Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/337 E. 2023/1810 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/337 Esas
KARAR NO: 2023/1810
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2021
NUMARASI: 2021/71 Esas – 2021/157 Karar
DAVANIN KONUSU: Patent (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA:Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin pek çok buluşları için TPMK, EPO ve USPTO ile birlikte tüm dünyanın pek çok ülkesinde patent kurumları nezdinde patent tescilleri aldığını, müvekkilinin EPO … numarası ile patent etscilini haiz buluşun müvekkili Lisans Sözleşmesi çerçevesinde … A.Ş. tarafından kullanıldığını, müvekkilinin bu patent tescilini haiz “Yıkama-Sıkma Makinası” (Washer-Extractor Machine) başlıklı buluşunun, herhangi bir izin bulunmaksızın davalı tarafından haksız kullanıldığını, özellikleri aynen taklit ederek üretim ve satış faaliyetlerinde bulunduğunun bizzat davalı internet sitesinden alınan fotoğraflar ile sabit olduğunu, bu durumun tespiti açısından Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/36 değişik sayılı dosyası üzerinden tespit yapılarak tedbir taleplerinin kabul edildiğini, 15/02/2018 tarihinde davalıya ait işyerinde tedbir kararının uygulandığını, davalı kullanımının patent hakkına tecavüz ve aynı zamanda TTK kapsamında da haksız rekabet teşkil ettiğini; davalının müvekkiline ait patent hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesini, tecavüz teşkil eden söz konusu parçaların gözetim altında sökülmesi, aksi takdirde masrafları davalıya ait olmak üzere anılan parçaların imhasını, müvekkilinin yoksun kaldığı kazancın belirlenmesinde SMK madde 151/2-c’de yer alan değerlendirme usulünün dikkate alınmasını, patent hakkı tecavüze uğrayana müvekkili lehine şimdilik 10.000 EURO tutarında maddi tazminatın, tecavüzün gerçekleştiği tarihten itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranı üzerinden işleyen faizi ile birlikte, fiili ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden ödenmesine, hükmün ilanına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece verilen tedbir kararında “ihtiyati tedbir talep edene ait tescilli … sayılı Yıkama-Sıkma Makinesi patentine yönelik karşı tarafın … ürünlerini üretmesine, piyasaya sunulmasının engellenmesine, ürünlere ve tanıtım evrakına el konulmasına, yediemine teslimine” karar verildiğini, patent konusu tamburun … makineleri üzerindeki değerinin yalnızca %10’u kadar olmasına rağmen makinelerin tümü hakkında hiçbir inceleme yapmaksızın karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı ve hatalı olduğunu, patent konusu tambur ile müvekkiline ait makinelerde kullanılan tambur arasındaki farklılıkların oldukça açık olduğunu, tecavüz olmadığı gibi eşdeğerli kabul edilebilmelerinin de mümkün olmadığını, davacı tarafça dilekçelerinde internet sitesinden alındığı belirtilen fotoğrafların gerçek olmayıp, yalnızca makineye ait görsellerin müvekkiline ait olduğunu, müvekkili şirketin 40 yılı aşkın süredir hizmet veren köklü bir firma olduğunu, müvekkilinin haksız ve mesnetsiz iddialarla karşı karşıya kaldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA: Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; dava konusu patentin başvuru tarihinin 2007 yılı olduğunu, davacının 2007 tarihi itibariyle işbu patenti kullandığını kanıtlaması gerektiğini, bahse konu makinenin internet sitesinde yer almadığını, davacı tarafa ait patentin kullanmama sebebiyle patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, dava konusu patentin patentlenebilirlik kriterlerine haiz olmadığını, patent konusu buluşun dünyada kullanıldığının bilindiğini, tekniğin bilinen durumu aşmadığını, yenilik kriterlerine haiz olmadığını, karşı davalıya ait patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı-karşı davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait EPO … numaralı patentin sicil kaydı üzerinde verilen tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline ait patentin patentlenebilirlik koşullarını haiz olmadığı ve kullanmama nedeniyle hükümsüz kılınmasının gerektiği yönündeki talebin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin tescilli patentini bir kısım inhisarı hakları da kapsayan Lisans Sözleşmesi çerçevesinde … Şirketi tarafından kullanıldığını ve bu şirketin patente konu buluşu kullanmak sureti ile makine üretim ve satış faaliyetlerini gerçekleştirdiğini, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/09/2021 tarih ve 2021/71 Esas – 2021/157 Karar sayılı kararıyla; “… mahkememizce alınan iki ayrı heyetten alınan iki ana rapor ve iki ek raporda, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında taraflarca sunulan tüm deliller ve dökümanların kıyaslanması suretiyle yapılan incelemelerde istikrarlı bir şekilde davacı-karşı davalı yana ait patentin yenilik vasfını haiz olduğu, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı tespit edilmiş; EPO nezdinde aynı patent için yapılan değerlendirmelerde patentin geçerlilik koşullarına sahip olduğuna karar verildiği ve dosyaya sunulan ve yukarıda özetlenen Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/214 esas, 2021/85 sayılı kararında da davacıya ait patentin aynı gerekçeler ile hükümsüzlüğünün talep edilmiş olduğu ve mahkemece yapılan yargılama neticesi patentin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığından bahisle hükümsüzlük davasının reddine karar verildiği, söz konusu karar henüz kesinleşmemiş olsa da, mahkememizce alınan tüm raporlar, sunulan tüm deliller ve EPO kararı ile hep birlikte değerlendirildiğinde mevcut delil durumuna göre davaya konu patentin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, hukuki kanaatiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir. Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede ise; Patente tecavüz iddiası yönünden öncelikle patentteki hakkın kapsamının belirlenmesi gerekir. Koruma konusunun kapsamını istem ve istemler oluşturur. SMK 89. madde hükmüne göre istemler esas olup, çizim, resim ve tarifname yardımcı unsurlardır. Somut olayda davacıya ait patentin tescil belgeleri celbedilerek koruma kapsamı olan istemleri tespit edilmiştir. Mahkememizce alınan ve yukarıda özetlenen bilirkişi raporlarında davacı patent belgesi ve davalı ürünü görünümü ile yapılan kıyaslamalarda benzerlik ve tecavüz olduğu yönünde görüş bildirilmesine rağmen, ek rapor aşamasında mahkememizin verdiği görev çerçevesinde yapılan fonksiyon testi sonucunda davacı patenti ile davalı ürünü arasında farklılık bulunduğu, bu nedenle tecavüz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı-karşı davalı vekili fonksiyon testi yönteminin hatalı olduğu ve davalı-karşı davacı tarafın tamburlarda değişiklik yapmak suretiyle tecavüz fiilini gizlemeye çalıştığı iddiaları ile kıyaslamanın yapılma usulüne itiraz etmiştir. Davaya konu uyuşmazlığın patent belgesine ilişkin olması ve patentte korunan hususun temel olarak görünüm değiş işlev olması, bu işlevin de en somut bir şekilde makine çalışır haldeyken tespitinin mümkün olması karşısında, davalı-karşı davacının bu yöndeki talebi kabul edilmiş, ayrıca bilirkişilerden makinanın çalıştırılmak suretiyle kıyaslamanın teknik bir fayda sağlayıp sağlamayacağı hususlarında da ek rapor alınmış, bilirkişiler 16/03/2020 tarihli ek raporlarında, “davalı-karşı davacının 1G unsurunun üründe olup olmadığının anlaşılması için yani adı geçen çıkıntıların işlem görmekte olan çamaşır malzemesi çıkıntıların arasındaki çukurlara doğru uzandığında deliklerin tamamen tıkanmasına engel olmaya yetecek yükseklik ve yoğunlukta olması