Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/409 E. 2023/731 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/409 Esas
KARAR NO: 2023/731
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2021
NUMARASI: 2014/445 E. – 2021/381 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17 yıldır yurt dışında yaşadığını ve İngiliz vatandaşı olduğunu, müvekkilinin ailesi ile beraber 28 Eylül 2006 tarihinde Türkiye’ye tatile geldiğini, bir araba kiralamak istediğini, 29 Eylül 2006 tarihinde gazete ilanından bulduğu … oto kiralama şirketini aradığını … marka megan modelinde kiralık bir araç gerektiğini bildirdirdiğini, fiyatının uygun olduğunu görünce eve teslim edip etmediklerini sorduğunu, onlar da eve teslim ettiklerini söyleyince aracı müvekkile ait Beylikdüzü … Birinci Kısım … blok D:… Büyükçekmece İstanbul adresine getirmelerin istediğini, aynı gün … oto kiralama şirketinden kendisini … olarak tanıtan kişi tarafından müvekkilin istediği araçtan farklı marka araç getirildiğini, müvekkilin istediği marka aracın hazır olmadığını, iki gün içerisinde istediği aracın kendisine teslim edileceği söylenerek herhangi bir evrak veya sözleşme yapmadan aracın bırakıldığını, müvekkil de 41 günlük kira ücreti olan 1050 Euro’nun 550’sini kendisini … olarak tanıtan kişiye ödediğini, kalan 550 Euro’yu da istediği aracın kendisine teslimi ile sözleşme imzalandığında vereceğini beyan ettiğini, kiralayan kişi dava dilekçesi ekinde sunulan tanıtım kartı bıraktığını, bu kartta … oto kiralama oto emlak alım satım … ismiyle adres ve telefon bilgilerinin (Bu telefon numarası davalı …’ün avukatı Av. …’e verdiği vekalette bildirdiği telefon numarası olduğunu) üç gün sonra kendisini … olarak tanıtan kişi ile sargılar içerisinde olan ve kaza geçirdiğini söyleyen bir kişi gelerek müvekkilin istediği kiralık aracı (… plakalı …) kendisine teslim edildiğini, müvekkilin evine çıkarak müvekkile pembe bir sözleşme kâğıdı çıkarıp üzerine iki adet imza attırıldığını, ayrıca teminat amacıyla bir adet boş senet imzalatıldığını, müvekkile bunun formalite icabı olduğunu arabayı teslim ederken senedi iade edecekleri söylendiğini, kalan 500 Euro’nun da tahsil edildiğini, bu arada müvekkille sohbette müvekkilin yurt dışında yaşadığının, yılda bir iki ay Türkiye’ye gelerek tatil yaptığının, bulundukları dairenin müvekkile ait olduğunun ve muhtarlıkta ikametgâh kaydını bulunduğunun, 13 Kasım 2006 tarihinde İngiltere’ye geri dönmesi gerektiğinin öğrenildiğini, müvekkilin dönmesine üç gün kala telefonla arayarak geri döneceğini aracı saat 09-30 da teslim almalarını istediğini, gideceği gün sabah 08.30 dan itibaren telefonla araç kiralayan …’yı aramaya başladığını, uçağın yetişmesi gerektiğini verdiği evrakları getirerek aracı teslim almalarını istediğini, kendisini … olarak tanıtan davalı … saat 9:30′ da geleceğini söylediğini fakat gelmediğini, müvekkilin uçuş saatine geciktiği için …’yı arayarak anahtarlar, sözleşme ve evrakları ablası … ve eniştesi …’a bıraktığını, kendisine imzalatılan evrakları ablasına teslim etmelerini istediğini, kendisinin uçağı kaçırmamak için yola çıktığını bildirmiş olduğunu, kendisini … olarak tanıtan … müvekkilin Türkiye’den ayrılmasından 3,5 saat sonra gelip aracı …-…’dan teslim aldığını, müvekkilin ablası tarafından ısrarla senet istendiğinde ise pembe bir kağıdı müvekkilin ablasına göstererek imha edilmiş olduğunu söylediğini, müvekkilin en son 28.09.2006 tarihinde Türkiye’ye geldiğini, 13.11.2006 tarihinde ayrıldığını, giriş çıkış tarihlerinin pasaporta işlenmiş olduğunu, davalılar müvekkilin yurtdışına çıkışından bir süre sonra davalı …’ün araç kiralama sebebiyle müvekkilden aldığı fakat iade etmediği teminat senedini doldurarak Kartal … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında takibe koyulduğunu, tebligatın müvekkilin tatillerde kullandığı ve ikamet kaydının olduğu adres mahalle muhtarlığına yapıldığını, müvekkilin aynı sitede olan fakat içerisinde kiracı bulunan