Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/428 E. 2022/427 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/428 Esas
KARAR NO: 2022/427
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2021
NUMARASI: 2021/103 2021/166
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin 1995 yılında Eskişehir’de kurulduğunu, dünyanın pek çok ülkesine ihracat yaptığını ve Türkiye’nin yanı sıra elliden fazla ülkede “…” markalarının tescilli olduğunu, davacının … tescil numaralı “…” markasının 45 sınıfta tescilli olduğunu, ayrıca … tescil numarası ile markasının tanınmış marka olarak tescillendiğini, davalının ise … tescil numaralı “…” markasını 36. sınıfta tescil ettirdiğini, “gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” bakımından tescil talepleri reddedildiği halde davalı tarafça bu hizmetler için kullanılmaya devam edildiğini, davacının … tescil numaralı “…” markasının 36. sınıfta “Sigorta hizmetleri, Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” için de tescilli olduğunu, davalının kötü niyetli olarak davacının tanınmış markasına benzer markayı tescil ettirdiğini, bu durumun markaların karıştırılmasına neden olduğunu, bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, bu konuda davalıya Bursa … Noterliği’nin 31/01/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi çekildiği halde, karşı taraftan yanıt alınamadığını, aksine 30/03/2020 tarihinde … tescil numaralı markanın başvurusunu yaptıklarını, başvurunun kısmen reddedildiğini, buna rağmen markayı tescilli olmadığı mal ve hizmetlerde de kullanmaya devam ettiğini belirterek, davacının TPMK nezdinde tescilli … sayılı “…” ibareli ve … numaralı “…” tanınmış markasına, davalı firma tarafından iltibas suretiyle meydana getirilen marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitine, Mahkeme tarafından tespit edilecek marka hakkı ihlali ve haksız rekabet sebebiyle ve huzurda açılmış işbu davanın etkinliğini sağlamak, sonradan telafisi olanaksız zararların önüne geçilebilmesini temin etmek amacıyla, takdiren teminatsız olarak veya uygun görülecek bir teminat karşılığında, HMK 389, 390 ve 391. maddeleri doğrultusunda karşı tarafa tebligat yapılmaksızın, davalı tarafça, davacıya ait tanınmış “…” markasının kullanımın tabelalarda, basılı evraklarda, https://…com/tr/ adresli internet sitesinde (bu siteye erişimin engellenmesi dahil olmak üzere), internette, sosyal medya hesaplarında, kullanılmasının önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine, işbu kararın verilmesi halinde verilecek kararın hükmün kesinleşmesine kadar devamına, davanın kabulü halinde el konan tüm ürün, ambalaj ve sair unsurların hükmün kesinleşmesi neticesinde imha edilmesine, davalı tarafından gerçekleştirilen marka tecavüzü ve haksız rekabet eylemlerinin önlenmesine, ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının hukuka aykırı markasal kullanımının önlenmesine, davalı tarafından TPMK nezdinde gerçekleştirilen … başvuru numaralı “…” marka başvurusunun tescil olması halinde başvuru kapsamındaki tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, yargılama sonucunda davanın kabulü halinde verilecek hükmün, kararın kesinleşmesi neticesinde masrafı davalı tarafa ait olmak üzere Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Toplanan deliller, davalıya ait marka tescil başvuru kaydı ve tüm dosya kapsamı ile davalının davaya konu edilen markasının dava açıldığı tarihte tescilli olmadığı, dava tarihi itibariyle tescilli olmayan bir markanın hükümsüzlüğü için dava açılması mümkün olmayıp, henüz tescilli olmayan bir markanın hükümsüzlüğü için açılan davanın, erken açılması nedeniyle reddi gerektiği, yargılama sırasında hükümsüzlüğü istenen markanın tescil edilmesinin de sonuca etkisi olmayacağı, henüz tescil edilmeyen markanın hükümsüzlüğü için dava açmakta davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığı, hukuki yarar bulunmasının HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca dava şartlarından biri olduğu ve dava şartlarının mahkemece her aşamada kendiliğinden araştırılabileceği” gerekçeleriyle davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin 2020/49 E sayılı dosyası ile açtıkları davada müvekkilinin “…” ibareli markalarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve dava konusu … numaralı markanın hükümsüzlüğünü istediklerini, mahkemenin hükümsüzlük ve sicilden terkin talebi yönünden tefrik kararı verdiğini ve bu talebin huzurdaki … E sayılı dosyada değerlendirmeye alındığını ancak mahkemenin tefrik kararının ve hükümsüzlük talebi yönünden dava şartı yokluğundan usulden red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira 6100 HMK’nın 111. Maddesi gereğince terditli ikame edilen davalarda asli talepler hakkında karar verilmeden fer’i talepler hakkında karar verilemeyeceğini, tefrikine karar verilen talebin asli talep olmadığını, zira ilgili markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğünün istenildiğini, dolayısıyla kararın hukuka aykırı olduğunu, davalının ilgili markasının tesciline karar verilmesini ihtimal dahilinde olup ve bu ihtimalde söz konusu tescilin müvekkilinin “…” ibareli markalarına tecavüz teşkil edeceğini, bu durumda da marka hakkının ihlalinin önlenmesi yönündeki asli taleplerinin de tam anlamıyla yerine getirilemeyecek olduğunu, kararın bu yönden de hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın usulden reddedildiği halde lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın bu yönden düzeltilmesini istemiştir. Davacının … esas unsurlu birçok markasının bulunduğu TPMK’dan gelen kayıtlardan görülmüştür. Davalıya ait 2020/27132 sayılı marka başvuru kaydının 36.sınıfta yapıldığı, aşamaların devam ettiği, geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır. Davanın başlangıçta mahkemenin 2020/49 E sayılı dosyasında açıldığı, mahkemenin 10/06/2021 tarihli duruşmada hükümsüzlük talebi için açılan davayı tefrik ederek ayrı bir esasa kaydına karar verdiği ve hükümsüzlük davasının 2021/103 E sırasına kaydının yapıldığı ve huzurdaki istinafa konu kararın verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, başlangıçta mahkemenin 2020/49 E sayılı dosyasında markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile davaya konu markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplerine ilişkin olarak açılmış, yargılama sırasında ise, 10/06/2021 tarihinde hükümsüzlük talebi yönünden tefrik kararı verilerek mahkemenin 2021/103 E sırasına kaydı yapılarak huzurdaki istinafa konu karar verilmiştir.Davacı taraf tefrik kararının doğru olmadığını, asli talepler yönünden karar verilmeden fer’i talepler yönünden karar verilemeyeceğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamında dava konusu hükümsüzlüğü isteyenden markanın dava tarihi itibariyle henüz tescilli olmadığı, marka başvuru aşamalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mahkemenin dava tarihi itibariyle henüz tescil edilmeyen ve hükümsüzlüğü talep edilen marka yönünden bu şekilde tefrik kararı verip, ayrı bir esasa kaydederek hükümsüzlük kararı vermesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf talebi ise vekalet ücretlerine yöneliktir. Dava, hukuki yarar yokluğundan bir başka ifadeyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmiş olup, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine takdir edilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3-İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/09/2021 tarih, 2021/103 E – 2021/166 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın HMK’ nun 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, 5-Alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30- TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 7.375,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 10-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 40-TL posta masrafı olmak üzere toplam 260,70-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcı yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 12-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına, 13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 14-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.