unsurunun tespiti için fonksiyon testini talep ettiğini, tarifnamenin 18.sayfasının 32.satırında, 19.sayfasının 1,2,3.satırlarında: “çıkıntılar yeterince yüksek ve yoğun olduğunda, çıkıntıların üzerine yerleşen tekstilin yıkama ve sıkma sırasında deliklere ulaşması engellenir. Tekstil delikleri tıkamadığı için tahliye ve sıkmada su deliklere kolayca ulaşır” tarifname istemlerin dayanağı olduğundan bu unsurun söz konusu üründe var olup olmadığının anlaşılması için çalıştırma testinin ihlal analizi için faydalı olacağı sonucuna ulaşıldığını tespit ve beyan etmişlerdir. Fonksiyon testinin tecavüz iddialarından gerekli ve faydalı olacağına ilişkin tespit ve kabul ile … model numaralı makina ile davacı patentinin karşılaştırılması neticesinde, bu makinenin -davalı beyan ve iddialarının aksine- bir yıkama sıkma makinesi olduğu; tecavüze konu patentin incelenmesi sırasında Avrupa Patent Ofisinin itirazlar biriminin sözlü görüşme tutanağı tercümesinde İstem 1’in kapsamını çıkıntıların ve çukurların farklı boyut ve şekillerde olması ile sınırlandırıldığı, incelenen tamburdaki tüm çıkıntı ve çukurların aynı olması nedeniyle 1C unsurunun … model numaralı makinada bulunmadığı tespit olunmuştur. … model makineni yine çalıştırılmak suretiyle yapılan incelemesinde ise tambur üzerinde çıkıntı tespit edilemediğinden bağımsız istemde yer alan 1C, 1D, 1E, 1F ve 1G unsurlarının üründe bulunmadığı, bu nedenle tecavüzün koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.Her ne kadar davacı-karşı davalı vekili, davalı-karşı davacının, mahkememizce 2018/36 değişik iş dosyası üzerinden verilmiş ihtiyati tedbire muhalefet ederek yedieminde bulunan makinelerin tamburlarına müdahale ederek değiştirdiğinden bahisle tecavüzün tespiti yönündeki bilirkişi ek raporlarına itiraz etmiş ise de; söz konusu iddialarını 16/05/2018 tarihli dilekçesinde dile getirdiği, tamburlara, 20/04/2018 tarihinden önce, rapor alınmadan müdahale yapıldığını beyan ettiği, buna karşın yapılan müdahalenin makine ve patent arasındaki benzerliği ortadan kaldıracak mahiyette olmadığını, “davalı-karşı davacı tedbir konusu makinelere müdahale etmesine rağmen, müvekkile ait patente konu istemlere tecavüz teşkil eden unsurların tedbire konu makinelerin tamburlarında halen mevcut olduğu” nu beyan ettiği anlaşılmıştır. Buna göre davacının iddia ettiği müdahalenin dava konusu makineyi patentten farklılaştıracak ölçüde olmadığı yine davacının kabulü altındadır. Esasen 1. ve 2. heyet raporlarında tecavüzün davalı makinesi ile davacı patenti ile tecavüzün unsurlarını oluşturacak ölçüde benzerlik tespit edilirken makineler fonksiyon olarak incelenmemiş ve çalıştırılmamıştır. Makinelerin çalıştırılması suretiyle yapılan incelemde ise söz konusu makinelerin davacı patent kapsamında kalmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla tecavüz yönünde inceleme yapılırken davacının iddia ettiği müdahalenin yine bizzat davacının kabulü ile esasa etkili olmamıştır. Tarafların dosyaya sunmuş oldukları mütalalar son alınan ek bilirkişi raporunda değerlendirilmiş, bu tarihten sonra sunulan mütalaların ise dosya teknik yönden yeterli derecede aydınlanmış olduğundan usul ekonomisi gözetilerek yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle değerlendirilmesi yoluna gidilmemiştir. Davacı-karşı davalı vekilinin yediemin …’ın disiplin hapis cezası ile cezalandırılması yönünden yapılan değerlendirmede ise; HMK’nun tedbire muhalefet halinde disiplin hapis cezası öngören 398.madde hükmü yargılama devam edilirken Anayasa Mahkemesi’nin 11/07/2018 tarih, 2018/1 esas, 2018/83 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş, karar 20/02/2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanmış ve 20/11/2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Oluşan hukuksal boşluk 