Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/663 E. 2023/1878 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/663 Esas
KARAR NO: 2023/1878 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2021
NUMARASI: 2021/17 E. – 2021/794 K.
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan),
DAVA TARİHİ: 09/01/2021
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN BİRLEŞEN
2021/178 E. 2021/197 K. SAYILI DOSYASI
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan),
DAVA TARİHİ: 10/03/2021
KARAR TARİHİ: 12/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı firmanın … isimli firmadan olan alacağına karşılık İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nde … Esas ve … Esas sayılı dosyalar ile takip başlattığını, işbu alacakları için Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat ve … Talimat sayılı dosyaları ile müvekkili firmanın “… Mah. … Bulvarı No:… … Blok Çorlu” adresinde bulunan adresine hacze gelindiğini, müvekkili firmaya hacze gelindiğinde şirket yetkilisinin haciz mahallinde bulunmadığı için hacze karşı … isimli çalışanın, haczedilen malların … isimli müvekkili şirkete ait olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunduğunu, müvekkili firma yetkilisinin işbu haciz günü mahalde olmadığını ve bu hacizden haberi olmadığını, daha sonra İİK 99. maddesinde yazılı usuli işlemler yapılmadan dosyaların İstanbul 29. İcra Hukuk Mahkemesi’ne gönderildiğini, doğal olarak mahkemede 2020/428 Esas ve 2020/429 Esas sayılı dosyalarında işin esasına girilmediğini ve usulüne uygun bir istihkak iddiası görülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, bunun üzerine yine Çorlu … İcra Dairesi’ne talimat yazıldığını ve ek haciz ve muhafazaya karar verildiğinin bildirildiğini, 07/12/2020 tarihinde iş yerine muhafaza ve ek hacze gelindiğinde müvekkili firmanın yetkilisinin haczi yeni öğrendiğini belirttiğini ve süresi içerisinde istihkak iddiasında bulunduğunu, ancak hacze gelen alacaklı vekilinin muhafaza işlemlerine devam etmek yönünde beyan bulunduğunu ve bunun üzerine talimat dosyasından işlemleri yapan icra memurunun da asıl dosyadan alınan kararın gereğine yerine getirmek zorunda olduğunu bildirerek muhafaza işlemine devam edileceğini bildirdiğini, haczedilen menkullerin müvekkili firmanın faaliyetlerine devam edebilmesi için hayati nitelikte olması nedeniyle alacaklı vekili ile bir protokol yapılmak zorunda bırakıldığını ve muhafaza işlemlerinin ancak bu şekilde durdurulacağının bildirildiğini, işbu protokol ile; 07/12/2020 tarihinde 30.000,00-TL’nin alacaklı vekiline ödendiğini, 15/01/2021 tarihinde 47.500,00-TL, 19/02/2021 tarihinde 47.500,00-TL, 19/03/2021 tarihinde 47.500,00-TL ve 16/04/2021 tarihinde de 47.500,00-TL olmak üzere 4 senet düzenlendiğini ve alacaklı vekiline teslim edilerek muhafaza işleminin sonlanmasının sağlandığını, protokole bakıldığında müvekkili tarafından ilgili dosyalardan işlemlere devam edilmiş olması nedeni ile her türlü dava hakkı saklı tutularak imzalandığının görüleceğini, daha sonra ilgili dosyalara ilişkin Çorlu İcra Hukuk Mahkemesi’nde 2020/603 Esas ve 2020/604 Esas sayılı dosyalar ile istihkak davası açılmış olup, dosyalar hakkında henüz bir karar verilmemiş olduğunu, derdest olduklarını, müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcu yokken ve borçlu firma ile herhangi bir iltibası/ iltisakı yokken sırf haczedilen menkullerin firmanın devamı açısından hayati niyetlikte olması nedeni ile protokol yapılmak zorunda kalındığını belirterek, teminatsız ya da Mahkemenin uygun göreceği oranda teminat ile ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkili tarafından davalıya verilen senetler ile ilgili tedbiren ödeme ve tahsil yasağı konulmasını talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle; öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile müvekkili tarafından davalıya verilen senetlerin ödemesinin ve tahsilinin tedbiren durdurulmasını, müvekkili firmanın davalı firmaya borçlu olmadığının tespitini, 07/12/2020 tarihide alacaklı vekiline ödenmiş olan 30.000,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile istirdatına karar verilmesini, 15/01/2021 tarihinde 47.500,00-TL, 19/02/2021 tarihinde 47.500,00-TL, 19/03/2021 tarihinde 47.500,00-TL ve 16/04/2021 tarihinde 47.500,00-TL’lik senetlerin ödemesinin ve tahsilinin iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu senedin 3. şahıstan dosya borçlularına mahsuben tahsil edildiğini, bu hususun 07/12/2020 tarihli protokol ile sabit olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının işbu davada müvekkilinden talep hakkının olmadığını, dava ve taraf ehliyetinin takip borçlularına ait olduğunu, dosya borcuna ve tasfiyesine istinaden ödeme yapan davacı 3. şahsın bu ödemeleri davalı müvekkilinden değil, borçlulardan talep edebileceğini veya ödeme yapan davacıların alacaklıya karşı menfi tespit ya da istirdat davasının tarafı olamayacağı hususunun içtihatlar ile sabit olduğunu, tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın iddialarının hiçbirisinde samimi olmadığını, borçlu şirket yetkililerinin bu sürede şirket üstüne şirket kurduğunu, davaya konu senedin icra dosya borcuna mahsuben verildiğinin her türlü delil ile sabit olduğunu, icra dosyalarının ihtiyati haciz dosyası olmadığını ve kesinleşmiş bir icra dosyası olduğunu ve bu sebeple haciz baskısı ve tehdidi iddiasında bulunulamayacağının Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, üçüncü kişinin, yani davacının icra takiplerinden dolayı haciz baskısı iddiasında bulunamayacağını, haciz baskısı gerekçesine dayanarak verdiğini geri isteyemeyeceğini, haciz baskısından söz edebilmek için hata, hile ve ikrahın ispatlanması gerektiğini, ihtiyati haciz söz konusu olmadığı sürece haciz esnasındaki borcun kabullerinde haciz baskısından söz edilemeyeceğini, dava konusu talebin kambiyo hukuku olması nedeni ile davacının iddialarını genişletmelerine muvafakatlerinin olmadığı gibi, senetle ispat zorunluluğu sebebi ile tanık dinletmelerine muvafakatlerinin olmadığını belirterek, yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı 3. şahıs lehine verilen tedbir kararının kaldırılmasını, davacı 3. şahsın menfi tespit ve istirdat davasının usulden reddini, davacı 3. şahsın menfi tespit ve istirdat davasının esastan reddini, davacı borçlu 3. şahıslar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/178 E. 2021/197 K.Sayılı Dosyasında
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; … isimli firmadan olan alacağına karşılık, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … E. Ve … E. Sayılı numaralar ile takip başlatıldığını, bu alacakları için, Çorlu … İcra Müd. … Tal. ve … T. sayılı dosyaları ile müvekkili … isimli firmanın “… Mah. … Bulv. No:… … Blok Çorlu” adresinde bulunan adresine hacze gelindiğini, müvekkili firmaya hacze gelindiğinde, şirket yetkilisi haciz mahallinde bulunmadığı için hacze karşı … isimli çalışanın, haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunduğunu, müvekkili firma yetkilisinin haciz günü mahalde olmadığını ve bu hacizden haberi olmadığını, daha sonra, İİK 99. maddesinde yazılı usuli işlemler yapılmadan, dosyaların İstanbul 29. İcra Hukuk Mahkemesi’ne gönderildiğini, mahkemede 2020/428 E. Ve 2020/429 E. Sayılı dosyalarında işin esasına girilmeden “usulüne uygun bir istihkak iddiası görülmediğinden” bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek, yine Çorlu … İcra Dairesi’ne talimat yazıldığını ve ek haciz ve muhafazaya karar verildiğinin