Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/702 E. 2023/1804 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/702 Esas
KARAR NO: 2023/1804
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2021
NUMARASI : 2017/213 Esas – 2021/684 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/03/2017
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı …. San. Tic. Ltd. Şti. firması arasında bayilik anlaşması yapıldığını, bayilik anlaşması yapılınca … şirketi Ankara’da İvedik Organize Sanayi Bölgesindeki bulunan şubesini kapattığını, bu arada müvekkili şirketin ortağı …’ın eşi …’ın ticari faaliyet yapma gereği duyduğunu ve … şirketinin kapattığı Ankara bölgesinin bulunduğu işyerinde benzer isim altında …San. ve Tic. Ltd. Şti. adı altında yeni bir şirket kurduğunu, … firmasının mali kriz içerisine girmesi nedeniyle ürün akışının sağlanamadığını ve ilişkilerin koptuğunu, …firmasının davalıya olan borcundan dolayı yapılan takipte talimat alınarak Ankara’ya gelindiğini ve burada yeni kurulmuş olan … firmasının adresinde haciz yapılmak istendiğini, … alacaklı vekiline asıl borçlu ile haciz yapılmak istenen şirketin hiçbir ilgisi bulunmadığını anlattığını, eşinin işyerine zarar verilmemesini istediğini, ancak alacaklı vekili bu isteği kabul etmediğini, kendisine davacı firmaya ait çek verilirse vade yapabileceğini belirttiğini, … zaruretten kendisine bildirilen dosya borcunu karşılamak üzere 40.200,00 TL tutarında davacı firmaya ait 26/11/2012 ödeme tarihli bir adet … Bankası Ostim Şubesi çekini … adına keşide ettiğini ve … cirosu ile alacaklı vekiline vererek mal götürülmesine mani olunduğunu, bu şekilde tahsilat yaptığını gören alacaklı vekili, olayın üzerinden bir süre geçtikten sonra bu defa Gebze’deki firmanın diğer bir dosyasından dolayı da talimat alarak Ankara’ya geldiği ve işi abartarak bu defa doğrudan … firmasına gittiğini, şirketin yetkilisi … ısrarla resmi belgeleri sunarak … firmasının borçlu … ile hiçbir ilişkisinin olmadığını söylemesine rağmen alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda içeride bulunan 2 makara kablonun haczedildiğini ve yediemin teslim alınmazsa götürüleceğini belirterek kendisine yediemin sıfatıyla teslim edildiğini, bunun üzerine mal bedeline karşılık müvekkili tarafından talimat dosyasına 25.000,00 TL bloke edilerek mahkemeye müracaat edildiğini ve bu malların muhafazasını engeller biçimde ihtiyati tedbir kararı alındığını, davalı şirket aleyhine istihkak davası açıldığını, davalı tarafın müvekkilinin iş yerinde haksız suretle yaptığı hacizden dolayı açılan davada verilen mahkeme kararı dikkate alınarak verdiği manevi zararlara karşılık 10.000,00 ₺ nin haksız fiil tarihi olan 22.11.2012 tarihinden itibaren yasal tazminatı ile birlikte davalıdan alınmasına, bu haksız icra takibinin durdurulması için teminat olarak yatırılan 25.000,00 ₺ nin 05.12.2012 tarihinden 05.12.2016 tarihine kadar geçen 4 yılda tahakkuk eden reeskont faizlerinin miktarının tespit edilerek şimdilik 4.000,00 ₺ nin davalıdan alınmasına, fazla zararı talep hakkının saklı tutulmasına, baskı ve tehdit altında Bursa … icra müdürlüğünün … e sayılı dosya alacağına karşılık müvekkilimden fazladan alınan miktarın tespit edilerek şimdilik 1.000,00 ₺ nin tahsil tarihinden itibaren reeskont faizli ile birlikte davalıdan geri alınmasına, karar verilmesini, tüm yargılama giderlerinin ve yasal vekâlet ücretinin davalıdan tahsil edilmesini, davanın kabulüne, yargılama giderlerinin ve yasal vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve görev itirazında bulunduklarını, hak düşürücü ve zaman aşımı itirazında bulunduklarını, davacının yaptığı ödeme ile borçlunun borcundan kurtulduğunu, davacının fazla ödeme iddiasının muhatabının borçlu olduğunu, davacının istirdat talebi yönünden müvekkilinin husumet ehliyetinin olmadığını, istihkak davasının kabul edilmiş olmasının davacının tazminat talebini haklı