Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/471 Esas
KARAR NO: 2023/1683
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/01/2022
NUMARASI: 2021/420 Esas – 2022/14 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/06/2021
KARAR TARİHİ: 21/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 31/12/2013 tanzim tarihli 12.600,00 TL bedelli bono, faiz ve komisyon ile beraber 13.380,08 TL alacağın tahsili talebi ile müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin icra takibine konu senetlerde ciranta olduğunu, takibe konu senetlerde ödememe protestosu çekilmediğini, bu nedenle hamilin cirantaya karşı haklarını kaybettiğini, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki ve borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin kambiyo hukuku uyarınca da sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin haciz tehdidi altında 24/12/2020 tarihinde 26.157,52 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını belirterek; müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve ödenilen 26.157,52 TL’nin 24/12/2020 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu bonoların davacı tarafından ciro yolu ile müvekkiline verildiğini, vadelerinde ödenmemeleri nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, ödeme emrinin tebliğ edildiğini ve itiraz edilmediğini, takibin kesinleştiğini, davacının müvekkiline elden nakit para verdiğini, ortak iş yapma amacı ile elden verilen paraların karşılığı olarak alınan bonoların vadesinde ödenmediğini, davacının oyalamaları nedeniyle bonoların protesto edilmediğini, davanın açılmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak; davanın reddine ve davacı aleyhine %20 oranından az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacı taraf, senedin süresinde protesto edilmediğinden kendisine müracaat hakkının yitirildiğini ve davalı ile aralarından herhangi bir ilişki olmadığını iddia etmekte; davalı yan ise, takip konusu senedin yapılacak ortak iş karşılığında davacı tarafından ciro edilerek kendisine verildiğini savunmaktadır.TTK’nun 778. Maddesi yollaması ile aynı yasanın 714. ve 730. maddeleri uyarınca hamilin ciranta aleyhine takip başlatabilmesi için keşideciye karşı süresi içinde ödememe protestosu çekmesi gerektiği, anılan hükmün emredici nitelikte olduğu, süresi içinde ödememe protestosu çekilmemesi halinde hamilin cirantalara karşı müracaat hakkını yitirdiği, dava konusu senet üzerinde davacı ve davalının isim ve imzaları tespit edilememiş ise de, senedin davacı tarafından ciro edilerek davalıya verildiği hususunun taraf beyanları ile sabit olduğu, takip konusu senedin protesto edilmediği, bu hali ile davalının anılan madde hükümlerine göre cirantaya karşı başvuru hakkını yitirdiği, ancak davalının davacı ile aralarındaki temel ilişkiye dayalı olarak talep hakkının bulunduğu, bu durumda davalı yanın davacı ile arasındaki temel ilişkiyi ispat etmesi gerektiği, takip konusu senedin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, bu hali ile davalının temel ilişkiyi tanık dahil her türlü delil ile ispat edebileceği, ancak davalı tarafça aradaki temel ilişkiyi ispata yarayacak tanık delili haricinde başkaca herhangi bir delilin gösterilmediği, davalı vekiline tanıklarını bildirmek üzere ihtaratlı olarak kesin süre verilmiş ise de davalı vekilince tanıklarının bildirilmediği, davalı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı, bu hali ile davalının davacı ile olan temel ilişkiyi ispat edemediği anlaşıldığından; Davacı tarafça her ne kadar başlatılan icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiş ise de, takip konusu borcun davadan önce 24/12/2020 tarihinde davacı tarafından ödenerek, icra takibinin infazen kapatıldığı, bu hali ile davacının menfi tespit isteminde hukuki yararının bulunmadığı, ancak davacı tarafından 24/12/2020 tarihinde yapılan 26.157,52 TL tutarındaki ödemenin davalıdan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte istirdadına.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Huzurda görülen istirdat davasında dava dilekçemizde dava harca esas değer olarak istirdadını talep ettiğimiz miktar olan 26.157,52 TL’nin esas alındığını, İstirdat davası, nitelik itibariyle içerisinde menfi tespit hükmü barındır; bizim dava dilekçemizde yer alan borçlu olmadığımızın tespitine talebimiz de bundan ibarettir, nitekim dava dilekçemizde harca esas değer olarak da istirdat talebimize konu değeri yazdık. Ancak yerel Mahkeme, hukuka aykırı olarak dava dilekçemizde yer alan “borçlu olmadığımızın tespitine ” ibaresini müstakil bir menfi tespit talebi olarak mütalaa ederek ayrı bir dava konusu olarak görmüş ve bu davayı hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddetmiş ve davalı lehine vekalet ücretine karar vermiştir. Ancak dava dilekçemizdeki bu ibare, hukukun ve dava dilekçemizin (harca esas değer kısmına 26.157,52 TL yazılması ) bütünü ile beraber değerlendirildiğinde ayrı bir menfi tespit talebi olarak değerlendirilmesi hayatın olağan akışına aykırı