Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/498 E. 2023/1723 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/498 Esas
KARAR NO: 2023/1723
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2021
NUMARASI: 2021/88E, 2021/870K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo senedinden kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … nolu dosyası ile 300.000 Amerikan doları tutarında icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin davalıya böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkillerinden …’in, “…Ticaret Limited Şirketi”ni 07.09.2015 tarihinde kurduğunu, müvekkillerinin yazılım sektöründe faaliyet gösteren …Limited Şirketi’nin tek pay sahibi ve temsile yetkili kişisi olduğunu, davalı …. ‘ nin ilk olarak 05.10.2015 tarihinde kurulduğunu, …’ nin şirketteki hisselerini görünüşte … ve … devrettiğini, ancak şirket kurulma talimatını veren ve kuruluşundan itibaren şirketle ilgili tüm ticari ve idari kararları alan … olduğunu, … in şirketin kurucusu gözüken … eski işvereni, şirket A.Ş.’ye dönüştükten sonra hissedar olan …’in abisi ve diğer hissedar … da farklı şirketlerde birlikte çalıştığı bir kişi olduğunu, … ilk kuruluş aşamasından itibaren tüm idari işlemleri yürüten ve ticari kararları veren …’ in, en nihayetinde 2019 yılında şirketin hissedarı ve münferit imza yetkilisi olarak filli durumu yasallaştırdığını, … LTD. iken şirketi yürütmek için bilişim işinden anlayan bir kişi arayışında olan …’ ın 2016’da ortak bir tanıdıkları aracılığıyla müvekkilleri …’e ulaştığını ve birlikte çalışmayı teklif ettiklerini, o tarihten sonra müvekkilinin fiilen … Şirketi’nde çalışmaya başladığını ancak SGK girişinin 13.05.2016 tarihinde yapıldığını, müvekkili …’ in genel müdür sıfatıyla, … talimatlarına uygun şekilde … Şirketi’nin idari işlerini yürüttüğünü ve bunun karşılığında kendisine maaş ödendiğini, … marka değerini etkileyebilecek, ödemelerini düzensiz yapma riski bulunan sorunlu müşterilerin işlemleri diğer müvekkili … Şirketi üzerinden yürütüldüğünü ve bu şekilde … ödeme almadan KDV ve diğer vergilerin yükü altına girmesinin önlendiğini, bilançosunda sorunlu ödeme gözükmeyerek, marka değerini koruma sağlandığını, bu işlemlere ilişkin … üzerinden alınacak ödemelerin bir miktar hizmet bedeli kesintisi yapılarak … aktarıldığını, …’ un çoğunlukla yurtdışı firmalarıyla çalıştığından ithalattan kaynaklı KDV yükünü … değil … yüklenecek şekilde … işlenmesi gereken bazı faturalar gerektiğinde … işlendiğini, görüldüğü üzere … ‘ in müvekkili …’in şirketi … adeta bir paravan şirket gibi kullanıldığını, … sorun teşkil edebilecek tüm müşterilerden, KDV ve diğer vergi yüklerinden kurtulmuş ve …’ ın ciddi bir vergi yükünün altına sokulduğunu, bir noktada her iki şirketin tek bir iktisadi bütünlük olarak hareket etmeye başladığını ve … talimatları uyarınca … korumak için gerek ticari gerekse hukuken sıkıntı doğurabilecek tüm işlemlerin …’a aktarıldığını, 2018 yılına kadar işlerin bu şekilde devam ettiğini ve müvekkilinin emeklerine karşılık olduğu söylenerek kendisine … A.Ş.’nin 610 hissesi devredildiğini, müvekkili … ile birlikte … ve … 12.07.2021 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, müvekkilinin bu işlemlerin kendisini adeta suç ortağı haline getirmek amacıyla planlı şekilde yapıldığını çok sonra fark edebildiğini, müvekkili … ‘in alacaklı şirkette çalıştığı dönem boyunca tüm işlemlerin … talimatları doğrultusunda ve tüm yönetim kurulu üyelerinin de bilgisi dahilinde gerçekleştirdiğini, Temmuz 2018 öncesinde Yönetim Kurulu üyesi olmayan ve hiçbir imza yetkisi bulunmayan müvekkilinin yapmış olduğu işlemleri tek başına yapamayacağının, böyle bir yetkisi ve imkânı bulunmadığının açık olduğunu, … şirketinin ortakları müvekkilinin elini kolunu bağlamak ve suçlarını gizlemek adına ve de inceleme bahanesiyle … Şirketinin defterlerini, 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait tüm faturalarının asıllarının bulunduğu alım-satım evrakları klasörünü kendi muhasebecilerine 11.11.2019 tarihinde teslim ettiklerini , … A.