göstermeyeceğini, davacının manevi tazminat ve istirdat talebinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, üstün bir hak olan hak arama özgürlüğünün kullanılmasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edildiğinden bu hakkını kullanan alacaklıdan manevi tazminat talep edilemeyeceğini, davacı şirkte ile borçlu şirket arasında çok sıkı ve muvazaaya dayanan organik bağ mevcut olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarih ve 2017/213 Esas – 2021/684 Karar sayılı kararıyla; “… bu kapsamda, davacının borçlu olmadığı bir icra dosyasındaki 3. kişilerin borcu dava dışı …LTD.ŞTİ.’nin borcu nedeniyle dava dışı borçlu olmayan 3. kişi … LTD. ŞTİ.’nin (davacı şirket yetkilisinin eşine ait olan şirket) şirket adresinde yapılan hacizler sebebiyle icra baskısı altında akdettiği protokol kapsamında çek ile yaptığı ödeme nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiği iddiası ile yapılan ödemelerin iadesini talep etmiş ise de, icra dosyası içeriğinde davalının alacakları nedeniyle dava dışı 3. kişiler yönünden icra takibi ve haciz işlemlerini yaptığı, icra konusu borcun davacı tarafından yukarıda ayrıntılarına yer verilen protokol kapsamında davacı tarafından davalının takipteki alacağını tahsil etmesi karşısında aslında sebepsiz zenginleşenin davacı tarafından borcu ödenen takip borçlusu 3. kişi ya da kişiler olduğu, bu açıdan davacıya bu davada husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmıştır. Davalı takip alacaklısı olup, takip hukuku sınırları içerisinde alacağı için başlatmış olduğu icra takibi neticesinde alacağına karşılık yaptığı haciz işlemlerinden dolayı sebepsiz zenginleşmesi söz konusu değildir. Burada sebepsiz zenginleşen dava dışı takip borçlusu olduğundan, davacı tarafından ancak dava dışı gerçek borçluya karşı sebepsiz zenginleşme davası açılabilecek olup, davalının bu davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. Manevi tazminat talebi yönünden; Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 6098 sayılı TBK’nun 58. maddesinden kaynaklanan bir sorumluluk olup kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Davacı dava dışı borçlu …LTD. ŞTİ.’nin borcu için yine dava dışı olup davacı şirket yetkilisinin eşine ait olan …LTD. ŞTİ. Adresinde yapılan haciz sebebiyle yukarıda ayrıntılarına yer verilen protokol ile kayıtsız şartsız olarak çek ile ödeme yapma taahhüdünde bulunmuş ve çek ile ödeme yapmıştır. Bu nedenle de davalı alacaklının haciz işleminde ve anılan protokol ile aldığı ödemede kötüniyetli veya ağır kusurlu olmadığı, haciz yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamayacağı anlaşılmıştır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/3444 E., 2021/7533 K. Nolu 26/10/2021 tarihli ilamı)Açıklanan nedenlerle, fazladan ödenen bedelin ve mahrum kalınan karın istidadı talepleri yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğundan HMK 111/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine, manevi tazminat talebi yönünden şartları oluşmadığından davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminatı talebi yönünden ise şartları oluşmadığından talebin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Tarafımızdan öncelikle; ‘Hatalı ödemeden kaynaklı’ sebepsiz zenginleşmeye dayalı istirdat talebinde bulunulmuş ve icra dosya borcunun hatalı hesaplanması nedeni ile fazla yapılan tahsilatın iadesinin istendiğini, Bu talebimiz ile kastedilen icra kapak hesabının yanlış yapılması iddiası olduğunu, bu nedenle bu durumda doğrudan haksız zenginleşenin davalı olduğunu, bu nedenle paranın davalı tarafından iadesi gerektiğini,Davalının ilk önce çek alarak tahsil ettiği Bursa … icra müdürlüğünün … e sayılı dosyasındaki alacak miktarı 26.11.2012 ödeme tarihinde 38.771,51 ₺ olduğunu, oysa haricen tahsilat nedeniyle hesaplanan harcın yarısının alınmasıyla alacak miktarının 37.511,00 ₺ olacağını, davalının 40.200 ₺ tutarında çeki tahsil