bildirildiğini, 07/12/2020 tarihinde işyerine muhafaza ve ek hacze gelindiğinde müvekkili şirket yetkilisinin hacizden haberdar olduğunu, 3.kişi olan müvekkili firmanın yetkilisinin, haczi yeni ıttıla ettiğini belirterek süresi içerisinde istihkak iddiasında bulunduğunu, ancak karar gereği muhafaza işlemine devam edileceğini bildirildiğini, haczedilen menkullerin, müvekkili firmanın faaliyetlerin devam edebilmesi için hayati nitelikte olması nedeniyle alacaklı vekili ile bir protokol yapılmak zorunda bırakıldığını ve muhafaza işlemlerinin ancak bu şekilde durdurulacağının bildirildiğini, protokol ile … isimli firma ve müvekkili …’ın imzalarını taşıyan ; 15/01/2021 tarihinde 47.500,00-TL, 19/02/2021 tarihinde 47.500,00-TL, 19/03/2021 tarihinde 47.500,00-TL, 16/04/2021 tarihinde 47.500,00-TL olmak üzere 4 adet senet düzenlenerek muhafaza işleminin sonlanmasının sağlandığını, dava açılmadan önce 15/01/2021 tarihli 47.500,00-TL’lik senedin davalı tarafa ödendiğini, protokole bakıldığında; müvekkili ve sorumlusu olduğu … isimli şirket tarafından ilgili dosyalardan işlemlere devam edilmiş olması nedeniyle, her türlü dava hakkı saklı tutularak imzalandığının görüleceğini, müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcu yokken ve dahi borçlu firma ile herhangi bir iltibası/iltisakı yokken sırf haczedilen menkullerin firmanın devamı açısından hayati nitelikte olması nedeniyle senet verilmek ve protokol yapılmak zorunda kalındığını beyan ile, senetlerin karşılığında müvekkilinin davalı firmaya borçlu olmadığının tespitini, buna bağlı olarak da verilmiş olan senetlerin iptalini, öncelikle teminatsız yahut sayın mahkemenin uygun göreceği oranda teminat ile “ihtiyati tedbir” kararı verilerek müvekkil tarafından davalıya verilen senetlerle ilgili tedbiren ödeme ve tahsil yasağı konulmasını ve ayrıca bu dava dosyasının senetlerde bir diğer borçlu olan … Tic. AŞ adına İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/17 Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit ve istirdat dava dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibin dosya borçlusu … Tic. Ltd Şti açısından kesinleşmesi ile birlikte icra dosyası alacaklısı şirketin alacağının tahsili amacı ile belirtilen esas icra dosyasından gönderilen talimat ile Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası ile “… Mah. … Bulvr. No:… … Blok Çorlu/Tekirdağ” adresine 02/09/2020 tarihinde hacze gidildiğini, 3. şahısların istihkak iddialarına karşı İstanbul 29. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/428 Esas, 2020/674 Karar sayılı dosyası ile 23/11/2020 tarihinde istihkak iddiasında bulunan kişinin şirket yetkilisi olduğuna dair bir belge bulunmadığından, usulüne uygun bir istihkak iddiasının olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, daha sonra 07/01/2021 tarihinde borçlu adresine tekrar hacze gidildiğini, 07/12/2020 tarihinde haczedilen mahçuzların muhafazası ve borcu karşılamaya yetmezse ilave haciz ve muhafaza amacı ile haciz mahalline gelindiğini, tarafların haciz sırasında karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla protokol düzenlediklerini, bu protokole göre, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya borçlarının ödendiği takdirde mahsup edilmek üzere keşidecileri 1- … Tic A.Ş. 2- … olan 15/01/2021 tarihli 47.500,00-TL bedelli, 19/02/2021 tarihli 47.500,00-TL bedelli, 19/03/2021 tarihli 47.500,00-TL bedelli, 16/04/2021 tarihli 47.500,00-TL bedelli 4 adet bono teslim alındığını, dökümü yapılan bonoların gününde ödendiği takdirde tahsil harçları hariç olmak üzere dosya borçlarının kapanacağını, işbu bonolardan biri dahi gününde ödenmez ise tahsilde ve takipte tekerrür olmamak üzere icra takibine konu edileceğini, doğacak masraf ve ücreti vekalete işbu bono keşidecilerinin katlanacağını, bu protokole istinaden alınan bonoların başkasına devir, temlik veya ciro edilemeyecek olduğunu, işbu protokolün iki nüsha halinde düzenlenmiş olup, tüm şartlarda mutabık kalınarak imza altına alınmış olduğunu, iki dosyanın toplam borcunun 220.000,00-TL olarak sabitlenmiş olup 30.000,00-TL’sinin … adına … tarafından aktarılmış olduğunu, davaya konu 07/12/2021 düzenleme 15/01/2021 vade tarihli 47.500,00-TL bedelli, 07/12/2021 düzenleme 19/02/2021 vade tarihli 47.500,00-TL bedelli, 07/12/2021 düzenleme 19/03/2021 vade tarihli 47.500,00-TL bedelli, 07/12/2021 düzenleme 16/04/2021 vade tarihli 47.500,00-TL bedelli senetler düzenlenip taraflarına teslim edildiğini, davanın 3.şahıs tarafından dosya borçlarına mahsuben yapılan ödemenin geri istenip istenemeyeceği, yani 3.şahsın bu ödeme dolayısıyla menfi tespit ve istirdat taleplerinin haklı olup olamayacağı noktasında olduğunu, dava konusu senedin, davacı 3.şahıstan dosya borçlarına mahsuben tahsil edilmiş olduğunu, bu hususun 07/12/2020 tarihli protokol ile sabit olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının huzurdaki davada müvekkilinden talep hakkı olmadığını, dava ve taraf ehliyetinin takip borçlularına ait olduğunu, tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın iddialarının hiçbirisinde samimi olmadığını, borçlu şirket yetkililerinin bu sürede şirket üstüne şirket kurduklarını, davaya konu senedin icra dosya borcuna mahsuben verildiğinin her türlü delille sabit olduğunu, icra dosyalarının ihtiyati haciz dosyası olmadığı ve kesinleşmiş bir icra dosyası olduğu ve bu sebeple haciz baskısı ve tehdidi iddiasında bulunulamayacağının Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, üçüncü kişinin (davacı) icra takiplerinden dolayı haciz baskısı iddiasında bulunamayacağını, haciz baskısı gerekçesine dayanarak verdiğini geri isteyemeyeceğini, haciz baskısından söz edebilmek için hata hile ve ikrahın ispatlaması gerektiğini, ihtiyati haczin söz konusu olmadığı sürece haciz esnasındaki borç kabullerinde haciz baskısından söz edilemeyeceğini, dava konusu talebin kambiyo hukuku olması sebebiyle davacıların iddialarını genişletmelerine muvafakatleri olmadığını, senetle ispat zorunluluğu sebebiyle tanık dinletmelerine muvafakatleri olmadığını, 15/01/2021 vadeli 47.500,00-TL bedelli senedin vadesinde davacı tarafından müvekkilinin hesabına “15/01/2021 vadeli 1. senet ödemesi” açıklamasıyla ödenmiş olduğunu, davacının davaya konu senetleri kendi rızasıyla imzalamış olduğunu ve teslim etmiş olduğunu, ayrıca yapılan ödemeyi de kendi rızasıyla ve dosya borcuna mahsuben yapmış olduğunu belirterek, yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı 3.şahsın tedbir taleplerinin reddini, davacı 3.şahsın menfi tespit davasının usulden reddini, davacı 3.şahsın menfi tespit davasının esastan reddini, davacı borçlunun 3.şahıslar aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi 30/11/2021 tarihli 2021/17E. – 2021/794K. sayılı kararıyla; “…Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; asıl dosyada davacı taraf her ne kadar, icra takibindeki haciz baskısıyla üçüncü kişi olarak ödediği toplam 77.500-TL .’nin geri verilmesi/istirdatı için iş bu davayı açmış ise de, davacının, takip borçlusu olmadığı icra takip dosyasında, üçüncü kişi olarak ödediği parayı geri istediği, İİK 72/7 maddeye göre, icra dosyasında takibe itiraz etmeyen veya itirazı kaldırılan ve bu yüzden borçlu olmadığı bir parayı ödeyen borçlunun, paranın geri alınması için istirdat davası açabileceği, davacı tarafından, icra takibine konu olan 77.500-TL .borcun, üçüncü kişi sıfatı ile davalı alacaklıya ödenmiş olması sebebiyle, davalı alacaklıya geri alma/istirdat davası açamayacağı anlaşıldığından, davacının