Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/535 Esas
KARAR NO: 2023/1727
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2021/213 E, 2022/55K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş. tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itiraz nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu, iflas açıldıktan sonra müflisin tüm mallarının yönetiminin iflas masasında olduğunu, Müflisin iflası, İİK 166. madde gereği Türkiye Bankalar Birliğinden gelen 27.10.2020 tarih ve … sayılı cevabi yazı ile iflas bildirimin … A.Ş.ye 31.05.2016 tarih saat 13.27’de, Bankalar Birliği üyesi bankalar arasında kullanılan Birlik Doküman Yönetim Sistemi Portalı üzerinden gönderildiği ekran görüntüsüyle birlikte davalı bankaya bildirildiğini, müflis banka hesabından iflas masasına gönderilmesi gereken 730.380,-TL’nin müflis ve yakınlarına ödendiğini, Banka ile müflis arasında TBK 570. maddesi gereği usulsüz tevdi sözleşmesi (misli şeylerin saklanması) bulunduğunu, iflasın açılmasından sonra borçlunun borcunu müflise karşı ifa etmesinin borçluyu borcundan kurtarmayacağını, icra takibinde istenilen takip sonrası faizin hukuka uygun olarak talep edildiğini, belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında itirazın iptaline, 730.380,00-TL asıl alacak ve işlemiş avans faizi yönünden takibin devamına, davalı borçlunun kötüniyeti sabit olduğundan dolayı takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı iflas idaresi ile davalı arasında herhangi bir ticari veya hukuki ilişki bulunmadığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davacının dayandığı hukuki sebep sözleşme değil, haksız fiil hukuki sebebi olduğunu, haksız fiile dayalı olarak açılan davanın ticari dava olarak nitelendirilmesi hukuken mümkün olmadığını, huzurdaki dava, Türk Ticaret Kanunu 4.maddesinde düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığını, TTK 4.maddesinde düzenlenen dava tipleriyle huzurdaki dava arasında bir bağlantı bulunmadığını, TTK 4.maddesinin f bendinin son fıkrasında herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale ilişkisinden doğan davaların ticari dava olmadığı açıkça belirtildiğini, dosyanın ticari dava olmaması nedeniyle zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı ve bu sebeple arabulucu masraflarının ve arabulucu ücretinin davacı tarafın üzerinde bırakılması gerekmekte olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın ileri sürdüğü alacak zamanaşımına uğradığı için ödenmesi söz konusu olmadığını, davacı iflas idaresi tarafından ne İİK 166. maddesine ne de Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak iflas kararının müvekkili bankaya tebliğ edilmediğini, usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen iflas kararından müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını, müvekkili bankaya Tebligat Kanunu hükümlerine göre herhangi bir tebligat yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, eğer usulüne uygun bir tebligat yapıldığı tespit edilemezse davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı ve haksız olduğunun anlaşılacağını, bu tespit üzerine davanın reddine karar verilmesini, davacının talep ettiği faizin fahiş olduğun, taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığından avans faizi talep edilemeyeceğini, faiz talebinin kesin olarak reddedilmesini, bir an için faize hükmedilmesi söz konusu olacak ise yasal faiz dışında bir faize hükmedilemeyeceğini, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın haksız hukuksuz ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, usulden ve esastan davanın reddine, dava değerinin %20’nden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”…1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile;a) Davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yönelik borçlu davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin takip talebinde belirtilen şartlarda kaldığı yerden devamına,b) Asıl alacağın (730.380,00-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğunu, davanın mutlak ya da nisbi ticari dava olmadığını, görev itirazının reddinin yerinde olmadığını,Davanın hukuki sebebinin haksız fiile dayalı olduğunu, iflas idaresi, iflas masasına karşı müvekkili bankanın işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu iddia ettiğini, haksız fiilde zamanaşımının 2 yıl olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, hesaptan paraların çekildiği tarihin 2016 olup, takibin açıldığı tarihte 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu, davanın bu nedenle de reddi gerektiğini, müvekkili bankaya davacı şirketin iflas ettiğine dair mahkeme ilamının resmi tebligat ile bildirilmediğini, bu nedenle müvekkilinin iflastan haberdar olduğundan bahsedilemeyeceğini, müvekkili