Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/368 E. 2022/980 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/368 Esas
KARAR NO: 2022/980
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/305
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili …’in uzun yıllardır birçok ülkede faaliyet gösteren dünyanın önde gelen kozmetik şirketleri olduğunu, 1909 yılında kurulduğunu, kurulduğu tarihten bu yana saç boyası ve cilt bakımı, cilt bakımı, güneş koruyucusu, ilaç, makyaj ve parfüm gibi ürünleri piyasaya sunduğunu, birçok alanda kapsamlı çalışmaları yürüten ABD’de üst nano teknolojiye en çok yatırım yapan ve yine bu konuda en çok patenti elinde bulunduran müvekkili şirketin, ürünlerini beş kıtada 140’ın üzerinde ülkede tüketiciler ile buluşturduğunu, müvekkilinin “…”, “…”,“…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, …” “…”, “…”, “…”, “…”, “…, “…”, “…”, “…”, “…”, “… ”, “…”, “…”, “…” gibi tanınmış birçok markaların sahibi ve “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…, “…”, “…”, “…” ve “…” gibi tanınmış başkaca birçok moda markasının ise kozmetik ve parfüm ürünleri bakımından lisanslı üreticisi ve dağıtıcısı olduğunu,1980 yılından beri Türkiye’de de … adı altında bağlı şirketi … San. ve Tic. A.Ş. aracılığıyla aktif olarak faaliyet gösterdiğini, davaya konu kendisine ait orijinal ürünler üzerinde kullanılan markaları Müvekkilinin, işbu davaya konu kendisine ait ORİJİNAL ürünler üzerinde kullanılan markaları 03. Sınıfta kozmetikleri-parafümleri kapsayacak şekilde TPE nezdinde tescil ettirdiğini, …, …, …,…, … tescil numaralı markaları ülkemizde tescilli oluğunu ve dünyanın birçok ülkesinde tescile konu edildiğini, aktif olarak kullanılan markalar olduğunu, müvekkiline ait söz konusu markaların ve bu markalar altında pazarlanan ürünlerin yaratılması için yoğun emek ve masraf harcandığını, bu ürünlerin satışını artırmak ve tüketiciler nezdinde bilinirliğini artırmak için, reklam ve tanıtım faaliyetleri için hiçbir mali harcamadan kaçınmamış ve bu yatırımın sonucu tanınırlığa ulaştığını, Müvekkili şirketin yapmış olduğu araştırmalar soncunda, davalıların … nolu “…”, … no’lu “…”, … no’lu … gibi müvekkilinin markaları ve kimi ürünleriyle yüksek derecede benzerlik içeren ürünlerin davalılar tarafından çevirimiçi ve çevirimdışı mecralarda piyasaya arz edildiğinden haberdar olduğunu, davalıların eylemlerinin haksız rekabet ve müvekkilinin marka hakların tecavüz teşkil ettiğini, davalıların www…com internet sitesindeki ve sair çevrimiçi satış platformlarındaki ürünlerin kaldırılması riskine karşı, İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 2020/104 D.İş sayılı dosya ile iltibas teşkil eden 9 adet ürünün söz konusu internet sitesi üzerinden satışa arz edildiğinin ve iş bu ürünlerin internet sitesinde yer alan görsellerinin tespiti ve müvekkili tarafından satışa arz edilen ürünler ile karşılaştırılmasının 07.07.2020 tarihli dilekçe ili talep edildiğini, dosya kapsamında alınan 07.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda, ” Tespite konu edilen davalılara ait fondöten, double maskara, göz kaleminin, parfümün müvekkile ait ürünlerle yüksek derecede benzerlik arz ettiği, Tespite konu edilen diğer maskaranm ise orta düzey benzerlik arz ettiği, hiçbir teknik zorunluluk bulunmamasına rağmen, aleyhine tespit talep edilen ürünlerin müvekkiline ait ürünlerle yüksek ve orta derecede benzerlikleri nedeniyle iltibas riskinin bulunduğu, “…Tic. Ltd. Şti’nin yetkili, yurtdışı satışları için ise … A.