Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/6 E. 2023/1412 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/6 Esas
KARAR NO: 2023/1412 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2021
NUMARASI: 2020/46 E. – 2021/1040 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin antrepo şirketi olduğunu, davalı şirkete ait eşyaların müvekkili şirketin antreposunda depo edildiğini, davalının icra takibine geçilinceye kadar müvekkili şirketi oyalayarak beklettiğini, bugün yarın ödeyeceğiz diyerek kötü niyetli davrandığını, davalı ile müvekkili arasında yapılan ticari iş neticesinde müvekkili şirket tarafından 15/03/2019 tarihli … seri numaralı 19.600,00 TL bedelli fatura kesildiğini, belirtilen faturanın davalı şirkete gönderilerek fatura bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı şirketin faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini, davalı tarafça fatura bedeli ödenmediğinden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız itiraz ettiğinden takibin durduğunu, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak bir sonuç alınamadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla , davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, haksız olarak itiraz edildiğinden davalının en az %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, icra inkar tazminatına hüküm tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin mobilya alım, satım ve ithalat işi ile iştigal ettiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında mobilya ithalatından kaynaklanan antrepo sözleşmesi imzalandığını, sözleşme minvalinde müvekkili şirketin ithal ettiği malların davacı şirket deposunda saklanacağı ve karşılığında davacı şirkete saklama süresi boyunca belirli bir miktar para ödeneceğini, sözleşme gereğince müvekkili şirketin mobilyaların saklanması edimini yerine getiren davacıya gerekli ödemeleri yaptığını, ancak müvekkili şirketin haberinin dahi olmadığı ve muhteviyatı katalogdan ibaret olan ve total ağırlığı 2,5 kg’dan ibaret olan malların davacının deposunda esas saklanması gereken mobilyalar ile saklandığını, saklama konusu malların maddi değerleri, ağırlıkları ve kapladıkları alan açısından değerlendirme yapıldığında saklanması karşılığında fatura edilen tutarın son derece fahiş bir miktar olduğunu, bu fahiş bedelin de müvekkili şirket tarafından haklı olarak ödemekten imtina edildiğini, anlaşma yoluna gidilmek istendiğini, ancak davacı şirketin dava açma yolunu tercih ettiğini, 2013-2015 yılları arasında davacının düzenlediği faturalar incelendiğinde, her bir faturada ardiye edilen malların ağırlığının 1700 kg ile 2500 kg arasında değişirken ardiye ücretinin ortalama 1000 TL olarak tespit edildiğini, bu yıllar arasında fatura edilen tüm ardiye ücretlerinin davacıya ödendiğini, davacının düzenlediği tasfiye bildirim tutanağında yer alan 2,5 kg’lık ürünün davacı şirket tarafından 30/10/2014 tarihinde ardiye edildiğini, bu tarihe yakın tarihlerde davacı şirket tarafından düzenlenmiş iki adet fatura bulunduğunu, bunlardan ilkinin 17/09/2014 tarihli 155 kg’lık bir ürün için 200,00 TL ardiye ücreti faturası, ikincisinin ise 20/11/2014 tarihli 4567,05 kg’lık ürün için 1.300 TL’lik ardiye ücreti faturası olduğunu, bu iki fatura tutarı ile karşılaştırıldığında davacının total ağırlığı yalnızca 2,5 kg’dan ibaret ürünlerin ardiyesi için tespit ettiği 19.600 TL’lik ücretin son derece fahiş olduğunu, faturanın düzenlenmesi öncesinde müvekkili şirket yetkililerine mevzubahis ürünün saklanmasından doğan bir ücretin varlığından da bahsedilmeyerek tasfiyeye ilişkin bildirim gönderildiğini, müvekkilinin iyi niyetli bir şekilde ardiyeye konu ürünlerin maddi değerinin olmamasından mütevellit ürünlerin tasfiyesini istediğini, zira müvekkilinin hiçbir maddi değeri bulunmayan ürünlerin ardiyesi için ödemesi gereken bir ücret bulunmadığı kanaatini davacı şirkete ilettiğini, 2,5 kg’dan ibaret malların 2014 yılında ardiye edildiğini, davacının kendi sunduğu delillerden