu icra dosyalarının, … Ambalaj Şirketine temlik edildiği anlaşılmakla, bu husus Dairemizce karar başlığında gösterilmiştir. Davacı, davalının iki adet taşınmazı davacıya satması konusunda taraflarca anlaşılmasına rağmen tek bir taşınmazın devrinin yapıldığı, devri gerçekleşmeyen taşınmazın bedeli olarak davalıya verilen 400.000,00 TL bedelli bloke çekin bedelsiz kalmasına rağmen, girişilen icra takibinde haciz tehdidi altında   haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürmüş, davalı ise, davaya konu bloke çekin devri gerçekleşen taşınmaz bedeline karşılık alındığını savunmuştur.Menfi tespit davalarının bazı türlerinde, ispat yükü davalı alacaklıya düşüyorsa da, bu kural mutlak olmayıp somut olayın özelliklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davanın kambiyo senedinin karşılıksız (bedelsiz) kaldığı iddiasıyla açılan menfi tespit davası olduğu, davaya konu çekin blokeli çek (barter çeki) olduğu, genellikle konut satışları nedeniyle kullanıldığı, taşınmazın devrine bağlı olarak satıcıya teslimi gerektiği anlaşılıyorsa da, bu durumun ispat yükünün yer değiştirmesini gerektirmediği anlaşılmıştır. İspat yükü kendisinde olan davacı borçlunun taraflar arasında iki adet taşınmazın devri konusunda anlaşma yapıldığını, dava ve takip konusu çekin gerçekleşmeyen taşınmaz satışına ilişkin düzenlendiği iddiasını, HMK 201. Madde gereğince yazılı delille ispatlaması gerektiği, davacı tarafça bu iddiasını ispata elverişli bir delil sunulmadığı anlaşılmakla, mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, istirdat davalarının düzenlendiği İİK 72/7. Madde de, istirdat davasının reddi halinde, borçlu aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilebileceğine yönelik bir hüküm bulunmadığından, davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalının istinaf isteminin kabulüne, Bakırköy 4.ATM’nin 2015/209 E. – 2017/128 K.sayılı 08.02.2017 tarihli hükmün HMK’nın 353/1-b-2,3 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın reddine, -Davalı yanın kötüniyet tazminatı isteminin reddine, 3-İlk derece yargılaması yönünden; A) Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 683,10 TL harç ile 6.147,90 TL tamamlama harcından mahsubu ile, fazla alınan 6.750,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya ödenmesine, B) Davacı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, C) Davalı tarafça yapılan 50,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, D)Kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 36.450,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesine, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden; a-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, b-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 154,30 TL temyiz(istinaf) yoluna başvurma harcı, 51,70 TL tehir-i icra karar harcı, 267,80 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 76,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 549,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.