Ş.’nin ortaklarının müvekkilinin borçlu olmadığını ispatlamasını önlemek için defterleri halen müvekkiline teslim etmediklerini, müvekkilinin ticari defterleri üzerinde 11.11.2019 tarihinden sonra yapılan herhangi bir tahrifattan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, takip konusu senetlerin müvekkilleri şirket ve … bakımından geçersiz kambiyo senetleri olduğunu ve bu senetlerin hukuki bir sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, takip konusu senetlerin üzerinde malen kaydı olup müvekkilleri ile alacaklı arasında bu senetlerin verilmesini gerektirir bir ticari işlem gerçekleşmediğini bu hususun ispatı için alacaklıya yazı yazılarak ticari defterlerinin incelenmek üzere istenmesini ve ayrıca müvekkili … ait defterlerin de alacaklı uhdesinde bulunduğundan bu defter ve belgelerinde istenmesini talep ettiklerini, takibe konu senetlerin müvekkili …’e kendisi ve … adına hapse attırılacağı, hayatının bitirileceği tehditleriyle imzalatılmış olduğundan yani müvekkilinin iradesi sakatlanmış olduğundan işbu senetlerin hükümsüz olduğunu, hiçbir şekilde taraflar arasında takibe konu senetlere dayanak ticari ilişki bulunduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, müvekkillerinin … Ağustos ve Eylül aylarında toplam 401.000 TL nakit ödeme yapmaya zorlandığını, bu nakit ödeme dikkate alınmadan senetlerin tamamının işleme konulmuş olması tam da … ortaklarının davranış tarzını ve kötü niyetini ortaya koyan bir husus olduğunu, müvekkillerince yapılan bu ödemelerin iadesi ve elinden zorla alınan hisseler için de gerekli hukuki sürecinde taraflarınca başlatılacağını, takibe konu senetler hukuken geçersiz olup müvekkilleri yönünden hukuki sonuç doğurmaları mümkün olmadığını belirterek açıklanan nedenler ile müvekkillerinin davalıya söz konusu takip miktarı tutarında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yazılım alanında hizmet veren ve piyasada tanınmış ve saygın bir şirket olduğunu, 2015 yılında Limited Şirket olarak kurulmuş 2018 yılında Anonim Şirkete çevrildiğini, sektörde lider durumunda olan çok uluslu … Ltd.’nin Türkiye’ deki partneri ve yetkili satıcısı olduğunu, müvekkili şirketin … ‘ dan satın aldığı “süreli yazılım kullanım” lisanslarını, Türkiye’de gerçek yada tüzel kişilere satmakla yetkilendirildiğini, Lisanslar, … ile müvekkili şirket arasındaki, sözleşme şartlarına uygun olarak, fatura karşılığı alınmakta ve müvekkili şirket tarafından, müşterisine , fatura edilmek sureti ile satıldığını, müvekkili şirketin müşterileri arasında, … AŞ, … AŞ, …AŞ gibi, Türkiyenin önde gelen ticari şirketleri bulunduğunu, 2019 yılında, müvekkili şirket tarafından alınan, bir muhasebe denetleme programının kurulumu sonucunda, şirketin muhasebe giriş çıkış kayıtlarında, olağanüstü bir dengesizlik fark edilmesi üzerine yapılan incelemede, …’dan alınan lisansların bedellerinin, müvekkili şirket tarafından ödendiği ve fakat bunların kayıtlarda görünmediğinin fark edildiğini, müvekkili şirketin, o esnada, yöneticisi ve tek başına temsil ve ilzam yetkilisi olan, davacı …’den, konuya ilişkin, tatmin edici bir açıklama alınamaması üzerine, biraz daha ayrıntılı ve derinlemesine inceleme ihtiyacı doğduğunu, bunun