görüleceği üzere tasfiye bildirimini bu ardiye tarihinden dört yıl sonra olan 27/04/2018 tarihinde gerçekleştirdiğini, davacının kötü niyetli bir şekilde hareket ederek müvekkiline ait olup hiçbir maddi değeri bulunmayan katalog nevi malları gereğinden fazla ve uzun süre elinde bulundurarak kendi lehine fazladan ardiye ücreti sağladığını, bu noktada saklama ücretinin fahiş olmasına sebebiyet veren davranışının kötü niyetli olduğunun başka bir kanıtının da malların hiçbir bildirim yapılmaksızın dört yıl boyunca saklanmış olması olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı tarafından kötü niyetli şekilde hareket edilmesi neticesinde fahiş şekilde belirlenen ardiye ücretinin kabulünün mümkün olmaması ve ardiye edilen ürünlere nazaran hiçbir maddi değerinin bulunmaması karşılığında yargılamaya muhtaç olan ardiye bedelinin hakkaniyete uygun şekilde tespit edilmesi için dosyanın bilirkişiye tevdini, akabinde bu tutarın fahiş kısmının haksız takibe konu olduğundan davacı şirketin %20’den aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatına hükmedilmesine, hiçbir değeri bulunmayan ardiye konusu mallar için ardiye ücreti doğamayacağından davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2021 tarihli 2020/4E. – 2021/1040 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ardiye hizmeti alınması noktasında ihtilaf olmayıp ihtilafın ardiye süresi ve fiyatı hususunda olduğu, tarafların incelenen defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden süresinde açılış tasdiklerinin yapıldığı, kural ve standartlara uygun tutulduğu, ticari defterlerinin birbirlerini teyit ettiği, süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı bu sebeple sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, taraf defterlerinden de sabit olduğu üzre aralarında ticari ilişkinin bulunduğu ve ticari ilişkinin taraflarca da inkar edilmediği, incelenen yıllarda davacı tarafından davalıya 37 adet toplamda 40.360,42 TL tutarında fatura düzenlendiği, davalı tarafından davacı tarafa 37 parça halinde toplam 20.760,42 TL ödeme yapıldığı, davacının 2014-2019 yıllarına ait ticari defterlerinde takip tarihi olan 20/04/2019 tarihi itibariyle davacının davalıdan 19.600,00 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, davalının incelenen ticari defterlerinde takip tarihi olan 20/04/2019 tarihi itibariyle davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı ,takip dosyası incelendiğinde takip dayanağının davacı tarafından davalıya düzenlenen 15/03/2019 tarihli … seri numaralı 19.600,00 TL tutarlı faturadan kaynaklandığının sabit olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğu üzre tek taraflı düzenleme imkanı olan faturanın düzenlenmesinin adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmayacağı, takibe konu fatura incelendiğinde muhteviyatının ”ardiye” bedeli olduğu, faturanın teslim alan kısmında imza olmadığı gibi davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı da olmadığı, takibe konu fatura ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uluslararası taşıma uzmanı bilirkişi tarafından tesbit edildiği üzre , 30/10/2014 tarihinde Erenköy Gümrük Müdürlüğünce tescil edilen … nolu antrepo beyannamesi muhtevası eşyanın davalı tarafından ülkeye ithal edildiği, ithale konu emtianın toplamda 51 kap , brüt 2.513,5 kg ağırlığında kanepe cinsi emtia olduğu, CMR belgesine göre İtalya’dan taşınan eşyanın 48 kap, 2.511 kg mobilya 3 kap 2,5 kg aksesuar şeklinde olduğu, davacının sunmuş olduğu belgelere göre 14/04498 nolu antrepo defterine 30/10/2014 tarihinde 51 kap 2.513,5 kg olarak girişi yapılan eşyanın 48 kap 2.511 kg’ın 30/10/2014 tarihinde … nolu gümrük giriş beyannamesi ile antrepo rejiminden çıkartılarak millileştirildiği, bu hususta da taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, ithal edilen toplam emtiadan antrepoda kalan miktarın ise 3 kap 2,5 kg olduğu, bu hususun da antrepo defteri kayıtlarına göre sabit olduğu, davaya ve takibe konu faturanın da