Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/64 E. 2023/1518 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2022/64 Esas
KARAR NO: 2023/1518 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2021
NUMARASI: 2018/236 E. – 2021/74 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin isimlerinin …, …, … ve … olduğunu, davalı şirketin ortak ve yetkilileri olan diğer davalılar …, … ve …’in müvekkili …’in yakın akrabaları odluğunu, davalıların müvekkillerine ait isimleri kullanmak ve müvekkillerine HMK’dan doğan kişisel haklarını ihlal etmek üzere TTK Hükümlerine aykırı bir şekilde müvekkillerinin isimleri üzerinden haksız kazanç sağlamak amacıyla TPMK’ya başvurduğunu, bu başvurular sonucunda … başvuru numaralı … ibareli marka için 35.sınıfta başvuru yapıldığını, … başvuru numaralı … ibareli marka için 35. Sınıfta başvuru yapıldığını, … başvurunu numaralı … ibareli marka için 14 ve 35.sınıfta başvuru yapıldığını, yine … başvuru numaralı … ibareli marka için 35. Sınıfta başvuru yapıldığını, müvekkillerinden …’in davalı şirketlerin kuruluş tarihinden evvel olmak üzere kuyumculuk sektöründe 1995 senesinden beri faaliyette bulunduğunu, … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Adı altında ticari hayata başladığını, davalı şirketin kurucusunun müvekkili olduğunu, sonrasında 15/12/2017 tarihli Sicil Gazetesinden de görüleceği üzere hisselerini devrederek ayrılmak zorunda kaldığını, diğer davalı olan …Tic. Ltd.Şti.’nin kurucusunun da İTO kayıtlarında da görüleceği üzere yine müvekkil … olduğunu bu şirketten 06/05/2015 tarihli Sicil Gazetesinden de görüleceği üzere ayrılmak zorunda bırakıldığını, yine müvekkili …’in kurucu sıfatıyla 16/11/2017 tarihli Sicil Gazetesinden görüleceği üzere …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu daha sonra ise ünvan değişikliğine giderek … Tic. Ltd. Şti olarak ticari faaliyetlerine devam ettiğini, kuyumculuk sektöründe hatrı sayılır bilgiler edindiğini, davalı şirketlerin yetkilileri olan …, … ve …’in …’in faaliyetleri üzerine ticari hırs ve kötü niyetli yaklaşımlarını müvekkilinin diğer aile bireylerinin isimlerini kullanmak suretiyle gerçekleştirdiklerini, aile kavramına saygı duvarlarını aşarak müvekkiline ve ailesine açıkça saldırdıklarını, bu hırslı ve kötü niyetli yaklaşımları doğrultusunda müvekkilinin eşinin, kızının ve oğlunun ad ve soyadları ile birlikte kendileri adına marka tescili başvuruları gerçekleştirdiklerini, gerçekleştirdikleri kötü niyetli başvurular ile aile bireylerinin kendi isimlerinin kullanılmasını engelleyecek duruma geldiklerini, davalıların davacıların yakın akrabası olması, bu şahısların ilgili eylemlerini, kasten, bilerek ve isteyerek yaptıklarını gösterdiğini, davalı şahısların şirket yetkili olarak bu eylemlerden şirketle birlikte sorumlu olduklarını, müvekkili …’in davalı şirketlerim kurucu sıfatıyla ortağı olduğunu, 1995 yılından beri ” … ” ibaresiyle davalılarla aynı sektör olan kuyumculuk sektöründe faaliyette bulunduğunu, bu suretle kendi adı soyadı olan … isminin de isim hakkı sahibi olduğu gibi ticari olarak da kendi ismini markalaştırdığını, bu nedenle davalıların müvekkilinin kendi ismine yönelik … ibareli başvurusuna itirazda bulunmalarının kötü niyetli olduğunu, müvekkili …’in hali hazırda ” … Limited Şirketi” olarak ticari faaliyetlerine devam etmekte olduğunu, davalı şirketlerin haklarında marka başvurusunda bulunduğu …, …, … müvekkili …’in eşi ve çocukları olup davalı şirketin marka başvurusu ve haklı marka başvurusuna itirazlarının haksız rekabet ve kişisel hak ihlali oluşturduğunu, müvekkillerinin isimleri hakkında davalı şirketlerce yapılan marka başvurularının TMK gereğince kişisel hak ihlali oluşturduğunu, Türk marka sicilleri aleni olduğundan davalı şirketin ve yetkililerinin eylemlerinin müvekkillerinin isim haklarına ne derece halel getirdiği ve müvekkillerinin isimlerinin davalıların ticari eylemlerine alet edildiğini, davalıların bu eylemlerini hiçbir zaman icazet almaksızın tamamıyla kötü niyetli olarak gerçekleştirdiklerini, davalı şirketlerin müvekkillerinin isimlerini kullanarak müvekkili … ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketlerin ve yetkililerinin TTK’nun ilgili hükümleri gereğince hukuka, ticari ahlak ve rekabete aykırı olup, haksız rekabet teşkil ettiğini, haksız kazanç sağlamaya çalıştıklarını, davalı