Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/489 E. 2023/1952 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/489 Esas
KARAR NO: 2023/1952 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2021/195 E. – 2021/10 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; Türkiye terlik ve ayakkabı sektörünün öncülerinden …’nın 1994 yılında kurulduğunu, ayak sağlığını rahatlığını kaliteyle birlikte konforu hedef alarak terlik ve ayakkabı sektörüne girdiğini, Türkiye’nin bilinirliği yüksek, köklü bir markası olduğunu, Türkiye’de İstanbul il sınırları içinde 24.000 m2 alan üzerine kurulu 18.000 m2 kapalı alan içerisinde terlik ve ayakkabı üretimi yapan … A.Ş. ile birlikte, üretimi yapılan ürünlerin tanıtım, pazarlama ve satışını gerçekleştiren … Tic. Ltd. Şti.’den oluşan iki ayrı şirketin yapılanmasından oluştuğunu, “…” markasının Türkiye’de sektörün lideri haline gelmiş bir marka olduğunu, “…” markası ile iç pazarda yaklaşık 1.800 noktada satış yapmakta olduğunu, Dünya pazarında ise yaklaşık 25 ülkeye satış yapmakta olduklarını, … A.Ş’nin kurulduğu günden beri marka yatırımına dikkat etmekte ve her yıl düzenli olarak şirket bütçesinden ayırdığı reklam ve halkla ilişkiler payını ülke genelinde vermiş olduğu reklamlarla yazılı ve görsel basında kullanmakta olduğunu, müvekkili şirketin adına tescilli, nizasız fasılasız surette kullanılmakla ayırt edici nitelik kazandırdığı, tanınmış “…” esas unsurlu markaların maliki olduğunu, 2008 yılından itibaren “…” ibareli markası ile başlayan ve “…” ibaresi esas alınmak suretiyle “…” şeklinde oluşturulmuş bir markalar topluluğu olduğunu, müvekkilinin yıllardan beri kullanılmakla ayırt edicilik kazandırdığı “…” ibareli tanınmış markasının kullanılmasıyla tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olan davalı yanın … numaralı “…” markasını tescil ettirdiğini, bu markanın müvekkilinin markası ile benzer olduğunu belirterek, davalının 26.12.2019 tarih ve … nolu “…” ibareli markasının 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç, 6/1, 6/9, 18 ve 25. maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalı kullanımlarının tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu bağlamda tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına dair her türlü tanıtım malzemelerine el konularak imha edilmesini ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili …’nin 11/09/2018 tarihinde faaliyete başlayarak yeni nesil teknoloji ve inovatif yaklaşımla, sağlıklı, vücut ergonomisine uygun, ısı dengesi sağlayan visco katmanlı yatak, yastık, yorgan ve nevresim üretimi sağlamakta olduğunu, yalnızca showroom olarak kullandıkları şirket merkezlerinde birtakım ürünler sergilenme olduğunu, tüketiciye yalnızca internet üzerinden yani mesafeli satış sözleşmesi ile satışlar gerçekleştirildiğini, müvekkilinin 19/09/2018 tarihinde “…” markasının tescili için Türk Patent ve Marka Kurumuna 24. sınıf mal ve hizmetlerinde kullanılmak üzere başvuruda bulunduğunu, “…” markasının Marka Bülteninde yayımlanması akabinde davacı tarafından yayına itiraz edildiğini, davacının itiraz nedenlerinin Kurumca yerinde görülmeyerek, 30/04/2019 tarihinde yayına itirazlarının reddedildiğini, akabinde davacının reddedilen itirazlarının yeniden değerlendirilmesi için YİDK’ya başvurduğunu, dava konusu hususları ileri sürerek tescil isteminin reddedilmesi talebiyle başvuruda bulunmuşsa da, yine talepleri haksız bulunarak 29/11/2019 tarihinde YİDK tarafından reddedildiğini, 26/12/2019 tarihinde müvekkiline ait “…” markasının tescil edildiğini, bu karara karşı yargı yoluna başvurulmadığını belirterek, dava dilekçesinde her ne kadar “marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve giderilmesi” talep edilmişse de, haksız rekabetin tespitinin Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemelerinin görevi alanına girmemekte olduğunu, davanın haksız rekabetin tespiti talebine ilişkin usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı … ve ailesinin, 01/03/1978 yılında … Ltd. Şti.’yi kurmuş olduklarını, müvekkili Şirketin hissedarı …’ın, 2018 yılında aile şirketi haricinde bir şirket daha kurmak ve yüksek teknoloji ile üst sınıf tüketiciye hitap eden yatakları ve yatak ürünlerini