tam olarak 3 kap 2.5 kg ağırlığındaki emtianın ardiye ücreti olarak düzenlendiği, antrepo rejimi açısından yürürlükteki ikincil mevzuat incelendiğinde 13/08/2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve halen meri olan Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2010/41 sayılı Genelgesinde belirtildiği üzre ”…6 ayı aşan süreyle gümrük gözetimi ve denetimi altında genel antrepolarda bulunan ancak sahipleri veya kanuni temsilcileri veya kanuni mirasçıları tarafından işlemleri takip edilmeyen herhangi bir adli veya idari yargılamaya konu olmayan eşyaya yeni bir gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanıma tabi tutulması amacıyla 30 günlük süre verildiği yönünde, antreponun işleticisi tarafından sahibine veya kanuni temsilcisine veya kanun mirasçısına tebligatta bulunulacaktır. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 101/1 fıkrası gereğince gümrük idarelerince tayin edilen 30 günlük süre içerisinde gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmayan veya sahip, kanuni temsilcisi ya da kanuni mirasçıları tarafından antrepoda kalmaya devam etmesini istedikleri yönünde talepte bulunulmayan eşyanın Gümrük Kanunu’nun 117’nci maddesinin (g) bendi uyarınca tasfiye edilmesi uygun bulunmuştur.” şeklinde olmakla müdürlüğün bu genelge ile antrepolarda bulunan ve 6 ay içerisinde işlem yapılmayan eşyaların tasfiyesinin nasıl yapılacağını düzenlediği, genelge doğrultusunda işlem yapılması ve eşyanın sahibinden antrepo sürecinin devamına yahut tasfiyesine ilişkin beyan alınması zorunlu olmakla somut olayda davacının antreposunda kalan davalıya ait 2.5 kg ağırlığındaki emtia içinde davalıya görüş sormasının yasal bir zorunluluk olduğu , dosya incelendiğinde emtianın 30/10/2014 tarihinde antrepoya girişinin yapıldığının sabit olduğu, girişi yapılan eşya ile ilgili olarak genelge doğrultusunda 6 aylık zaman sonunda en geç 30/04/2015 tarihinde bildirimde bulunması gerektiği, dosyada mevcut belgelerden davalı tarafından tasfiye işlemlerine başlanılması seçeneği işaretlenerek genelge ekindeki tasfiye beyanı formunun kaşelenip imzalandığı, ancak formda tarih bilgisine ise rastlanılmadığı, davacının sunmuş olduğu evraklardan anlaşılacağı üzre Erenköy Gümrük Müdürlüğünün 24/04/2018 tarihli yazısı ile davacı şirkete davaya konu eşyanın tasfiyesini sorduğu, yapılan yazışmalardan davalının 12/04/2018 tarih … sayılı dilekçe ile tasfiye talebinde bulunulduğunun anlaşıldığı, yine davacının 27/04/2018 tarihinde idareye verdiği cevapta tasfiye edilmesi gereken 3 kap, 2,5 kg ağırlığındaki emtianın cinsinin ise belirtilmediği, hülasa dosyada davaya konu emtianın antrepodan tasfiye edildiğine dair belge de bulunmadığı, davaya ve takibe konu faturada emtianın antrepoda kaldığı gün olarak faturadaki yazı bütünlüğünden farklı olarak el yazısı ile 1600 rakamının derc edildiği, yukarıda zikredildiği üzre emtianın antrepoya giriş tarihinin 30/10/2014 olduğu dikkate alındığında fatura tarihi olan 15/03/2019 tarihi itibariyle emtianın antrepoda kalış süresinin 1597 gün olacağı, bununda ay olarak hesaplandığında 52,5 aya tekabül edeceğinin rapor kapsamında sabit olduğu, davacının işletmiş olduğu antrepoda davalının 2.5 kg’lık emtiası için saklama hizmeti verdiğinin dosya kapsamında ve taraflar bakımından da sabit olduğu, ancak takip dayanağı faturanın düzenlenmesinde ve denetlenmesinde hem ardiye süresinin hem de ardiye birim ücretinin bilinmesinin gerekeceği, oysa dosya kapsamında ardiye birim ücreti hususunda her hangi bir veri bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça farklı tarihlerde düzenlenmiş ardiye faturaları sunularak ortalama ardiye ücretinin 1000,00-TL olduğu beyan edilse de , sunulan bu faturaların bilirkişilerce incelendiği ve ardiye birim fiyatı ile ilgili bedel bilgisi içermediğinin görüldüğü, bilirkişilerce hesaplama yapabilmek ve davaya konu faturanın sıhhatinin denetlenebilmesi açısından davacı tarafından sunulan faturalarda yer alan ağırlık ve fiyat bilgisinden