22/07/2020 tarihli 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile doldurulmuş ve söz konusu Kanunun 43.md’si ile 6100 sayılı Kanunun 398.maddesi “ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimse, ihlalin öğrenildiği tarihten 6 ay içinde şikayet edilmesi üzerine, 6 aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır” şeklinde değiştirilmiştir. Söz konusu hukuki süreçten de anlaşılacağı şekilde davacı-davalı tarafça talepte bulunulduğu tarihte yürürlükte olan ve disiplin hapis cezası öngören hüküm yargılama sırasında iptal edilmiş, kanun değişikliği için Anayasa Mahkemesince verilen sürede kanun değişikliği olmamış ve yürürlük tarihi ile kanun değişikliği tarihleri arasında oluşan hukuki boşlukta yargılama devam etmiş ve hüküm tarihinde hapis cezası öngören değişiklik yürürlüğe girmiştir. Ne var ki ceza yasalarının lehe yorumlanması ve geçmişe yürümemesi ilkesi uyarınca ne dava devam ederken Anayasa aykırılığı tespit olunan maddeye, ne de fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olmayan maddeye dayanılarak ilgili hakkında ceza hükmü usulen tesis edilemeyeceği anlaşılmış ve bu nedenle disiplin hapsi cezası talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkeme’nin karşı dava yönünden verdiği red kararının yerinde olduğunu, ancak asıl dava yönünden eksik inceleme ile verdiği red kararının usule aykırı olduğunu, Mahkemenin ‘Dava konusu patentin bir metot/usul patenti olmadığı, ürün patenti olduğu’ hususunun tespitinde hataya düştüğünü, bu nedenle dava dosyasında mevcut 3 ayrı bilirkişi/bilirkişi heyetinin tespitleri ile ortaya konulduğu üzere, müvekkil davacıya ait “ürün” patentinin istemlerinde tarif edilen makinenin davalı/karşı davacı tarafından üretilmesi ile tecavüzün vuku bulduğu hususunu dikkate alınmadan eksik ve hatalı inceleme ile karar verildiğini,SMK 141. maddesinin 1. bendinin (a) fıkrasında “patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen ÜRETME SONUCU taklit etmek” patente tecavüz sayıldığından, ürün patentinde, patentle korunan buluş taklit edilerek üretilmekle tecavüz vuku bulacağını, çünkü dava konusunun ürün patenti olduğunu, Hal böyle iken, mahkeme’nin dava dosyasında mevcut 3 ayrı bilirkişi/bilirkişi heyetinin kök raporlarındaki müvekkil davacı lehine tespitleri yerinde bulmadığını ve söz konusu kök raporlar ile 12 mart 2020 ve 31 ocak 2021 tarihli ek raporlardaki çelişkinin giderilmesine gerek olmadığını ileri sürmesi, HMK’nın amir 266. madde hükmüne de aykırı olduğunu, Mahkeme kararında, müvekkil davacı’nın patentinin kapsadığı istemlere ilişkin tek bir satır açıklama ya da değerlendirme bulunmadığını, aynı şekilde dava dosyasında mevcut kök raporların hiçbirinin de mahkeme tarafından yapılan incelemede dikkate alınmadığını. Mahkeme tarafından dava konusu makine tamburlarına müdahale edilip edilmediği hususunun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması için ara kararı tesis edilmiş olmasına rağmen, bu ara kararı da yerine getirilmeksizin hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, Mahkeme tarafından verilen görevi yerine getirmeyen bilirkişi heyeti tarafından usule aykırı tanzim edilen, önceki bilirkişi raporlarının yanı sıra bizzat kendine ait kök raporu ile de çelişki içinde olan ek raporların hükme esas alınamayacağını,Dava konusu olan ve tedbir altına alınmış makinelerin davalı tarafından müdahale edilerek değiştirildiği, dolayısıyla 20 Haziran 2018 tarihli bilirkişi raporunda incelenen makine tamburlarının dava konusu tamburlar olmadığı, ancak makineler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile söz konusu makinelerinin mevcut halleri ile de patente tecavüz ettiği sonucuna varıldığını, nitekim dosyada mevcut 3 ayrı bilirkişi heyeti kök raporlarının da tecavüz tespitini yaptığı, Bilirkişi ek raporlarında