Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/36 E. 2022/635 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/36 Esas
KARAR NO: 2022/635
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2021
NUMARASI: 2020/186 2021/613
DAVANIN KONUSU: Borçtan Kurtulma Davası
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davaya konu … bank Ümraniye İmes Şubesine ait … çek no.lu 27.500,00 TL bedelli çekin keşidecisi … Ltd. Şti. tarafından aralarındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkillerinden … Ticaret-…’ya tevdi edildiğini, keşidecinin daha sonra çeki ödemeyeceğini beyan ettiğini, müvekkillerinden … Ltd. Şti. nden çekin yazılmaması yönünde talepte bulunduğunu, müvekkillerine başkaca borçları olduğunu, borçlarını yapılandıracağı beyanına güvenilerek çekin keşideci şirket yetkilisi olan …’a iade edildiğini, çekin tarihlerinde yapılan oynama nedeniyle çek vasfının kalmadığını, bu çekin piyasaya sürüldüğünü, keşideci şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunu, bunun müvekkili şirketin ticari defterleriyle de sabit olduğunu, keşidecinin tamamen kötü niyetli olduğunu, teslim aldığı çeki müvekkillerinin hiçbir ticari ilişkisi olmayan ve hatta tanımadıkları … adlı şahsa verdiğini, bu şahsın çeki muhatap bankaya ibraz ederek çekin karşılığının bulunmadığına ilişkin hususu çek arkasına derc ettirdiğini, müvekkilinin davalılar ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını iddia ederek davanın kabulü ile çek vasfı taşımadığından çekin iptaline, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin tüm hak ve alacaklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir. Davalılardan … davaya cevap vermemiştir. Diğer davalı … vekili, müvekkilinin iyi niyetli 3.şahıs olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen iddia ve def’ilerden habersiz olduğunu, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece davacının çekten dolayı borçlu olmadığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, icra takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulduğu anlaşıldığından davalı … lehine %20 oranında tazminata karar verilmiş, kararı davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine yapılan istinaf incelemesi sonunda Dairemizin 12/06/2020 tarihli 2017/4714 E – 2020/1079 K sayılı ilamıyla davacının çekte tahrifat yapıldığını iddia ettiğini, bu iddia üzerinde durulmamasının doğru olmadığı, çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığının tespiti halinde gerçek keşide tarihine göre değerlendirme yapılması, süresinde ibraz edilip edilmediği üzerinde durulması, tahrifatın varlığı halinde bunun ciro yoluyla devralanlara karşı da ileri sürülebileceği hususları üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve iadesine karar verilmiş, Dairemiz kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sonunda; Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Somut olayda, takip dayanağı çekin keşide tarihinde değişiklik yapıldığı ve yapılan bu keşide tarihindeki düzeltmenin yanında da parafın bulunduğu ve keşideci tarafından atılmadığının iddia edilmediği, çekin keşide tarihine göre süresinde muhatap bankaya ibraz edildiği, ciro silsilesinin düzgün olduğu, borçlu lehtar tarafından sunulan çek suretinde çekin keşide tarihi 31/10/2014 olduğu, takibe dayanak çekte lehtarın cirosunun çizilmediği, davacının iddialarını usulünce kanıtlayamadığı, keşideci tarafından yapıldığı kabul edilen keşide tarihindeki değişikliğe dair imzaya (parafa), bir itirazda bulunulmadığına göre, yapılan bu değişikliklerin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar davacılar davaya konu çekin keşideci şirket yetkilisine iade edildiğini ileri sürmekte iseler de basiretli tacir olan davacılar çekin keşideciye iadesi ve iade edilirken kendi cirolarını iptal etmemiş olmaları ile bunun sonuçlarına razı olmak durumundadır. Çekin keşideciye iadesi çek bedelinin ödendiğine karine teşkil eder aksinin yazılı delille ispatı davacıya ait olup, bu yönde dosyaya herhangi bir delil sunulmamıştır. Davacılar davaya konu çekten ötürü davalılara borçlu olmadıklarını yazılı delille ispat yükümlülüğü altında olup ispat şartı gerçekleşmediği” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin … ile herhangi bir ticari ilişki içinde yer almadığını, çeki teslim etmediğini, bu kişiyi tanımadığı gibi bu kişiye de ulaşamadığını, zaten tüm tebligatların ilanen yapıldığını, çekin ciro silsilesinin bozuk olduğu gibi çek vasfını da haiz olmadığını, çekin keşide tarihinin kim tarafından oynandığının tespit edilemediğini, çeki teslim alan …’ın müvekkilinden sonra herhangi bir cirosunun mevcut olmadığını, çek keşidecisinin isteği üzerine çekin şirket yetkilisi …’a iade edildiğini ve çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, keşide tarihinin 31/10/2014 olduğunu, bu tarihin üzerinin çizildiğini ve 31/01/2015 yazıldığını, yan tarafına imza atıldığını, üzerine bir tarih daha yazıldığını, bu tarihin de üzerinde bir çizgi bulunduğunu ayrıca keşide