hareketle ortalama bir fiyat oluşturma gayesi ile 12 adet fatura seçildiği ve bu faturalardaki bilgiler ışığında brüt 1 kg için 1 günlük ardiye bedelinin 0,18 TL olarak tesbit edildiği, davaya konu emtia toplam 3 kaptan müteşekkil 2,5 kg olmakla günlük ardiye ücretinin (2,5 x 0,18 TL) =0,45 TL olacağı, davaya konu ardiye edilen emtianın 2.5 kg ve mobilya kataloğu olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla yapılan hesaplamanın bilimsel olduğu gibi hakkaniyete de uygun olduğu, zira 2.5 kg’lik katalog emtiası için davacının davalıya tanzim etmiş olduğu faturanın fahiş ve denetlenemez olacağı, Gümrükler Genel Müdürlüğünün genelgesi doğrultusunda 6 ay içerisinde antrepodaki emtianın gümrük rejiminden çıkarma veya devam etme konusunda beyan zorunluluğu düşünüldüğünde 2020/41 sayılı genelgenin EK1 beyan formunun 30/04/2015 tarihinde verilmiş olabileceğinin bilirkişilerce tespit edildiği, mahkememizce de yapılan bu hesaplamanın bilimsel ve denetime uygun bulunmakla benimsendiği, tasfiye işlemlerinin ortalama 1 ay sürebileceği göz önüne alındığında emtianın 31/05/2015 tarihinde tasfiyesinin tamamlanmış olması gerekeceğinden davacının 213 günlük ardiye ücretine hak kazanabileceği bu durumda davacının davalıdan talep edebileceği ardiye ücretinin (213 gün x 2,5 kg x 0,18 TL) = 95,85 TL olabileceğinin konusunda uzman bilirkişi tarafından hesap edilmekle mahkememizce de yapılan hesaplamaya, hesaplama gerekçeli ve denetime uygun bulunmakla itibar edildiği ,davalının tasfiye talebine rağmen tasfiyenin başlangıcının 30/04/2015 tarihinde olmamasından dolayı davacının antreposundaki ardiyeden davalının sorumlu olamayacağı mahkememizce anlaşılmış, 20/05/2021 tarihli bilirkişi raporu gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun bulunmakla hükme esas alınmış ve açılan davanın 95,85-TL asıl alacak üzerinde kabulüne karar verilerek fazlaya ilişkin talep reddedilmiş, alacak likit olmayıp yargılama neticesinde sarahiyete kavuştuğundan icra inkar tazminatı talebi reddolunmuş, davalının kötüniyet tazminatı talebi ise davacının yapmış olduğu takipte tümden haksız olmaması ve bilhassa davacının takipte kötüniyetli olduğu da ispat edilememiş olmakla reddedilmiş ve açılan davanın kısmen kabulüne; -İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 95,85 TL asıl alacak üzerinden devamına,-Fazlaya ilişkin talebin reddine, -Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, -Alacak likit olmayıp yargılama sonucu sarahiyet kesbettiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine,-Kanıtlanamayan kötü niyet tazminatının reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşme gereği davalıya ait bir kısım malları ardiye ettiğini, karşılığında davacı tarafça kendilerine ödemeler yapıldığını, ancak dava konusu olan mallar için ödenmesi gereken 19.600,00 TL ardiye bedelinin ödenmediğini, düzenledikleri faturanın kendilerine iade edildiğini, Bu malların uzun süre ardiyede kalmasında müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, davalının 18/04/2018 tarihinde verdiği tasfiye beyanı üzerine vakit kaybetmeden 27/04/2018 tarihinde tasfiye işlemlerine başladıklarını, gümrük antreposunda bulunan eşya için kesin bir sürenin olmadığını, Bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın doğru olmadığını, ağırlığı 1 tondan az olan mallar için ardiye ücretinin 1 ton üzerinden hesaplandığını, mahkemece hükmedilen 95,85 TL bedelin oldukça düşük olduğunu, müvekkilini zarara uğratacağını beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulüne, davanın 19.600,00 TL fatura bedeli üzerinden kabulüne, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davacının haksız ve kötüniyetli olduğunun açık olduğunu, gümrük mevzuatına açıkça aykırılık teşkil eden tutumuna rağmen kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin Yargıtay kararları ile çelişkili olduğunu belirterek, yerel mahkemece kötüniyet tazminatının reddine dair kararın kaldırılmasına ve tarafları lehine reddedilen takip alacağının %20’sinden az olmamak üzere davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 19.600,00 TL asıl alacak ve 173,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.773,98 TL alacağının tahsiline yönelik 20/04/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, alacağın dayanağının 15/03/2019 tarihli, 19.600,00 TL bedelli fatura olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalıya 03/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 08/05/2019 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.