davalının dava dosyasına sunduğu … tarafından hazırlanmış olan uzman görüşünün etkisinde kalarak, EPO’nun 26 eylül 2019 tarihli gerekçeli kararının 12.2.1 no.lu paragrafındaki açıklamalar tamamen hatalı ele alınarak, patentin 1c unsurunun dava konusu makinelerde bulunmadığı kanaatine varıldığını, patentin bağımsız istem ve tarifnamesindeki açıklamalar hiç dikkate alınmadan eksik inceleme ile tecavüzün bulunmadığı sonucuna varıldığını,Nitekim EPO Temyiz Kurulu nezdinde görülen 14 Ocak 2021 tarihli duruşmada verilen karar ile dava konusu patente ilişkin tüm itirazların kesin olarak reddedildiğini ve müvekkil davacı/karşı davalıya ait patentin tescilinin kesinleştiğini,Bilirkişi heyeti tarafından … kodlu makinede yapılan değişiklikler göz ardı edildiğini, … kodlu makine açısından herhangi bir değerlendirmeye yer verilmediğini, mahkeme tarafından işbu eksiklikler dikkate dahi alınmaksızın karar verildiğini, Mahkeme tarafından hükme esas alınan 12.03.2020 ve 31.01.2021 tarihli bilirkişi ek raporların asıl dava yönünden eksik ve hatalı kanaatler içermekle birlikte dosyaya ibraz ettiğimiz uzman mütalaaları ile çelişki içerisinde olduğundan, aradaki çelişki giderilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava; asıl dava yönünden patent haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve tazminat; karşı dava yönünden ise patentin hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Asıl davanın ve karşı davanın ayrı ayrı REDDİNE, -Davacı-karşı davalı vekilinin davalı şirket yetkilsisi …’ın tedbire muhalefetten disiplin hapsi cezasına çarptırılması talebinin REDDİNE.” karar verilmiştir.Hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece alınan iki ayrı heyetten alınan iki ana rapor ve iki ek raporda, taraflarca sunulan tüm deliller ve dökümanların kıyaslanması suretiyle yapılan incelemelerde istikrarlı bir şekilde davacı-karşı davalı yana ait patentin yenilik vasfını haiz olduğu, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı tespit edildiğinden davaya konu patentin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından karşı davanın reddine karar verildiği ve bu hüküm yönünden istinaf isteminin bulunmadığı görülmüştür. Mahkemece üç ayrı bilirkişi heyetinden alınan kök raporlarda davalı – karşı davacı ürününün davacı – karşı davalının patent haklarına tecavüz ettiği tespitine yer verilmiş; ancak bu raporların dava konusu makinenin çalıştırılmadan aldırıldığı, akabinde makinenin çalıştırılması suretiyle yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda düzenlenen 12.03.2020 ve 31.012021 tarihli ek raporlarda “patent haklarına tecavüz edilmediği” tespitinin yapıldığı, önceki raporların makinenin çalıştırılmadan alınmış olması nedeniyle esasen anılan her iki ek rapor ile kök raporlar arasında giderilmesi gereken bir çelişkinin de bulunmadığı ve mahkemece ek raporlara itibar edilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacı vekili her ne kadar “Dava konusu olan ve tedbir altına alınmış makinelerin davalı tarafından müdahale edilerek değiştirildiği, dolayısıyla 20.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda incelenen makine tamburlarının dava konusu tamburlar olmadığı.” ileri sürülmüş ise de; davacının iddia ettiği müdahalenin dava konusu makineyi patentten farklılaştıracak ölçüde olmadığı yine davacının kabulünde olduğu, yukarıda açıklandığı üzere bilirkişi heyet raporları ile ek raporları arasındaki farkın”makinelerin fonksiyon olarak incelenmeden ve çalıştırılmadan” alınmış olmasına dayalı olduğu; sonuç olarak mahkemece, davalı-karşı davacının ürününü davacı-karşı davalının patentinin koruması kapsamında kalmadığı anlaşıldığından asıl davanın reddine karar verilmesi isabetli olduğundan davacı – davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/12/2023