Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/588 E. 2022/777 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/588 Esas
KARAR NO: 2022/777
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2019/89 E. – 2020/464 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Tic. Ltd. Şti. (eski unvanı … Tic. Ltd. Şti.) ile dava dışı … şirketi arasında 2009 yılında … markalı meyve aranjmanı işine yönelik bir ana franchise sözleşmesi imzalandığını, sonrasında …. Tic. Ltd. Şti.’nin bu sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini … San. ve Tic. A.Ş.’ye, dava dışı … ’in hak ve yükümlülüklerini ise …’ye devrettiklerini, bu sözleşmeye istinaden davacının Türkiye’de çeşitli gerçek veya tüzel kişilerle alt bayilik sözleşmeleri yaptığını, davacının frutation işi nedeniyle sürekli zarar ettiğini, 2011 yılından itibaren iyileştirmelerden netice alınamadığını, davalının iyileştirme sürecine dair pek çok talebi kabul etmesine rağmen bunları hayata geçirmediğini, Temmuz 2015 tarihinde davalı şirket tarafından davacıya gönderilen e-posta ile 31 Aralık 2015 itibariyle Türkiye’deki operasyonların kapatılabileceğini kabul ettiğini ancak bu süreçte ilk olarak alt bayilerle mevcut ilişkilerin … tarafından sonlandırılmasını talep ettiğini, davacı şirketin alt bayilerle ilgili hususta görüşmeler yaparken davalı şirket sahibinin 2015 yılında İstanbul’a gelerek alt bayilerle davacının yokluğunda görüşmeler yaptığını ve alt bayileri davacı şirket aleyhine dava açmak konusunda teşvik ettiğini, Türkiye’de …’nin olmadığı bir franchise yapısı kuracağını kendisinin de …’ne karşı çeşitli hukuki girişimlerde bulunacağını söylediğini, bu hususun alt bayiler tarafından gönderilen fesih ihtarnameleri ile sabit olduğunu, davalının 02.10.2015 tarihinde davacıya bir ihtarname gönderdiğini ve tüm alt bayilerin davalı şirketin haklarına tecavüz ettiği gerekçesiyle her bir alt bayinin kendisine 200.000-USD ödemesini talep ettiğini, davalı şirket ortağının alt bayilerle organize bir ilişkide olduğu ve …’ne karşı eğer kendi tarafını desteklerlerse alt bayilerle sözleşme yapılacağı ve onlardan tazminat talep edilmeyeceği şeklinde vaatlerde bulunduğunu alt bayilerden … ve Tic. Ltd. Şti. sahibi … ile yapılan 14.10.2015 tarihli görüşmede öğrendiklerini, bunun üzerine 15.10.2015 tarihinde davalıya cevabi ihtarname gönderdiklerini, sözleşmeyi ihlal eder nitelikte bir durum bulunmadığını, davalının ihtarnamesinde iddia edilen hususların tarafların karşılıklı mutabakatıyla yapılan iyileştirme çalışmaları kapsamında olduğunun ve davalının talebinin gerçekçi olmadığının ifade edildiğini, söz konusu cevabi ihtarnameyle eş zamanlı olarak alt bayilere bu konuya ilişkin bir bilgilendirme ve uyarı yazısı gönderildiğini, bu bilgilendirme ve uyarı yazılarına karşı alt bayilerin ayrı ayrı ihtarnameler gönderdiklerini, bu ihtarnamelerde www…com.tr alan adlı web sitesinin belli bir süre kapatıldığını, bu sebeple alt bayilerin zarar gördüklerini, marka tanıtımı için davacının reklam yapmadığını ve davacının konuyu sulh ile çözmeye çalışmadığının ifade edildiğini, bu ihtarnamelere cevap olarak ise davacının yeni bir bilgilendirme ve uyarı yazısı gönderdiğini, bu yazıda alt bayilerin iddialarına cevap verildiğini ve davalı şirketle aralarında yaşananları alt bayilere ilettiklerini, davalı tarafından davacı vekiline gönderilen 19.10.2015 tarihli cevabi yazıda 02.10.2015 tarihli ihtarnamedeki hususların tekrarlandığını ve davacı tarafından gönderilen 15.10.2015 tarihli ihtarnamenin kabul edilmediğini ifade ettiklerini, bu yazı üzerine davacı tarafından 23.10.2015 tarihinde davalıya e-posta yoluyla bir yazı daha gönderildiğini, bu yazıda ise davacının davalı şirket ortağı … ile görüşmeye çalışmış olmasına rağmen kendisinin davacıyla görüşmemeye, alt bayilerle görüşmeye karar verdiğini belirten bir mektup gönderdiğini, davalının alt bayileri davacı aleyhine bir takım girişimlerde bulunmaya ikna etmeye çalıştığına ilişkin ortaya koydukları bulguları ispat eder nitelikte olduğunu, huzurdaki davanın öncesinde alt bayiler tarafından davacı şirkete karşı aynı vekille ve aynı dilekçeler ve taleplerle davalının yönlendirmesiyle dava açıldığı, söz konusu davaların İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1077 E. sayılı dosyasında birleştiğini, bu dosyadan alınan rapora göre taraflar arasındaki uyuşmazlıkların … tarafından