Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/4 E. 2023/1413 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/4 Esas
KARAR NO: 2023/1413 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2021
NUMARASI: 2021/335 E. – 2021/953 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalıya 27/04/2016 tarihinde mal sattığını ve karşılığında 01/10/2016 keşide tarihli 24.000,00 TL bedelli çeki aldığını, 05/10/2016 tarihinde çeki bankaya ibraz ettiğinde karşılığının olmadığının tespit edildiğini, bu arada müvekkilinin evinde 19/12/2016 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında çekin de çalındığını, müvekkilinin çekin iptali nedeniyle İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/89 Esas sayılı dosyasında dava açtığını ve çekin iptaline dair kararın 10/10/2017 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin davalıya şifahi olarak müracaat ettiğini, olumlu sonuç alınamaması üzerine alacağın tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; kıymetli evrak davasına ve takibe konu çekten kaynaklı alacakların dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığından, zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, çekin zayi olmasındaki kusurun müvekkiline yüklenemeyeceğini, icra takibi yönünden müvekkilinin takip ehliyetinin dahi bulunmadığını, çekin bankaya ibraz edilmediğini, ibraz edilmiş olsa dahi keşideciye protestosu çekilmediğini, bu nedenle davacının takip hakkının bulunmadığını, müvekkilinin çeki vermekle borcunu yerine getirdiğini, müvekkilinin çek nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, alacak likit olduğundan davacının en az alacağın %20’si kadar kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli 2021/335E.-2021/953K. sayılı kararıyla; “…Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi iptaline karar verilen senetten kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek 24.000,00 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,İşlemiş faize yönelik talebin reddine,Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 4.800‬,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Kıymetli evrak davasına ve takibe konu çekten kaynaklı alacakların dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığından, zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini,Dava konusu çeke dayanarak müvekkiline karşı icra takibi yapılamayacağını, zayi olan çekle ilgili davacının yalnızca hakkını senetsiz olarak ileri sürebileceğini, zayi nedeniyle iptal kararının kambiyo senedini yeniden canlandırmayacağını, davacının yalnızca asıl borçluya karşı haklarını yeniden kullanma hakkını elde edeceğini, Çekin usulüne uygun olarak bankaya ibraz edilmediğini, usulüne uygun olarak çekin üzerine karşılıksız olduğunun yazılmadığını, takas odalarının karşılıksız işlemi yapamayacaklarını, Alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, davacının alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, çekin karşılıksız olduğunun yazdırılmaması ve müvekkiline protesto çekilmemesi nedeniyle ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, bilirkişilerin yalnızca 2016 ve 2017 yılı defterlerini incelediklerini, taraflar arasındaki ticari ilişki devam ettiğinden 2020 yılı hesaplarının da incelenmesi gerektiğini, Çekin karşılıksız olduğuna dair yapılan tespitin hatalı olduğunu,Davacının çekin keşidecisini taraf olarak göstermeden ve protesto çekmeden yalnızca müvekkiline karşı icra takibi yapmasının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 24.000,00 TL asıl alacak, 14.158,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.158,31 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için çeke dayalı olarak 12/02/2021 tarihinde genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçildiği, borcun sebebi olarak 01/10/2016 günlü … seri nolu 24.000,00 TL çekin gösterildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde borca itiraz etmesi üzerine, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/89 Esas, 2017/866 Karar sayılı kararı incelendiğinde; davacının … olduğu, hasımsız olarak çek iptali davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda … numaralı ve 24.000,00 TL bedelli, … Ltd. Şirketinin düzenlediği 01/10/2016 tarihli çekin zayi olması nedeniyle iptaline karar verildiği, kararın 10/10/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. … Genel Müdürlüğü’nün 20 Mayıs 2021 tarihli yazı cevabı incelendiğinde; dava konusu çekin Lara Şubesi nezdinde … Ltd. Şirket adına … numaralı çek hesabında kayıtlı karşılıksız çek olduğu tespit edildiğinin bildirildiği görülmüştür. … Genel Müdürlüğü’nün 03/06/2021 