Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/481 E. 2023/910 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/481 Esas
KARAR NO: 2023/910
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2021
NUMARASI: 2020/413 2021/889
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketlerin, İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/4284 D.İş sayılı dosyası ile 674 sayılı KHK kapsamında tedbiren TMSF’nin kayyım olarak atanan şirketler olduğunu, şirketlerin önceki yetkilisi … hakkında terör örgütü üyeliği kapsamında soruşturma yapıldığını ve 26/08/2016 tarihinde tutaklandığını, yargılamasında İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edilmekte olduğunu, 03/10/2019 tarihinde de tahliye edildiğini, davalı şirket tarafından davacı şirketler aleyhinde davaya konu 15/10/2016 keşide tarihli 2.000.000,00 USD tutarlı çeke dayanılarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, icra mahkemesine yapılan şikayetin reddedildiğini, oysa çekteki imzaların davacılara ait olmadığını, belirtilen tarihte …’ın yetkili olmadığını, 15.10.2016 itibarı ile davacı şirketin TMSF idaresi altına olduğunu, imza yetkili kayyımlara ait olmadığından bağlayıcılığı olmadığını, kayyım gözetiminde yönetimini devralınmasından bu yana yapılan tüm araştırma ve incelemelere rağmen taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişkiye rastlanmadığını, çek hamili hakkında ceza soruşturması olduğunu, çekteki imzanın …’a ait olduğunun ileri sürüldüğünü, müvekkili şirketin önceki yetkilisi ile davalı şirket arasındaki organik bağ gözetildiğinde gerçekte var olmayan borç ilişkisi yaratılması için söz konusu çekin düzenlendiğini, müvekkilinin harçtan muaf olduğunu belirterek … Bankası A.Ş Altunizade Şube muhataplı 15/10/2016 keşide tarihli … nolu 2.000.000,00 USD bedelli çek ile ilgili davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitini, çekin iptaline ve davalının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin çelişkili olduğunu, birden fazla talebin tek dava ile talep edilmesinin mümkün olmadığını, HMK 119 md gereğince değerlendirme yapılarak davanın usulden reddi gerektiğini, davacının herhangi bir delil sunmadığını, takiplerin kesinleştiğini, icra mahkemesince itirazın reddedildiğini, bu aşamada imzanın yetkili kişilere ait olmadığının iddia edilmesinin yerinde olmadığını, dava konusu çekin keşide tarihinin 15.10.2016 olduğunu, davacının iddialarının aksine keşide tarihinde …’ın davacı şirketlerin yetkilisi olduğunu, kayyımın 26.10.2016’da atandığını, kararın 28.10.2016’da ilan edildiğini, çekin kayyım atanmadan keşide edildiğini, çekin keşide edildiği tarihte …’ın davacı şirketlerin imza yetkilisi olduğunun ticaret sicil kayıtları ile sabit olduğunu, davacının iddiasının aksine 15.10.2016’da kayyım atanmadığını, çekin keşide tarihinin kayyım tayin tarihinden önce olduğu gibi kayyım tayininin alacaklıların alacaklı olarak başvuracağı yol ve yöntemlerde değişikliğe yol açmayacağını, davacı … Holding AŞ ile aynı şirketler grubundaki … TİC AŞ ile davalı arasında 01.05.2015 tarihinde Nazarbayev Üniversitesi İlmi eğitim Kompleksinin ikinci etabının inşaatının 2.açılış kompleksi konulu sözleşme yapıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği 14.500.000Euro bedelli 12 adet çeki … Sağlık şirketine verdiğini, ancak süresinde mallarının tesliminin tamamlanmadığını, müvekkilinin tek taraflı ve haklı nedenle sözleşmeyi 09.09.2016 tarihinde ihtarname ile fesh ettiğini, fesih üzerine … şiretkinin müvekkikiline dava konusu 2.000.0000 uSD bedelli 15.10.2016 tarihli … nolu çeki ve dava konusu dışında 8.500.000USD bedelli 15.09.2016 tarihli çeki verdiğini, bu konuda sözleşmeler ve ihtarnameler bulunduğunu, diğer çekle ilgili İstanbul 8. ATM 2020/443 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını, kambiyo senedinde mücerretlik ilkesinin geçerli olduğunu, çekin iptalinin talep edilemeyeceğini, davanın haksız olduğunu, kötü niyet tazminatının da yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “1-Davacının davasının KABULÜ ile, dava konusu … Bankası A.