olacağı gibi hukuka da aykırıdır. Bu sebeple İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.01.2022 tarih ve 2021/420 E. 2022/14 K. Sayılı ilamının 1. Maddesi ile 8. Maddesi uyarınca menfi tespit talebinin reddi ile davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Takibe konu bono davacı tarafından ciro yolu ile müvekkile verilmiş, vadesinde ödenmemesi üzerine davacı aleyhine icra takibi başlatılmış, yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğinden takiplerin kesinleştiğini, süresi içerisinde itiraz etmediğinden ve takip kesinleştiğinden bu davada davacı iddiaları dinlenemeyeceğini, Taraflar arasında geçmişten gelen karşılıklı güvene dayalı olarak yazılı bir anlaşma olmadan nakit olarak para verildiğini, ortaklık yapmak üzere kendisine para verilmiş ise de bu ortaklık hayata geçirilememiş, müvekkile şirketlerinden hisse de verilmediğini, bu nedenle peyder pey davaya konu bonolar da dahil olmak üzere alacağın karşılığı bonoların davacı tarafça ciro yolu ile müvekkile verildiğini,Davacı dava dilekçesinde açıkça borçlu olduğunu da inkar etmemekte, herhangi bir ticari ilişkileri bulunmadığını iddia etmektedir. Takip tarihinden bugüne 7 yıl geçmiş olup, 7 yılın sonunda iş bu davanın açılması haksız ve kötü niyetli olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davacının menfi tespit istemine yönelik davasının hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE, -Davacının istirdat istemine yönelik davasının KABULÜ İLE; 26.157,52.-TL’nin ödeme tarihi olan 24/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının, davaya konu keşidecisi dava dışı … Hizmetleri İnşaat Ticaret Ltd. Şti., lehdarı dava dışı …Ltd. Şti. olan 31.12.2013 tanzim – 14.03.2014 vade tarihli ve 12.600,00-TL bedelli bononun cirantası olduğu, davalının ise bonoyu davacıdan devralan hamil olduğu, davacının “Takibe konu bonoda ödememe protestosu çekilmediği, bu nedenle hamilin cirantaya karşı haklarını kaybettiği, davalı arasında herhangi bir ticari ilişki ve borç ilişkisi bulunmadığı” bulunmadığı iddiasıyla menfi tespit – istirdat isteminde bulunduğu; davalının ise, bonoyu davacıya iş yapmak amacıyla verilen paralara karşılık aldıkları, davacı itirazlarının icra hukuk mahkemesinde ileri sürülmemesi nedeniyle işbu davada dinlenemeyeceğinden bahisle davanın reddi gerektiğini savunduğu görülmüştür. TTK’nun 778. Maddesi yollaması ile aynı yasanın 714. ve 730. maddeleri uyarınca hamilin ciranta aleyhine takip başlatabilmesi için keşideciye karşı süresi içinde ödememe protestosu çekmesi gerektiği, anılan hükmün emredici nitelikte olduğu, süresi içinde ödememe protestosu çekilmemesi halinde hamilin cirantalara karşı müracaat hakkını yitirdiği, somut olayda bononun davacı tarafından ciro edilerek davalıya verildiği hususunun taraf beyanları ile sabit olduğu, takip konusu bonunun protesto edilmediği, bu hali ile davalının anılan madde hükümlerine göre cirantaya karşı başvuru hakkını yitirdiği, davalının davacı ile aralarındaki temel ilişkiye dayalı olarak talep hakkının bulunduğu, ancak davalı tarafça aradaki temel ilişkiyi ispata yarayacak herhangi bir delilin sunulmadığı anlaşılmakla mahkemece davacının istirdat isteminin kabulüne karar verilmesi isabetli olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak kabule göre; davacının dava dilekçesindeki menfi tespit isteminin istirdat istemiyle bir bütünlük oluşturduğu, miktar itibariyle ayrı bir istemin bulunmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davacının menfi tespit istemi konusunda hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilmesi hatalı olduğundan; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 3-İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2022 tarih ve 2021/420 Esas – 2022/14 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a)Davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacının, davalıya borçluya olmadığı anlaşıldığından, davacının istirdat isteminin KABULÜNE, 26.157,52 TL’nin ödeme tarihi olan 24/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, b)Alınması gereken karar ve ilam harcı olan 1.786,82 TL’den, davacı tarafça dava açılırken yatırılan 675,71 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.111,11 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,c)Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 675,71 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı ve 38,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 773,01 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, d)Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a)İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, b)İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 1.786,82 TL harçtan, peşin alınan 446,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.340,11 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, c)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 6,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 227,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/11/2023