Ş. yetkili olarak belirtildiğini, davalılar tarafından üretilip, satışa arz edilen ürünler ile müvekkiline ait ve sektöründe bilinen ürünler incelendiğinde davala tarafından üretilen ürünlerin gerek müvekkilinin tescilli markaları gerekse de ambalaj tasarımları, ürün kabı, yazı stili, renk kombinasyonu gibi unsurların kopyalanması suretiyle oluşturulduğu ve yüksek derecede benzerlik arz ettiğinin sübut olduğunu beyanla müvekkilinin marka haklarına tecavüz eden ve haksız rekabet yaratan davalıların huzurdaki davaya konu 4 ürüne dair ambalaj tasarımlarını kullanımlarının derhal durdurması, bu kapsamda davalılara ait üretilmiş, stoklanmış, depolanmış, dağıtılmış ve/veya satışa sunulmuş dava konusu ürünlere ve bu ürünlerin dağıtımı ve tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallere, sair tanıtım malzemelerine ve araçlara el koyulması ile bu ürünlerin tanıtımlarının ve satışının engellenmesi hususlarında Sınai Mülkiyet Kamınu’nun (CSMK’) m. 159 ve devamı, Türk Ticaret Kanunu’nun GTTK”) m. 61 ve devamı ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu HMK”) m.389 ve devamı uyarınca, ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Davalılar tarafından üretilen ve satışa arz edilen dava konusu ürünlerden kaynaklı TTK’nın m. 54 vd hükümleri uyarınca haksız rekabet fiillerin tespiti, men’i, refi ve haksız rekabetien doğan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, müvekkilinin … no’lu “…”, … no’lu “…”, … no’lu … marka tescillerinden doğan haklarına, davalı tarafından vaki marka tecavüz fiilinin tespiti, durdurulması, tecavüzün giderilmesine, Tecavüz ve haksız rekabet sonuçlarının ortadan kaldırılması için davalılara ait üretilmiş, stoklanmış, depolanmış, dağıtılmış ve/veya satışa sunulmuş dava konusu ürünlerin ve bu ürünlerin dağıtımı ve tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallerin, sair tanıtım malzemeleri ve araçları ile her türlü ürünün imha edilmesine, bu eylemlerin devamını önlemek üzere, müvekkile ait markalar ve ambalaj tasarımlarının aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin davalılarca kullanılmasının ve bu ürünlerin sair mecralarda pazarlanmasının yasaklanmasına, bu ürünlerin piyasaya sürülmesinin, stoklanmasının, ilgili markaların iş evrakı ve reklamlarda kullanımı dahi her türlü kullanımına SMK m. 7 ve 29, ile TTK m. 56. Uyarınca yasaklanmasına, tazminat miktarının belirlenebilmesi için, marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratan ürünlerin satışına dair davalıya ait ticari defterler dahil fatura ve fişlerin, stok miktarlarının, reklam broşürlerinin ve sair ilgili belgelerin SMK m. 150/3 uyarınca davalı tarafından sunulmasının mahkemece talebine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yaratan eylemleri nedeniyle müvekkil lehine, maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik asgari 10.000,00 TL (onbintürklirası) maddi tazminatın (belirsiz alacak) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 10.000.-TL (onbintürklirası) manevi tazminat ve 5.000,00 TL (beşbintürklirası) itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkili şirketin 1996 yılında kurulduğunu, kozmetik satışı ile başlayan ticaretten sonra kendi adına üretim yapmaya başladığını ve ilk olarak kendi adına … markasını tescil ettirdiğini ve yurtdışına ürün ihraç etmeye başladığını, müvekkilinin halen başta en tanınan …-…-…-…-…-…-…-…- …-olmak üzere 30 markanın sahibi olduğunu, müvekkili şirketin ana markalarına ilaveten birden fazlada art marka ile tesciller aldığını, bu markalardan birinin davaya konu olan …- … markası olduğunu, üstte … olmak üzere daha küçük punto halinde … nin de tescil edildiğini, halen tescilli şekil ile kullanılmaya devam edildiğini, müvekkili şirketin üretmiş olduğu ürünlerin büyük bir kısmınının yurt dışına ihraç edildiğini, … markasını wipo nezdinde 65 ülkede tescil ettirdiğini, davanın kötü niyetle açıldığını, müvekkili şirketinin uluslararası elde etmiş olduğu başarıyı baltalamak ve Türkiye şirketinin dış piyasada büyümesini engellemek amacı ile açıldığını, davacı şirketin uluslararası ticaret yapan ve yabancı kökenli bir şirket olduğunu, bu tür şirketlerin piyasa olarak bilinen pazara giren diğer şirketlerin büyümesini engellemek amacı ile buna benzer davalar açması, karar almaları halinde aldıkları karar ile de yurt dışındaki, Türk şirketi ile ticaret yapanlara baskı yaparak, Türk şirketinin ticaretinin engellenmesi şeklinde sürekli yaptıkları uygulama olduğunu, davacının