Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/470 E. 2023/1676 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/470 Esas
KARAR NO: 2023/1676
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2021
NUMARASI: 2020/124 Esas – 2021/828 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafın, müvekkili davacı … aleyhine Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla icra takibi başlattığını, müvekkiline gönderilen ödeme emri üsülüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkilinin söz konusu takipten 26.08.2018 tarihinde haberi olduğunu, usulsüz tebligat sebebiyle ve ayrıca takibe dayalı çekin kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle, taraflarınca icra hukuk mahkemesinde şikayet yoluna gidildiğini, Gaziosmanpaşa 2. İcra Hukuk Mahkemesi 2019/309 Esas 2019/88 Karar numaralı 29.01.2019 tarihli ilamıyla açılan davayı kabul ederek Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin iptaline karar verdiğini, ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/987 Esas 2019/2709 Karar numaralı 25.12.2019 tarihli ilamıyla kararın kaldırılmasına karar verdiğini, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen bu karar hukuka ve kanuna açıkça aykırı olması sebebiyle taraflarınca ivedi olarak temyiz edildiğini, müvekkilinin hesaplarının hacizli olması ve ticari itibarının zedelenmesi sebebiyle karşı karşıya kaldığı “kazanç kayıpları” ile ilgili dava haklarını saklı tuttuklarını, takibe konu çekin keşide tarihi kısımında birden fazla tarih yer aldığını, çekte yer alan bazı tarihlerin üzeri dahi çizilmediğini, çek üzerinde yer alan tarihlerin yanına atılan parafların hiçbir birbirine benzememekte ve keşidecinin imzasıyla örtüşmediğini, bu nedenle muhatap bankanın “işbu çek üzerinde yapılan değişiklik keşideci tarafından onaylanmadığından çek işleme alınmamıştır” şeklindeki ifadeler ile çeki işleme dahi almadığını, bunun takibe konu çekin kambiye vasfını yitirdiğini gösterdiğini, ayrıca takip dayanağı çek ile ilgili olarak Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2018/23064 Soruşturma numaralı bir soruşturma bulunduğunu, önemle belirtilmesi gereken bir husus da davalı … ile davacı müvekkili arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, davacı ve davalı arasında bugüne dek hiç bir mal, çek, senet yada ticari evrak alışverişi olmadığını, icra takibine konu çek müvekkili cirantanın ve keşidecenin iradesi dışında elinden çıktığını ve davalı eline geçtiğini, açıklanan nedenlerle Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibinin menfi tespit davası sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, takibe konu çekin kambiyo vasfını yitirmesi sebebiyle müvekkili hakkındaki haksız icra takibinin takibin iptaline, müvekkilin davalıya karşı icra takibinden borcu bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Borçlular … SAN.DIŞ TİC. LTD.ŞTİ ve … ile müvekkili arasında gayrimenkul (işyeri vasfında dükkan) satışı için sözlü anlaşma yapıldığını, buna göre müvekkili ilgili dükkanı borçlulardan satın alacakken dükkan üzerinde ipotek sözkonusu olduğundan borçlular tarafından ipotek sorunu çözülene kadar müvekkilinin ödediği para karşılığında takibe konu çek verildiğini, ancak ipotek sorunu çözülerek dükkan müvekkiline devredilmediği gibi müvekkilinin ödemiş olduğu bedel de borçlular tarafından kendisine iade edilmediğini, satışa konu dükkan … firmasının sahibi …’in oğlu … adına kayıtlı iken ipotek sorununu çözme bahanesiyle diğer borçlu … adına tescillendiğini, ancak, borçlu … müvekkiline devretmesi gereken dükkanı 3. bir şahsa devretmek suretiyle haksız kazanç elde ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından haklı olarak takibe konu çek için takip yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu, dava dilekçesinin hiçbir kısmında borca veya davacı-cirantanın kendi imzasına itiraz bulunmadığını, salt birkaç cümle ile çekteki keşide tarihindeki değişiklerden dolayı keşideci adına itirazlarda bulunulduğunu, lehdar-cirantanın keşidecinin imzasına yönelik itirazları hiçbir şekilde dinlenemeyeceğini, ciranta kendi imzasını inkar etmediğine göre çek bedelini ödemekle yükümlü olup keşideci imzasının geçerli olmadığı yolundaki itirazı dinlenemeyeceğini, takibe konu çek gayrimenkul satışı için anlaşmaya varıldığı esnada bizzat … tarafından cirolanarak keşide tarihindeki değişiklikler yapılmış haliyle müvekkiline verildiğini, yani keşide tarihine ilişkin tüm işlemler bizzat borçlular tarafından tasarlandığını ve … şirketinin yetkilisi trafından imza edildiğini, borçlular kötü niyetli olarak müvekkili zarara soktuğunu, müvekkili çekte herhangi bir değişiklik yapmadığını, çekin kambiyo vasfını yitirtiği iddia edilmesine rağmen bu iddia da tamamen gerçek dışı olduğunu, açıklanan nedenlerle davacı tarafın haksız yere açtığı davanın reddi, davacının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin tamamının davacı tarafa tahmili yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2021 tarih ve 2020/124 Esas – 2021/828 Karar sayılı kararıyla; “…dava ve takip konusu çekin keşidecisinin … SAN.DIŞ TİC. LTD.