Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/63 E. 2023/1523 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2022/63 Esas
KARAR NO: 2023/1523 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2021
NUMARASI: 2019/369 E. – 2021/161 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin markasının emlak sektöründe dünya çapında tanınmış marka statüsünde olduğunu, tanınmışlık düzeyinin Türkiye’yi de kapsadığını, müvekkili şirkete ait www…com.tr alan adlı web sitesinde belirtildiği üzere Amerika’da 1971 yılında kurulmuş olan müvekkilinin bayilik sisteminin dünyada kurumsal gayrimenkul satışında lider ve aynı zamanda alanında dünyanın en yaygın ve tanınmış franchising markası olduğunu, …’a bağlı olarak faaliyet gösteren …’nin ülkemizde … A.Ş. Tarafından temsil edildiğini, müvekkili şirketin TPMK nezdinde tescilli bir çok markasının bulunduğunu, davalı şirketin müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin 36.sınıfta yer alan “sigorta hizmetleri, finansal ve parasal hizmetler, gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri, gümrük müşavirliği hizmetleri” için tescilli … nolu ve “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, müvekkili şirketin 35 ve 36.sınıflarda yer alan hizmetler için tescil ettirmek üzere … nolu ve “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, bu başvurunun davalının tescilli markası nedeniyle 36.sınıfta yer alan hizmetler bakımından reddine karar verildiğini ve davalıya ait markadan bu şekilde haberdar olduklarını, davalı şirkete ait markanın müvekkiline ait markalar ile iltibas yaratır nitelikte olduğunu, davalının davaya konu … tescil nolu ve “…” ibareli markayı kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, davalı şirketin müvekkiline ait şekil ve markaları www…com isimli site üzerinden izinsiz kullandığını iddia ederek, davalının davacıya ait “…” ve “… ŞEKİL” ibareli markalarını izinsiz kullanmasının, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalıya ait … tescil nolu ve “..” ibareli 36.sınıftaki hizmetler için tescilli markanını hükümsüzlüğüne, müvekkilinin markalarının izinsiz kullanılması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, hizmetin satışından müvekkilinin markalarının ekonomik bakımdan önemli katkısı bulunduğundan maddi tazminata makul bir payın eklenmesine, ayrıca 10.000,00 TL itibar tazminatı ve 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle müvekkilinin adresinin Dilovası/Kocaeli olması nedeniyle yetkili mahkemenin Gebze olduğunu, davanın yetkisizlik ile reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında franchise sözleşmesi bulunduğunu, 04/09/2018 tarihli aynı esas üzerinden yapılan delil tespitinde yer alan kullanımların ise franchise sözleşmesinden kaynaklı kullanımlar olduğunu, davacı yanın müvekkiline usulüne uygun fesih yapmadığı gibi dava dosyasında haklılığını gösterir olarak herhangi bir bilgi ve belge sunmadığını, davacının iddiası olan kullanıma dair linkler ve internet sitelerinin ise, franchise sözleşmesi kapsamında belirlenen süreler içinde bazılarının kapatıldığını, bazılarının ise markanın tükenmesi ilkesi ve franchise sözleşmesi gereği gerekli zamanlar içerisinde kapatılacağını, davacının bu durumu kötüniyetli olarak öne sürdüğünü, davacının müvekkili markasına açmış olduğu hükümsüzlük davasının ise dava açma ehliyetinin suistimal edildiği ve yok hükmünde olduğunu, davacının marka takibini gördüğü halde 2015 yılında itiraz etmediğini ve müvekkiline müsaade ettiğini, bunun da uzun süre sessiz kalma anlamına geldiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/03/2021 tarihli 2019/369 E. – 2021/161 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporları ve sunulu tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; davalının, davacıya ait tescilli / tanınmış markaları ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olacak şekilde, herhangi bir hakka dayalı olmaksızın kullandığı, izahı yapılan mevzuat gözetildiğinde davalı eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, sona