davasının 77.500-TL. istirdata konu kısmı yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, asıl ve birleşen dosyalarda, davacılar, toplam 142.500-TL. bedelli bonolar yönünden borçlu olmadıklarının tespiti için iş bu davayı açmışlarsa da, taraflar arasındaki protokolde belirtilen icra dosyalarına istinaden iş bu bonoların verildiği, asıl ve birleşen dosya davacılarının, eyleminin TBK’nun 195 vd. maddesi kapsamında borcun üstlenilmesi mahiyetinde olduğu ve borçlanma edimini kendi serbest iradeleri ile yaptıkları,davaya konu bonolarda, asıl dosya davacısının borçlu, birleşen dosya davacısının avalist olduğu, asıl dosya davacısının istihkak davalarının reddine karar verildiği, haciz tutanak tarihi ile protokolün aynı tarihli olmasının haciz tehdidi olarak yorumlanamayacağı, kaldı ki haciz tehdidi iddiasının ancak dosya borçlusu yönünden oluşacağından, üçüncü kişi olan davacıların, haciz tehdidi altında olduğunun kabul edilemeyeceği, asıl ve birleşen dosyalarda davacılarca kambiyo taahhüdünün varlığı kabul edilmekte olup, bonoların hükümsüz olduğu veya sona erdiğinin de ispat edilemediği anlaşıldığından, asıl ve birleşen dosyalarda menfi tespit konu 142.500-TL. yönünden davanın reddine, İİK.72/4 maddesi gereğince şartları oluştuğundan davalının asıl ve birleşen dosyalarda tazminat talebinin kabulüne, asıl dosyada istirdata konu kısım yönünden şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine dair;
A-MAHKEMEMİZ 2021/17 E. SAYILI ASIL DOSYASINDAN,-Davacının davasının, 77.500-TL. istirdata konu kısmı yönünden aktif husumet nedeniyle reddine,-Davacının davasının, 142.500-TL. menfi tespite konu kısmı yönünden esastan reddine, -Davalının, istirdata konu kısım yönünden tazminat talebinin reddine,- Davalının, İİK.72/4 maddesi gereğince tazminat talebinin kabulü ile,menfi tespite konu, 142.500-TL.’nın %20’si olan 28.500-TL.’nın, davacının yatırdığı teminatın, davalı alacaklı lehine hükmedilen %20 tazminata mahsuben, davalıya hükmün kesinleşmesinden sonra verilmesine,
B-BİRLEŞEN İSTANBUL 5.ATM 2021/178 E. SAYILI DOSYASINDAN, -Davacının davasının reddine,-Davalının, İİK.72/4 maddesi gereğince tazminat talebinin kabulü ile,menfi tespite konu, 142.500-TL.’nın %20’si olan 28.500-TL.’nın, davacının yatırdığı teminatın, davalı alacaklı lehine hükmedilen %20 tazminata mahsuben, davalıya hükmün kesinleşmesinden sonra verilmesine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkili adına istirdatını talep ettikleri ödemenin haciz baskısı altında yapıldığını, protokol yaptıkları gün müvekkilinin iş yerine haciz ve muhafaza için gelindiğini, muhafaza altına alınacak malların müvekkilinin işletmesi için hayati önemi haiz olmaları nedeniyle protokolü imzalamak zorunda kaldığını, yaptığı ödemeyi kendi rızası ile yapmadığını, protokolde “haciz baskısı ile imzalamak zorunda kaldığı” şeklinde açıklamada bulunduğunu, TBK’nun 195. maddesi gereğince borcun üstlenilmesi için ilk şartın irade olduğunu, ancak müvekkilinin borcu üstlenme iradesinin bulunmadığını, TMK’nun 2. maddesi uyarınca davalının kötüniyetli olduğunu, yerel mahkemenin de bu kötüniyeti koruduğunu, Müvekkilinin bu protokolü imzalamaması halinde işletmesinin çalışamaz hale geleceğini, buna rağmen yerel mahkemenin protokolün müvekkilinin serbest iradesi ile yaptığını kabul ettiğini, Yerel mahkemenin haciz tehdidinin yalnızca borçlu yönünden oluşabileceğine dair gerekçesini kabul etmediklerini, müvekkilinin de haciz tehdidi altında kaldığını, Müvekkilinin nasıl bir baskıya maruz kaldığını ve fiili durumu anlatmak için tanık dinlenmesini talep ettiklerini, ancak yerel mahkemece bu delilleri toplanmadan karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının davalı … Ltd.Şti., borçlusunun dava dışı … Tic. Ltd.