dairesine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünden kıymet takdiri için gelmeleri üzerine durumun 20.03.2007 tarihinde müvekkile bildirildiğini, müvekkilin 21.03.2007 tarihinde yurda giriş yaparak 23.03.2007 tarihinde muhtarlığa giderek ödeme emrini aldığını, müvekkil tarafından yapılan incelemede senedin birbirinden farklı el yazılarıyla düzenlendiği ve tahrif edilmiş bir senet olduğu görülmüş olduğunu, senedin müvekkilin imzası taklit edilmek veya verdiği teminat senedi doldurulmak suretiyle düzenlendiğini, müvekkilin alacaklı görünen kişilerden … açılandığı üzere kendisinden araç kiralaması sebebiyle tanışmış olduğunu, müvekkilinin 43 günlük kiraladığı aracın kira bedelini ödediğini, alacaklı görünen kişilere herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilin yurt dışında ikamet ettiğini bildiklerinden aracın kendilerine tesliminden bir süre sonrada takip başlatıldığını, gerçek adı … olan şahıs kendisini (bastırdığı kartta) … olarak tanıttığını, müvekkilin yurt dışında oluşundan istifade ile düzenlediği veya düzenlettiği senetle müvekkilin haber olmadan gayrimenkulleri icra yoluyla satarak yüklü bir miktarda parayı uhdesine geçirmeyi planladığını, müvekkilin senette alacaklı olarak ismi geçen … isimli şahsı tanımadığını, müvekkilin takipte alacaklı görünen davalılara herhangi bir borcunun olmadığını, aralarında araç kiralama ilişkisi dışında herhangi bir alışveriş-borç ilişkisi olmadığını, müvekkilin takibi öğrenmesini müteakip süresi içerisinde Kartal 1.İcra Mahkemesinin 2007/189 Esas Sayılı dosyası ile gecikmiş borca ve imzaya itirazda bulunduğunu, fakat imzanın müvekkile ait olduğu tespit olunduğunu, senette yapılmış olan sahtekârlığın tespiti hususunda yapılacak incelemenin Adli Tıp Kurumu vasıtasıyla yapılması gerektiğini, senedin değişik el yazılarıyla hazırlanmış ve tahrif edilmiş olduğunu, tarafımızca davalılar hakkında Kartal Cumhuriyet Savcılığı’na 2007/34599 Haz. numarasıyla şikâyette bulunulduğunu, şikâyet üzerine Kartal 6.Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/939 Esas Sayılı dosyasında davalılar … ve … hakkında ceza davası açılmış olduğunu, yargılamanın ilk duruşması 20/02/2009 tarihinde yapıldığını, duruşmaya sanık … katılmadığını, diğer sanık … mahkemedeki ifadesinde müvekkili tanımadığını, senedi düzenlenmiş olarak …’ün getirdiğini beyan ettiğini, müvekkilin davalılara herhangi bir borcunun olmadığının tespiti hususunda tarafımızca Kartal 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/354 E. sayılı dosyasında dava açıldığını, Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyanın 15.07.2008 tarihinde işbölümü itirazı nedeniyle Kadıköy “Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, dosya 20.08.2008 tarihli dilekçeyle Kadıköy_2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek 2008/770 E. sayısına kaydedildiğini, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi davanın HUMY’nın 193. m hükmünce 2008/753 K. Kararıyla açılmamış sayılmasına karar verildiğini, karar kesinleşmiş olduğundan mahkemenize müracaatla işbu dava ikame olunduğunun, izah edilen nedenlerle icra dosyasında dosyasında haczedilen gayrimenkuller teminat kabul edilerek takibin, icranın ve haczedilen gayrimenkullerin satışının dava sonuna kadar durdurulması için tedbir kararı verilmesini, müvekkilin davalılara borcunun olmadığının tespitine, Kartal … icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konulan 180.000,00 TL bedelli senedin iptali ile iadesine karar verilmesini, takibin iptali ile davalıların %40′ tan aşağı olmamak üzere haksız icra tazminatı ödemelerine, dava masrafları ile ücreti vekâletin davalılara tahmiline karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkillerin hamili olduğu senedin tahrif edildiği, imzasının davacıya ait olmayıp taklit edildiğine ilişkin iddiası Kartal … İcra Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında değerlendirildiğini, 02.10.2007 tarihli bilirkişi raporunda senette bulunan