erdirilmesine, davalı markasının aynı nedenlerle hükümsüz kılınması gerekeceğine karar vermek gerekmiş yine tazminat talepleri yönünden, davacının zararını tespitin mümkün olmadığı, anlaşılmakla tazminat miktarlarının TBK 50. maddesi gereği takdiren belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla davalının kullanım durumu, sunulan deliller hak ve nesafet izahı yapılan değerlendirmeler kapsamında ayrıntıları yukarıda belirtildiği üzere talebe bağlı kalınarak, SMK 151/2-c kapsamında takdiren 20.000,00 TL üzerinden maddi tazminatın kabulüne yasal şartları oluşmayan SMK 151/4 ve 150/2 ye dayalı maddi tazminat taleplerinin reddi ile yasal şartları oluşan manevi tazminatın takdiren 10.000,00 TL üzerinden kabulüne dair; -Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının davacı adına tescilli “… ” ve “…+ şekil” ibareli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu kapsamda davalıya ait web siteleri, facebook hesabı ve sair internet ortamında, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında davacıya ait markaların kullanılmasının ve bu markalar altında hizmetlerin piyasaya sürülmesinin durdurulmasına ve önlenmesine, tecavüz teşkil eden markaların bulunduğu iş evrakı, katalog, ürün ve araçlar ile her türlü tanıtım vasıtalarına davalının uhdesinde kalacak şekilde el konulmasına ve kararın kesinleşmesine müteakip imhasına,-Markanın izinsiz kullanımdan kaynaklanan maddi zarar yönünden, 20.000,00 TL maddi tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İtibar tazminatı talebinin reddine, -Manevi tazminat yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davalıya ait … numara ile 36.sınıfta tescilli … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, ” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacının maddi tazminat talebi 10.000,00 TL olmasına ve herhangi bir ıslah olmadığı halde 20.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin internet sitelerinde kullanımlarının davacı ile imzalamış olduğu franchise sözleşmesinin geçerli olduğu dönemlere ait olup, dava tarihi itibariyle davacı markasının kullanımının mevcut olmadığını, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin sona erdiği 01/2018 tarihinden sonra site içerisinde davacıya ait “…” markasının hiçbir surette kullanılmadığını, sadece alan adında yer aldığı şekli ile bir kullanımın olduğunun görüleceğini, dava tarihi itibariyle davacı markasının ihlal edilmemiş olması nedeniyle tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili adına tescilli … numaralı “…” markasının müvekkil tarafından kullanılmadığını, sadece tescil edildiğini, aktif olarak kullanılmayan bir marka nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacı adına 36. sınıfta “…” markasının tescili için TPMK’na … – … – … başvuru numaraları ile yaptığı tescil başvurularının TÜRKPATENT Kurumu tarafından birden fazla kere reddedildiğini, müvekkilini markasının benzerlik incelemesinden geçerek tescil edildiğini, buna rağmen davacının “…” markasının gerçek hak sahibi olduğuna hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Davanın, 556 SAYILI KHK hükümlerine göre görülmesi gerektiği, SMK hükümlerine göre karar verilemeyeceğini,Davacı markasının Türkiye’de tanınmış bir marka olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının markasının WIPO koruması altında olmadığını,Müvekkilinin tescilli markasının kötü niyetli olarak tescil edildiğini, kullanıldığını ve davacı markasına zarar verildiğini ortaya koyan herhangi bir tespit bulunmadığını, Taraf markalarının karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesinin varsayıma dayandığını, müvekkilinin markasının bir bütün olarak incelenmediğini ve esaslı unsuru olan “gayrimenkul” ibaresi yokmuş gibi hüküm kurulduğunu, Davacının markası hukuka aykırı olarak kullanılmadığından haksız rekabet koşullarının oluşmadığını, Davacı tarafın dava dilekçesinde; maddi tazminat istemini “yoksun kalınan kazanç” üzerinden hesaplanmasını talep ettiği halde, mahkeme kararına esas