ettiği gözetildiğinde 2.689,00 ₺ fazla para tahsil edildiğini,Dosyada aldırılan bilirkişi raporunda da; 2.688,51 TL fazla ödemede ve bu rakama dava tarihine kadar 1.145,38 TL faiz işleyeceğinin hesaplandığını,Yine tarafımızdan davalının haksız işlemleri nedeni ile 05.12.2012 tarihinde Ankara … İcra müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyasına yatırılan 25.000 TL teminat bedelinin 05.12.2016 tarihine kadar tahakkuk eden reeskont faizinin talep edildiği, bu talebin haksız haciz işlemlerine dayandığı, müvekkil tarafından haczin haksız olduğuna dair açılan Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 17.05.2016 tarih ve E.2016/767 K.2016/430 sayılı dosyasında, taraflar arasında organik bağ bulunmadığı tespit edilerek davamızın kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, haksız işlemlere davalı sebebiyet verdiğinden anılan zarardan davalının sorumlu olduğunu, kaldı ki davalı tarafından sunulan Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2014/15341 sayılı kararında açıkça; “icra dairesi tarafından nemalandırılmayan teminat faizlerinin davalıdan alınacağı” yazılı olup bu karar iddialarımızın ispatı için yeterli olduğunu, Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da haksız haciz nedeni ile yatırılan teminatın nemalandırılmadığı da nazara alındığında 10.014,38 TL zararımız olduğunun hesaplandığını,Mahkemece manevi tazminat davası şartlarının oluşmadığı söylenmiş ise de; işbu dava, davalının, … firmasının yetkilisi olan …’ın tamamen eşi zarar görmesin diye 3.kişi sıfatı ile iyiniyetli ödemesine yardımcı olduğu bir borçtan dolayı, hiçbir kefalet vb bir yükümlülük altına girmemesine rağmen … firmasının adresine hacze gidilmesinin haksız olduğu iddiasına yönelik olduğunu, Sunulan 08.11.2012 tarihli protokolde çekin ödenmemesi durumunda sadece çekin takibe konulacağının belirtildiğini, ancak davalı bu çeki tahsil edince asıl borçlunun diğer icra borçlarını da bu şekilde haciz baskısı altında tahsil etmek amacıyla bu defa kötüniyetli olarak doğrudan doğruya müvekkilimin işyerine geldiğini, davalının eyleminin tamamen kasıtlı ve kusurlu olduğunu, Alacaklı taraf açıkça yasal haklarını kötüye kullanarak müvekkil şirketin ticari itibarını zedeleme kastı ve tehdidi ile haksız tahsilat yapmaya çalıştığını ve müvekkilime ciddi anlamda zarar verildiğini, bu nedenle müvekkilimin maddi ve manevi zararlarının karşılanması gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER:İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda; “…Ana para tutarının 2.688,51 TL, Faiz tutarının 1.145,38 TL olabileceği, haksız icra takibinin durdurulması için teminat olarak yatırılan 25.000,00 TL’nin 05.12.2012 tarihinden 05.12.2016 tarihine kadar 4 yıl için tahakkuk eden reeskont faizi talebi tutarının yukarıda açılandığı üzere; 10.014.38 TL olabileceği, manevi tazminat talebinin takdirlerinin Sayın Mahkeme’ye ait olacağı,” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava; haksız haciz işlemine dayalı alacak ve tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın REDDİNE, -İstirdat talebi yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-d ve 115/2.maddeleri gereğince usulden REDDİNE, -Manevi tazminat talebi yönünden davanın REDDİNE, -Davalının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, icra dosyasının tarafı olmamasına rağmen iş yerinde davalı alacaklı tarafından haksız haciz yapıldığını, haksız yere fazladan ödeme alındığını, manevi olarak zarara uğradığını, ayrıca ödenen paranın nemalandırılmadığı için ayrıca zarara uğradığından bahisle alacak ve tazminat isteminde bulunmuş; davalı ise, öncelikle husumet itirazında bulunarak, davacının taleplerinin haksız olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davaya konu haciz işleminin haksız olduğu iddiasıyla davacı tarafından açılan Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/767 Esas – 2016/430 Karar sayılı dosyasında