iki imzanın davacıya ait olduğunun tespitiyle davacının imzaya itiraz talebinin reddedildiğini, kararın temyizi üzerine, Yargıtay 12. Hukûk Dairesi 2008/321 E., 2008/2770 K. Sayılı kararıyla Kartal 1. İcra Mahkemesinin kararını onandığını, bono kayıtsız şartsız borç ikrarına havi bir belge olduğunu, bononun nakden düzenlendiğini, davacıya elden borç para verildiğini, davacı iddiasını ispat etmesi gerektiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07.04.2008 tarih 2007/9729 Esas , 2008/3582 Karar sayılı kararında “Asıl ve birleşen dava İİK’nun 72. maddesine göre açılmış menfi tespit davası olduğunu, Bono nakden düzenlenmiş bulunduğundan nakit verildiğine karine olduğunu, Bu karinenin aksi HUMK’un 290. maddesi uyarınca yazılı delil ile kanıtlanabilir.” olduğunu, haksız, kötü niyetli açılmış bulunan davanın reddine, % 40’dan aşağı olmamak üzere tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.06.2021 tarih ve 2014/445 Esas – 2021/381 Karar sayılı kararıyla; “İcra mahkemesince alınan bilirkişi raporunda senet altındaki imza davacının eli ürünü çıkmıştır. Her ne kadar mahkememizce de imza incelemesi için dosyanın ATK Fizik İhtisas Dairesine tevdi edilmesine karar verilmiş ise de mezkur olayda açığa imza ile boş olarak verildiği ileri sürülen bononun üzerinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, imzalı bir belgenin düzenlenme amacının farklı olduğu ileri sürülmekte olup imza inkarı söz konusu değildir. Bu nedenle yeniden imza incelemesine ihtiyaç duyulmamış olup dosyanın ATK Fizik İhtisas Dairesine tevdi edilmesi arar kararından rücu edilmiştir. Bononun üzerinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia eden kişi bu hususu yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davacının bu yönde sunduğu bir yazılı delilin bulunmadığı gibi yemin deliline de dayanılmamış olduğu göz önüne alındığında davacı iddiasını ispatlayamamış olup davanın reddine ve ayrıca İİK’nın 72 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı konulup uygulanması nedeniyle davalı lehine tazminata hükmolunarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Davalı şahıslardan olan … araba kiralarken müvekkile söz konusu teminat senedini imzalatırken bunun bir prosedür olduğunu, geri kalan bir kısım araç kira bedelini ve arabayı geri teslim alırken kendisine senedi iade edeceklerini beyan ederek müvekkilden işbu davaya konu boş teminat senedini imzalatarak aldığını, Kiralanan aracın geri getirilmesi kaydı ile senedin teminat olarak alındığı yönündeki müvekkil inancının davalılarca suistimal edildiğini, müvekkil kiraladığı aracı teslim etmiş ve ödemesini yapmış olmasına karşılık davalılar senedi iade etmeyerek tahrif etmek suretiyle işbu davaya konu senedi icraya koyduklarını, Davalılarca ileri sürülen iddiaların aksine, müvekkilim ve davalılar arasında araba kiralama ilişkisinden başka hiçbir suretle ne ticari ne de diğer para alışverişi bulunmadığını, müvekkilin davalılardan para almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilin davalı …’ü kiralama nedeniyle tanıdığını, diğer davalıyı hiç tanımadığını, Davalılar aleyhinde “imzanın kötüye kullanılması” suçuna istinaden açılan İstanbul Anadolu 28.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/939 Esas ve 2010/340 Karar sayılı dosyasında verilen beraat kararının Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2014/18329 Esas, 2016/1996 Karar numaralı ilamı ile bozularak, 6 aylık şikayet süresinin geçirilmiş olması nedeniyle düşme kararı verildiğini, Yüksek Mahkeme’nin vermiş olduğu “düşme” kararının sanıkların cezalandırılması için öngörülen usuli şikayet süresinin kaçırılması sebebiyle verildiğinden, bu sürenin kaçırılmış olmasının suçun işlenmediği anlamına gelmediğini,Ceza yargılaması kapsamında dinletilmiş olan tanık ifadeleriyle; davalıların davaya konu teminat senedini iade etmeyerek aldatmalı söylem ve eylemleri ile kendilerinin senedi imha ettiklerini beyan ettiklerinin doğrulandığını, ceza