alınan hesaplamada ise davacının tazminat talebinin “lisans sözleşmeleri” baz alınarak hesaplandığını, davacının talebine aykırı şekilde yapılan bir hesaplamaya dayanılarak tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin tescilli markasının, davacının markası ile benzerlik taşımadığını, müvekkili adına tescilli markanın tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatinin dayanaktan yoksun olduğunu, dava tarihi itibariyle, davacının 36. sınıfta “…” şeklinde tescilli bir markasının bulunmadığını belirterek, istinaf konusu mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı adına tescilli markaların tescil kayıtlarının dava dilekçesi ekinde sunulduğu görülmekle, incelenmesinde; 12/02/1996 başvuru tarihli, … tescil numaralı “…” markasının 35 ve 36. sınıflarda, 12/02/1996 başvuru tarihli, … numaralı “…” markasının 36. sınıfta, … tescil numaralı “…” markasının 01, 02, 03, …..42. sınıflarda, 01/02/2018 başvuru tarihli, … numaralı “…” ve … numaralı “… ” markasının 35 ve 36. sınıflarda “Emlak (gayrimenkul) komisyonculuğu” hizmetlerini de kapsayacak şekilde tescilli oldukları tespit edilmiştir. Davalıya ait markanın tescil kaydı dosyada mevcut olmamakla birlikte; bilirkişi raporunda yer alan tescil kaydına göre; 16/02/2015 başvuru tarihli, … tescil numaralı “…” markasının 36. Sınıfta “Sigorta hizmetleri. Finansal ve Parasal Hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri” için tescilli olduğu tespit edilmiştir. İlk derece Mahkemesince delil tespiti amacıyla bilgisayar uzmanı bilirkişi …’dan alınan 04/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; tarafınca 05 Aralık 2018 saat 11:00’da incelenen web sitesindeki ekran görüntülerinin ve içeriklerinin raporda sunulmuş olup, davalı tarafın, 2016 yılı ve öncesinde, davacıya ait “…” markasını ve logosunu internet sitesinde, … sayfasında ve işyeri tabelasında kullanmış olduğu, davalıya ait “…” markasının kullanıldığı … sayfasının yayına devam ettiği, davalı tarafın http://….cam ve http://…com domain adlı internet sitelerinin sahibi olduğu, http://…com alan adlı web sitesinin halen açık olduğu ancak içeriğinde “…” markasının kullanılmadığına dair görüş bildirdiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 14/01/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Davacının “…” markası ve bunun kısaltması olan “…” unsurlarına ilişkin gerçek hak sahibi konumunda olduğu, davalının “…” markasının tescil edildiği tarihte davacının markalarının SMK m.6/4 ve m.6/5 anlamında tanınmış olduğu, taraflar arasındaki franchise sözleşmesi hükümlerinin ihlal edilerek davalı tarafından davacının “…” markası ile karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik gösteren “…” markasının davalı tarafından tescili eyleminin, kötüniyetli olarak değerlendirilmesi hususundaki takdirin mahkememize ait olduğu, davalının “… markasının, davacının “…” asli unsurlu markaları ile görsel, işitsel ve anlamsal olarak karıştırıldığında ilgili tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline sebebiyet vereceği, davalının www…com ibaresini alan adı olarak kullanmasının; www…com domain adresli web sitesini kullanmasının; 2016 yılında Facebook sayfalarında “…” markasına yer vermesinin karıştırılma ihtimaline yol açtığı, dosyadaki mevcut belgelere göre hesaplama yapıldığında, minimum g.safı gelir baz alınacak olursa toplam 10.000,00 USD karşılığı Türk Lirası, aylık miktar baz alınacak olursa 9.000,00 USD karşılığı Türk Lirası olabileceği, 21/11/2018 tarihi itibariyle, Merkez Bankası USD Efektif Satış Kurunun 5,3674 olduğu dikkate alındığında; 10.000,00 USD karşılığının 53.674,00 Türk Lirası, 9.000,00 USD karşılığının 48,306,60-Türk Lirası olabileceği tespit, görüş ve kanaatleri bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hükümsüzlüğü, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi, manevi ve itibar tazminatı davasıdır.