yerinin üzerine de 04/05/2015 yazıldığını, yanına da paraf atıldığını, buna göre dava konusu çekin vasfını kaybettikten sonra 13/05/2015 tarihinde ibraz edildiğini, mahkemenin bu hususları incelemediğini, mahkemenin bilirkişi incelemesi yapmadığını, sadece TK 35.maddesi uyarınca yaptığı ve şirket eline geçmeyen muhtırayı gerekçe göstererek davayı haksız bir şekilde reddettiğini, davacı şirketin yetkilisi … çeki müvekkili şirketten teslim aldığını, buna ilişkin imzalı belgenin bulunduğunu, bu evraklar ve çekin verildiği bankadan şirket yetkilisinin imzalı evrakları ile bilirkişi incelemesi yapılacakken yapılmadığını, müvekkilinin haksız bir şekilde borçlandırılmak kastıyla hareket eden davalılarla arasında ticari ilişkisinin bulunmadığını, çekteki keşide tarihindeki düzeltmelerin paraf ve imzanın …’a ait olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, takip dosyasında … aleyhine takip başlatılmadığını, keşideci ile … arasında yapıldığı belirtilen düzeltme işleminin müvekkillerine ileri sürülemeyeceğini, çekin 31/10/2014 tarihine göre 10 günlük sürede ibraz edilmediğini bildirerek davanın kabulünü istemiştir. Davalı … tarafından 27/11/2015 tarihinde davacılar ve keşideci aleyhine dava konusu çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı, mahkemenin 24/11/2015 tarihinde çekin takibe konu edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verdiği görülmüştür. Dava konusu çekin 04/05/2015 tarihli, 27.500,00 TL bedelli, numarasının … nolu olduğu, keşidecisinin … Ltd. Şti, lehtarının davacı …, sonraki cirantanın davacı …-… Ltd. Şti olduğu, daha sonra davalı …, hamilin ise davalı … olduğu, çekin 13/05/2015 tarihinde ibraz edildiği ve karşılıksız olduğu görülmüştür. Ayrıca çekin keşide tarihinde düzeltme ve oynama olduğu görülmüştür. Dava dilekçesine ekli çek fotokopisinde keşide tarihi 31/10/2014 olup başkaca tarih ve düzeltme olmadığı, en son … T.A.Ş Kadıköy Şubesi’nin iptal edilmiş cirosunun yer aldığı, bu belgenin üst kısmında “bu çekleri elden teslim aldım. 20.11.2014 …-imza” bulunduğu görülmüştür. Davalı …’a ilanen tebligat yapıldığı görülmüştür. Mahkemece 12/11/2020 tarihli celsede çekin bir suretinin keşideci …Şirketine tebliğ edilerek çek üzerindeki tarih çizilerek paraf olarak atılan imzaların şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda beyanda bulunulması için HMK 221 maddesine göre muhtıra çıkarılmasına, şirket yetkilisinin tanık olarak çağrılmasına, ayrıca imza incelemesi yapılacağından 2015 yılı ve öncesine ait şirket yetkilisine ait imzaların bulunduğu yerlerin bildirilmesinin istenilmesine karar verildiği, çıkarılan tebligatın iade gelmesi üzerine mahkemece TK 35.maddesine göre şirketin ticaret odasındaki adresine tebligat çıkarıldığı ancak davacı şirket yetkilisinin duruşmaya gelmediği ve mahkemenin de yargılamayı sonlandırdığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf dava konusu çeki keşidecinin isteği üzerine yetkilisine iade ettiklerini ve keşide tarihinde tahrifat yapıldığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda tahrifat iddiası üzerinde durulması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, yeniden yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. İlk derece mahkemesince kaldırma kararının gereğinin tam olarak yerine getirilmediği görülmüştür. Bu durumda mahkemece davacı tarafa dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan çekin teslimine dair belge aslının ibraz ettirilerek bu belgedeki imzanın dava dışı keşideci şirket yetkilisi olduğu belirtilen …’a ait olup olmadığı ve adı geçen kişiden dava konusu çeki teslim alıp almadığı belgedeki imzanın kendisine ait olup olmadığı hususlarıyla şayet adı geçen … isimli kişinin çek üzerine atılan 31/01/2015 ve 04/05/2015 tarihleri itibariyle keşideci şirket yetkilisi ise atılan bu tarihlerdeki paraf ya da imzanın da kendisine ait olup olmadığı hususlarının sorulması; şayet belirtilen tarihlerde şirket yetkilisi başka bir kişi ise bu kişiden paraf ve imzaların kendisine ait olup olmadığı hususunun sorulması yine .. ya da şirket yetkilisinin başka bir kişi olması durumunda bu kişinin bu hususlarda beyanda bulunmak üzere mahkemeye gelmemesi halinde ise, ilgili tarihlerdeki şirket yetkilisinin kim olduğunun tespit edilerek, tespit edilecek bu kişinin belirtilen tarihlere yakın tarihli imzalarının bulunabileceği yerlerden imza incelemesine esas mukayese imzalarının toplanarak paraf ya da imzaların bu kişiye ait olup olmadığı hususunun tespit edilerek ve yapılacak bu tespite göre dava konusu çekin süresinde ibraz edilip edilmediği hususları üzerinde de durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usule aykırıdır. Hal böyle olunca davacılara vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2021 tarih, 2020/186 E – 2021/613 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması için yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 92-TL posta masrafı olmak üzere toplam 254,10-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/04/2022