sonucunda ise, davacının, müvekkili şirket aleyhine, sahibi olduğu, diğer davacı … şirketi üzerinden, … tarafından, …, bedeli ödenerek, fatura karşılığı alınmış olan Lisansları, direk şirketi üzerinden satabilmek için, müvekkili şirketin kayıtlarında göstermediği, …’un …’a fatura karşılığı satıp bedelini alması gereken, lisansları hiç fatura kesmeden … üzerinden sattığı bunların bedelini de yine kendi şirketi adına tahsil ettiği, kendi şirketi …’ın yüklü miktarda borcunu da yöneticisi olduğu … şirketine ödemediğini, … kasasından, kişisel harcama olarak, ciddi miktarda para çektiğini ve fakat iade etmemiş olduğunun görüldüğünü, yapılan incelemede, bu işlemlerin toplam tutarının, KDV dahil 373.640,96 USD olduğunun tespit edildiğini, diğer yandan, davacının, yöneticisi olduğu müvekkili şirket kasasından şahsen 211.187,02.-TL nakit para kullandığının ve iade etmediğinin de ortaya çıktığını, davacı … ile bu tespitler sonrasında, yapılan toplantıda,”amacının, usulsüzlük yapmak olmadığını ,kendisinin ve şirketinin, nakit sıkıntısı içinde olduğunu , bu yüzden, kendi şirketi üzerinden sattığı lisansların, faturalarının, kesilmesini; sadece geciktirdiğini, eli rahatladığında , bu faturaları kestirmeyi düşündüğünü ve bu tutarların, müvekkil şirkete borcu olduğunu ve ödeyeceğini “ifade ettiğini, şirket yetkililerinin davacının, ticari itibarının, bir daha piyasada iş yapamayacak şekilde etkilenmesini de önleyecek şekilde ; şirkete olan tüm borcunu ödemeye ve şirketteki hissesi ile yönetim yetkilerini devrederek, bu meseleyi kapatmaya yönelik, teklifini kabul ederek; 17.08.2019 tarihli protokol hükümleri kapsamında müvekkili şirkete verilen zararın, tamamıyla karşılanması, koşuluna bağlı olarak, davacı yan ile anlaşmaya vardıklarını, işbu Protokolün tarihini takiben, davacı borçlu …’in müvekkili şirket kasasından çektiği, 211.187,02.-TL tutarında 9.08.2019 da ödeme iradesini gösterir mahiyette, kısmi olarak 111.000,00.-TL ödeme yaptığını, yine davacının protokole uygun olarak, borçlarına mahsuben , 27.09.2019 da, kendisine ait olan … plakalı … marka aracını, Beyoğlu …. Noterliğinin … yevmiye numaralı Araç Satış Sözleşmesi ile müvekkil şirkete 265.000,00.-TL ye devrettiğini, ödenen bu tutarların şirket tarafından bu tutarın davacıların borçlarından mahsup edildiğini, müvekkili şirketin, davacıların iddiası aksine, davacının yönetim yetkilerini, suistimaline kadar; dikkate değer bir vergi borcu olmadığını, her ne kadar, menfi tespit davalarında, genel olarak, ıspat külfeti, davalı alacaklıya ait ise de, istisnai durumlarda, ispat külfetinin, borçlu olmadığı iddiasında bulunan, davacıya geçtiğini, huzurdaki uyuşmazlıkta; olumsuz tespit konusu, kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacak olduğundan ispat külfetinin davacılara ait olduğunu belirterek açıklanan nedenler ile düşük gösterilen harca esas değer üzerinden, eksik ödenen dava harcının tamamlatılmasına, davanın icra takibinden sonra açılmış olduğu dikkate alınarak, usul ve yasaya aykırı olan tedbir talebinin reddine, haksız ve kötü niyetle açılmış davanın reddine, davacı borçlular aleyhine, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”….davacı tarafça tanık listesinin sunulmadığı görülmüştür. Bu halde ispat yükü kendisinde olan ve kambiyo senedinin tehdit ile doldurulduğunu iddia eden taraf olan davacının bu iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı vekili 11.11.2021 tarihli duruşmada alınan beyanında ve yazılı beyanlarında, takibe konu senetlerin malen kaydı içerdiğini, hukuki ilişkinin mal alım satımı olarak açıklandığını, ancak davalı tarafın beyanlarında senetlerin şirketi zarara uğratmasından kaynaklı bedel olarak istenildiğinin belirtildiğini, dolayısıyla senetlerin dayanağı hukuki ilişkinin çöktüğünü, bu sebeple ticari defter incelemesi talep ettiğini ifade etmiş ise de; davanın korkutma irade bozukluğuna dayalı menfi tespit davası olarak açıldığı, korkutma olgusunun ispat edilemediği, bu durumda mahkememizce yapılacak bilirkişi incelemesinin yargılamaya bir yenilik katmayacağı anlaşılmıştır….” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine, infaz edilen tedbir kararı olmadığından tazminat hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde;Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, Müvekkili … ile davalı arasında 300.000 $’lık temel bir alacak ilişkisinin bulunmadığını, ancak bilirkişi incelemesi dahi yapılmadığını, Dava konusu bononun düzenleyeninin müvekkili … şirketi, lehtarının ise davalı olduğunu, senette “malen” kaydı olduğunu, ancak müvekkilin ticari defterleri incelendiğinde 300.000 $’lık mal alınmadığının görüleceğini, davalının dosya kapsamına kendi defterleri üzerinde yaptırdığı bağımsız denetim raporunda da bu şekilde teslim olgusu saptanmadığını, senedin temelini teşkil eden borç ilişkisi çöktüğünü, Bu hususun mahkemenin kendi gerekçesinde de belirtildiğini, Bedelsizlik def’isi temel ilişkiye dayalı bir şahsi def’i olmakla lehtara karşı ileri sürülebileceğini, Davalı tarafın delil listesinde dayanmış olduğu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/57695 sayılı soruşturma dosyasına bizzat davalı tarafça sunulmuş olan 27.12.2019 tarihli bağımsız denetim raporunda; Davalı … şirketinin müvekkillerden … şirketi’ne kesmesi gereken fatura tutarı 113.466 USD+KDV olarak belirtildiğini, Buna karşın, … tarafından …’a yapılan ödemeler karşılığında düzenlenmeyen dekontlar olduğu ve bu tutarın da 101.815,58 USD olduğunun görüldüğünü, bu tespitin dahi taraflar arasındaki temel ilişkinin bedelinin 300.000 USD olmadığını ortaya koyduğunu, HMK m. 222 uyarınca da tarafların ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini,Dava konusu bonodaki bedel kaydının davalı yanca talil edildiğinden ispat yükünün davalıda olduğunu, davalının senedi …’in kendisine verdiği zarara karşılık aldığını ifade ettiğini, bu durumun davalının çelişkili davranışını ortaya koyduğunu, Davalı bir yandan …’in davalı şirkette genel müdür sıfatıyla çalışırken kendisine verdiğini iddia ettiği ihtilaflı zarar için 300.000 $ senet düzenlettiğini kabul ederken diğer yandan da … firmasının 300.000 $’lık mal aldığını ve bu malları teslim ettiğini ileri sürdüğünü, çelişkinin mahkemece giderilmediğini Davalı vekilinin beyanları incelendiğinde; müvekkili …’in tek başına imza yetkilisi bulunduğu davalı …’ndeki yetkisini kötüye kullanarak davalıyı zarara uğrattığı, bunun için kendi sahibi olduğu … şirketini kullandığı, bunun yanında davalı şirketten yüklü miktarda para çektiği ve senetlerin davalı tarafından bu bedellerin karşılığı olarak alındığı açık bir şekilde ifade edildiğini, Soruşturma dosyasına bizzat davalı tarafça sunulmuş olan 27.12.2019 tarihli bağımsız denetim raporundaki tespitlerin dahi davalının iddialarını çürüttüğünü, Y HGK 17.12.2003, 19-781/768 sayılı kararda bedel kaydını talil eden alacaklının alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiğine karar verdiğini, 11 HD., 19.9.1988 tarih ve 949/5109 sayılı kararının da bu yönde olduğunu, … ve … firmalarının 2016-2019 yılları arasındaki vergi beyannamelerinin, ticari defter ve faturalarının incelenmesi talep edilmiş iken, talebin “yargılamanın seyrini etkilemeyeceği” gerekçesiyle reddedildiğini belirterek ispat yükü davalıda