Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/554 E. 2023/610 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/554 Esas
KARAR NO: 2023/610
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2021
NUMARASI: 2017/935 E. – 2021/862 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ilkokul mezunu ev hanımı olduğunu, hayatı boyunca hiçbir işte çalışmadığını kocasının bakımından başka da hiçbir maddi geliri bulunmadığını, hal böyle iken davaya konu icra dosyası ile müvekkil aleyhine 10/02/2015 vade tarihli ve 400.000,00-TL bedelli bono dayanaklı icra takibi başlatıldığını, davalının bu senedin lehtarı ve takip alacaklısı olduğunu, işbu takibin dayanağı olan senedin gerçek bir karşılığının bulunmadığını, müvekkilinin eşi …’nın 2015 yılında, şu anda müvekkili ile birlikte ikamet ettikleri konutu satın almak istediğini ve bu amaçla … Bankası’nın Perpa Şubesi’nde çalışan ve davalının kardeşi olan … isimli şahsa konut kredisi almak için başvurduğunu, arkadaşının kendisine konut kredisi çıkmadığını ancak eşi olan müvekkile konut kredisi verilebileceğini söylediğini, müvekkilinin eşine konut kredisi borcu altına girmek istemediğini söyleyince eşinin davalının … isimli kardeşiyle müvekkiline karşı plan kurduğunu, …’nin kredi evraklarını müvekkilinin evine götürdüğünü ve bu evrakların kredi sözleşmesi olduğunu söylemeden müvekkilinin eşi … ile birlikte hareket ederek kredi sözleşmesini müvekkili kandırarak imzalattıklarını, müvekkilinin kredi sözleşmesine imza attığını bilmeden konut kredisini imzaladığını, kredi konusu olan konutun müvekkilin üzerine geçtiğini, müvekkilinin bu evin konut kredisi karşılığı olarak değil eşi tarafından kendisine alındığını bildiğini, müvekkilinin kredi taksitinin gecikmesi sonrasında bankadan aranması ile durumu öğrendiğini, müvekkilin hemen …’yi aradığını …’nin durumu itiraf ederek, ben sen ev sahibi ol diye böyle bir şeye karıştım, normalde benim eve gelip sana kredi sözleşmesi imzalatmam yasak, ama kötü bir niyetim yoktu diye kendini savunduğunu, bu olayın ortaya çıkması sonucunda davalının kardeşinin çalışmakta olduğu banka şubesi tarafından işten kovulduğunu ve bir daha hiçbir bankada kendisine iş bulamadığını, olay sonrası müvekkilinin eşi … ile …’nin arasının bozulduğunu, …’nin sağda solda “O evi ben onların elinden alacağım” dediğini, önce …’nin eşinin ağlayarak müvekkile telefon açtığını, eşinin iş bulamaması nedeniyle maddi zorluk yaşadıklarını, ayrıca eşinin müvekkilinin eşine 500.000,00-TL borç para verdiğini ve bu borcun ödenmemesi sebebiyle aç kaldıklarını, yuvasının yıkılmak üzere olduğunu anlattığını, müvekkilinin böyle bir alacak verecek ilişkisinden hiç haberi olmadığı için durumu eşine soracağını söyleyince şahsın kendisiyle sadece dertleştiğini, bu olayın duyulmasını istemediğini söyleyerek müvekkiline kocasına hiçbir şey söylememesi için yemin verdirdiğini, bu nedenle müvekkilinin kocasına bu telefondan hiç bahsetmediğini, birkaç gün sonra kendisini …’nin arayarak görüşmek istemesi üzerine müvekkilin şahsı evine davet ettiğini, davalının müvekkil ile abisinin evliliğini dağıtmak üzere olduğunu, yuvasının yıkıldığından bahsedip ağlayarak yardım istediğini, …’nin annesi ve babası olduğunu söyleyen şahıslarla telefonda görüştürdüğünü, şahısların ağlayarak oğullarının yuvasının yıkılacağını söylediğini, davalının senin kocan da benim ağabeyim de şerefsizler, her ikisi bir olup eşlerini kandırıyorlar, senin kocan benim ağabeyimi işinden ettiği gibi bir de ağabeyimden peyder pey toplam 500.000,00-TL borç almış, karısı dayanamadığı için evini terk edecek, bir tek sana güveniyor, sen olmazsan bu evlilik dağılacak gibi sözlerle ilk önce müvekkilini manipüle ettiğini, sonrasında “Sen ağabeyimin ne manyak olduğunu bilmezsin, iyi ve sakin bir adam gibi görünür ama psikopattır, daha önce ağır ilaçlar