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından karara karşı istinaf yargı yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin, müvekkilinin tescilli markasının, davacının markası ile benzerlik taşımadığı, müvekkili adına tescilli markanın tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatinin dayanaktan yoksun olduğu, markanın kötüniyetle tescil edilmediği, davacının “…” esas unsurlu tescilli markasının bulunmadığına dair istinaf talepleriyle ilgili yapılan incelemede; davalı adına tescilli davaya konu … tescil numaralı “…” markasının ve davacı adına daha önce tescil edilmiş olan … tescil numaralı “…”, … numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markalarının 36. sınıfta “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.” için tescilli oldukları, her iki markada da “…” rakamının ortak unsur olarak yer aldığı, diğer esas unsurun ise davacının markalarında “…”, davalının markasında ise “…” harfi olduğu, davalının markasında yer alan “…” ibaresinin tanımlayıcı bir ibare olması nedeniyle markaya ayırt edicilik katmadığı, davacının gayrimenkul komisyonculuğu hizmetlerinde bilinir hale gelen markasında yer alan “…” ibaresinin baş harfi olan “…” harfi ile markanın diğer unsuru olan “…” ibaresinin bir araya getirilmesi ile oluşan davalı markasının ortalama tüketici nezdinde ilişkilendirilme ihtimalinin bulunduğu, davalının markasının davacı şirketin seri markası olduğunun zannedilebileceği, bu nedenle SMK’nun 6/1. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun mevcut olduğu, ayrıca davalı ile davacı arasında franchising sözleşmesi mevcut olduğu halde davalının “…” esas unsurlu markayı tescil ettirmekle davacının markasının tanınmışlığından haksız yarar elde etmeyi amaçladığı, marka tescilinin kötüniyetli tescil olması nedeniyle SMK’nun 6/9. maddesindeki hükümsüzlük koşulunun mevcut olduğu kanaatine varılmakla, davalı vekilinin marka hükümsüzlüğüne ilişkin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davalı vekilinin müvekkilinin marka kullanımlarının franchising sözleşmesinin devam ettiği döneme ait olduğunu, daha sonra yalnızca alan adlarında markanın kullanıldığı, bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğine dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; dava açıldıktan sonra yapılan delil tespitiyle ilgili alınan bilirkişi raporu ile davalının franchising sözleşmesi sona erdikten sonra dahi http://…cam ve http://…com alan adlarını kullandığı, http://…com alan adlı web sitesinin halen açık olduğunun tespit edildiği, SMK’nun 7/3-d. maddesi uyarınca markanın internet ortamında ticari etki yaratacak şekilde alan adı olarak kullanılmasının dahi marka hakkına tecavüz olarak tanımlandığı, bu nedenle davalının davacıya ait tescilli markayı gayrimenkul komisyonculuğu faaliyetlerinin tanıtıldığı internet sitelerinde alan adı olarak kullanmak suretiyle davacının marka haklarını ihlal ettiği kanaatine varılmakla, tecavüzün ve haksız rekabetin bulunmadığına dair istinaf talepleri de yerinde bulunmamıştır. Davalı vekilinin, davada 556 sayılı KHK’nın uygulanması gerektiğine dair istinaf talebiyle yapılan incelemede; davanın açıldığı tarihte Sınai Mülkiyet Kanununun yürürlükte olduğu, bu nedenle davada Sınai Mülkiyet Kanunun uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, bu konudaki istinaf talebi de yerinde bulunmamıştır.Davalı vekilinin, davacı tarafın dava dilekçesinde; maddi tazminat istemini “yoksun kalınan kazanç” üzerinden hesaplanmasını talep ettiği halde, mahkeme kararına esas alınan hesaplamada ise davacının tazminat talebinin “lisans sözleşmeleri” baz alınarak yapıldığına ilişkin istinaf talebi ile ilgili dosya incelendiğinde; davacı vekilinin dava dilekçesinde maddi tazminatın SMK’nun 151/2. maddesinde sayılan usullerden hangisine göre hesaplanmasını talep ettiğine dair bir açıklamada bulunmadığı, Mahkemece bu konuda açıklama yapması için süre verilmesi üzerine, dosyaya sunduğu 17/03/2020 tarihli dilekçesi ile maddi tazminatın 6769 sayılı SMK 151/2-c maddesine göre hesaplanmasını talep ettiği, delil olarak da dosyaya franchising sözleşmesi örneğini sunduğu, bu nedenle mahkemece lisans bedeline göre tazminat hesaplaması yapılmasının talebe uygun olduğu anlaşılmıştır.Davalı vekilinin ; davacının maddi tazminat talebinin 10.000,00 TL olmasına ve herhangi bir ıslah olmadığı halde 20.