Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/477 E. 2022/1023 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/477 Esas
KARAR NO: 2022/1023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/669
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin yetkilisi olduğu … Ltd.Şti. adına 350.000 TL miktarlı düzenleyeni … Ltd.Şti. Lehtarı … olan senet ile, miktarı 642.000 TL olan düzenleyeni … Ltd.Şti. ve lehtarı … olan 2 adet bonoyu şirket adına davalıya keşide ederek teslim ettiğini, 13.12.2016 tarihli iki adet protokolde de (her bir senet için ayrı protokol) sabit olduğu, senetlerin teminat için verildiği, senetlerin üzerine atılan imzaların ikisi de uygulamada ticari hayatta genelde şirket adına çift imza atılması gerektiği düşüncesiyle müvekkili tarafından şirket adına atıldığını, ancak davalı tarafın, müvekkilinin şirket nam ve hesabına keşide ederek kendisine teslim ettiği bu senetlere müvekkilinin atmış olduğu imzalardan birini müvekkilinin kendi adına atılmış gibi göstermeye çalıştığı ve müvekkilinin adını aşağıya kefil kısmına davalının yazdığını, müvekkil aleyhine de haksız ve kötü niyetli bir şekilde icra takibi başlattığını, davaya konu bonolardan ve ekteki protokollerden …’ın şahsi borçlu olmadığını, atılan imzaların açıkça şirket nam ve hesabına atıldığının sabit olduğunu, müvekkili tarafından resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık ve TCK Madde 209 gereği açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma numaralı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını ve soruşturmanın henüz devam ettiğini, müvekkilinin şahsına ait olan araçlarına ve taşınmazlarına haciz konulduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalar için bu aşamada tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takiplerinde davacı … açısından telafisi güç ve imkansız zararların doğmaması adına mahkemece bu aşamada dava sonuna kadar teminatsız olarak icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarda şahsi olarak borçlu olmadığının tespitini ve söz konusu icra takiplerinin davacı adına iptalini, davacının borcu olmadığının tespitini, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince 03.11.2021 Tarihli ara karar ile; İİK.nun 72/3 maddesi gereği, davadan önce, dava konusu olan alacak-borç ile ilgili başlatılmış olan icra takibinin durdurulmasına dair talebin reddine karar vermek gerekmiştir… Şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – müvekkilin hiçbir borcu olmamasına rağmen davalı, söz konusu olan senetlerde çeşitli oynamalar yaparak müvekkili de şahsi olarak borçtan sorumlu tuttuğunu, – bu aşamada müvekkilinin şahsi olarak sorumlu olmadığı bir borcun tamamını karşılayacak ekonomik durumu olmadığını, icra dosyalarında takibin durdurulmaması halinde telafisi mümkün olmayan zararların doğması da kaçınılmaz olduğunu, telafisi mümkün olmayan zararların önlenmesi adına uygun bir teminat karşılığında söz konusu olan icra dosyalarının durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen somut uyuşmazlık ise; ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince kararın kanun yolu itiraz olarak belirtilmiş, davacı vekili süresinde itiraz dilekçesi sunmuş ise de; mahkemece kanun yolununun sehven hatalı yazıldığı belirtilerek itiraz dilekçesi istinaf dilekçesi olarak kabul edilmiş, davacı vekili harç ve masrafları yatırmış olmakla istinaf incelemesine geçilmiştir. Davacı, senetlerde keşideci olarak yer alan şirket adına iki imza atıldığını, ancak rızası hilafına senetlerin kefil bölümüne isminin eklendiğini, vade tarihinin de sonradan eklendiğini, taraflar arasındaki protokoller gereği senetlerin teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin durdurulmasını talep etmiş ve istinaf dilekçesinde de bu talebini yinelemiştir. Dosyada mevcut delil durumu ve İİK 72/3.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği dikkate alındığında bu aşamada davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70TL harçtan peşin alınan 59,30Tl harcın mahsubu ile bakiye 21,40 Tl Harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,3-İstinaf masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 07/06/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.