piyasaya sürmek için girişimde bulunduğunu, “…” isimli aile şirketlerinin tam tersi olan “…” isimli şirketi kurduğunu ve marka tescilini yaptırdığını, dava konusu iki marka arasında görsel intiba açısından ne renk, ne yazı şekli, ne de boyutlarında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, taraflara ait markaların sunmuş olduğu mal ve hizmetlerin, ekonomik kriterlerin ve potansiyel tüketicilerin birbirinden farklı olduğunu, davacı tarafın iddiasının aksine, iki markanın iltibasa yol açacak düzeyde ayırt edilemeyecek benzerlikte olmayıp, tüketici nezdinde karışıklığa neden olmasının da mümkün olmadığını, müvekkil ile davacının faaliyet gösterdikleri alanların birbirinden bağımsız olup, halk nezdinde herhangi bir karışıklığa mahal vermesinin söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16/11/2021 tarihli 2021/195 E. – 2021/10 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, tarafların beyanları ve alınan bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı markaları ile davalı markası arasında benzerlik bulunmadığı, mal ve hizmetler açısından sınıfsal benzerliğin söz konusu olmadığı, mal/hizmetlerin bağlantılı/iliskili sayılmalarına ilişkin kriterler dikkate alındığında taraf markaları arasında ilişkili/bağlantılı sınıf olmadığı ve benzer sınıf olarak değerlendirilemeyecekleri, davacıya ait tanınmış “…” markası aleyhine, davalı tarafından haksız bir yararın sağlanması ihtimali veya tanınmış markanın itibarının zarar görme ihtimali veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurma ihtimalinin bulunmadığı, davalının sırf davacıya zarar vermek ve haksız kazanç sağlamak amacıyla kötü niyetli olarak dava konusu markayı tescil ettirdiğine yönelik dosyada delil bulunmadığı, dolayısıyla SMK m.6/1,4,5 ve 9 anlamında hükümsüzlük şartlarının oluşmayacağı, anılan nedenlerle tecavüz ve haksız rekabet koşullarının da oluşmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının “…” markası ile müvekkiline ait “…” markasının yalnızca son harflerinin farklı olduğunu, markaların hitap ettikleri ortalama tüketicililerin ayakkabı üretimi yapan müvekkilinin markasının ayakkabı kelimesinin baş harfi dikkate alınarak “…”, yatak üretimi yapan davalı markasının ise … kelimesinin baş harfi dikkate alınarak “…” olarak tescil edildiğini ve aynı işletmeye ait olduklarını düşünebileceklerini, Hükümsüzlük kararı verilebilmesi için iltibas ihtimalinin dahi yeterli olduğunu, Müvekkilinin markasının tanınmış marka olup, davalının markasının farklı mal ve hizmetler için tescil edilse dahi, davalının müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız şekilde yararlanma kastıyla hareket ettiğini, markasını kötüniyetle tescil ettirdiğini, davacının markasının itibarının zarar görebileceğini, ayırt edici karakterinin zedelenebileceğini, bu nedenlerle davalının markasının hükümsüz kılınması gerektiğini belirterek, istinaf başvurularının kabulüne ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan TPMK kayıtları incelenmesinde; hükümsüzlük talebine konu davalıya ait … numara ile tescilli “…” ibareli markanın 24. sınıfta “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri; perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kamplar için uyku tulumları” emtiası için, 26/12/2019 tarihinde tescil ettirildiği ve halen geçerli olduğu görülmüştür. Davacı adına birden fazla tescilli marka bulunup, “…” ibaresinin 21.01.2011 tarih ve … tescil numarası ile “ayak giysileri (terlikler)” için tanınmış marka olarak, “…” ibaresinin 13/11/1996 tarih ve … tescil numarası ile 25. sınıfta, “…” ibaresinin 02/03/2010 tarih ve … tescil numarası ile 18, 25. sınıflarında tescil edilmiş olduğu görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan YİDK’nın … sayılı kararının incelenmesinde; … başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun yayınına … sayılı “…”, “…”, ” …”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “… şekil”, “…” ibareli markalar gerekçe gösterilerek benzerlik ve tanınmışlık iddialarıyla yapılan itirazın incelenmesinde, markalar arasında işitsel yönden kısmi benzerlik bulunmakla birlikte, başvuru ile tescili talep edilen malların itiraz gerekçesi, markaların tescil kapsamında bulunan