Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/434 E. 2022/834 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/434 Esas
KARAR NO: 2022/834 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2021/81 E. – 2021/763 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yapılan kredi sözleşmesi gereğince müvekkil şirket tarafından kredi kullanıldığını, karşılığında da çeşitli vade tarihli müşteri çekleri verildiğini, kullandırılan kredinin amacının müşteri çeklerinin nakte çevrilmesi olduğunu, borçlusu … Ltd. Şti. olan, kefilleri …, …, … olan 27/04/2012 tanzim, 27/09/2012 vadeli 1.000,000,00 TL bedelli teminat senedinin davalı tarafça alındığını, kredi sözleşmesine istinaden verilen müşteri çeklerinden 10.750,00 TL tutarındaki 2 adet çekin karşılıksız çıkması üzerine çek bedellerinin ödenmesi konusunda müvekkillerine hiçbir ihtar gönderilmeden teminat senedinin, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, bunun üzerine müvekkilinin, Antalya … Noterliğinin 18/10/2012 tarih, … yevmiye sayılı ihtarname ile takibe konu senedin kredi sözleşmesine istinaden verilen teminat senedi olduğu, 2 adet karşılıksız çıkan çek bedeli için kat ihtarı çekilmeden takip yapılamayacağı, karşılıksız çıkan çek bedelinin banka havaleleri ile ödendiği, ayrıca müvekkili şirket tarafından …’e ciro yoluyla verilen… Ltd. Şti’ne ait 25.000,00 TL’lik çekin kredi sözleşmesine istinaden verilen çeklerden olmadığı, bu çek bedelinden davaya konu olan bonoya istinaden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağı ve kredi sözleşmesinin bir örneğinin müvekkiline gönderilmesinin ihtar edildiğini, davalı tarafından sunulan cevabi ihtarname ile; taraflar arasında iddia edildiği gibi bir kredi sözleşmesi bulunmadığı, bu nedenle esasa ilişkin yanıt vermeye lüzum bulunmadığının bildirildiğini, teminat senedinin iade edilmediğini ve takibe devam ettiğini beyanla, müvekkilinin 27/04/2012 tanzim 27/09/2012 vadeli 1.000,000,00 TL bedelli senet nedeniyle takibe konulan 149.021,27 ‘lik kısmından borçlu olmadığının tespiti ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibin iptaline, icra dosyasına girecek bedelin alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve alacağın %40’ından az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacılardan … Tic. Ltd. Şti.’nin asıl borçlusu, diğer davacıların ise müteselsil kefili olduğu faktoring sözleşmesine istinaden, muhtelif tarihlerde faktoring işlemleri gerçekleştirildiğini, müvekkil şirkete gönderilen ihtarnamede ticaret unvanının “… Limited Şirketi” olduğunu, sözleşmenin ise “… Ticaret Şirketi ile imzalandığını, faktoring işlemleri esnasında ödeme aracı olarak verilen bir kısım çeklerin karşılıksız çıkması ve faktoring sözleşmesi hükümlerinin bu suretle ihlal edilmesi üzerine, davacı borçlular hakkında dava konusu senede dayanılarak bakiye alacak 142.616,72 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin borçlulara 06/09/2012 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştiğini beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.11.2017 tarihli 2014/991 E. – 2017/885 K.sayılı kararıyla; “…taraflar defter ve belgelerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporları itibariyle davacıların 28/09/2012 tarihi itibariyle borcunun bulunmadığı tespit edilmiş olduğundan, 25/09/2017 tarihli ek rapordaki tespitlerin dosya kapsamı ile uyumlu ve denetime açık olması nedeniyle tespitler esas alınarak, takibin 31/08/2012 tarihli olması, davacıların 28/09/2012 tarihi itibariyle davaya konu senetten dolayı borçlarının olmadığının tespit edildiği” gerekçesiyle; davacıların davasının kabulüne, davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki takip miktarı olan 142.021,27 TL’den dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığı gerekçesiyle kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili ve davalı vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAİREMİZİN KARARI: Dairemizin 22/01/2021 tarihli 2018/861 Esas-2021/108 Karar sayılı kararıyla; “…davalının takip tarihi itibarıyla talep edebileceği asıl alacak ve ferilerinin hesaplanması, davacıların ödeme tarihleri ve miktarlarının, BK 100. Madde hükmü dikkate alınarak, öncelikli olarak faiz ve ferilerden mahsup edilerek, davacı borçluların, dava tarihi itibarıyla borcunun bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 19/10/2021 tarihli 2021/81E. – 2021/763 K. sayılı kararıyla; “Davacıların davasının KISMEN KABULÜNE, İstanbul …İcra Müdürlüğünün 2012/18215 esas sayılı takip dosyasında davacıların davalılara 28/09/2012 tarihi itibari ile 139.685,45-TL borçlu olmadığının tespitine, Bakiye isteminin reddine Kötü niyet tazminatı isteminin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; senedin vade tarihi 27/08/2012, takip tarihi 31/08/2012 olduğuna göre takip talebinde işlemiş faizin 6.124,70 TL olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda asıl alacak ve ferilerinin hesaplanmadığı, takip talebindeki hatalı faiz ve masraf miktarları ile davalı şirket nezdindeki borçlunun hesap durumu doğru kabul edilerek toplam alacağın hesaplandığını.