yaratıldığını, davacılar bakımından sözleşmeye aykırılıktan ve borcun gereği gibi ifa edilemediğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle herhangi bir tazminatın oluşamadığı kanaatine ulaşıldığı tespit ve sonucuna varıldığını, 26.03.2018 tarihli kararda … şirketinin Türkiye’deki faaliyetlerine son vermek istediği ve www….com.tr sitesinin kapanmasından … şirketinin sorumlu olduğu ve …’ne yüklenebilecek herhangi bir sorumluluğun olmadığı kararına varıldığını, davalı şirketin sahibi …’in alt bayilerle davacı şirket aleyhine toplantılar yaptığı dönemde alt bayilerin organize hareket ederek ürünlerin satışıyla ilgili web sitesi açık olmasına rağmen çeşitli bahanelerle açık tutmakla yükümlü oldukları mağazaları kapattıklarını, alt bayilerden …’ın mağazanın açık olduğu anda yapılan satışları sözleşmeye aykırı olarak sisteme girmediğinin tespit edildiğini, davalı şirketin davacı vekiline göndermiş olduğu 31.12.2015 tarihli yazının davalı şirketin açıkça alt bayilerle ilişki içerisinde olduğunu gösterdiğini ve davacı aleyhine girişilen haksız rekabet eylemlerinin somut delili olduğunu, davalı şirketin 31.12.2015 tarihli yazısına cevap ve fesih ihtarı niteliğindeki 05.01.2016 tarihince davacı vekili tarafından davalıya e-posta yoluyla gönderildiğini ve master franchise sözleşmesinin taraflarınca haklı nedenle feshedildiğini, davalının tutumunun objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ve bu suretle haksız rekabetin gerçekleştiğini, davalı şirketin bir tacir olarak Türk Ticaret Kanunu anlamında yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığını, davacı aleyhine ortaya çıkan haksız rekabetin varlığının tespitini talep etme gerekliliğinin hâsıl olduğundan bahisle, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; Türk Ticaret Kanunu’nun 54. ve devam maddeleri uyarınca, davalı tarafından davacı aleyhine yaratılan haksız rekabetin varlığının hükmen tespitini, davalı aleyhine verilecek mahkeme kararının, masrafı davalıdan alınarak TTK m. 59 uyarınca Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek günlük 3 (üç) gazeteden birinde 1 (bir) kez yayınlanmasını, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında imzalanmış olan master franchise sözleşmesine göre tarafların bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarında ABD Connecticut Eyaleti yasalarına göre değerlendirileceğini ve ABD tahkim yasası ile Federal tahkim hukukunun uygulanacağı belirtildiği için huzurdaki davanın esasa dahi girilmeden tahkim itirazları doğrultusunda reddedilmesi gerektiğini, kendilerinin davacı aleyhine İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1131 E. sayılı dosyasıyla açtıkları haksız rekabetin men’i ve tazminat talepli davalarının tahkim şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğini, bu sebeple huzurdaki davanın da tahkim itirazı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki davaya konu sözleşmenin 2009 yılında imzalandığını ve davacı tarafından haklı gerekçe gösterilmeden tek taraflı olarak 05.01.2016 tarihinde feshedildiğini, hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte davacının iddia ettiği haksız rekabet eylemlerinin gerçekleşme ve öğrenme tarihinin 2015 yılı olduğunu, davacı adına 1 yıllık zamanaşımının 2015 yılında başladığını ve 2016 yılında bittiğini, bunun yanında kanuna göre eylemin doğumundan itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı def’i nedeniyle reddi gerektiğini, dava dilekçesinin varsayımlar, duyumlar ve dayanaksız iddialardan oluştuğunu, davalı ile davacının işbirliğine girerek faaliyet sürdürmeye karar verdiklerini, davacı şirketin o dönemki yetkilisi ve sözleşme garantörünün haksız rekabet eylemleri nedeniyle güvensizlik duyduklarını ve ülkedeki ticari faaliyetlerini bitirdiklerini, bu durumda davacı ile olan sözleşmeleri sona erdikten sonra Türkiye’de faaliyette bulunmayan davalının alt bayilerden kendisini destekleme talebinde bulunmasının kendileri açısından bir çıkar sağlamayacağını, davacının www….com.tr alan adlı web siteyle ilgili iddialarının aksine bu alan adının 11.08.2015 tarihinde davacı tarafından davacı şirket sahibi …’a ait diğer şirket … A.