Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/699 E. 2022/968 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/699 Esas
KARAR NO: 2022/968
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2021
NUMARASI: 2021/348 E. – 2021/49 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 80 yılı kültürel ve tarihi değeri olan Rus lokantası …’ın sahibi olduğunu, bu kullanımı tescilli ve tanınmış markalar üzerinden gerçekleştirdiğini, restoranın mülk sahibi ile yaşanan sıkıntılar nedeniyle, müvekkilinin …’ı 2011 yılında … adına yaraşır bir taşınmaz bulana kadar kapatmak durumunda kaldığını, şirketin TPE nezdinde tescilli … tescil numaralı “…” … tescil numaralı “…” tanınmış markaların hak sahibi olduğunu, markaların restoran işletmeciliği, yiyecek içecek hizmetlerinin sağlanması, restoran hizmetleri, bloka hizmetleri vb.sağladığı 42, 43 ve başkaca sınıflara tescilli olduğunu, restaurantın Rus lokantası denilince akla gelen ilk restaurant olduğu, İstanbul Ticaret Odasına 13/04/1946 yılında kayıt olduğunu, davalı yanın … restoranın yeniden açılacağı yönünde algı oluşturduğunu, aynı mekanda, aynı isimde bir restaurant açtığını, müvekkilinin ihbarına rağmen davalının kullanımına devam ettiğini, davalının davranışlarının haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının … markası yanına “…” ibaresi getirmek suretiyle marka benzerliğini ortadan kaldırmaya çalıştığını, davalının “…” başlığı altında “…” ifadesine yer vererek, müşteri çevresini yanıltıcı faaliyetlere başladığını, davalının menülerinde “…” ifadelerini kullandığını, davalı şirketin “www…com” internet sitesi üzerinden hukuka aykırı ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerine devam ettiğini, müvekkilinin tescilli tanınmış markalarının iltibas yaratacak biçimde çeşitli internet sitelerinde izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullandığını İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin tespit dosyası ile tespit edildiğini, bu dosyada (2016/18 D.iş) alınan raporda …com, …com, …com adlı internet sitelerinin tümünün sahibinin … olduğunun tespit edildiğini, davalının başka sitelerde de … markası kullandığının tespit tespit edildiğini, müvekkilinin tescilli markalarına dayanarak kullandığı “…” markasının, davalı şirketçe kullanıyor olması nedeniyle haksız rekabetin önlenmesine ve men’ine, davalı tarafa ait internet sitesinin kalıcı olarak kapatılmasına, her türlü tanıtım vasıtalarına el konularak imhasına, davalı aleyhine verilecek kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalı tarafça karşılanmak suretiyle kararın usul gazete de ilanına , belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000.00 TL fiili zarar ile 10.000,00 TL yoksun kılınan karın toplamı olan 20.000,00 TL’nin tespit tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ayrıca 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının marka olarak tescil ettirmiş olduğu “…” isminin, restaurant işletmeciliği faaliyetinin gerçekleştirdiği tarihi binaya ait bir isim olduğu söz konusu binanın T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 10/05/2004 tarihinde verilen karar ile koruma altına alındığını ve kültür varlığı statüsünde olduğunu, … isminin , restaurant olarak işletilen tarihi binaya ait olduğunu ve hiçbir şekilde davacıya sıkı sıkıya bağlı hale gelmiş, davacı ile özdeşleşmiş bir marka özelliği ve ayrıca tanınmış marka ölçütlerini de taşımadığını, davacının tanınmış marka olma yolunda TPE ve yargı mercileri nezdinde herhangi bir başvurusu ve bu konuda verilmiş ve kesinleşmiş kararın bulunmadığını, müvekkil şirketin iltibas yaratacak herhangi bir ifade ve eylemi, bununla birlikte haksız rekabete esas teşkil edecek şekilde kötü niyetli bir tutum ve davranışlarının bulunmadığını, “…” isimli binada gerçekleştirilen restaurant işletmeciliği faaliyetine ilişkin kamuoyunda ve basında, algının karışıklığa neden olduğu iddiası, “…” isminin binanın ismi olmasından ve bina ile özdeşleşmiş olmasından kaynaklandığını, İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/18 D.iş dosyasında hazırlanan rapora taraflarca itiraz edildiğini, davacının 5 yılı aşkın süredir “…-…-…” markaları ile restaurant işletmeciliği faaliyetinde bulunmadığını, davacının “…” markasını amir kanun hükümlerinde bahsedilen “markanın 5 yıllık süre için kesintisiz kullanma” yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve markayı fiilen kullanmadığını, kullanılmayan bir marka için haksız rekabet iddiası ile tazminat talep edilemeyeceğini, davacının dava konusu ettiği markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi için de, huzurdaki davanın açılmasından daha önce, taraflarınca İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/80 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin30.11.2021 tarih ve 2021/348 Esas – 2021/49 Karar sayılı kararıyla; “Bir uyuşmazlığın tescilli bir markadan kaynaklanmış olması, salt bu davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi için yeterli olmayıp, somut olayda 556 sayılı yasada düzenlenen bir hukuki ilişkiden kaynaklanan durum bulunmadığı görülmektedir. Somut olayda davacı taraf, görevsizlik kararı veren mahkemenin de gerekçesinde açıkladığı gibi kendisine ait olduğu ve tescilli olduğu iddia ettiği markaların, davalı tarafından haksız rekabet teşkil edecek şekilde kullanıldığı iddiasına dayanarak haksız rekabet’in önlenmesi, ve men’i, ilanı ile haksız rekabet sebebi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Netice-i talepler arasında 556 sayılı KHK nun uygulanmasını gerektiren bir talep bulunmamakta, TTK hükümlerine dayanılmaktadır. 