yargılaması esnasında davalıların ve …’ün benzer suçlardan bir çok sabıkasının ve aranmasının bulunduğunun da anlaşıldığını, Davalı …’ün ceza sorgusunda “… beyin adını ve benim de karımı katarak 180.000 TL fiyat yazdım…” şeklinde savunmada bulanarak açık bir şekilde senedin kendisi tarafından doldurulmuş olduğunu ikrar ettiğini, bononun boş olarak verildiğini kabul eden davalının bonoda yazılı miktar kadar alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiğini, Davalıların cevap dilekçelerinde “Bono nakden düzenlenmiştir. Davacıya elden borç para verilmiştir.” şeklindeki beyanlarına karşılık, ceza dosyasının 04/08/2009 tarihli duruşmasında davalı …’ün “…’ın İngiltere’den altın getirmesi karşılığında söz konusu senedin ticaretten dolayı düzenlendiğini” ifade ettiğini, diğer davalı …’in ise 20/02/2009 tarihli duruşmada “…’nın, …’dan aldığını söylediği senedi birlikte takibe koyduk” şeklinde ifade verdiğini, davalıların hukuk ve ceza dosyasındaki ifadelerinin çelişkili olduğunu, Davalıların Cumhuriyet Savcılığı ve Mahkemedeki beyanı gözetildiğinde, dava konusu bonodaki veriliş nedeni olan nakden kaydını tatil ettiği, bir başka deyişle değiştirdiği anlaşıldığından, davalıların davacı yana nakit para verdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiğini, davalıların ispat külfetini yerine getiremediğini e alacaklarına dair hiçbir belge ve emare sunamadıklarını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… mezkur olayda açığa imza ile boş olarak verildiği ileri sürülen bononun üzerinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, imzalı bir belgenin düzenlenme amacının farklı olduğu ileri sürülmekte olup imza inkarı söz konusu olmadığı, bu nedenle yeniden imza incelemesine ihtiyaç duyulmadığı; bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia eden kişi bu hususu yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davacının bu yönde sunduğu bir yazılı delilin bulunmadığı gibi yemin deliline de dayanılmamış olduğu göz önüne alındığında davacı iddiasını ispatlayamamış olup davanın reddine ve ayrıca İİK’nın 72 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı konulup uygulanması nedeniyle davalı lehine tazminata hükmolunmasına.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya konu 05/10/2006 tanzim – 05/11/2006 vade tarihli ve 180.000,00-TL bedelli bononun davalı …’e araç kiralama sırasında teminat amacıyla verildiği, araç kiralama bedelinin eksiksiz ödenmesine ve aracın iade edilmesine rağmen boş olarak verdiği bononun doldurularak takibe konduğunu, davalılara böyle bir borcunun bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalılar ise, davacı iddialarının doğru olmadığını ve aksinin yazılı delille ispatının gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Takibe konu bononun “Nakden” kaydını içerdiği ve davalı tarafından dosyaya sunulan cevap ve delillerle ‘davacıya borç para verildiği’nin tekrarlandığı, buna göre senedin ihdas nedeninin talil edilmediği ispat yükünün davacı tarafta olduğu görülmüştür. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bononun teminat ve bedelsizlik iddiaları bakımından açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden de söz edilemeyecektir. Davaya konu olayla ilgili olarak davalılar aleyhinde “imzanın kötüye kullanılması” suçu nedeniyle açılan İstanbul Anadolu 28.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/939 Esas ve 2010/340 Karar sayılı dosyasında mahkemece beraat kararı verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2014/18329 Esas – 2016/1996 Karar numaralı ilamı ile kararın bozularak, 6 aylık şikayet süresinin geçirilmiş olması nedeniyle düşme kararı verildiği ve hükmün bu şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak; davacı tarafından ispata yarar delil sunulmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde mahkemece ispatlanamayan davanın reddine ve davacı aleyhine tazminata karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/05/2023