mahkemece, “Taraflar arasında organik bağ bulunmadığı tespitinin yapılarak, davanın kabulüne” karar verildiğinin ve kararın kesinleştiğinin sabit olması karşısında, davalı tarafından yapılan haczin haksız olduğunun kabulü zorunludur. Davacı, haksız haciz sebebiyle zarara uğradığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bu davada davalının davacı iş yerinde yaptığı haciz işleminin yukarıda açıklanan mahkeme kararıyla sabit olması karşısında; davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluştuğunun kabulü gerekir. Mahkemece uygun bir miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Davacının “Haksız haciz nedeniyle kendisinden yapılan tahsilatta fazladan ödeme alındığı” iddiasının muhatabının, fazla ödeme nedeniyle zenginleşen davalı olduğu kabul edilerek, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen (2.688,51 TL fazla ödeme ve bu rakama dava tarihine kadar işlemiş 1.145,38 TL faiz) miktarın hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile talebin hatalı yorumlanması sonucu reddine karar verilmesi usule aykırıdır. Yukarıda açıklanan şekilde haksız olduğu tespit edilen haciz işlemlerinin durdurulmasını temin etmek amacıyla davacı tarafından talimat icra dosyasına 25.000,00 TL teminat yatırıldığı, bu teminatın nemalandırılmadığı da dikkate alındığında davacının bu konuda oluşan zararının da karşılanması zorunludur. Bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere davacının 10.014,38 TL zararının olduğu tespit edildiğinden, bu bedelin de hüküm altına alınması gerekirken talebin reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarih ve 2017/213 Esas – 2021/684 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kabulü ile; a)Davacıdan fazla olarak tahsil edilen (2.668,51 TL fazla tahsilat, 1.145,38 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere ) toplam 3.813,89 TL’nin (1.000,00 TL’sine dava tarihinden, kalan kısmına ise slah tarihi olan 03/05/2021 tarihinden itibaren ) işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, b) Davacının icra takibinin durdurulması için teminat olarak yatırdığı bedelden dolayı oluşan 10.014,38 TL zararın (4.000,00 TL’sine dava tarihinden, kalan miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek ) reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, c) Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile; 10.000,00 TL’nin haksız fiil tarihi olan 22/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç)Alınması gereken 1.627,70 TL harçtan, peşin alınan 256,17 TL peşin harç ve 151,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 407,17 TL harcın harcın mahsubu ile bakiye 1.220,53 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, d)Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 31,40 TL başvurma harcı, 256,17 TL peşin harç, 151,00 TL ıslah harcı, 1.150,00 TL bilirkişi ücreti ile 105,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.694,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, f)Davacıdan fazla olarak tahsil edilen 3.813,89 TL talep yönünden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.813,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, g) Davacının icra takibinin durdurulması için teminat olarak yatırdığı bedelden dolayı oluşan 10.014,38 TL talebi yönünden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 10.014,38 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ğ)Kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden;a)İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, b)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 133,00 TL tehir-i icra karar harcı, 16,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 370,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c)İstinaf aşamasında davalı avansından kullanıldığı anlaşılan 43,00 TL posta masrafının davalı üzerinde bırakılmasına, ç)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/12/2023