Ş altunizade Şubesi muhataplı, keşidecisi … Holding A.Ş olan 15/10/2016 keşide tarihli 2.000.000,00 USD bedelli çek nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının ve çekin bedelsiz olduğunun TESPİTİNE, çekin İPTALİNE, 2-Dava konusu çekin veriliş şekli itibariyle davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılmakla dava değerinin %20’si üzerinden hesaplanan 2.934.800,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMLERİ: -Davacılar vekili istinaf dilekçesinde ve davalının istinafa cevabında özetle; Dava konusu çekin yetkisiz kimse tarafından imzalandığını, şirket eski yetkilisi …’ın … Mühendislik şirketinden 04.10.2016’da azledildiğini, imzanın müvekkilini bağlamayacağını, davalının iddiasının aksine imza incelemesine gerek olmadığını, …- … Holding şirketinden çek keşide tarihinden sonra azledilmiş olsa da … HOLDİNG bünyesindeki tüm şirketlerin (toplamda 17 şirket) Sulh Ceza Mahkemesince 27.09.2016’da kayyım atandığını, şirketlerin çatı organizasyonu … HOLDİNG AŞ e kayyım atanmasının ve şirket yetkilisinin daha sonra azledilmesinin sehven olabileceğini, Çekin bedelsiz olduğunu, …şirketinin çekin tarafı olmadığını, iddia konusu hadiselerin gerçekleşme tarihinde …’ın tutuklu olduğunu, Dava değerinin 2.000.000USD olduğunu, dava değerinin dava tarihine göre 14.674.000TL olarak kabulünün yerinde olmadığını, her iki davacı yönünden ayrı ayrı ve tam kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken eksik tazminata hükmedildiğini belirterek kararın bu yönden düzeltilmesini talep etmiştir. – Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararına dayanak gösterilen bilirkişi raporunda 1.935.429,86 Euro’luk kayıt ile ilgili faturalar ve çekin kayıtlı olduğu ticari e-defter kayıtlarına yer verilmediğini, söz konusu belgelerin bilirkişiye teslim edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporunda bu kayıtlara yer vermediğini, söz konusu evrakların 03.09.2021 ve 20.09.2021 Tarihli email ekinde gönderildiğini, bilirkişinin eksik şekilde rapor tanzim ettiğini, bu hususun bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde ve duruşmada ısrarla belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece itirazlarının nazara alınmaksızın dosyanın karara çıktığını, mahkeme kararındaki dava dışı … ile … arasında ticari ilişki olmadığı yönünde varılan kanaatin; dosyaya sunulan fatura, sözleşmeler ve sair deliller birarada değerlendirildiğinde haksız ve mesnetsiz olduğunu, kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu, dosyaya sunulan deliller bir bütün olarak incelendiğinde müvekkil şirketin alacaklı olduğu her iki taraf kayıtlarında da açıkça yer aldığını, cevap dilekçesinde yer aldığı üzere … şirketi ile olan sözleşmenin haklı nedenle tek taraflı olarak 09.09.2016’da fesh edildiğini, … şirketinin dava konusu çek ile birlikte dava konusu olmayan çeki müvekkiline bakiye borcu sebebi ile verdiğini,taraflar arasında ticari ilişki ve sözleşme olduğunun cevap dilekçesi ekindeki deliller ile ortaya koyulduğunu,Çekin hangi borç ilişkisine dayandığının sebepten mücerretlik ilkesi gereğince dava konusu olamayacağını dava konusu çekin keşide tarihinin 15.10.2016 olduğunu, davacının iddialarının aksine keşide tarihinde …’ın davacı şirketlerin yetkilisi olduğunu, davacı şirkete kayyım atanmasına 26.10.2016 tarihinde karar verilmiş olup, ilgili kararın 28.10.2016 tarihinde tescil edildiğini, dolayısıyla çekin kayyım atanmasından önce keşide edildiğini, mahkemece çek üzerindeki imzalar bakımından herhangi bir inceleme yapılmaksızın çekteki imzanın yetkisiz kişiler tarafından atıldığı