şti. olduğu, toplam, 77.509,18-TL. üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe geçildiği, dava dışı borçlunun mallarının haczi için, Çorlu … İcra Dairesinin … Tal. sayılı dosyasına, haciz talimatı gönderildiği, asıl davanın davacısının işyerinde 02/09/2020 ve 07/12/2020 tarihlerinde haciz işlemi yapıldığı, davacının 02/09/2020 tarihli hacizde istihkak iddiasında bulunduğu, haczedilen malların yediemin olarak bırakıldığı, İstanbul 29.İcra Hukuk Mah. 2020/429 E.-2020/673 K. sayılı kararı ile usulüne uygun istihkak iddiası olmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verildiği, davacının 07/12/2020 tarihli haciz esnasında, istihkak iddiasında bulunduğu, haczedilen malların yeddiemin olarak bırakıldığı, asıl dosya davacısının istihkak iddiasına ilişkin Çorlu İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25/05/2021 tarih, 2020/604 E.-2021/274 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği tespit edilmiştir. İstanbul …. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklısının asıl ve birleşen davanın davalısı ….Ltd.Şti., borçlusunun dava dışı … Tic. Ltd.şti. olduğu, toplam, 89.971,28-TL. üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe geçildiği, dava dışı borçlunun mallarının haciz için, Çorlu … İcra Dairesinin … Tal. sayılı dosyasına, haciz talimatı gönderildiği, asıl davanın davacısının işyerinde 02/09/2020 ve 07/12/2020 tarihlerinde haciz işlemi yapıldığı, davacının 02/09/2020 tarihli hacizde istihkak iddiasında bulunduğu, malların yediemin olarak bırakıldığı, İstanbul 29.İcra Hukuk Mah. 2020/428 E.-2020/674 K. sayılı kararı ile usulüne uygun istihkak iddiası olmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verildiği, 07/12/2020 tarihli haciz esnasında, malların yeddiemin olarak bırakıldığı, asıl dosya davacısının istihkak iddiasına ilişkin Çorlu İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25/05/2021 tarih, 2020/603 E.-2021/273 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği tespit edilmiştir. İki adet banka dekontu incelendiğinde; … tarafından … hesabına ” … İst … İcra … Dosyaya mahsuben” açıklamasıyla 07/12/2020 tarihinde 30.000,00 TL ve … tarafından … San. Alıcı hesabına “15/01/2021 vadeli 1.senet ödemesi” açıklaması ile 15/01/2021 tarihinde 47.500 ,00TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan 07/12/2020 tarihli “PROTOKOL” başlıklı belge örneği incelendiğinde; asıl ve birleşen davanın davacıları ile davalı vekili tarafından imzalandığı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve 2019/8540 Esas sayılı icra dosya borçlarına ödendiği taktirde mahsup edilmek üzere keşidecileri … Tic. A.Ş., … olan 15/01/2021 tarihli 47.500,00 TL bedelli, 19/02/2021 tarihli 47.500,00 TL bedelli,19/03/2021 tarihli 47.500,00 TL bedelli,16/04/2021 tarihli 47.500,00 TL bedelli dört adet bononun teslim alındığı, bonolar ödendiği taktirde tahsil harçları hariç olmak üzere dosya borçlarının kapanacağı, her iki dosya borcunun 220.000,00 TL olarak sabitlendiği, 30.000,00 TL’nın … adına … tarafından aktarıldığının beyan edildiği, protokolü alacaklı vekili Av. …, … ve … Tic. A.Ş. adına imzalandığı, davacı şirket kaşe ve imzası üzerinde “İşbu protokol ilgili dosyalarından işlemlere devam edilmiş olması nedeniyle her türlü dava hakkımız saklıdır” şeklinde şerh düşüldüğü tespit edilmiştir.Çorlu İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/604 Esas, 2021/274 Karar sayılı kararı ile 2020/603 Esas, 2021/273 Karar sayılı kararı incelendiğinde; davacının … Ticaret A.