İcra dosyasına sunulan fatura örneği incelendiğinde; davacı tarafça davalı adına düzenlenen 15/03/2019 tarihli, … seri numaralı, 19.600,00 TL bedelli fatura olduğu, Antrepo no/tarih bilgisinin … ve 30/10/2014 olduğu, depoda kaldığı günün 1600 olarak yazıldığı, palet/ağırlık bilgisinin 3 ve 2,5 kg. olarak belirtildiği tespit edilmiştir.Davaya konu mallarla ilgili Gümrük belgeleri incelendiğinde; davalı şirketçe 18/04/2018 tarihinde malların tasfiye edilmesinin Gümrük Müdürlüğü’nden talep edildiği, bu durumun Gümrük Müdürlüğü tarafından 24/04/2018 tarihli yazı ile davacı şirkete bildirildiği, davacı şirketin de 27/04/2018 tarihli yazı ile Gümrük Müdürlüğüne bu mallarla ilgili bilgileri gönderdiği tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince taşıma uzmanı Mütteki … ve mali müşavir …’dan alınan 20/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafça incelemeye sunulan 2014-2019 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden süresinde açılış tasdiklerinin yapıldığı, kural ve standartlara uygun tutulduğu, ticari defterlerinin birbirlerini teyit ettiği, süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı görüldüğünden davacı lehine delil vasfının bulunduğu, davalı tarafça incelemeye sunulan 2014-2019 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden süresinde açılış tasdiklerinin yapıldığı, kural ve standartlara uygun tutulduğu, ticari defterlerinin birbirlerini teyit ettiği, süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı görüldüğünden davalı lehine delil vasfının bulunduğu, davacı tarafa ait incelenen ticari defterlerde davalı ile aralarında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacının davalı ile olan ticari ilişkisini 120.01.0175 no.lu alıcılar cari hesap kodunda takip ettiği, davacı tarafından davalı tarafa düzenlenen faturaların bu hesabın borcunda, davalı tarafından davacı tarafa yapılan ödemelerin ise bu hesabın alacağında kayıt altına alındığı, davacı tarafından davalıya 37 adet toplam 40.360,42 TL tutarında fatura düzenlendiği, davalı tarafından davacı tarafa 37 parça halinde toplam 20.760,42 TL ödeme yapıldığı, davacının 2014-2019 yıllarına ait ticari defterlerinde takip tarihi olan 20/04/2019 tarihi itibariyle davacının davalıdan 19.600,00 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, davalı tarafa ait incelenen ticari defterlerde davacı ile aralarında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalının ticari defterlerinde davacı ile olan ticari ilişkisini 329.01.058 no.lu satıcılar cari hesap kodunda takip ettiği, davacı tarafından davalı tarafa düzenlenen faturaların bu hesabın alacağında, davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin bu hesabın borcunda kayıt altına alındığı, davalının incelenen ticari defterlerinde takip tarihi olan 20/04/2019 tarihi itibariyle davalının davacıya borç alacağının olmadığı, bakiyenin sıfır olduğunun görüldüğü, takibin dayanağının fatura alacağı olduğu, davacının ticari defterlerinde davacının davalıdan takip tarihi olan 20/04/2019 tarihi itibariyle 19.600,00 TL alacaklı olduğu, bu alacağın davalı tarafından davalıya düzenlenen 15/03/2019 tarihli … seri numaralı 19.600,00 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, ancak salt fatura düzenlenmesinin adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmayacağını, adına fatura düzenlenen kişinin fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için ya düzenlenen faturayı tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde fatura ve mündericatına itiraz etmemiş olması ya da faturanın ihtiva ettiği mal veya hizmetin tarafına tesliminin yapılmadığını ispatlaması gerektiğini, faturanın incelenmesinde davacı şirket tarafından davalı şirket unvanına düzenlenmiş olduğu, faturanın açık yani bedeli ödenmemiş fatura olduğu, fatura muhteviyatının ”ardiye” bedeli olduğu, faturanın teslim alan kısmında imza olmadığı, faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, takibe konu fatura ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı tarafından 30/10/2014 tarihinde Erenköy Gümrük Müdürlüğünce tescil edilen … nolu antrepo beyannamesi muhtevası eşyanın toplamda 51 kap , brüt 2.513,5 kg ağırlığında kanepe cinsi emtia olduğunun tespit edildiğini, dosya kapsamında sunulu CMR belgesine göre İtalya’dan taşınan eşyanın 48 kap, 2.511 kg mobilya 3 kap 2,5 kg aksesuar şeklinde olduğunun tespit edildiği, davacının sunduğu beyana göre 14/04498 nolu antrepo defterine 30/10/2014 tarihinde 51 kap 2.513,5 kg olarak girişi yapılan eşyanın 48 kap 2.511 kg’ın 30/10/2014 tarihinde … nolu gümrük giriş beyannamesi ile antrepo rejiminden çıkartılarak millileştirildiği, toplam kalan miktarın 3 kap 2,5 kg olduğu, bu hususun da antrepo defterine işlendiğinin tespit edildiğini, Antrepo Rejimi açısından, 13/08/2010 tarihli TCRG’de yayınlanan ve halen yürürlükte olan Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2010/41 sayılı Genelgesinde, ”…6 ayı aşan süreyle gümrük gözetimi ve denetimi altında genel antrepolarda bulunan ancak sahipleri veya kanuni temsilcileri veya kanuni mirasçıları tarafından işlemleri takip edilmeyen herhangi bir adli veya idari yargılamaya konu olmayan eşyaya yeni bir gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanıma tabi tutulması amacıyla 30 günlük süre verildiği yönünde, antreponun işleticisi tarafından sahibine veya kanuni temsilcisine veya kanun mirasçısına tebligatta bulunulacaktır. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 101/1 fıkrası gereğince gümrük idarelerince tayin edilen 30 günlük süre içerisinde gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmayan veya sahip, kanuni temsilcisi ya da kanuni mirasçıları tarafından antrepoda kalmaya devam etmesini istedikleri yönünde talepte bulunulmayan eşyanın Gümrük Kanunu’nun 117’nci maddesinin (g) bendi uyarınca tasfiye edilmesi uygun bulunmuştur..” şeklinde olmakla, antrepoların 6 ay içerisinde işlem yapılmayan eşya için, eşyanın sahibinden antrepo sürecinin devamına veya eşyanın tasfiyesine ilişkin beyan alınmasının davacı antrepo açısından yasal bir zorunluluk olduğunu, dosya kapsamında gerek davacı gerekse davalı tarafından 2010/41 sayılı genelgenin ekine göre düzenlenmiş formun üzerinde bir tarih bilgisine rastlanılmadığını, bu durumda 30/10/2014 tarihinde girişi yapılan eşya ile ilgili olarak en geç 30/04/2015 tarihinde bildirimde bulunması gerektiğinden bu belgenin tarihinin 30/04/2015 tarihi olabileceği sonuç ve görüşüne ulaşıldığı, davalı tarafından tasfiye işlemlerinin başlatılması seçeneği belirtilerek kaşe ve imzalandığı, bu beyanı alan davacının ivedilikle tasfiye işlemlerini başlatması gerektiğini, ancak davalı tarafından 18/04/2018 tarih … sayılı dilekçe ile tasfiye talebinde bulunulduğu, davacı tarafından 27/04/2018 tarihinde idareye verilen cevapta tasfiye listesinde 3 kap, 2,5 kg ağırlığındaki emtianın cinsinin belirtilmediği, dosya içerisinde antrepodaki emtianın akıbetine ait en son bilginin 27/04/2018 tarihine ait olduğu, eşyanın antrepodan tasfiye edildiğine dair belge bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenen ve davalı tarafından kabul edilmeyerek davacı tarafından takip başlatılan 15/03/2019 tarihli faturada eşyanın antrepoda kaldığı gün olarak fatura yazı bütünlüğünden farklı olarak el ile 1600 rakamının olduğu, antrepo giriş tarihi 30/10/2014 olduğuna göre fatura tarihi itibariyle antrepoda kalış süresinin 1597 gün olduğu, bununda 52,5 aya tekabül