kullanıyordu, tedavi ile normalleşti, şimdi karısı ve çocukları onu terk ederse o da kocanın yanına bunu bırakmaz, kocanı öldürür, çocukların hiç uğruna babasız kalır, onu sustursan sustursan sen susturursun, senin inançlı bir insan olduğu biliyor, bu kağıdı imzala kocama kefilim diye ben onu durduracağım, ama senin de yardımın lazım.” diyerek müvekkilinin iradesini tehdit ve hile ile sakatlayarak senet olduğunu bilmeden müvekkile imzalattığını, müvekkilin senedi boş olarak imzaladığını, müvekkilin sadece davalının yönlendirmesi ile T.C. kimlik numarası ve ismini yazarak senedi imzaladığını, senet imzalandıktan yaklaşık 10 gün sonra müvekkilin evine ödeme emri gittiğini, boş olan belgenin lehtarının davalı, 400.000,00-TL bedelli ve 10/03/2015 vade tarihli olarak doldurulduğunu gördüğünü ve sonrasında müvekkilinin eşinin de durumu öğrenmesi ile dolandırıldığını anladığını, müvekkilin suç duyurusu üzerine Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2017/2500 Soruşturma numarası ile soruşturma açıldığını, söz konusu dosyada davalının senedi sanki müvekkilin kendi isteğiyle vermiş gibi beyanda bulunduğunu, …’nin ise “Müvekkilin eşi …’ya 600.000,00-TL borç verdiklerini, bu paranın davalı …’ye, babasına ve kendisine ait olduğunu, …’nın senedi kendi rızası ile verdiğini” söyleyerek esasında müvekkil ile davalı arasında herhangi bir borç-alacak ilişkisinin olmadığını ikrar ve kabul ettiğini, bu miktarda bir paranın, banka hesabına yatırılması, banka kasasına koyulması ya da arkadaşına borç verilmesinin hayatın olağan akışına oldukça ters olduğunu belirterek; Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve karşı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğunu, davacının daha önce de Küçükçekmece 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/67 Esas sayılı dosyasıyla benzer gerekçelerle borca itiraz ettiğini ve ispatlayamadığından davanın reddine karar verildiğini, yine davacının benzer gerekçelerle yapmış olduğu şikayetle ilgili olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2500 Soruşturma ve 2017/22943 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla senedin baskı altında imzalatılmadığını, manevi baskı uygulanmadığının kabul edildiğini, müvekkilinin bu dosyada senedi kendisinin doldurduğunu ve …’nın da 600.000,00- TL borca karşılık verdiğini savunduğunu, İstanbul Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında …’nin, … ve … LTD,. aleyhine iki adet 75,000,00-TL’lik senetle ilgili takibi olduğunu, her iki icra dosyasındaki miktarlar toplandığında 600,000,00-TL’ye yakın bir miktar yaptığını, tüm bu dosyalardan ve dava dilekçesinden dahi imzanın davacıya ait olduğunu, imzanın hile ile alındığına dair davacının iddiası dışında herhangi bir delilin mevcut olmadığını, …’nin söz konusu krediyle ilgili değil davacı eşine borç para vermesi ve müşterisiyle böyle bir para ilişkisine girmesi sebebiyle işten ayrıldığını, davacının davalıyı hiç tanımadığı iddiasının doğru olmadığını, herhangi bir tehdide ilişkin savcılık şikayetinde bir iddianın bulunmadığını, davacının, senedi müvekkilinin doldurmasından sonra bilerek imzaladığını, yukarıda dosya numaralarını verdikleri dosyalar incelendiğinde davacı ve eşinin peyder pey aldıkları yaklaşık 600.000,00-TL değerinde borca karşılık, senetleri verdiklerinin anlaşılacağını, davacı ve eşinin 2014 yılının Haziran veya Temmuz ayında kiracı olarak oturdukları evi satın almak için kredi hakkında bilgi almak amacıyla görüştüğünü, kredi başvurusu yapılıp banka tarafından onaylandığını, davacı tarafından ödeme planı, kredi sözleşmeleri vb. evrakların imzalanması sonucu kredi kullandırıldığını, fakat davacının eşinin kredi kullanımından kısa bir süre paralarının yetmediğini beyan ederek kredi kullanımından vazgeçtiğini ve kredinin kapatıldığını, yine 2014 yılının Eylül ayında davacı ve