Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/41 E. 2023/1520 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/41 Esas
KARAR NO: 2023/1520 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2017/705 E. – 2019/316 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; … Hotel’in hikayesinin Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1880’li yıllarda başlamış olup, yapıldığı tarih itibarıyla dönemin en önemli ve lüks oteli olduğunu, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kaldığı otelin, dünyaca ünlü çok sayıda kişiyi ağırladığını, polisiye romanların unutulmaz yazan …’nin ünlü …’te Cinayet romanının …’ta yazıldığını; müvekkilinin, 43 ve 44. sınıflarda tescilli …numaralı “…”, … numaralı “…” markalarının ve 43. sınıfta tescilli … numaralı “…” markalarının sahibi olduğunu, hal böyle iken, davalının “…” markasını haksız olarak kendisi adına tescil ettirdiğini, davalının markası ile müvekkiline ait markalar arasındaki anlam ve yazılım benzerliğinin ayırt edilemeyecek derecede olduğunu, dava konusu markaların asli unsurunun “…” kelimesi olduğunu, ilave edilecek/edilen başka hiçbir kelimenin öneminin olmadığını, davalının, müvekkiline ait markanın aynısını/ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmasının iyi niyetli bir davranış olmadığından, markanın hükümsüzlüğü talebinin süreye tabi olmadığını; müvekkili Vakfın ve dolayısıyla …’nin toplumda ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle “…” ibaresinin tescilli olduğu emtialar yönünden davalı adına tescilli olarak kalmaya devam etmesinin davalı lehine haksız yarar sağlayabileceğini ve müvekkilinin markasının itibarına zarar vereceğini, müvekkilinin, uzun yıllardan beri “…” ve “…” ibarelerini kullandığını, davalının kullanımının ise müvekkilinin kullanımından sonraki bir tarih olduğunu, davalının müvekkilinin otelinin ülkemizde ve dünyada tanınmıştık düzeyinden faydalanma amacının bulunduğunu ve müvekkili Vakfın eskiye dayalı kullanımının internet ortamında yapılan ufak bir araştırma ile anlaşılacağını, bu hususta yazılan kitaplarla da açıkça ispat edilebileceğini iddia ederek, http://…com internet sitesinin tedbiren yargılama süresince erişime kapatılmasını, davanın kabulüne ve karıştırılma ihtimali, benzerlik, eskiye dayalı kullanım, kötü niyetli tescil ve tüm yasal nedenlerden dolayı davalıya ait … numaralı “…” markasının 43. emtia sınıfı bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden telkinine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davaya konu maddi tazminata ilişkin 6769 sayılı SMK’nun 151/2-c bendine göre lisans bedeli üzerinden hesaplama yapılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi halinde hükmün Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek üç gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya yapılan usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiş, davalı vekili duruşmada davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarihli 2017/705 E. – K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporu yukarıda izahı yapılan mevzuat hükümleri ile bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı davalıya ait markanın karıştırılma ihtimali, benzerlik, eskiye dayalı kullanım, kötü niyetli tescil iddialarına dayalı olarak hükümsüzlüğü ve maddi ve manevi tazminat talebiyle iş bu davayı açmış ise de davacıya ait markanın zayıf marka niteliğinde olduğu, marka tescilinde yer alan … ibaresinin belli bir bölgeye verilen isim olduğu dikkate alındığında davacının marka tesciline dayalı olarak bu ibarenin başka ayırt edici unsurlar ile birlikte kullanılmasına engel olmayacağı, … ibaresinin aynı isimle anılan bölgede faaliyet gösteren bir otelin markasında (… Hotel) kullanılmasının marka hukukuna aykırı bir kullanım olmadığı, davalı markasındaki “…” ibaresinin davacı markalarından ayırt edilmeyi yeterince sağladığı, fiili kullanımda da ön plana çıkarıldığı, bu anlamda taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığı, davalının tescilde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, SMK 7/5 maddesi ve izahı yapılan mevzuat hükümleri dikkate alındığında hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “…” ibaresinin coğrafi yer adı olarak kullanılmasının çoktan terk edildiğini, bu bölge için artık “…”, “…”, “…” gibi isimlerin kullanıldığını, “…” ibaresinin bu bölgeyi ifade etmesinin tarihi bir olgudan ibaret olduğunu,Davalının markasında yer alan “…” ibaresinin başlı başına bir ayırt ediciliği bulunmadığını, bilirkişi raporunda markaların karıştırılma ihtimali incelenirken ortalama tüketici dikkate alınması gerekirken uzman bakışının dikkate alındığını, Mahkemece markalar arasında işitsel ve sınıfsal anlamda benzerlik olduğunun tespit edilmesine rağmen davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, “…” ve “…” ibarelerinin otelcilik/konaklama sınıfında başlı başına ayırt edici ve bağımsız bir kimlik kazandığını, davalının markasının, müvekkilinin markaları ile iltibasın söz konusu olduğunu, her iki tarafın markalarının da esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız kazanç elde ettiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … tescil numaralı “…” ibareli markanın 43 ve 44.sınıfta, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 43 ve 44.sınıfta, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 43.sınıfta “Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, Geçici konaklama hizmetleri. Otel, Motel, tatil köyü, pansiyon vb. hizmetler (geçici barınma) çadır kiralanması hizmetleri, yer ayırtma hizmetleri. Huzurevi hizmetleri” için davacı … adına, 08/02/2017 başvuru, 29/09/2017 tescil tarihli, … numaralı “…” markasının 43. sınıfta “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” için davalı şirket adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince alınan 09/08/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “… kelimesinin, İstanbul Beyoğlu ilçesinde Tünel ve Taksim arasında uzanan İstiklal Caddesi ve ona açılan sokakların belirlediği alanı kapsayan bölgeye verilen isim olduğu ve …’nın Beyoğlu civarındaki her şeyin başına eklenen bir kelime olduğu, her ne kadar davacının davalı markası ile aynı (43.) sınıfta tescilli olup, … ibareli markaları mevcut olsa da ve davacının … Oteli’nin ciddi anlamda tanınırlığı söz konusu olsa da, davalı markasının … bölgesinde faaliyet gösteren bir otelin markasında (…) kullanılmasının marka hukukuna aykırı bir kullanım olmayıp, dürüstçe bir tercih-kullanım olarak kabul edilebileceği, davalı markasındaki “…” İbaresinin davacı markalarından ayırt edilmeyi yeterince sağladığı, bu anlamda taraf markaları arasında iltibasın (karıştırılma ihtimalinin) mevcut olmadığı ve davalının fiili marka kullanımında, … ibaresine … kelimesine nazaran daha büyük punto ile, daha vurgulayıcı biçimde yer vermesi karşısında davalının, davacı markasının tanınmışlığından yararlanma gibi bir amacının olduğunu söylemenin olası görünmediği kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır.” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, marka hükümsüzlüğü ve markaya tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili karara karşı istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili müvekkilinin markasının tanınmış marka olması nedeniyle davalının bu tanınmışlıktan haksız şekilde yararlandığını, davalının markasının müvekkilinin markaları ile iltibasa neden olacak derecede benzer olduğunu, “…” ibaresi üzerinde öncelik hakkının müvekkiline ait olduğunu iddia ederek hükümsüzlük talebinde bulunmuş, aynı nedenlerle davanın reddine dair kararının kaldırılması için istinaf talebinde bulunmuştur.Sınai Mülkiyet Kanununun 25/1. maddesinde marka hükümsüzlüğü halleri sayılmış olup, SMK’nun 5. ve 6. maddelerinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir.SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu daha önce yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.Davacı ve davalıya ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; davacının … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” ibareli markaları ile davalıya ait ve davacının markalarından daha sonra tescil edilen … numaralı “…” markasının ortak unsurlarının “…” ibaresi olduğu, alınan bilirkişi raporları ile “…” ibaresinin Beyoğlu ilçesinde belli bir bölgeye verilen isim olduğu, eski tarihlerden bu yana bu bölge ile özdeşleştiği, bu gün dahi bu ibarenin o bölgenin adı olarak bilindiği, “…” ibaresinin kullanımının bir kişinin tekeline verilemeyeceği, bu nedenle davacının “…” esas unsurlu markalarının zayıf marka oldukları, davacının marka tesciline dayalı olarak bu ibarenin başka ayırt edici unsurlar ile birlikte kullanılmasına engel olmayacağı, davalının markasının esas unsurunun “…” olduğu, davalının markasında yer alan “…” ibaresinin her iki markayı farklılaştırmak için yeterli olacağı, tarafların markalarının 43. sınıfta tescilli oldukları hizmetler aynı olmasına rağmen, hitap ettikleri ortalama tüketici kesiminde markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davalının … kötüniyetle veya davacının markasının tanınmışlığından haksız yarar elde etmek amacıyla tescil ettirdiğine dair delil de bulunmadığı, bu nedenle davalının markası için hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı, ayrıca davalının “…” ibaresini içeren “…” markasını aynı isimle anılan bölgede faaliyet gösteren otelinde kullanılmasının marka hukukuna aykırı bir kullanım olmadığı, davacının marka haklarına tecavüz oluşturmadığı, davacının maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.