ettiği, davacının antrepoda saklama hizmeti verdiği ve bununda bir bedelinin olacağının tartışmasız olduğu, takibin dayandığı fatura tutarı açısından hem ardiye süresinin hem de birim ardiye ücretinin bilinmesi gerektiğini, dosya içerisinde davacının antrepo hizmeti için sözleşme ile belirlenen birim fiyat hakkında bir bilgi ve belge mevcut olmadığı, davalı tarafından farklı tarihlere ait davacı tarafından düzenlenmiş ardiye faturaları sunularak ortalama ardiye ücretinin 1000 TL olduğunun beyan edildiği, ancak sunulan faturalar incelendiğinde bunların birim fiyat bilgisi içermediğinin görüldüğünü, sunulan faturalarda yer alan ağırlık ve fiyat bilgisinden hareketle bir ortalama oluşturmak için 12 adet fatura seçildiğini ve bu faturadaki bilgiler ışığında brüt 1 kg için 1 günlük ardiye bedelinin 0,18 TL olduğunun hesap edildiğini, davacı tarafından ardiye birim fiyatı yönünden bir değer verilmediğinden bu hesaplamanın yapıldığı, 3 kap 2,5 kg için günlük ardiye ücreti (2,5 x 0,18 TL) =0,45 TL olacağını, antrepo rejiminin tabi olduğu mevzuat gereği 6 ay için de rejimden çıkarma veya devam etme konusunda beyan zorunluluğu bulunduğu göz önüne alındığında ve yukarıda irdelenen 2020/41 sayılı genelgenin EK1 beyan formunun30/04/2015 tarihinde verilmiş olabileceğinin tespit edildiği, tasfiye işlemlerinin ortalama 1 ay sürebileceği göz önüne alındığında emtianın 31/05/2015 tarihinde tasfiyesinin tamamlanmış olması gerekeceğinden 213 günlük ardiye ücretine hak kazanabileceğinin bununda (213 gün x 2,5 kg x 0,18 TL) = 95,85 TL olabileceğinin hesap edildiği, davalının tasfiye talebine rağmen tasfiyenin başlangıcının 30/04/2015 tarihinde olmamasından dolayı davacının antreposundaki ardiyeden davalının sorumlu olamayacağı görüşü oluştuğunu, dosyada mevcut delillerin incelenmesi ve değerlendirmesi neticesinde, tarafların incelenen ticari defterlerinin TTK ilgili hükümleri gereği usulüne uygun tutulduğu, taraflarınca incelenen davacı defterlerinde davacının davalıdan takip tarihi olan 20/04/2019 tarihi itibariyle 19.600 TL alacaklı olduğu, bu alacağın davacı tarafından davalı tarafa düzenlenen 15/03/2019 tarihli … seri numaralı 19.600 TL bedelli takibe konu faturadan kaynaklandığı, faturanın davalı taraf ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerine göre davalının davacı tarafa borçlu olmadığı, davacının davalıya toplam 3 kap 2,5 kg ağırlığındaki emtiaya ait ardiye hizmeti verdiği, davacının verdiği ardiye hizmetine ait birim ücret bilgisinin dosya kapsamında mevcut olmadığı, dosyaya sunulu belgelerden hareketle yapılan hesaplama sonucunda birim ücretin gün başına 0,18 TL/kg olabileceği, davalı tarafından tasfiye emrinin veriliş tarihinin dosyadaki belgede mevcut olmadığı, antrepo rejimine göre bu tarihin 30/04/2015 olabileceği, davalının en geç 31/05/2015 tarihinde tasfiyeyi tamamlayabileceği, bu nedenle davalıya 213 gün ardiye hizmeti verdiğini kabulü gerektiği, davacının 213 gün için toplamda 95,85 TL ardiye ücreti talep edebileceği, başlatılan takibin bu kadarlık kısmının yerinde olabileceği, mahkemenin heyetlerinin aksine tasfiyenin 15/03/2019 tarihinden sonra gerçekleşmesi nedeniyle ardiye süresinin sonunun bu tarih olduğu yönünde kanaate ulaşması durumunda davacının talep edebileceği ardiye ücretinin 718,65 TL olabileceği, takibin bu kadarlık kısmının yerinde olabileceği görüş ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, antrepo ücretinden kaynaklanan alacakla ilgili itirazın iptali davasıdır.Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, davacı vekili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında, davaya konu emtianın davacının antreposunda muhafaza edildiği, davalının emtianın alıcısı olduğu hususu tartışmasız olup, uyuşmazlık antrepo ücretinden davalının sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise antrepo ücretinin ne miktarda olacağı noktasında toplanmaktadır.Davalının Türk Borçlar Kanunu’nun 574. maddesi uyarınca malın antrepoya giriş tarihi olan 30/10/2014 tarihinden fatura tarihi olan 15/03/2019 tarihleri arasındaki antrepo ücretinden, davacının anılan tarihlerdeki tarifeleri üzerinden kural olarak sorumludur. Ancak, davacı antrepocunun da bu tarihler arasında uzun süre sessiz kalarak, TBK’nun 114. maddesi delaletiyle TBK’nun 52. maddesi hükümleri uyarınca zararın artmasına sebebiyet verdiği, yani olayda müterafik kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı vekilinin olayda müvekkilinin kusuru bulunmadığına dair istinaf talebi yerinde değilse de, bilirkişiler tarafından fatura tarihine kadar geçen süre için hesaplanan 718,65 TL antrepo bedeli üzerinden değerlendirme yapılması gerekirken ilk derece mahkemesince, yalnızca tasfiye işleminin tamamlanması öngörülen 31/05/2015 tarihine kadar olan dönem için hesaplanan 95,85 TL antrepo ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin hesaplanan ücretin az olduğuna dair istinaf talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.Davacı vekilinin 1000 kilogramın altında ağırlığa sahip mallar için antrepo ücretinin 1000 kilogram üzerinden hesaplanacağına dair istinaf talebinde bulunmuşsa da, uzman bilirkişilerden alınan bilirkişi raporunda bu yönde bir tespit yapılmadığı gibi, davacının da bu iddiasını kanıtlayacak bir delil sunmadığı anlaşıldığından, bu yöndeki istinaf talebi yerinde bulunmamıştır. Davacı tarafça, tasfiye işlemi için davalıya ihtarda bulunulmadan uzun süre sessiz kalınarak ücretin artmasına neden olunduğundan, 718,65 TL antrepo bedelinden davacının müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiği, antrepo edilen eşyanın ağırlığı ve davacının sessiz kaldığı süre dikkate alındığında antrepo ücretinden %50 oranında indirim yapılmasının hakkaniyete uygun olacağı, buna göre 30/10/2014 tarihinden davacının fatura düzenlediği 15/03/2019 tarihine kadar olan dönem için 359,32 TL ardiye ücretinin davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Davalı vekilinin istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede ise; davacının yerine getirdiği sabit olan antrepo hizmetiyle ilgili takip yaptığı, davacının kötüniyetle icra takibinde bulunduğuna dair dosyada bir delil bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, karar vermek gerekmiştir.Tüm bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 359,32 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, alacak likit olmayıp yargılama sonucu tespit edilebildiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, kanıtlanamayan kötü niyet tazminatının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 07/10/2021 tarihli 2020/46 E. – 2021/1040 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Davanın kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 359,32 TL asıl alacak üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, Alacak likit olmayıp yargılama sonucu tespit edilebildiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, Kanıtlanamayan kötü niyet tazminatının reddine 2-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 235,85 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 34,00 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, b-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 359,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 54,40 TL başvurma harcı, 235,85 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 298,05 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e-Davacı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 133,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.133,00 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabul edilmiş olması nedeniyle, 38,82 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,f-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,g-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,3-İstinaf yargılaması yönünden;a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 70,10 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 232,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.