-Bilirkişi raporunda takip tarihi olan 31/08/2012 sonrası 05/09/2012 tarihinde 1.904,76+95,24=2.000 TL dava konusu çeklere ilişkin vade farkı adı altında borç kaydı yapıldığını, bilirkişi tarafından hesaplama yapılmadan bu rakamın doğru kabul edildiğini, ayrıca takip talebinde istenen 6.404,55 TL tutarında faiz ve masraf borcunun da dikkate alındığını. -Takip talebinde 27/09/2012 vade tarihli senede ilişkin 27/05/2012 vade tarihi gösterilerek işlemiş faiz hesabı yapılarak takibin başlatıldığını, bilirkişinin faiz hesabı yapmadığını, takibin taraflar arasındaki 21/08/2012 keşide tarihli 10.750 TL ve 28/08/2012 keşide tarihli 10.750 TL bedelli çeklerin karşılığı olmadığından bahisle 31/08/2012 tarihinde 27/09/2012 vadeli 1.000.000 TL bedelli teminat senedi üzerinden takibin başlatıldığını, senet muaccel olmadan takip başlatıldığını, geçmişe dönük faiz hesaplandığını, davalının senedin vade tarihini 27/05/2012, davacının 27/09/2012 , İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin ise 27/08/2012 tarihli olarak belirttiğini, vade tarihinde oynama olduğundan ve paraflanmadığından davacı borçlunun beyanının esas alınması gerektiğini, takip tarihi itibarıyla işlemiş faizin bulunmadığını, bedelin tamamı 28/09/2012 tarihinde iki günlük süre içerisinde ödendiğinden davanın tümüyle kabulü gerektiğini. -Vade tarihi 27/08/2012 olarak kabul edilecek olursa, 30/08/2012 tarihine kadar 3 günlük faiz hesabı yapılması gerektiğini, karşılıksız çıkan müşteri çekleri için 03/09/3012 ve 05/09/2012 tarihlerinde ödemeler yapıldığını, 2.000 TL faiz hesabının yerinde olmadığını, asıl alacak üzerinden %16,50 oranında faizin 192,05 TL çıktığını, 7.932,65 TL faiz hesabının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu. -Kabule göre de, 7 numaralı hükümde davalı lehine taktir edilen 17.220,12 TL vekalet ücretinin hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne, senedin vade tarihi 27/08/2012 olarak kabul edilecekse işlemiş faizin 192,05 TL alınması gerekirken 7.932,65 TL fazladan faiz talep edildiğinden ve 1.000 TL fazladan asıl alacak talep edildiğinden 8.932,65 TL yönünden de borçlu olmadıklarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacıların takip tarihi itibarıyla, borçlu olduklarının tespit edilmesine rağmen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, takip tarihi itibarıyla davacıların borçlu olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, dava dilekçesinde de kabul edildiği ve bilirkişi raporlarında tespit edildiği üzere, faktoring işlemleri sırasında verilen 21/08/2012 keşide tarihli 10.750 TL ve 28/08/2012 keşide tarihli 10.750 TL bedelli çeklerin karşılıksız çıktığını, faktoring sözleşmesinin ihlali niteliğinde bulunduğunu, takip tarihi itibarıyla bakiye alacak tutarı üzerinden takip başlatıldığını, çeklerin 03/09/2012 ve 05/09/2012 tarihlerinde davacılar tarafından müvekkiline ödendiğini, davacıların faktoring sözleşmesinin ihlali halinde vadesi gelmemiş borçlarının da muaccel olacağını ve ihtara gerek olmaksızın teminatların nakde çevrilerek borcuna mahsup edileceğini kabul ettiklerini, takipten önceki 1.000 TL ödemenin şirket kayıtları ile teyit edilmediğini, takip tarihi itibarıyla borçlu olup olmadığının tespiti gerekirken, sonraki ödemeler nedeniyle davacıların takibe konu senetten dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada örneği bulunan, 27/04/2012 tarihli faktoring sözleşmesi örneğinden davalı ile davacı … Tic. Ltd. Şti. arasında faktoring sözleşmesi bulunduğu, diğer davacıların sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil oldukları görülmüştür. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı …’nin alacaklı olarak, davacılar, … Tic. Ltd. Şti., …, …, … hakkında 142.616,72 TL asıl alacak, 6.124,70 TL işlemiş faiz, 220,00 TL ihtiyati Haciz gideri olmak üzere toplam 149.021,27 TL tutarında alacağın tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığı, takibe dayanak olan senedin 24/04/2012 tanzim tarihli, 27/08/2012 vade tarihli (davaya konu icra takibinin dayanağı ihtiyati haciz kararında senedin vade tarihinin 27/08/2012 olduğu, takip talebi ve ödeme emrinde 27/5/2012 tarihli olduğu, davacı vekilinin 27/09/2012 tarihli olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır) 1.000,000,00 TL bedelli senet olduğu, senette davacı … Tic. Ltd. Şti.’nin keşideci, diğer davalıların müteselsil kefil ve borçlu oldukları görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 02/04/2021 tarihli raporunda; TBK md. 100 gereği, yapılan ödemeler öncelikle borcun ferilerine mahsup edilerek, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıya 141.616,72 TL anapara borcunun bulunduğu, davacının dava tarihi olan 27.02.2014 tarihi itibariyle kalan anapara borcunun 9.335,82 TL olduğu, bu anapara borcu için, yapılan son ödeme günü olan 28.09.2012 tarihinden 27.02.2014 tarihine kadar geçen 517 günde yıllık yüzde 16,50 faiz oranı üzerinden 2.212,20 TL faiz hesaplandığı, faiz ile birlikte, dava tarihi itibariyle, davalının davacı olan toplam alacağının 11.548,02 TL olduğunun tespit edildiği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Takipten sonra açılan menfi tespit davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde ise takibe konu senedin vade tarihine yönelik itirazlarını ileri sürdüğü, bilirkişi raporunda faiz yönünden hesaplama yapılmadığını, takibe konu faiz miktarı ve gecikmiş çek ödemeleri yönünden, davalı alacaklı kayıtlarındaki faiz miktarının dikkate alınmasının doğru olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, menfi tespit davalarında borçluların takip tarihi itibarıyla borçlu olup olmadığının tespiti gerektiğini, sonraki ödemeler nedeniyle davacıların takibe konu senetten dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda takip tarihinden önce davacı tarafça 1.000 TL ödeme yapıldığı açıklanmışsa da kayıtlarında görünmediğini ileri sürmüştür. Dairemizin 22/01/2021 tarihli 2018/861 Esas-2021/108 Karar sayılı kararıyla, mahkeme kararının kaldırılmasına, işaret edilen hususlarda mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi yönünden dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 02/04/2021 tarihli bilirkişi raporuna davacılar vekilinin 08/04/2021 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiği, davalı vekilinin de rapora karşı beyan dilekçesinde 29/08/2008 tarihli 1.000 TL’lik ödemeye kayıtlarında rastlanmadığını ileri sürdüğü, mahkemece ek rapor alınmadığı, itirazlara ilişkin gerekçeye de yer verilmediği anlaşılmıştır. Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde; senedin vade tarihinden önce takibe konulduğunu, senedin vade tarihinin Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında beyan edildiği şekilde 27/08/2012 olarak kabulü halinde 4 günlük işlemiş faizin 257,88 TL olduğu, takip tarihinden sonra iki gün içerisinde ödendiği, bilirkişi raporunda çeklerin ödeme tarihine kadar da 2.000 TL işlemiş faiz yansıtılmışsa da faizin bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiği ileri sürülmüştür. Davaya konu icra takibinin dayanağı senedin vade tarihinin ihtiyati haciz kararında 27/08/2012, takip talebi ve ödeme emrinde 27/5/2012 tarihli olarak yazıldığı, davacılar vekilinin senedin 27/09/2012 vade tarihli olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Senedin vade tarihi, takip tarihine kadar işlemiş faiz miktarının tespiti yönünden önemli olmakla birlikte, dosya kapsamında birbiri ile çelişen beyan ve açıklamalar bulunduğundan, mahkemece öncelikle, senet aslının incelenerek vade tarihinin belirlenmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun yeterli inceleme içermediği gibi denetime elverişli şekilde hesaplama ve açıklamalara yer verilmediği, tarafların bilirkişi raporuna itirazlarının da değerlendirilmediği anlaşılmakla, tarafların sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, mahkemece senet aslının İcra Müdürlüğünden celbi ile vade tarihinin tespitinden sonra, davacılar tarafından yapılan ödemelerde dikkate alınarak, davalının takip tarihi itibarıyla talep edebileceği asıl alacak ve faizinin hesaplanması, davacıların ödeme tarihleri ve miktarlarının, BK 100. Madde hükmü dikkate alınarak, öncelikli olarak faiz ve ferilerden mahsup edilerek, davacı borçluların, dava tarihi itibarıyla ana para ve faizinin hesaplanması, dava tarihinden sonra ödeme yapılmışsa tarih ve miktarları konusunda bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 19/10/2021 tarihli 2021/81 E. – 2021/763 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Tarafların istinaf talepleri bu aşamada incelenmediğinden istinaf peşin harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 125,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davacılardan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacılar tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/05/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.