kendi şekli dediği şekilleri çok fazla üreticinin kullandığını, çoğunluğunun da ilk kullanımının davalıdan önce olduğunu, davacının kendi ürünün renk ve şekilleri ile müvekkil ürünlerinin şekillerinin tüketiciler nezdinde karıştırılacağını ileri sürdüğü iddiasının hem davacının ürünlerinin tanınmışlık düzeyine ve kalitesine ve hem de müvekkilin ürünlerinin tanınmışlık düzeyine ve kalitesine aykırı bulunduğunu, kozmetik tüketicisi eğitimli, kültür düzeyi yüksek ve bakımlı kişilerden oluştuğunu, özenle seçen ve her şeye dikkat eden kişiler olduğunu, en ufak ayrıntıyı fark eden kişiler olduklarını ve orta seviyeli tüketici olmadıklarını, ürünün fiyatı yükseldikçe bu düzey daha da arttığını, dolayısıyla tüketicilerin ürün üzerinde büyük hafler ile baskın şekilde marka var iken sadece rengine veya biçimine bakarak ürün satın almalarının mümkün olmadığını, bu durumun tüketici profilinden kaynaklandığını, dava konusu olan ürünlerin tamamının bayan tüketicilere hitap ettiğini, bayan tüketicilerin daha dikkatli olduklarının herkes tarafından bilindiğini, tüketicileri dikkate alındığında ürünlerin karıştırılması ihtimalinin bulunmadığını, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, davacının ihtiyati tedbir talebinin yasaya aykırı olduğunu, olup, böyle bir tedbir kararı verilmesinin müvekkilinin üretimini ve Yurt dışı itibarını %100’den fazla etkileyeceğini, böyle bir karar verilmesinin müvekkilinin yurt dışında itibar kayıp etmesine sebebiyet vereceğini, davacının tedbir etmesinin SMK’ya aykırı olduğunu, tescilli ürünün üretilmesinin engellenemeyeceğini, 6769 sayılı yasa ile tescil edilen bir markanın iptal edilmediği sürece sahibine kullanma hakkı verdiğini, müvekkilinin ürünlerinin tamamen tescilli marka ismi ile üretildiğini, davacının talepleri ile müvekkilinin yasal kullanım hakkı verilen üretimini engellemeye çalıştığını beyanla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece, toplanan delillere ve değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre 22/09/2021 tarihinde; “HMK 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir.Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.Geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddiaının yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Zira kesin hukuki koruma zaten deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre sağlanacaktır. Dolayısıyla geçici hukuki korumanın önemi ve amacı verilecek bir tedbir kararı ile gerçekleştirilmiş olacaktır. Tüm dosya kapsamı bilirkişi raporları, dosyaya sunulan uzman görüşleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yaklaşık ispat şartı da dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğu” gerekçesiyle “1-6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 200.000,00TL (ikiyüzbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜ İLE, Davacı … adına tescilli bulunan; … no’lu “…” ibareli marka, … no’lu “…” ibareli marka, … no’lu “… ibareli marka, … no’lu ” …” ibareli markalarına tecavüz teşkil eden, davalılara ait davaya konu, …-… ibareli ürün, … ibareli ürün, … ibareli ürün ve … ibareli ürünlerin, ambalaj tasarımlarının kullanımlarının durdurulmasına, bu kapsamda davalılara ait üretilmiş, stoklanmış, depolanmış, dağıtılmış, ve/veya satışa sunulmuş ürünlere ve bu ürünlerin dağıtımı ve tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallere, sair tanıtım malzemelerine ve araçlara EL KONULMASINA, MASRAFLARI TALEP EDENE AİT OLMAK ÜZERE TOPLANIP EL KONULAN ÜRÜNLERİN TEDBİREN MUHAFAZA ALTINA ALINMAK ÜZERE YEDDİ EMİNE TEVDİİNE, 2-6100 sayılı HMK’nın 393/2 maddesi gereğince iş bu tedbirin, İstanbul İcra Dairesi aracı kılınarak infazına, İSTANBUL 1.FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2020/104 D.