eşinin tekrar kredi başvurusu yaparak evi satın aldıklarını, her iki kredi işleminde de imzaların banka kuralları dahilinde müşteriden müşterinin evinde alındığını, bankacının kredi sözleşmesi vb. imzaları istediği yerde alma hakkına sahip olduğunu, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.12.2021 tarih ve 2017/935 Esas – 2021/862 Karar sayılı kararıyla; “… Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki takibe konu keşidecisi …, lehdarı … olan 10/02/2015 tanzim tarihli 10/03/2015 vade tarihli 400.000,00-TL’lik bono altındaki imzanın …’ya ait olduğu davacının kendi beyanı ve tüm dosya kapsamı ile sabit bulunmaktadır. Taraflar arasında bu konuda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf, söz konusu senedin kendisinden iradesi fesada uğratılmak suretiyle alındığını ileri sürmüş ise de; gerek Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2500 Soruşturma, 2017/22943 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ile sonuçlanan soruşturma dosyası kapsamı, gerek Mahkememizce toplanan deliller dikkate alındığında söz konusu senedin davacının iradesi fesada uğratılarak alındığına ilişkin bir delil bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf bu hususta tanık beyanlarına dayanmış ise de; davacının aile çevresinden oluşan tanık beyanları incelendiğinde, tanıkların doğrudan görgüye dayalı bir bilgilerinin bulunmadığı, duyuma dayalı beyanlarda bulundukları görülmektedir. Bu hususlar dikkate alınarak, davacının, takibe konu senedin, kendisinden iradesi fesada uğratılmak suretiyle alındığını ispat edemediği sonucuna varılmıştır. Takibe konu senet, kambiyo senedi vasfında olup illetten mücerret ise de, davalı taraf, söz konusu senedin davacının eşi …’nın borcu nedeniyle düzenlenmiş olduğunu ileri sürdüğünden, senedin borç karşılığı düzenlendiğini ispat yükü davalı tarafta bulunmaktadır. Dosya kapsamına alının Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2500 Soruşturma, 2017/22943 Karar sayılı dosyasına müşteki … tarafından sunulan şikâyet dilekçesindeki beyanlar, soruşturma dosyası kapsamında ifadesi alınan davacının eşi …’nın beyanı, davacının eldeki davadaki dava dilekçesindeki beyanları, davacı tanıkları …, … ve …’ün beyanları ve Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası kapsamı dikkate alındığında, davacının eşi … ile davalı ve kardeşi … arasında bir alacak-borç ilişkisi bulunduğu, davacının söz konusu eşinin borcu nedeniyle düzenlemiş olduğu yönündeki beyanı dikkate alındığında, davalı tarafın söz konusu bononun mevcut bir borç için düzenlenmiş olduğu yönündeki iddiasını ispat ettiği sonucuna varılmıştır. Davacı tarafça, takibe konu borcun ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı da göz önünde bulundurularak açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davalı tarafça, davacı taraftan kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuşsa da; 2004 Sayılı İİK’nun 72/4. Maddesi de gözönüne alınarak, dava dosyası kapsamında takibin durdurulması yönünde herhangi bir ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olduğu dikkate alınarak, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Davaya cevap dilekçesinde davalının ‘Müvekkille kendi arasında gerçekte bir borç ilişkisi bulunmadığını, takip dayanağı senedin müvekkilin eşi ile davalının abisi arasındaki borç ilişkisi sebebi ile kendisine rızayla verilmiş olduğunu’ ifade ederek, müvekkille arasında herhangi bir alacak ilişkisinin bulunmadığını açıkça ikrar ettiğini, Tarafımızca toplanması istenen delillerin tam olarak toplanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu; …’nin … Bankası nezdinde çalışırken işten çıkarılması ile ilgili bankaya müzekkere yazılmasını ve ilgili kişilerin tanık olarak dinletilmesi talebinin usule aykırı olarak reddedildiğini, …’nin müvekkile usulsüz olarak konut kredisi