olduğundan kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosya sureti incelendiğinde; davalı tarafça davacılar aleyhine 75.000USD bedelli 4 adet bonoya dayalı 300.000USD alacağın tahsili istemi ile kambiyo senedine dayalı takip başlatıldığı anlaşılmıştır.Dava ve takibe konu senetler incelendiğinde; her birinin 75.000USD bedelli 05.09.2019 tanzim tarihli olup vadelerinin 04.01.2020, 20.01.2020, 01.02.2020, 10.02.2020 tarihleri olduğu, keşidecinin … şirketi, avalistin … olduğu, lehtarın ise davalı … olduğu, senetlerde malen kaydı olduğu görülmektedir.17.08.2019 tarihli protokol incelendiğinde; protokol altına … şirketi adına … in … şirketi adına … in imzası olduğu; 1 ocak 2017 17.08.2019 tarihleri arasında …’ın ve …’in … adına yaptığı tüm ödemelerin ve faaliyetlerin kontrolü sonucunda aşağıdaki borç miktarında mutabık kalınmıştır. … … borcu 373.640,96USD(Kdv Dahil), …’in borcu 211.187,02TL, …’İn şahsi borcu 20.000USD … tarafından 17.08.2019 da gönderilerek, kalan tutar için …’e ait 2011 model … yaklaşık 300.000TL değerinde satışından gelen paradan ödenecektir. … borcu; araç satışından kalan tutarın … ödenmesi, … şirketine … tarafından kesilen faturanın 42.338,40USD faturanın en geç 30.09.2019 a kadar ödenmesi, kalan tutar … ile … arasında istenilen tarihlerde kesilen faturalarla tahsil edileceği, … borçların akarşılık …’e ait gayrimenkullere şerh koyma, devralma, ipotek koyma, borç senedi düzenleme hakkını vermeyi …’in taahhüt ettiği” yazılıdır.- 27.09.2019 tarihli araç satış sözleşmesine göre davacı …’e ait … marka aracın davalı şirkete 265.000TL bedelle devredildiği yazılıdır. – Vergi dairesi’ne davalı şirket tarafından yazılan yazı ve mali denetime ilişkin davalı şirkete 3.kişi şirket tarafından yazılan yazı ve ekleri dosyaya sunulmuştur.- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2020/57695 Soruşturma 2020/35837 Karar nolu dosyasının incelenmesinde; müştekilerin …, … Sanayi Ticaret Limited Şirketi olduğu, C. Savcılığınca yapılan soruşturma neticesinde; müştekiler vekilinin şikayet dilekçesi içeriği ve müştekinin şikayet beyanı ve şüphelilerin ifadesi ve tanık beyanları ile denetim raporu ve icra evrakı suretlerine göre taraflar arasında şirket yönetimi ve hukukundan kaynaklı hukuki ihtilaf oluşturabilecek sorunlar olduğu ve şikayete koııu olayda atılı suçun yasal unsurları da oluşmadığından dolayı ve bu nedenlerle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, anılı karara itiraz üzerine İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliği’nin 14/07/2020 tarih 2020/3186 d.iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bu halde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ nca verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili istinafında davalının senedin ihdas nedenini talil ettiğini ileri sürmüş ise de; dava dilekçesinde davacılardan …’in sahibi olduğu … şirketi üzerinden … şirketi aleyhine yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğu söylenerek tehdit ile senetlerin imzalatıldığının iddia edildiği, davalının da savunmasında davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde davacı … ve sahibi olduğu şirket tarafından yapılan usulsüz işlemler nedeni ile tarafların mutabakata vardığını, protokol imzalandığını ve senetlerin tanzim edildiğini belirttiği, bu durumda davalının savunmasının ispat yükünü değiştirmeyeceği, davacının senedin zorla, tehdit ile imzalatıldığını ispatla yükümlü olduğu ancak bu yöndeki iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 161,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 108,45-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023