şirketlerin davaya konu marka başvurularını kötü niyetle gerçekleştirmesinden hareketle tescilleri halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalıların yaptıkları haksız eylemlerin hiçbir hukuk düzeni içinde korunmasının mümkün olmadığını, davalıların müvekkillerinin adlarını kasten ve kötü niyetli olarak ticari hırslarının sonucu olarak ve kişilik ve aile haklarına saldırı niteliğinde davranmak suretiyle tescil ettirmek için başvurduklarını, davalının bu eylemlerinin haksız rekabete de yol açtığını, müvekkillerinin tüm kişilik ve ticari hayatlarını zedelediğini, bu nedenle Marka Hukuku anlamında hükümsüzlük nedeni olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bahse konu markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilerek, müvekkillerinin Türk Medeni Kanunu, 6769 Sayılı SMK ve 6102 Sayılı TTK’ya aykırılık teşkil eden eylemleri nedeniyle zarara uğradıklarını, bu zararın davalılardan tahsili gerekmekle birlikte bu husustaki maddi tazminat haklarını saklı tuttuklarını belirterek davalıların eylemlerinin TTK ve TMK uyarınca haksız rekabet ve kişilik haklarının ihlali teşkil etmesi nedeniyle her bir müvekkili yönünden dava tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte 25.000,00’er TL manevi tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinden …Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından başvuru yapılan … numaralı markaların hükümsüzlüğüne yönelik olduğunu, oysa söz konusu markaların başvuru aşamasında olup henüz tescil edilmediklerini, bu nedenle davacının davasının hukuka aykırı olduğundan reddinin gerektiğini, davacıların diğer talepleri yönünden ise müvekkillerinden …Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından TPMK nezdinde başvuru yapılan … numaralı … başvurusuna yapılan itirazları nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi ve durdurulmasına yönelik ise de; şahıs olan taraf nezdinde bu durumun nasıl bir haksız rekabet teşkil ettiğinin anlaşılamadığını, haksız rekabetin TTK’da tacirler arasında düzenlenen bir müessese olduğunu, davacıların tamamının şahıs olduğunu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın dilekçesinde uğramış olduğu manevi tazminatın neye dayandığını açık ve kesin bir şekilde ortaya koyamadığını, bu nedenle davacıların manevi tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini, müvekkili şirketlerden … San. ve Tic. Ltd. Şti. şirket yetkilileri olan …, … ve … in dava ile hiç bir alakası bulunmadığını, müvekkili … Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti.’nin de söz konusu iddialar ile hukuki bir ilgisi bulunmadığını, davacıların hükümsüzlük taleplerine dayanak yaptıkları marka başvuruları müvekkili şirketin başvuruları olduğunu, bu anlamda husumet itirazlarını da yenileyerek davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketlerden …SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ adına TPMK nezdinde tescilli “… ibareli markalar ile müvekkili şirketlerden … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ adına TPMK nezdinde tescilli “… ŞEKİL” ibareli markaların mevcut olduğunu, müvekkili … San. ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin 1995 yılında İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olarak kurulmuş olup, esasen kuyumculuk sektöründe 1960 yıllardan beri “..” adı ile tanınır ve bilinir olduğunu, “… ŞEKİL” markasının da 2008 yılından bu yana müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davacılardan …’in kurduğu şahıs şirketinde müvekkilinin bahsedilen markalarını da hukuka aykırı biçimde kullandığını, bu sebeple kendisine Beyoğlu … Noterliği’nin 19.02.2018 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, davacılardan … tarafından müvekkillerine Bakırköy …. Noterliği’nin 06.03.2018 tarih ve … Yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinin keşide edildiğini ve söz konusu kullanımın açıkça kabul edildiğini, fakat kullanımın durdurulmayacağının da beyan edildiğini, yine dava dışı müvekkili şirketlerden …SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ‘nin sahip olduğu tüm markaları da dava dışı davacılardan …’in yetkili bulunduğu …San. Ve Tic.Ltd. Şti’nin izinsiz olarak tecavüz fiiline yol açacak biçimde kullandığını, bu duruma ilişkin İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/4 D. İş dosyasında da