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğuna dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak yalnızca 10.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, yargılama sırasında bu talebini artırmak için ıslah veya bedel artırım dilekçesi sunmadığı halde Mahkemece talep aşılarak 20.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesinin usule uygun olmadığı, davalı vekilinin buna ilişkin istinaf talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücretleriyle ilgili kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle, yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı kullanımlarının davacı adına tescilli “…” ve “…+ şekil” ibareli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu kapsamda davalıya ait web siteleri, facebook hesabı ve sair internet ortamında, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında davacıya ait markaların kullanılmasının ve bu markalar altında hizmetlerin piyasaya sürülmesinin durdurulmasına ve önlenmesine, tecavüz teşkil eden markaların bulunduğu iş evrakı, katalog, ürün ve araçlar ile her türlü tanıtım vasıtalarına davalının uhdesinde kalacak şekilde el konulmasına ve kararın kesinleşmesine müteakip imhasına, markanın izinsiz kullanımdan kaynaklanan maddi zarar yönünden, 10.000,00 TL maddi tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, itibar tazminatı talebinin reddine, manevi tazminat yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalıya ait … numara ile 36.sınıfta tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 1-6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2. maddesi uyarınca İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin30/03/2021 tarihli, 2019/369 Esas, 2021/161 Karar sayılı KALDIRILMASINA,2-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Davalı kullanımlarının davacı adına tescilli “… ” ve “…..+ şekil” ibareli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, -Bu kapsamda davalıya ait web siteleri, Facebook hesabı ve sair internet ortamında, iş evrakı ve tanıtım vasıtalarında davacıya ait markaların kullanılmasının ve bu markalar altında hizmetlerin piyasaya sürülmesinin durdurulmasına ve önlenmesine, -Tecavüz teşkil eden markaların bulunduğu iş evrakı, katalog, ürün ve araçlar ile her türlü tanıtım vasıtalarına davalının uhdesinde kalacak şekilde el konulmasına ve kararın kesinleşmesine müteakip imhasına, -Markanın izinsiz kullanımdan kaynaklanan maddi zarar yönünden 10.000,00 TL maddi tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İtibar tazminatı talebinin reddine, -Manevi tazminat yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davalıya ait … numara ile 36.sınıfta tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,3-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile 853,87 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tecavüz, haksız rekabet ve hükümsüzlük talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,c-Davacı vekili için maddi tazminat davası için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç-Davacı vekili için manevi tazminat davası için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d-Davalı vekili için reddedilen itibar tazminatı davası için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,e-Davacı tarafından yapılan: 3.700,00 TL bilirkişi ücreti, 266,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.966,50 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 2.974,87 TL ve 548,23 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.523,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, f-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden;a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınıp davalıya verilmesine,c-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 20/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.