ŞTİ, lehdarının davacı … ve sırasıyla cirantanın davalı … olduğu, daha sonra Denizbank’ın iade kaşesinin olduğu, çekin 21/11/2017 tarihinde ibraz edildiği ve çekteki değişikliğin onaylanmadığı, değiştirilen tarih kısmında bulunan imzaların keşideciye ait olup olmadığı hususunda alınan ATK ve heyet raporunda imzaların ve tarih yazısının keşideciye ait olduğunun tespit edilemediği, dava konusu çekin süresinden sonra bankaya ibraz edildiği ve kambiyo vasfını yitirdiği, bu aşamada davalının ancak temel borç ilişkisi nedeniyle davacılardan alacak talep edebileceği anlaşılmakla davanın kabulü ile davacının icra dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının çekteki değiştirilen kısımlarda yer alan imzaların keşideciye ait olduğunu ispat edememesi, çek kambiyo vasfını yitirmiş olmasına rağmen kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatmış olması ve davacılardan alacaklı olduğunu da ispat edemediğinden davanın kabulüne.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Borçlular … ve … ile müvekkil arasında gayrimenkul (işyeri vasfında dükkan) satışı için sözlü anlaşma yapıldığını, satışa konu dükkan üzerinde ipotek sözkonusu olduğundan borçlular tarafından ipotek sorunu çözülene kadar müvekkilin ödediği para karşılığında takibe konu çekin verildiğini, ancak ipotek sorunu çözülerek dükkan müvekkile devredilmediğini ve müvekkilin ödemiş olduğu bedelin de iade edilmediğini, Dava dilekçesinin hiçbir yerinde borca veya davacı-cirantanın kendi imzasına itirazı bulunmadığını, salt birkaç cümle ile çekteki keşide tarihindeki değişiklerden dolayı keşideci adına itirazlarda bulunulduğunu, lehdar-cirantanın keşidecinin imzasına yönelik itirazlarının hiçbir şekilde dinlenemeyeceğini, keşide tarihindeki değişikliler borçlu keşideci imzası olmakla birlikte; davacı borca ve takibe konu çekteki imzasına itirazda bulunmadığına göre davacı ciranta imzaların istiklali ilkesi gereği keşidecinin imzalarına yönelik beyanda veya itirazda bulunamayacağını, Takibe konu çek gayrimenkul satışı için anlaşmaya varıldığı esnada bizzat davacı … tarafından cirolanarak keşide tarihindeki değişiklikler yapılmış haliyle müvekkile verildiğini, yani keşide tarihine ilişkin tüm işlemler bizzat borçlular tarafından tasarlandığını ve … şirketinin yetkilisi trafından imza edildiğini, Dava dilekçesinde muhatap banka tarafından takibe konu çek üzerine ‘işbu çek üzerinde yapılan değişiklik keşideci tarafından onaylanmadığından çek işleme alınamamıştır” şerhinin düşüldüğü, bu nedenle çekin kambiyo vasfını yitirtiği iddia edilmiş ise de bu iddia da tamamen gerçek dışı olduğunu, çek süresinde bankaya ibraz edilmiş olup, bankanın kaydı da çek üzerinde durduğunu, karşılıksız şerhinin zorunlu olmadığını, Davacı tarafın keşidecinin çek üzerindeki paraflarının geçersizliğini ileri süremeyeceğini, mahkemenin çek üzerindeki paraflara ilişkin bilirkişi incelemesi ve bu incelemeye dayanılarak ciranta olan davacının borçlu olmadığına dair kararının hukuka aykırı olduğunu, Takibe konu çek üzerinde keşide tarihi olarak iki adet 20/08/2017 tarihinin mevcut olduğunu, keşideci tarafından bu tarihlerden bağımsız olarak yeni bir keşide tarihi olarak 20/11/2017 tarihi çek üzerine atılarak paraf ve imza edildiğini, paraflar ve iptal edilen aynı tarihlerden bir tanesinin üzerinin çizilmesi keşidecinin yeni tarih iradesini ortaya koyduğunu, dolayısıyla aynı tarihten bir tanesinin üzerinin çizilmemesi nedeniyle sonuca gidilerek ciranta olan davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… çekin 21/11/2017 tarihinde ibraz edildiği ve çekteki değişikliğin onaylanmadığı, değiştirilen tarih kısmında bulunan imzaların keşideciye ait olup olmadığı hususunda alınan ATK ve heyet raporunda imzaların ve tarih yazısının keşideciye ait olduğunun tespit edilemediği, dava konusu çekin süresinden sonra bankaya ibraz edildiği ve kambiyo vasfını yitirdiği anlaşıldığından davanın kabulüne.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, takibe konu edilen çekte değiştirilen keşide tarihleri nedeniyle çekte tahrifat yapıldığını ve bu nedenle çekin kambiyo vasfını yitirdiğinden bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacı, çek metninde (keşide tarihi kısmında) yapılan değişikliğin kendisi tarafından onaylanmadığını, bu nedenle çekin kambiyo vasfını yitirdiğini iddia etmektedir. TTK.748.maddesindeki, “Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar.” hükmü gereğince, yapılan değişikliklerin davacı tarafından paraflanmak suretiyle onaylanıp onaylanmadığının tespitiyle davacının sorumluluğunun kapsamının belirlenmesi zorunludur. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden rapor aldırılmış ise de; dosyada mevcut 24.08.2021 tarihli kurum raporunda çek üzerindeki parafların davacıya aidiyeti yönünde bir incelemenin bulunmadığı görülmüştür. Buna göre, davacının mukayeseye uygun imza örneklerinin toplanarak, dosyanın yeniden Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi ve açıklanan yönden ek rapor aldırılması zorunlu olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2021 tarih ve 2020/124 Esas – 2021/828 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 50,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 270,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/11/2023