tespit yapıldığını, bu sebeple de taraflarınca İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/215 E. sayılı marka tecavüzünün önlenmesi ve tazminat talepli davanın açıldığını, belirtilen davanın her iki tarafın da huzurda görülen davada taraf olmamasına rağmen belirtilmesinde fayda bulunduğunu, çünkü taraflar arasındaki karşılıklı davaları tabir-i caizse fitilleyen davanın bu dava olduğunu, davacılardan …’in dava dilekçesinde belirtmiş olduğu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. adlı müvekkil şirkette eski ortak bulunduğuna yönelik savunma ve iddialarının da asılsız olduğunu, davacı şirket yetkilisi …’in 05.12.2017 tarihinde hem hisselerini hem de marka haklarını müvekkili şirkete devrettiğini belirterek davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/02/2021 tarihli 2018/236 E. – 2021/74K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporu ve izahı yapılan mevzuat kapsamında, davacılar … ve …’in hükümsüzlük davalarının konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, …’in açmış olduğu hükümsüzlük davasının kabulüne, yine kişilik haklarına saldırı ve adın haksız kullanımı niteliğinde teşkil eden başvurular yönünden açılan manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne, her ne kadar başvurular davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılmış ise de diğer davalıların şirket yöneticisi ve ortağı oldukları anlaşılmakla haksız fiilden şirketle birlikte sorumlu oldukları ” gerekçesiyle”-Davacı …’in … nolu ” … ” ibareli markanın hükümsüzlüğü istem ile açmış olduğu davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla bu hususta KARAR VERİMESİNE YER OLMADIĞINA, -Davacı …’in … nolu ” … ” ibareli markanın hükümsüzlüğü istem ile açmış olduğu davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, -Davacı …’in açmış olduğu hükümsüzlük davasını KABULÜ ile; davalı … San ve Tic. Ltd. Şti adına TPMK nezdinde … nolu ile tescilli ” … ” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNİNE, -Davacı …’in haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına yönelik açmış olduğu davanın REDDİNE, -Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 3.000,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, -Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 3.000,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, -Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 3.000,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, -Davacı …’in açmış olduğu manevi tazminat davasının REDDİNE, ” karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davalılar vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davacı şirket yetkilisi …’in 05/12/2017 tarihinde hem hisselerini, hem de marka haklarını İstanbul … Noterliği’nin 05/12/2017 Tarih ve … Yevmiye numaralı Marka Devir Sözleşmesi ile müvekkili şirkete devrettiğini, müvekkili şirketlerden … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile şirket yetkilileri olan …, … ve …’in dava ile hiçbir alakasının bulunmadığını, müvekkillerinden …Ticaret Ltd. Şti.’nin de tüm dava sürecinde ortaya atılan iddialar ile hukuki bir ilgisi bulunmadığını, buna rağmen mahkemece bu davalılar aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, limited şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğunu,Davacıların manevi tazminat taleplerinin hiçbir dayanağının bulunmadığını, davacı yanın dava süresince uğramış olduğu manevi tazminatın neye dayandığını açık ve kesin bir şekilde ortaya koyamadığını, yerleşik yargı kararlar gereği de söz konusu tazminatın hesaplama biçimini neye dayandırdığını da gerek dava dilekçesinde gerek dava süresince hiçbir şekilde belirtmediğini, müvekkilleri aleyhine manevi tazminata karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Verilen marka hükümsüzlüğü kararının da hukuka aykırı olduğunu, dava açıldığında henüz tescil edilmemiş marka hakkında hükümsüzlük kararı verilemeyeceğini, dava şartı eksikliğinin söz konusu olduğunu, alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını belirterek, müvekkilleri aleyhine verilen manevi tazminat kararlarının ve marka hükümsüzlüğü kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacılar vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davalıların müvekkili …’in marka tescil talebine itirazları ile diğer müvekkillerinin adlarını marka