ve çekin ciro silsilesinin kopuk olduğu yönünde kanaate varıldığını, dosya nezidinde çek üzerindeki imzalar bakımında herhnagi bir inceleme yapılmamış olmasına rağmen dava konusu kambiyo senedindeki imzanın yetkili kişilere ait olmadığına ilişkin kanaate varılmasının hukuki ve bilimsel açıklaması bulunmadığını, İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1380, 2017/1209 K sayılı karaında yer aldığı üzereödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içinde imza itirazında bulunulmadığı gibi, yargılamada da imza itirazında bulunulmadığını, Kıymetli evrakta mücerretlik ilkesinin bir gereği olarak kambiyo senedine bağlı borcun ileri sürülmesinin temel hukuki ilişkiden bağımsız olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için yasal şartlar bulunmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Davaya konu İstanbul …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası incelendiğinde davalı … Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından davacılar … HOLDİNG AŞ ile … MÜHENDİSLİK VE TAAHÜT HİZMETLERİ AŞ aleyhine 2.000.000USD asıl alacak, 200.000USD çek tazminatı, 6000USD komisyon, 10.356,16USD faiz olmak üzere toplam 6.848.540,53TL nin tahsili talebi ile kambiyo senedine dayalı takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. Davaya ve takibe konu kambiyo senedi incelendiğinde; … banaksı ALtunizade Şubesi’ne ait 15.10.2016 tarihli 2.000.000USd bedelli … nolu çekte keşidecinin … HOLDİNG AŞ, lehtar-cirantanın … TAAH HİZMETLERİ AŞ, 2.cirtanta-hamilin davacı … İNŞAAT TUR. SAN.TİC AŞ olduğu, çekin 17.10.2016 da ibraz edildiği, karşılıksız işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır. İstanbul Anadolu 2.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/4284 D.İş sayılı karar örneğine göre; davacı … Mühendislik ..Şti ile dava dışı … TİC AŞ şirketinin de bulunduğu 22 adet şirket yönünden TMSF yetkililerinin kayyım olarak atanmasına, yönetim organlarının tüm yetkilerinin kayyıma devrine, kayyımların yönetim organlarının tüm yetkilerine sahip olmasına dair karar verildiği, karar tarihin 26.09.2016 olduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu 4.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/4400 D.İş sayılı karar örneğine göre; 674 sayılı KHK 13 , 19 , CMK 133/1 maddeleri gereğince davacı … Holding AŞ ile dava dışı bir kısım şirketler yönünden TMSF yetkililerinin kayyım olarak atanmasına, yönetim organlarının tüm yetkilerinin kayyıma devrine, kayyımların yönetim organlarının tüm yetkilerine sahip olmasına dair karar verildiği, karar tarihin 26.10.2016 olduğu görülmüştür. Ticaret Sicil kayıtlarının incelenmesinde; … HOLDİNG AŞ’nin 18.03.2016’da tescil edilen 15.03.2016 tarihli olağan gelen kurul kararı gereği şirketin münferiden temsilcisi ve yönetim kurulu başkanının … olduğu, 03.11.2016 gazeteye göre İstanbul ANadolu 4.Sulh Ceza HAkimliğinin 26.10.2016 tarihli 28.102.0216 da tescil edilen kararı gereğince şirkete kayyım olarak TMSF nin atandığı anlaşılmaktadır. …ŞİRKETİ nin kayıtlarına göre ise; şirketin kurucusunun … HOLDİNG AŞ olduğu, 05.11.2013 TArihli Ticaret Sicil GAzetesi’nwe göre şirket temsilcisi oalrak 3 yıl süre ile … HOLDİNG AŞ yönetim kurulu üyesi …’ın atandığı, şirkete 26.09.2016 Tarihli Sulh Ceza HAkimiliği kararı gereğince TMSF yetkililerinin kayyım olarak atandığının 28.09.2016’da tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili delil olarak; 01.05.2015 Tarihli dava dışı … şirketi ile aralarındaki Nazarbayev Üniversitesi İlmi eğitim Kompleksinin ikinci etabının inşaatının 2.açılış kompleksi konulu sözleşme suretini, sözleşme bedeline konu 14.500.000USD bedelli çek listesi, ekinde … şirketi ile kendisi arasındaki çek suretleri, … şirketi ile arasındaki cari hesaba ilişkin defter sureti, efatura suretleri, … şirketine gönderilen ihtarnameler ve tebliğ sonuçlarına ilişkin belgeleri sunmuştur. Mahkemece davacı davalı ve dava dışı … şirketinin defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup bilirkişi Mali Müşavir … raporunda neticeten; taraflar arasındaki ödemelerde TL yapılan bazı ödemelerin taraflarca aynı para cinsine çevrilmediği, birinin kayıtlarında USD gözüken tutarın diğerinde EURO ya da TL olarak kaydedildiğini, 40’a yakın çek alımı, iadesi, eft havale işleminde taraflar arasında tutarsız olduğu, borç alacak dengesinin kurulamadığı, Taraflar arasında Kazakistan işine dayalı olarak Sembol kayıtlarında 3.150.484,69 EURO görünürken … kayıtlarında 1.779.652,79 EURO mal satışı yapıldığının görüldüğünü, sözleşe gereği ödenen 14.500.000Euronun her iki taraf defterinde kayıtlı olduğu, ancak sonrasında yapılan işlemlerin çek bedelinin iadesi nedeni ile mi başka işlemler nedeni ile mi olduğunun anlaşılamadığını, 2.000.000USD bedelli çekin kayıtlarda yer almadığını, taraflara ait işlemlerin … Holding bünyesinde başka şirketlerle de devam ettiğini, geriye dönük bağımsız denetim ile tespit yapılabileceği, davacı şirketler davalı şirket ve dava dışı … şirketinin defterlerinin açlış ve kapanış onaylarının yapıldığını, dava konusu çekin taraf şirketlerin ve dava dışı … şirketinin defterinde kayıtlı olmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin “ticari ilişkinden ziyade finansal işlemlere dayandığını”, davalı şirketin defterlerinde iki ayrı şirketin tek bir hesapta takip edildiğini, kullanılan para birimlerinde farklı para birimleri ile işlem yapıldığını, geriye dönük bağın denetimi ile borç alacak ilişkisinin sağlıklı tespitinin yapılabileceğini belirtmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacılar vekili, davaya konu çek tarihinde davacı şirketler hakkında kayyım tayini kararı olduğunu, çekteki imzanın TMSF yetkililerine ait olmadığını, şirket yetkilisinin tutuklu olduğunu, davacı şirketlerin yetkilisi ile davalı şirket arasında organik bağ olduğunu, çekin gerçek bir borç ilişkisine dayanmadığını ileri sürmüştür.Davalı vekili ise; dava konusu çekin, davacı holding bünyesinde olan dava dışı …Şti ile aralarındaki 01.05.2015 Tarihli sözleşmenin feshi nedeni ile verildiğini, çekin illetten mücerret olduğunu, imza itirazının daha önce ileri sürülmediğini savunmuştur. Davalı vekili istinaf isteminde, imza incelemesi için rapor alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; davalı, cevap dilekçesinde çekteki imzanın çek tarihindeki şirket yetkilisi …’a olduğunu açıkça belirtmiş olmakla bu durumda yargılama aşamasında her iki tarafça çekteki imzaların …’a ait olduğu iddia edildiğinden bu yönde imza incelemesi yapılmaması yerindedir. Davalı vekilinin diğer istinaf istemi; davacının İcra Hukuk Mahkemesinde imza inkarında bulunmadığına ilişkindir. İlgili karar incelendiğinde; davacının imza ikrarı yönünde bir beyanda bulunmadığı, kararın dar yetkili mahkemece verildiği ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, genel mahkemede menfi tespit davası açılmasında davacıların hukuki yararı olduğu dikkate alınarak bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Çözümlenmesi gereken hukuki sorun; davacı şirketlerin temsilcisi … tarafından çekte keşideci ve lehtar adına ayrı ayrı imzalanan çek nedeni ile davacı şirketlerin sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Davalı, çekin ileri tarihli düzenlendiğini ileri sürmüş ise de; bu yöndeki savunmasını ispatlayamamıştır. Bu durumda ticaret sicil kayıtları ve Sulh Ceza hakimlikleri kararlarına göre lehtarı davacı … MÜHENDİSLİK şirketi hakkında 26.09.2016’da kayyım tayini kararı verildiği (28.09.2016’da tescil, 04.10.2016’da ilan edildiği), çek tarihinin 15.10.2016 olduğu dikkate alındığında çekin şirketin yetkilisi tarafından imzalandığı ispatlanamadığından davacılardan lehtar … MÜHENDİSLİK ŞİRKETİ AŞ yönünden davanın kabulü kararı yerindedir. Davacı … HOLDİNG AŞ’nin iddiasının kambiyo senedinde mücerretlik ve kötüniyetli iktisap ilkelerine göre değerlendirilmesi gerekmiştir. Kural olarak kambiyo senedi illetten mücerret ise de; davacı keşideci davalı hamilin çeki iktisapta kötüniyetli olduğunu, yetkili hamil olmadığını ispat ederek çeke dayalı sorumluluktan kurtulabilir. Somut olayda; davalı, çeki dava dışı … şirketinin sözleşmeden kaynaklanan borcuna istinaden aldığını savunmuştur. Ancak, davaya konu çekte dava dışı … Sağlık şirketinin cirosu bulunmamaktadır. Dosyada mevcut kayıtlara göre dava dışı … şirketine de davacı lehtar şirket ile birlikte aynı Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile kayyım atanmış olup, davacı şirketler ile dava dışı … şirketinin yetkilisinin aynı kişi olduğu, tüm şirketlerin keşideci şirket olan … HOLDİNG AŞ bünyesinde kuruldukları anlaşılmaktadır. Davalı yanca …K şirketi ile yapılan 01.05.2015 Tarihli sözleşme sureti sunulmuştur. Sözleşmede dava konusu çek yer almadığı gibi davalının savunması çekin fesih nedeni ile verildiğine yönelik ise de; fesih şartları, sonuçlarına yönelik bir protokol, yazılı belge sunulmamıştır. Bununla birlikte bilirkişi raporunda yer alan tespitler ve davalı yanca sunulan e-fatura suretlerinde … şirketi ile davalı şirket arasında sözleşmeye konu mal hizmet alımına ilişkin bir açıklama olmadığı, 2015-2016 defter kayıtlarının taraflar arasındaki ilişkinin “ticari ilişkinden ziyade finansal işlemlere dayandığı” tespit edilmiştir. Çek tarihi ve davalının sunduğu sözleşme tarihi itibarı ile bilirkişi raporunda yer verilen 2015- 2016 ticari defter incelemesi yeterli olup yeni rapor talebinin reddi yerindedir. Bu durumda davalının savunmasına göre; kendi akidi olan …şirketinin çekte cirosunun olmadığı, dava konusu çekin dava dışı … şirketi ile arasındaki sözleşmesel ilişkiye istinaden verildiğinin ispatlanamadığı, çek tarihi itibarı ile davalı lehtar şirket ile dava dışı … sağlık şirketi hakkında kayyım tayini kararı verildiği, lehtar yönünden TMSF yetkililerinin temsiline ilişkin kararın çek tarihinden önce ilan edildiği, davalının cirantası olan … mühendislik şirketinin yetkilisinin çek tarihi itibarı ile şirketi temsil yetkisinin olmadığından davacı lehtarın çekten sorumlu tutulamayacağının açık olduğu, davacı lehtar davacı keşideci şirket bünyesinde olup davacılar ile dava dışı … şirketinin temsilcisinin aynı kişi olduğu, davalının da bu ilişkiyi bilebilecek durumda olduğu, savunmasına konu hususlar yönünden ispata elverişli delil ibraz edilmediği dikkate alındığında mahkemenin davanın kabulü kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Kötüniyet tazminatına ilişkin taraf vekillerinin istinaf istemine gelince davalı çekte hamil konumunda olup çeki … şirketinin borcu için aldığını iddia ettiği ancak kendisinden önceki cirantanın … şirketi olduğu ve ciranta hakkında kayyım tayini kararının ilan edildiği dikkate alındığında mahkemece davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi yerindedir. Davacılar vekili iki ayrı kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; davacılar birlikte dava açmış olup aynı sebebe dayandıklarından tek bir tazminata hükmedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiş, dava tarihindeki kura göre dava değerinin belirlenmesi de yerinde görülmüştür.Açıklanan nedenlerle taraf vekillerin istinaf istemlerinin ayrı ayrı ayrı reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerini istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacının istinafı yönünden alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinafı yönünden alınması gereken 1.002.380,94 TL harçtan, peşin alınan 250.595,25-TL (250.535,95 + 59,30-TL) harcın mahsubu ile bakiye 751.785,69‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/06/2023