kullandırdığı için işten çıkartıldığını, bunun intikamı için kardeşi olan … ile bu tuzağı müvekkile karşı kurduklarını, Senet alacağı sebebi, taraf ikrarlarıyla sabit olduğu şekilde … ve … arasındaki alacak – borç ilişkisi kaynaklı olduğunu, bu iki kişi arasında Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası bulunduğunu, bu borç ilişkisine dair icra takibi olduğu halde müvekkilin bir de bu borç sebebi ile davalı …’ye senet vermesinin mantık dışı olduğunu, delil bildirimimize rağmen anılan icra dosyasına ne kadar ödeme yapıldığının incelenmediğini, Talep ettiğimiz halde davalının, babasının ve …’nin malvarlığı araştırmasının yapılmamasının, davalı SGK sorgusunun yapılmamasının da eksik inceleme olduğunu, Mahkeme hüküm sonucunun yanlış değerlendirme ve kanaate dayandığını; mahkeme gerekçesinde ‘Davacının söz konusu eşinin borcu sebebi ile düzenlemiş olduğu yönündeki beyanı’ ifadesine yer vermişse de müvekkilin böyle bir beyanının bulunmadığını, bu beyanın davalı tarafa ait olduğunu, Taraflar arasında senet konusu borca sebebiyet verebilecek ilişki olmadığının hem tanık ifadelerinden hem de de karşı taraf ikrarından anlaşıldığını, Müvekkilin kendi isteği ile kocasının …’e olan borcu için davalıya senet vermesinin mantıklı bir izahı bulunmakla birlikte; müvekkilin bu yönde bir iradesinin bulunmadığını, müvekkilin konuyu idrak eder etmez savcılığa başvurmuş olmasından da anlaşılacağını, Savcılık dosyasında …’nin de ‘Anılan senedin kendisi ile … arasındaki alacak – verecek ilişkisinden kaynaklandığını, senedin rıza ile müvekkil tarafından davalıya verildiğini’ beyan ederek senedin taraflar arasındaki borç ilişkisinden değil de dava dışı olan kendisi ve müvekkilin eşi … arasındaki ilişki kaynaklı olduğunu ikrar ettiğini, Davalı ile müvekkil arasında borç ilişkisi bulunmadığı kanıtlandığı gibi senedin müvekkilden hile ile alınmış olduğu da tanık ifadeleri ile kanıtlandığını, Eğer müvekkilin kendi evini satarak kocasının borcunu kapatmak gibi bir iradesi olsa; ortalama zeka sahibi her insan gibi evi dışarıdan satışa koyarak satmasının daha mantıklı yol olacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davalı taraf, söz konusu senedin davacının eşi …’nın borcu nedeniyle düzenlenmiş olduğunu ileri sürdüğünden, senedin borç karşılığı düzenlendiğini ispat yükü davalı tarafta olduğu, toplanan tüm delillerle davacının eşi … ile davalı ve kardeşi … arasında bir alacak-borç ilişkisi bulunduğu, davacının söz konusu eşinin borcu nedeniyle düzenlemiş olduğu yönündeki beyanı dikkate alındığında, davalı tarafın söz konusu bononun mevcut bir borç için düzenlenmiş olduğu yönündeki iddiasını ispat ettiği, takibe konu borcun ödendiğine ilişkin delil de olmadığından davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya konu 10/02/2015 tanzim – 10/03/2015 vade tarihli ve 400.000,00-TL bedelli bononun davalıya tehdit ve manevi baskı sonucunda verildiğini, davalıya böyle bir borcun bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Takibe konu bononun “Nakden” kaydını içerdiği ve davalı tarafından dosyaya sunulan cevap ve delillerle ‘davacıya borç para verildiği’nin tekrarlandığı, buna göre senedin ihdas nedeninin talil edilmediği, ispat yükünün davacı tarafta olduğu görülmüştür. Dava irade bozukluğu iddiasına dayalıdır. Davacı bonoyu davalı tarafın tehdidi ve manevi baskısı sonucunda imzaladığını, davalıya borçlu bulunmadığını iddia etmektedir. Gerek dava dosyası, gerekse de ceza soruşturmasına (Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2500 Soruşturma, 2017/22943 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına karar ile sonuçlanmıştır) yansıyan delil ve beyanlar ile davaya konu bononun davacıya tehdit ve manevi baskı ile imzalatıldığı iddiasının ispatlanamamış olması nedeniyle; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2023