mallarla aynı yada benzer olmadığı, markalar ve mallar arasındaki farklılıklar birlikte değerlendirildiğinde, itiraz gerekçesi markaların farklı bir sektördeki tanınmışlığının da markalar arasında karışıklığa neden olmayacağı gibi, muteriz markalarının ün ve itibarından haksız kazanç elde etme veya bu markaların itibarına zarar verme gibi sonuçlar da doğurmayacağı kanaatine varılarak itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. Mahkemece bilirkişiler marka uzmanı .. ve marka ve haksız rekabet uzmanı … alınan 23/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu “…” markası ile davacıya ait “…” markası arasında yazım ve karakter farklılıklarının yanı sıra son harflerinin farklı olması sebebiyle fonetik farklılık olması, ayrıca dava konusu “… “markası ile davacıya ait “…” markası ve diğer markalarının farklı mal ve hizmet sınıflarına ait olması, davacı markasının ayakkabı ve terlik ürünlerinde kullanılmasına karşın, davalıya ait markanın yatak, yorgan ve ev tekstili ürünlerinde kullanıldığı, her iki markanın ürünlerindeki bedel farklılığının yüksek olması, farklı tüketici gruplarına hizmet etmeleri dikkate alındığında, aralarındaki benzerliğin her iki marka arasında karışıklığa meydan verebilecek benzerlikte olmadığı, yine aynı gerekçelerle davacıya ait “…” markası aleyhine haksız bir yararın sağlanması ihtimali veya tanınmış markanın itibarının zarar görme ihtimali veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurma ihtimalinin bulunmadığı, bu sebeplerle SMK 6/1-4-5. Fıkralarında belirtilen hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalının sırf davacıya zarar vermek ve haksız kazanç sağlamak amacıyla kötü niyetli olarak dava konusu markayı tescil ettirdiğine yönelik veri bulunmadığı, ayrıca aralarında karışıklığa meydan verebilecek nitelikte benzerlik bulunmadığı tespitleri karşısında kötü niyetli tescilin mevcut olmadığı, SMK’nun 29. maddesi kapsamında marka hakkına tecavüzün mevcut olmadığı, davalıya ait “…” markasının kullanımının davacıya ait “…” markası arasında karışıklığa meydan verebilecek nitelikte benzerlik olmadığı ve TTK’nun 54 vd. Anlamında iltibas dışında herhangi bir haksız rekabet eylemine de dosya kapsamında rastlanmadığına dair görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve marka hükümsüzlüğü davasıdır.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflara ait marka tescil kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile; davacı adına tescilli “…” markası ile davalının “…” markasının yalnızca son harflerinin birbirlerinden farklı olduğu, her iki markanın da ortalama tüketici kitlesine hitap ettikleri, TPMK tarafından 2011 yılında davacının “…” markasının “ayak giysileri (terlik)” emtiası için tanınmış marka olduğuna karar verildiği, davacının diğer markalarının da 18. ve 25. sınıflarda tescilli oldukları, davalının “…” markasının ise ev tekstil ürünleri için tescilli olduğu, markalar arasında görsel olarak benzerlik mevcut olsa da, son harflerinin farklı olması nedeniyle işitsel olarak farklılık bulunduğu, ayrıca tescilli oldukları emtianın farklı olduğu, mağazalarda aynı raflarda satışa sunulamayacakları, bu nedenlerle markalar arasında SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin ve SMK’nun 5/1-ç maddesindeki hükümsüzlük koşullarının bulunmadığı, davacının markasının tanınmış olduğu “ayak giysileri (terlik)” ürünü ile davalının markasının tescilli olduğu ürünlerin birbirlerinden çok farklı olmaları nedeniyle davalının davacının markasının tanınmışlığından haksız çıkar elde etmesinin mümkün olmayacağı, davalının markasının tescilli olduğu malların niteliğine göre davacının markasının itibarının zarar görmesinin veya sulandırılmasının da söz konusu olamayacağı, SMK’nun 6/5. maddesindeki hükümsüzlük koşullarının bulunmadığı, davalının markasının kötü niyetle tescil edildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, SMK’nun 6/9. maddesi uyarınca markanın hükümsüz kılınamayacağı, davalının markası davacının markası ile karışıklığa neden olmayacağından davalının markasını tescilli olduğu sınıflarda kullanılmasının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 21/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.