Ş.’ye ait www…com internet alan adına devrilerek frutation ürünlerinin alt bayiler aracılığıyla satışının engellendiğini, davacının bu eylemleri neticesinde alt bayilerin battığı ve büyük zararlar gördüğünü, davacı taraf iddialarının aksine hukuka aykırı eylemleri ve haksız rekabet eylemini 2015 yılının Eylül ayında davacının kendisinin gerçekleştirdiğini, 2015 Eylül ayında… alt bayisinin …’a ait diğer şirket olan … A.Ş.’ye ait … alt bayisine çevrildiğini ve kendi ortaklığına zarar verdiğini, bu sırada haksız rekabet eyleminin gerçekleştirilemeyeceğine ilişkin garantörlük anlaşmalarının bulunduğunu, toplam 8 alt bayinin 5’inin davacı şirket sahibi …’a ait diğer şirket olan … A.Ş.’ye ait … alt bayisi yapıldığını, davacı tarafından davacı şirket sahibi ile müvekkil firma sahibi arasındaki whatsapp yazışmalarının davacı şirket yetkilisinin yazdıkları silinmek suretiyle çevirilerini sunmadan gerçeğe aykırı açıklamalar yapıldığını, sunulan bu tek taraflı yazının delil hükmü bulunmadığını, davacı tarafından sunulacak tüm delillere karşı delil sunma hakları saklı kalmak üzere; davacının davasının reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.10.2020 tarih ve 2019/89 E. – 2020/464 K. Sayılı kararıyla; “… davaya konu olay taraflar arasında imzalanmış Ana Franchise Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi sırasında davacının alt yüklenicileri ile davalının arasında meydana gelen eylemler ve davacının bu eylemler var ise bu eylemler sonucunda haksız rekabet şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmıştır. Davaya konu ilişkinin temelinde Ana Franchise Sözleşmesinin yatmakta olup mezkur sözleşmenin tahkim şartına göre taraflar mezkur sözleşmeden kaynaklı bir davada tahkim yoluna başvurmak durumunda olduklarından ve somut olayda davalı tahkim ilk itirazında bulunmuş olduğundan tahkim şartı yokluğundan davanın usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davanın taraflar arasındaki sözleşmenin ifasından değil, davalının haksız rekabet niteliğindeki eylemlerinden kaynaklandığını, bu nedenle mahkemece tahkim şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Dava sözleşmenin ifasına, yorumlanmasına, ihlaline ilişkin olmayıp, sözleşmeden bağımsız olarak yalnızca davalı tarafından yaratılan haksız rekabetin tespitine yönelik olduğunu, Davalının haksız rekabet niteliğindeki eylemlerinin diğer somut uyuşmazlıklara ilişkin mahkeme kararları ile de sabit olduğunu, alınan bilirkişi raporunun da iddialarımızı doğrular nitelikte olduğunu, raporda davalının eylemlerinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunun tespit edildiğini, haksız rekabetin varlığı açık olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…davaya konu ilişkinin temelinde Ana Franchise Sözleşmesi yatmakta olup, mezkur sözleşmenin tahkim şartına göre taraflar mezkur sözleşmeden kaynaklı bir davada tahkim yoluna başvurmak durumunda olduklarından ve somut olayda davalı tahkim ilk itirazında bulunmuş olduğundan tahkim şartı yokluğundan davanın usulden reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava dışı …Tur. Ltd. Şti. ile …, … Şirketi arasında Franchise Sözleşmesi imzalandığı, daha sonra … Tur. Ltd. Şti. tarafından sözleşmesel yükümlülüklerinin davacıya, …,… şirketi tarafından da davalı şirkete devredildiği, devir sözleşmesinin yürürlük tarihinin 19.10.2010 olduğu, davacının işbu dava ile davalının davacıya karşı haksız hareketlerde bulunması nedeniyle haksız rekabetin tespiti isteminde bulunduğu; taraflar arasındaki Franchise Sözleşmesi’nin “Hakim Hukuk” başlığı altındaki 17.20.maddesinin, “Bu anlaşma ve taraflar arasındaki ilişki ABD Connecticut Eyaleti yasalarına göre yürütülecek, yorumlanacak ve icraya konacaktır.” şeklinde olduğu; Sözleşme’nin 17.21.maddesinde ise, “Bu anlaşmadan, anlaşmanın ifasından, ihlalinden veya yorumlanmasından veya taraflar arasındaki ilişkiden kaynaklanan veya onunla ilgili herhangi bir tazminat talebi veya uyuşmazlık, söz konusu tarihte yürürlükte olan Amerikan tahkim Birliği’nin uluslararası tahkim kuralları çerçevesinde üç tahkim hakemi tarafından çözüme kavuşturulacaktır.” düzenlemesine yer verildiği görülmüştür. Buna göre, taraflar arasındaki Franchise Sözleşmesi’nde tahkim şartının bulunduğu ve tahkim şartının uygulanabilir olması nedeniyle geçerli olduğu, taraflar arasındaki tahkim şartının sadece sözleşme ile sınırlı olmayıp taraflar arasındaki ilişkiden doğacak uyuşmazlıkları da kapsadığı, davalının süresi içinde tahkim itirazında bulunması nedeniyle mahkemece tahkim şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022