bankaya geçerli kep adresi üzerinde güvenli elektronik yolla tebligat yapılması gerektiği mahkemenin bu yöndeki itirazlar üzerinde durmadığını, tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunda bir araştırma yapmadığını, Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerinin yok sayılarak iflas kararının müvekkili bankaya tebliğ edildiğinin iddia edilmesinin kabul edilemeyeceğini, Türkiye Bankalar Birliği tarafından kendi sistemince bildirildiği iddia edilen herhangi bir iflas kararı bulunmadığı gibi bir an için iflas kararının Türkiye Bankalar Birliği tarafından müvekkil bankaya bildirilebilmesi ancak Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılması halinde usulüne uygun ve geçerli bir tebliğ olabileceğini,Türkiye Bankalar Birliği tarafından bildirildiği iddia edilen iflas kararı, bir an için bildirildiği kabul edilse dahi- geçersiz olduğunu, tebligatı alan aldığını kabul ederse kabul ettiği tarih tebliğ tarihi sayılacağını, bankaya İİK 166.maddesine uygun olarak bir tebligat yapılmadığından davacının iddiasının dinlenemeyeceğini, Dilekçede sunulan Yargıtay karalarına göre de tebligatın geçersiz olduğunu,Davacının talep ettiği faizin fahiş olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığından avans faizi talep edilemeyeceğin, faiz kabul edilecek ise yasal faiz dışında bir faize hükmedilemeyeceğini, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, koşulların oluşmadığını, bankanın mecburen takibe itiraz ettiğini, kararın kaldırılmasını ve davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İNCELEME İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı Müflis … İflas İdaresi tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine toplam 730.380,00-TL asıl alacağın takip tarihindne itibaren avans faizi ile tahsili talebi ile genel haciz yolu ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu bankaya 31/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından takibe süresindeitiraz edildiği, takip tarihinin 28.12.2020 olduğu , takibini sebebinin “iflas kararına rağmen müflis hesabından çıkan ödemeler” olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/23 Esas, 2016/472 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davanın kabulü ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olan … (TC: …) İİK.m.158 son maddesi uyarınca 25/05/2016 günü saat 14.55 itibariyle iflasına, iflas müdürlüğüne bildirilmesini, İİK 166/2 kapsamındaki gerekli bildirim ve ilanların iflas müdürlüğü tarafından yerine getirilmesine karar verildiği ve kararın temyiz incelemesi sonucunda onama kararı ile 15/12/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … İflas sayılı dosyasının incelenmesinde; müflis … iflas işlemlerinin yürütüldüğü, 27.05.2016 Tarihli müzekkere ile iflas dairesi tarafından Türkiye bankalar birliğine iflasın bildirildiği anlaşılmıştır.TBB yazı cevabında; iflas bilgisinin davalı bankaya 31.05.2016 tarih 13:27 saatinde eposta ile gönderildiği beliriltmiş, ekrandaki iş akışı bilgilerine yer verilmiştir. … AŞ cevabi yazısında; iflas idaresi tarafından bankaya bildirim yapılmadığı, TTK 18 md uygun biri bildirim olmadığı gibi güvenli elektronik imza ile de kayıtlı elektronik posta sistemine bildirim yapılmadığı, ancak TBB’nin bankanın güvenli olamayan …@… e-posta adresine bildirimde bulunduğu belirtilmiştir. Bankacı Bilirkişi …, Banka Müfettişi Bilirkişi …, Banka Hukukçusu Bilirkişi … tarafından düzenlenen 20/12/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle ; Davacı vekili, davalı tarafından iflas karar tarihinden sonra müflisin mevduat hesabından müflise ödeme yapıldığını iddia ederek, icra takibine yapılan itirazın iptalini dava ettiğini, Davalı banka vekilinin 15.12.2021 tarama tarihli dilekçesi ekinde sunulan çıktının tetkikinden iflas kararının T. Bankalar Birliği tarafından davalı bankaya 31.05.2016 tarihinde saat 13:25’de tebliğ edildiğinin anlaşıldığını, İflas kararının davalı bankaya tebliğ tarihinden sonra, müflis hesabından 03.01.2020 tarihine kadar çekilen miktarlar toplamının 747.138,84 TL olarak hesaplandığını, Davacı tarafın ise davayı ve takibi 730.380,00-TL üzerinden açtığını, Davalı banka, T. Bankalar Birliği tarafından 31.05.2016 tarihinde kendisine iflas kararı tebliğ edilmesine karşın, müflis hesabından yapılan ödemeler toplamı olarak talep edilen 730.380,00-TL’yı davacı İflas İdaresine iade etmesi gerektiğini, Davalı banka bir güven kurumu olduğundan ve basiretli davranması gerektiğinden, davalı vekilinin iddia ettiği gibi tebligatın usulsüz olduğu varsayılsa dahi, kendisine bildirilen iflas kararını derhal ilgili şubesine bildirmemesi nedeniyle kusurlu olup, iflas kararının kendisine bildirilmesinden sonra müflis hesabından çekilen tutarlardan sorumlu olduğu mütalaa olunmuştur.