İŞ SAYILI DOSYASINA SUNULAN 04.08.2020 TARİHLİ BİLİRKİŞİ RAPORUNUN İŞ BU KARARIN EKİ SAYILMASINA VE İNFAZDA BİLİRKİŞİ RAPORUNUN ESAS ALINMASINA,” şeklinde karar verilmiş, karara davalılar vekilince itiraz edilmiştir.Mahkemece, duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda 12/11/2021 tarihinde yaklaşık ispat şartı, değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporu ve SMK 155.maddesi hükmü dikkate alındığında itirazın yerinde olmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı … A.Ş vekili istinaf etmiştir. Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; kararların gerekçeli olmak zorunda olduğunu, bilirkişilerin karar verme yetkisinin olmadığını, bilirkişiler piyasada bulunan ve diğer üreticiler tarafından kullanılan şekillerinin esas almadığını, ve yine davacıdan daha önceki tarihte kullanılmaya başlanılan şekil sanki sadece davacının kullandığı şekilmiş gibi rapor yazdığını, müvekkilden toplanan ürünlerin son kullanma tarihi olduğunu ve 6 ay sonra kullanılmayacak duruma gelecek ve çöp olacağını, davacının ürünleri ile müvekkil ürünlerinin haksız rekabet yaratması söz konusu olmadığını, aynı şekil 2006 yılından bu yana kullanılan şekil olup, sadece davacının ürününde bulunmadığını, davacılar davalarında markaya dayanmadıklarından SMK 155 maddesine dayanılmasının mümkün olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf talep ettiği, 24/01/2022 tarihli beyan dilekçesinde davalıların ihtiyati tedbir kararına itirazının yasal sürede yapılmadığı dikkate alınarak itirazlarının usulden reddi bakımından katılma yoluyla istinaf talebinde bulunduklarını beyan ettiği görülmüştür. İstanbul 1. FSHHM 2020/104 D.İş sayılı dosyasında, davacılardan … ve … tarafından davalılar aleyhine tespit talep edildiği, tespit sonrası düzenlenen 04/08/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda tespit isteyen tarafın 22/07/2020 tarihinde talep dilekçesinde yer verilen ürünleri https://www…com/ sitesinden sipariş edildiği, aynı tarihte sipariş edilen ürün görsellerinin tespit edilerek raporda yer verildiği, ürünlerin 24/07/2020 tarihinde kargodan teslim alındığı, ürünlerin benzerlik incelemesinin karşılaştırılarak yapıldığı belirtilmiştir. Davacıya ait … tescil numaralı … ibareli markanın 3.sınıfta 21/10/2019 tarihinde tescil edildiği, … tescil numaralı … ibareli markanın 3.sınıfta 11/05/2016 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. Davacı taraf davalının ihtiyati tedbir kararına süresinde itiraz etmediğini savunmuş olup, bu hususun re’sen incelenmesi gerektiğinden bu yön öncelikli olarak inceleme konusu yapılmıştır. Gerçekten de davalılar vekiline mahkemenin vermiş olduğu 22/09/2021 tarihli tedbir kararı 06/10/2021 tarihinde (tebligat alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı) tebliğ edilmiştir. HMK 394.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararına 1 haftalık süre içerisinde itiraz edilmesi gerekir. Dosya içeriğinden davalılar vekilinin 1 haftalık süre dolduktan sonraki bir tarih olan 14/10/2021 tarihinde itiraz ettikleri (dilekçenin ön büroya verildiği tarih) anlaşılmıştır. Dolayısıyla davalılar vekilinin itirazının süresinde yapılmadığından bahisle reddi gerekirken işin esası incelenerek red kararı verilmesi usule aykırıdır. Açıklanan bu husus gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebinin kabul edilmesi nedeniyle bu aşamada davalılar vekilinin istinaf talebinin incelenmesine gerek görülmemiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 4. FSHH Mahkemesi’nin 12/11/2021 tarih, 2021/305 E. sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davalılar vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının süresinde yapılmaması nedeniyle REDDİNE, 4-Bu aşamada davalı taraf vekilinin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle talebi halinde istinaf peşin harcının davacıya iadesine, 6-Davalı taraf vekilinin istinaf talebi incelenmediğinden talebi halinde istinaf peşin harcının davalı tarafa iadesine, 7-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50- TL posta masrafı olmak üzere toplam 252,20-TL’nin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf aşamasında davalı tarafça tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.02/06/2022