556 sayılı KHK nın 71/1 maddesinde ”bu KHK de öngörülen davalarda görevli mahkeme İhtisas Mahkemeleri’dir” denilmek suretiyle mahkememizin görev alanının sadece 556 sayılı KHK da düzenlenen davalar ile bu KHK nun hükümlerinin uygulanacağı davalar ile sınırlanmıştır. Davada herhangi bir marka tesciline dayanılmadığı gibi marka hakkına tecavüz yada marka lisansı da söz konusu olmayıp, uyuşmazlığın çözümünde 556 sayılı KHK hükümleri değil, TTK hükümleri uygulanacaktır. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.07.2013 tarih ve 2013/8284 Esas, 2013/11290 Karar, 28.12.2011 tarih, 2011/12238 Esas, 2011/13159 Karar, 14.03.2013 tarih, 2013/2344 Esas, 2013/3450 Karar, 11.04.2013 tarih, 2013/2659 Esas, 2013/5334 Karar sayılı içtihatları da bu yöndedir. Mahkememiz ihtisas mahkemesi olup, 5846 Sayılı Yasa’nın 76.maddesinde açıkça belirtildiği üzere; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara, Kanun Hükmündeki Kararnameler ile düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevlidir. Dosyada ya da derdest başka bir dosyada buna ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ile Türk Ticaret Kanununda tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı belirtilmiş, 5.maddesinde de ticari davaların Ticaret Mahkemeleri tarafından bakılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Somut uyuşmazlığın Mahkememizin görev alanına girmediği, davanın TTK hükümleri çerçevesinde Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Somut olayda davacı taraf TPMK nezdinde tescilli “…” markasının müvekkil davalı tarafından gerçekleştirilen markasal kullanımların haksız rekabet teşkil ettiği iddiasına dayanarak davasını ikame ettiğini, ticari faaliyetlerin tescilli bir markaya dayalı kullanılması sonucu meydana gelen haksız rekabet nedeniyle markaya tecavüz ile haksız rekabetin tespiti ve buna bağlı haksız rekabetin meni, refi ve önlenmesi gibi taleplere ihtisas mahkemesi tarafından bakılması gerektiğini, Dava dosyası kapsamında bugüne dek alınan bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere, davacının talepleri marka hakkına dayanmakta olup, ihtisas mahkemesi olan fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinin bu konuda yargılama yapması konusunda özel yetki ve görevinin bulunduğunu, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görevsizliğe karar vermesinin isabetli olduğunu, davanın FSHHM’de görülmesi gerekirken mahkemenin görevsizlik kararı vermesinin ise usul ve yasaya aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın haksız olarak kullanılması nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi, durdurulması, sonuçlarının ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın ilk olarak açıldığı İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.03.2020 tarih ve 2016/1162 Esas – 2020/209 Karar sayılı kararıyla, “Somut olayda; davacı tarafından, kendisine ait olduğu ve tescilli olduğu iddia edilen markaların, davalı tarafından haksız rekabet teşkil edecek şekilde kullanıldığı iddiasına dayanılarak açılan ve haksız rekabetin önlenmesi ve men’i, ilanı ile haksız rekabet sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemli dava olduğu, davalının da cevap dilekçesinde markanın davacıya ait olmadığı, davacının tescil ettirdiğini beyan ettiği markaların hükümsüz kaldığı gibi savunmalara yer verdiği görülerek; HMK 1-20. Maddeleri ve TTK 56-57.maddeleri, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 71.maddesi uyarınca davanın özel yetkili ve görevli mahkemede görülmesi gerektiğinin kabulü ile dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine, dosyanın özel yetkili ve görevli Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine.” karar verilmiştir. Görevsizlik kararı üzerine dosya kendisine gelen ve yargılamaya devam eden İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.2021 tarih ve 2021/348 Esas – 2021/49 Karar sayılı kararıyla, “Mahkememiz ihtisas mahkemesi olup, 5846 Sayılı Yasa’nın düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara, Kanun Hükmündeki Kararnameler ile düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevli olduğu, dosyada buna ilişkin herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, somut uyuşmazlığın Mahkememizin görev alanına girmediği, davanın TTK hükümleri çerçevesinde Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davanın, davacının kendisine ait olduğu ve tescilli olduğu iddia edilen markaların, davalı tarafından haksız rekabet teşkil edecek şekilde kullanıldığı iddiasına dayanılarak haksız rekabetin önlenmesi ve men’i, ilanı ile haksız rekabet sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemli dava olduğu, ticari faaliyetlerin tescilli bir markaya dayalı kullanılması sonucu meydana gelen haksız rekabet nedeniyle markaya tecavüz ile haksız rekabetin tespiti ve buna bağlı haksız rekabetin meni, refi ve önlenmesi gibi taleplere ihtisas mahkemesi olan tarafından bakılması gerektiğinden, davaya İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından devamla esas açıdan hüküm kurulması gerekirken karşı görevsizlik kararı verilmesi hatalı olduğundan, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/11/2021 tarih, 2021/348 E. – 2021/49 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 67,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 287,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/06/2022