tarihli yazı cevabı incelendiğinde; dava konusu çekin … hesabında 05/10/2016 tarihinden takastan sordurulduğunun bildirildiği, çek fotokopisinin gönderildiği, incelendiğinde keşidecisinin …. Ltd. Şirketi olduğu, lehtar olan şirket tarafından davalı şirkete, onun da davacıya ciro ettiği tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 27/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı, defterlerinin incelenmesinde, davaya konu çekin 30/04/2016 tarihinde kaydının yapıldığı, çekin tahsilinin şüpheli hale gelmesi nedeniyle 31/12/2016 yevmiye ile alacağın şüpheli alacaklar hesabına yansıtılarak çek çıkış kaydının yapıldığı, çek öncesinde davacının davalı şirketten 260.008,09 TL alacaklı olduğu, çek sonrasında borç bakiyesinin 236.008,09 olduğu; davalı ticari defter ve belgelerinin incelenmesinde, davaya konu çekin 27/04/2016 tarihinde kaydedilerek çek çıkış bordrosunun düzenlendiği ve çek öncesinde borcun 285.008,16 TL olduğu, çekin mahsubundan sonra kalan borcun 261.008,16 TL olduğunu, 24.000,00 TL tutarlı çekin iadesine ilişkin defterlerde bir kayıt bulunmadığını bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, bir adet çekin zayi edildiği iddiası ile açılan dava sonucunda alınmış olan kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptali kararına dayanılarak girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, davalı vekili karara karşı istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, iptal kararının hamili durumundadır. TTK’nun 652/1. maddesi uyarınca iptal kararı hamili, zayi edilen senet yerine yeni bir senet düzenlenmesini isteyebileceği gibi, senetsiz olarak alacağını talep etme hakkına da sahiptir. Alacak muaccel ise iptal kararının verilmesi ile karar hamili başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, kimliğini ispatlayarak borçlulardan ifa talebinde bulunabilir. TTK’nun 646/2. maddesi uyarınca, borçlu, iptal kararı hamilinin sadece kararı ibraz etmesi ve kararda adı geçen alacaklının kendisi olduğunu ispatlaması üzerine, ağır kusur ve hilesi bulunmaksızın borcunu ifa ederse borcundan kurtulur. Kuşkusuz borçlu, iptal kararı hamilinin gerçek hak sahibi olmadığını savunabilir ve böyle bir savunmanın yerinde olduğunun saptanması durumunda ödeme yapmaktan kaçınabilir.Somut olay incelendiğinde; davacının zayi nedeniyle iptal ettirdiği çek alacağına dayanarak genel haciz yoluyla davalı aleyhine icra takibine başlamış, davalı tarafça borca ve takibe itiraz edilmesi nedeniyle icra takibi durmuştur.Davaya konu çek fotokopisi incelendiğinde; çekin bizzat davalı şirket tarafından davacıya ciro edilerek teslim edildiği, tarafların ticari kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile de aralarında ticari ilişki bulunduğu, davacının davalıdan çek bedeli kadar, yani 24.000,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.Davalı vekili, müvekkiline ait 2020 yılına ait defter ve belgelerin incelenmemesi nedeniyle davacıya borçlu olmadıklarının tespit edilemediğini belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da, davalı tarafça yargılama sırasında çek bedelinin ödendiğine dair bir savunma yapılmadığı gibi, buna ilişkin bir delil ve belge de sunulmamış, davalının çeki vermekle borcundan kurtulduğu, çekin bankaya ibraz edilmediği, keşideciye protesto çekilmediği için davalı aleyhine icra takibi yapılamayacağı savunulmuştur.Davaya konu icra takibi kambiyo senetlerine mahsus icra takibi olmayıp, davacı tarafça genel haciz yoluyla icra takibi yapılmıştır. Yani iptal kararının lehtarı olan davacı alacağını senetsiz olarak davalıdan talep etmiştir. Bu nedenle çekin keşide tarihinden itibaren takip tarihine kadar TBK’nun 146. maddesine göre uygulanması gereken 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davaya konu çekin karşılıksız olduğunun banka tarafından bildirildiği, başkaca bir kişinin davalıdan bu çekle ilgili alacak talebinde bulunmadığı, davacının kesintisiz ciro silsilesiyle çeki davalının cirosuyla alan son hamil olması ve ticari kayıtlarına göre de davalıdan alacaklı olması nedeniyle, davalıdan çek konusu alacağını talep edebileceği, kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapılmadığından çek keşidecisine ödememe protestosu göndermesine gerek bulunmadığı, bu nedenle davalının istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmakla, davalının istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.639,44 TL nispi harçtan, peşin alınan 409,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.229,54 TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 57,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.