GEREKÇE Davacı, iflas kararına rağmen davacı müflisin davalı banka nezdindeki hesabından müflis şirket yetkilisi ve üçüncü kişilere ödeme yapıldığını iddia ederek davalı banka aleyhine ilamsız takip başlatmıştır. Dava, İİK 67 maddesine göre itirazın iptali istemine ilişkin olarak açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekili görev ve zamanaşımına ilişkin istinaf sebepleri ileri sürdüğünden öncelikle usul yönünden inceleme yapılmıştır. Davacının iddiasında; bankacılık işleminde davalının kusuruna dayanmış olup davacı da tüketici olmadığından asliye ticaret mahkemesi görevli olduğu gibi, dosyadaki hesap dökümüne göre haksız para çekme, gönderme iddiasına ilişkin işlemlerin 03.01.2020 tarihine kadar devam ettiği, takibin 28.12.2020’de başlatıldığı, fiilin ve zararın öncesinde öğrenildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı da görülmekle zamanaşımı define ilişkin istinaf istemi de yerinde görülmeyerek esasa ilişkin istinaf istemi incelenmiştir.Somut uyuşmazlıkta; … hakkında Bakırköy 2.ATM’nin 2014/23 Esas sayılı dosyasında 25.05.2016, saat.14.55 itibarı ile iflas kararı verilerek mahkemece iflas idaresine bildirim yapıldığını, iflas idaresinin İİK 166 maddesi gereğince Türkiye Bankalar Birliği’ne iflas kararını bildirdiği, Türkiye Bankalar Birliği’nin …@…org.tr mail adresinden 31.05.2016 saat 13.25’de iflası davalı bankanın …@… ibareli mail adresine iflas kararını göndererek bildirimde bulunduğu, davalı vekili Tebligat Kanunu’na uygun herhangi bir tebligat yapılmadığını ileri sürmüş ise de; 15.12.2021 tarihli dilekçesi ekinde göre e-mail bilgilerinin dosyaya sunulduğu, bilirkişi raporunda da davalının mail adresine 31.05.2016’da saat 13.25’te e-mail ile bildirim yapıldığının açıkça tespit edildiği, bu durumda aksi yöndeki itirazların yerinde olmadığı, keza iflas davasının açılması ile 20.02.2014 Tarihinde gazetede ilan yapıldığı, iflas kararının da 30.05.2016’da gazetede ve 02.06.2016 Tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, bir güven kuruluşu olan bankanın basiretli tacir olarak davranması gerektiği ve bilirkişi raporunda yerinde olarak tespit edildiği üzere müflis hesabından çekilen paralar nedeni ile kusurlu olduğu dikkate alındığında ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.Dava konusu alacak likit olup davalı itirazında haksız olmakla koşulları oluştuğundan İİK 67/2 md gereğince davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi de yerindedir.Davalı vekilinin faize ilişkin istinaf istemine gelince, takipte işlemiş faiz talep edilmediği, davalının banka olup alacağın ticari nitelikte olması nedeni ile takipten itibaren avans faizi talep edilebileceği dikkate alındığında davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 49,892,25-TL harçtan, peşin alınan 12.473,06-TL harcın mahsubu ile bakiye 37.419,19-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 63-TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023