olarak tescil ettirmeye çalışmalarını birlikte değerlendirmesi gerektiğini, davalıların müvekkili …’in 1995 yılından bu yana kuyumculuk alanında faaliyet gösterdiğini bildikleri halde marka başvurusuna itiraz etmelerinin kötüniyetli olduğunu, haksız rekabet ve haksız eylem niteliğinde olduğunu, bu nedenle Mahkemece davalıların müvekkilinin marka başvurusuna itiraz etmelerinin yasal haklarının kullanılması olarak kabul etmesinin ve manevi tazminat taleplerini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, Huzurdaki dosyada tarafların kuyumculuk sektörü ile iştigal ettiklerini, davalı … şirketinin esas sermayesinin 5 Milyon Türk Lirası, diğer davalı … şirketinin esas sermayesinin ise 1.250 Milyon Türk Lirası olduğunu, diğer davalı şahısların ise bu şirketlerin hissedarları olduklarını, bunun dışında müvekkilleri … ve …’in ise sermayesi 4 Milyon Türk Lirası olan … şirketinin ortakları olduklarını, buna göre hükmedilen 3.000,00’er TL manevi tazminatın çok az olduğunu, davalıların haksız eylemlerinin doğrudan müvekkillerinin isim haklarına yönelik olduğunu, …’in adının davalılar tarafından marka olarak tescil ettirildiğini, müvekkilinin ticari faaliyetinde kendi adını kullanamadığı düşünüldüğünde 3.000,00 TL manevi tazminatın kabul edilebilir olmadığını, uzun süredir kuyumculukla iştigal eden müvekkili …’in marka tescil başvurusuna itiraz etmelerinin de haksız rekabet olduğunu belirterek, …’in haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına yönelik açmış olduğu davanın reddine ilişkin kısmın kaldırılarak, davalıların “…” marka başvurusuna yaptıkları itirazın haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, her bir müvekkili için 25.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Davaya konu marka tescil başvurularının TPMK kayıtları incelendiğinde; … başvuru numaralı “…” markasının 35. sınıfta “kuyumculuk eşyalarının bir araya getirilmesi hizmeti” de dahil olacak şekilde tescili için davalı … Ltd. Şirketi tarafından tescil başvurusu yapıldığı, yargılama sırasında hükümsüz kaldığı, … başvuru numaralı “…” markasının 35. sınıfta “kuyumculuk eşyalarının bir araya getirilmesi hizmeti” de dahil olacak şekilde tescili için davalı … Ltd. Şirketi tarafından tescil başvurusu yapıldığı, yargılama sırasında hükümsüz kaldığı, … numaralı “…” markasının 14 ve 35. sınıfta “kuyumculuk eşyalarının bir araya getirilmesi hizmeti” de dahil olacak şekilde tescili için davalı … Ltd. Şirketi tarafından yapılan başvuru sonucunda tescil edildiği, Davacı …’e ait … tescil numaralı “…” markasının ise 14 ve 35. sınıfta “kuyumculuk eşyalarının bir araya getirilmesi hizmeti” de dahil olacak şekilde tescil başvurusunun yapıldığı, yargılama sırasında davacı adına tescil edildiği tespit edilmiştir. Davalı şirketlere ait ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; … Tic. Ltd. Şirketi’nin 12/01/1995 tarihinde “kuyumculuk” faaliyeti için ticaret siciline tescil edildiği, ortaklarının …, … ve … olduğu, davacı …’in de eski ortaklarından olduğu tespit edilmiştir. … Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketi’nin 17/03/2014 tarihinde “kuyumculuk” faaliyeti için ticaret siciline tescil edildiği, ortaklarının … ve … olduğu, davacı …’in de eski ortaklarından olduğu tespit edilmiştir. Davacı …’e ait nüfus aile kaydı incelendiğinde; …’in eşi, … ve …’in çocukları oldukları anlaşılmıştır. İlk derece Mahkemesince marka uzmanı …’ndan alınan 14/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Mahkemece 30/01/2020 tarihli celsede alınan 1 numaralı ara kararında, “…markaların tescil durumları da değerlendirilmek suretiyle hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı…’ hususlarında bilirkişi raporu alınmasının uygun görüldüğü, bu görevlendirme kapsamında yapılan değerlendirmeleri ışığında;Davacılardan … açısından: Davalı taraflardan … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin 2018/08211 nolu, 26.01.2018 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtları incelendiğinde işbu davanın açıldığı 03/05/2018 tarihinden sonra (06/02/2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığının görüldüğü, davalının söz konusu marka başvurusunun SMK m.6/6 ve m.6/9’a aykırılık teşkil ettiğinin düşünüldüğünü, öte yandan mevcut TPMK site bilgilerinden yola çıkıldığında, davalının başvurusu işlemden kalktığından ötürü, dava tarihi itibariyle tescil edilmiş bir markadan söz edilemeyeceğinden, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davacının SMK m.25’e dayanarak başvuru aşamasında kalan “…” marka başvurusunun hükümsüzlüğünü işbu dava ile istemesinde hukuki yararının bulunmadığı, HMK m. 114/1/h bendi gereğince bu yönde dava açmasında hukuki menfaatinin olmadığı ve davacının hükümsüzlük talebinin konusuz kaldığı sonucuna varıldığı, Davacılardan … açısından: davalı taraflardan …San. ve Tic. Lid. Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin 2018/08214 nolu, 26/01/2018 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtları incelendiğinde işbu davanın açıldığı 03/05/2018 tarihinden sonra (11/02/2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığının görüldüğü, davalının söz konusu marka başvurusunun SMK m.6/6 ve m.6/9’a aykırılık teşkil ettiğinin düşünüldüğü, öte yandan mevcut TPMK site bilgilerinden yola çıkıldığında, davalının başvurusu işlemden kalktığından ötürü, dava tarihi itibariyle tescil edilmiş bir markadan söz edilemeyeceğinden, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davacının SMK m.25’e dayanarak başvuru aşamasında kalan “…” marka başvurusunun hükümsüzlüğünü işbu dava ile istemesinde hukuki yararının bulunmadığı, HMK m. 114/1/h bendi gereğince bu yönde dava açmasında hukuki menfaatinin olmadığı ve davacının hükümsüzlük talebinin konusuz kaldığı sonucuna varıldığı,Davacılardan … açısından: davacının kendi adı olan “…” isminin, davacı tarafından tescil edilmesi için yapılan … nolu, 04/01/2018 tarihli başvurunun, … tescil numarası ile 22/05/2019 tarihinde tescil edildiği, bu isim markasının davacı … adına halihazırda 14. ve 35. sınıflarda edildiğinin görüldüğü, bu süreçte davalı itirazları sebebiyle davacı …’in herhangi bir hak kaybına uğramadığı (kendi isim adını TPMK nezdinde marka olarak tescil ettirebildiği), davalı itirazlarının SMK’dan kaynaklanan hakların meşru zeminde kullanılması mahiyeti taşıdığı ve esasa yönelik hukuki değerlendirmeye/tartışmaya açık olgulara (karıştırılma ihtimali, gerçek hak sahipliği, seri marka algısı yaratıp yaratmama vs.) ilişkin olduğu, dolayısıyla salt itiraz etme olgusunun tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği sonucuna varıldığını,Davacılardan … açısından: davalı taraflardan … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin … nolu, 16/11/2017 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtları incelendiğinde, söz konusu isim markasının … tescil no. İle 03/02/2020 tarihinde davalı tarafından tescil edildiğinin anlaşıldığını, TPMK internet kayıtları incelendiğinde söz konusu markanın işbu davanın açıldığı 03/05/2018 tarihinden sonra (03/02/2020 tarihi itibariyle) tescil edildiğinin görüldüğü, davalının söz konusu tescilli markasının SMK m.6/6 ve mp6ı’9’a aykırılık teşkil ettiğinin düşünüldüğü, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davacının, davalı adına halihazırda tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünü işbu dava ile isteyebileceğinin düşünüldüğünü, zira başlangıçtaki eksik olan dava şartının (hükümsüzlüğü istenen davalının “…” marka başvurusunun henüz tescilli olmamasından kaynaklanan eksiklik) dava görülürken tamamlandığını, Mahkemece HMK m.115/3 hükmünün işbu davada uygulanması uygu görüldüğü takdirde davalı adına tescilli “…” markası açısından SMK m.6/6 ve m.6/9 maddelerine aykırılık sebebiyle hükümsüzlük şartının oluştuğuna dair görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, davalıların davacı …’in marka tescil başvurusuna yaptıkları itirazların haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, önlenmesi, davalı şirketlerin markalarının hükümsüzlüğü, davalı şirketlerin davacıların ad ve soyadlarını marka olarak tescil ettirmek için başvurmalarının kişilik haklarına saldırı ve haksız fiil teşkil ettiği iddiasıyla manevi tazminat davasıdır.Mahkemece hükümsüz kalan markaların hükümsüzlüğü için açılan davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer taleplerle ilgili davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekili de istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Her ne kadar davalılar vekili hükümsüzlüğüne karar verilen markanın dava açıldığı tarihte henüz tescil edilmemiş olması nedeniyle davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, dava şartının eksik olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da; hükümsüzlüğüne karar verilen … numaralı “…” markasının yargılama sırasında tescil edilmesi nedeniyle dava şartı eksikliği tamamlanmış olduğundan, davalılar vekilinin buna ilişkin istinaf talebi kabul edilmemiştir.Davalılar vekili müvekkilleri …, …, …’in davalı …’nin yetkilileri olduğunu, şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğundan bu davalılara husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca davalı …’nin dava konusu olayla ilgisi bulunmadığının belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da, davalı şirketin yetkilileri olan davalıların kendi yönetimlerinde olan şirketin haksız eylemlerinden şirket ile birlikte sorumlu oldukları, davalı şirketler arasında ortaklarının aynı olması nedeniyle sıkı bağlantı bulunduğu, ayrıca davaya konu “…” ve “…” markalarının tescil başvurusunun ise davalı … tarafından yapılması nedeniyle, davalılar vekilinin husumete ilişkin istinaf talebi de yerinde bulunmamıştır.Davalılar vekilinin manevi tazminat koşullarının bulunmadığına ilişkin istinaf talepleri ise hükmedilen manevi tazminatların tutarına göre hükümler kesin olduğundan ve bu hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulamayacağından incelenmemiştir.Davalı vekilinin “…” markasının hükümsüzlüğüne dair karara karşı yaptıkları yeterli inceleme yapılmadığı ve bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların incelenmediğine dair istinaf talepleriyle ilgili yapılan incelemede; “…” markasının davacı …’in adından ve soyadından oluştuğu, davalı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi’nin bu ismi marka olarak tescil ettirebilmesi için hiçbir üstün hakkı bulunmadığı, SMK’nun 6/6. maddesi uyarınca başkasına ait ismin marka olarak tescil ettirilemeyeceğinden, ayrıca davalı şirketin … ile aralarında devam eden uyuşmazlıklar nedeniyle bu ismi marka olarak tescil ettirmesinin SMK’nun 6/9. maddesine göre kötüniyetli olduğu, hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu kanaatine varılmakla, davalı şirket vekilinin buna ilişkin, istinaf talebi de kabul edilmemiştir.Davacılar vekilinin müvekkili …’in marka tescil başvurusuna davalı tarafça itiraz edilmesinin haksız rekabet olduğu belirtilerek istinaf talebinde bulunmuşsa da, SMK uyarınca tescil edilen marka başvurularına yasal süresi içerisinde ilgililer tarafından itiraz edilebileceğinin düzenlendiği, davalı tarafın SMK’dan kaynaklanan yasal hakkını kullanarak marka tescil başvurusuna itiraz etmesinin TTK’nun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanan haksız rekabet niteliğinde olmadığı, bu nedenle istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Davacılar vekilinin hükmedilen manevi tazminat tutarlarının az olduğuna dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; her ne kadar Mahkemece TMK’nun 26. maddesi uyarınca davacılar …, … ve …’in adlarının haksız olarak kullanıldığı gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilmişse de, davalılar tarafından bu davacıların adlarının marka olarak tescili için başvuru yapıldığı, yalnızca …’in adının marka olarak tescil edildiği, davalılar tarafından bu markanın kullanıldığına dair de bir iddia ve delil bulunmadığı, tescilin de dava açıldıktan sonra gerçekleştiği, davanın açıldığı tarihten önce davacıların adlarının davalı şirketlerin ticari faaliyetlerinde kullanıldığının iddia edilmediği, davacıların adlarının marka olarak tescili için başvuru yapılmasının TMK’nun 26. maddesi anlamında haksız kullanım olmadığı, bu adların davalılar tarafından ticari faaliyetlerinde kullanılması halinde manevi tazminata hükmedilebileceği, manevi tazminat koşullarının mevcut olmadığı, bu nedenlerle davacılar vekilinin manevi tazminat tutarlarına ilişkin yaptığı istinaf talebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Tüm bu nedenlerle; davacılar vekili ile davalılar vekilinin tüm istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85’er TL harçtan, peşin alınan 59,30’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55’er TL eksik harcın davacılardan ve davalılardan ayrı ayrı alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacılar tarafından yapılan masrafların davacılar üzerinde bırakılmasına,b)Davalılar tarafından yapılan masrafların davalılar üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.