Ş., davalıların .. Limited Şirketi, … Limited Şirketi oldukları, yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davacı şirket merkezinde davacı çalışanı huzurunda ilk haczin 02/09/2020 tarihinde yapıldığı, ikinci haczin ise 07/12/2020 tarihinde yapıldığı, davacı şirket yetkilisinin hacizden 07/12/2020 tarihinde haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği, ilk haciz tarihinden itibaren 7 günlük sürede istihkak davaları açılmadığından her iki davanın da reddine karar verildiği tespit edilmiştir.İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … Limited Şirketi, borçlunun … olduğu, 07/12/2020 tanzim, 19/02/2021 vade tarihli, 47.500,00 TL bedelli senetle ilgili icra takibi yapıldığı tespit edilmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava istirdat ve icra takibinden önce açılan menfi tespit, birleşen dava icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır.Mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davanın davacıları vekili istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Asıl davada istirdat talebiyle ilgili açılan dava husumet nedeniyle reddedilmiş olup, dava şartları kamu düzeninden olmakla, öncelikle bu husus incelenmiştir.Asıl davada davacı, dava dışı borçlunun icra takibine konu borcunu ödeyen 3. kişi konumundadır. İcra takibine konu borcun 3.kişi tarafından ödenmiş olması halinde dahi İİK.nun 72. maddesine göre ödenen bu paranın borçlu olunmadığından bahisle istirdatına ilişkin geri ödenme talebinde bulunmak hakkı icra takibinin borçlusuna ait olup, borcu ödeyen 3.kişi istirdat davası açamayacağından, ilk derece mahkemesince istirdat davasının husumet nedeniyle reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davacılar vekili müvekkillerinin davaya konu senetlerin ve ödemenin haciz baskısı altında yapıldığı, borcu üstlenme iradelerinin bulunmadığını ve bu durumu belirterek protokolü imzaladıkları iddiasıyla istinaf talebinde bulunmuştur. İcra dosyaları incelendiğinde; borçlu … Ticaret A.Ş.’nin yetkilisi olan …’ın asıl davanın davacısı … Ticaret A.Ş.’nin de yetkilisi olduğu, davacı şirketin … Esas numaralı icra takibinin başlatıldığı 20/02/2019 tarihinde kurulduğu, alacaklı davalı vekili tarafından davacı şirketin faaliyet alanının borçlu şirket ile aynı olduğu, aynı çalışanlarla faaliyetine devam ettiği belirtilerek, davacı şirket adresinde haciz işlemi yapılmasının talep edildiği, 02/09/2020 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında, davacı şirkette borçlu şirkette de yetkili olan … ’ya ait fotoğrafın ve adının bulunduğu, daha sonra 07/12/2020 tarihinde ikinci kez davacı şirket merkezine hacze gidildiği, bu tarihte imzalanan protokol incelendiğinde davacıların protokole yalnızca “işbu protokol ilgili dosyalardan işlemlere devam edilmiş olması nedeniyle her türlü dava haklarımız saklıdır” şeklinde genel bir açıklama yazıldığı, ödeme belgesinde ise borca mahsuben ödeme yapıldığının belirtildiği, ihtirazi bir kayıt bulunmadığı, protokol tarihinden sonra verilen 45.000,00 TL bedelli senetlerden bir tanesinin daha davacı şirket tarafından alacaklıya ödendiği, asıl ve birleşen davanın davacılarının haciz ve muhafaza işlemi yapılacağı endişesi ve baskısıyla protokolü çekince koymak suretiyle imzaladıklarını savunmuşlarsa da, haciz tehdidi iddiasının ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceği, davacıların eyleminin TBK’nun 195 ve devamı maddeleri kapsamında borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğu, davacılarca imzalanan bonoların hükümsüz kaldığının veya borcun sona erdiğinin de ispat edilemediği anlaşılmakla, asıl ve birleşen davanın davacıları vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince asıl ve birleşen davada davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ESASTAN REDDİNE,2-Asıl dava yönünden alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Birleşen dava yönünden alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 12/12/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.