Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/327 E. 2022/977 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/327 Esas
KARAR NO : 2022/977
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/211
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, Müvekkili şirketin 2013 yılından bu yana ikinci el araç ekspertiz raporu ile araçların durumu ile ilgili tarafsız ve profesyonel ikinci el araç ekspertiz hizmeti verdiğini, davalı tarafın henüz 5 ay önce açıldığını, müvekkili şirket ile birebir aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli … tescil numaralı “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, karşı tarafın “… Mahallesi … Caddesi No:… Ümraniye/İSTANBUL” adresinde bulunan iş yerinde müvekkilinin markasına benzer şekilde “…” şeklinde marka kullanımı bulunduğunu, bu kullanımlardaki yazı font ve yerleşim yerinin aynı olduğunu, bu duruma istinaden Beyoğlu 6. Noterliği nin 10 08 2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile karşı tarafa bildirdiklerini, akabinde ise Beyoğlu … Noterliği’nin 18 08 2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirket ile organik bağı bulunan … Belgelendirme ve … A.Ş. den müvekkili şirketin marka hakkına tecavüzün derhal durdurulması ve bu kapsamda gerçekleştirilen … dosya numaralı marka başvurusunun geri çekilmesini talep ettiklerini … firmasının ihtarnameye cevap vermediğini, müvekkili firmanın ihtilafı çözmek amacıyla organik ve sözleşmesel bağı bulunduğu anlaşılan ve menşei Almanya olan … International … firmasının yetkililerine mail göndererek durumu izah ettiklerini, buna karşın herhangi bir dönüş olmadığını, bu durma istinaden 20/08/2021 tarihinde İstanbul Anadolu Arabuluculuk Bürosuna başvurarak iki şirketin de taraf olduğu hukuki süreci başlattıklarını, arabuluculuk aşamasında tarafların ortak bir noktadan uyuşamaması sebebiyle huzurdaki davayı açtıklarını, bununla beraber “…” markasının hükümsüzlüğü için ayrıca bir dava ikame ettiklerini, müvekkili şirketin tescilli “…” marka ve logosu ile irtibat oluşturan “…” marka ve logosunun müvekkili şirketin halihazırda tüm işyerlerinde kullandığı tabelalarındaki aynı yerleşim yazı ve font ile davalı şirketin aynı şekilde kullanmasından kaynaklı müşterileri yanılttığını ve bu sebepten müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu belriterek, bu kapsamda öncelikle davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespitini talep ettiklerini, bununla beraber davalının hukuka aykırı eylemlerinin sona ermesi adına davalı şirketin kullandığı “…” marka ve logosunun kullanımının önlenmesi suretiyle marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasını, müvekkil şirketini uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazminini talep ettiklerini, tüm açıklamaları sebebiyle: öncelikle davalı şirketin “… Mahallesi … Caddesi No … Ümraniye İstanbul” adresinde yer alan iş yerinde bilirkişi vasıtasıyla delil tespiti yapılmasına, “…” ibarelerinin davalı şirket tarafından her nevi kullanımının iş bu yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, somut olayda markaya tecavüzün bulunmadığını, yine davacıya ait marka ile dava konusu kullanım arasında bir benzerlik olmadığını, davacının markasının tanınmış marka niteliğinde olmadığından SMK 7/2-c maddesine dayanılamayacağını, haksız rekabetin de gerçekleşmediğini, delil tespiti üzerine alınan raporu kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Delil tespiti yapılan “… Mah. … Cad. …Merkez, No:… Ümraniye / İSTANBUL” adresindeki iş yerinin dava dışı …LTD. ŞTİ.’ne ait olduğu, iş yerindeki vergi levhasının bu şirkete ait olduğu, bilirkişinin davalı şirket yetkilisi ile telefon görüşmesi yaparak kendisinden aldığı bilgi ve vergi levhası görüntüsüne göre davalı şirketin de bu adreste faaliyette bulunduğuna dair görüş bildirilmişse de, bu bilgilerin doğruluğunun bu aşamada denetlenemediği, delil tespiti yapılan iş yerinde faaliyet gösteren şirket tarafından kullanılan markanın dava dışı … A.Ş. adına , 2020 171107 tescil numarası ile 37. Sınıfta “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” için tescilli olduğu tespit edilmiş olmakla; iş yerinde faaliyette olduğu tespit edilen şirketin franchise sözleşmesi ile marka kullanım hakkını davalı şirketten aldığına dair bir sözleşme örneği sunulmadığından ve marka dava dışı bir şirket adına tescilli olduğundan bu bilginin de doğrulanamadığı, “…’ markasını kullandığı tespit edilen … LTD. ŞİRKETİ hakkında açılmış bir dava bulunmadığı, bu şirketin davalı şirket ile bağlantılı olduğuna ve davalı şirket tarafından da markanın kullanıldığına dair bir delil sunulmadığı, bu aşamada davalının marka kullanımıyla ilgili yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin ikinci el araç ekspertiz hizmeti alanında Türkiye çapında ciddi bir tanınırlılığa sahip olduğunu, işlerini … marka ve logosu altında yaptığını, markanın 02/12/2015 tarihinden itibaren tescilli olduğunu, davalı şirketin ise “…” ticaret unvanı ile 02/06/2021 tarihinde tescil edildiğini ve ikinci el araç ekspertiz hizmeti verdiğini, ayrıca davalının iş yerindeki tabelalarda … ibaresini kullandığını, bu yazının font ve yerleşimlerinin müvekkillerininkiyle aynı olduğunu, sadece D yerine R harfinin kullanıldığını, bu durumun iltibas oluşturduğunu, dolayısıyla tedbir istediklerini, mahkemenin rapor aldığını, bilirkişi raporunun iltibas durumuna değindiğini ancak bu haklılıklarına rağmen mahkemenin yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle talebi reddettiğini, HMK 390/3 maddesi gereğince yaklaşık ispat koşulunun bilirkişi raporuyla gerçekleştiğini, bilirkişi raporunda bu hususun açıkça görsellerle birlikte dile getirildiğini, yine bilirkişinin markaların karıştırılma ihtimali olduğu nihai hizmet alıcılarının gerek hizmetlerin gerekse müteşebbisin kaynağı açısından yanlış kanaate varabileceği ve bu durumun iltibas ihtimali oluşturacağını belirttiği, dava dilekçesindeki iddialarının raporla kanıtlandığını, mahkemenin bilirkişi incelemesine konu adreste davalının bu adreste faaliyet gösterdiği hususunun denetlenemediği gerekçesinin de hatalı olduğunu, davalının böyle bir itirazının olmadığını, dosyada İTO’dan gelen yazıda davalının adresinin “… mah. … cad. … iş Merkezi No:…Ümraniye/İstanbul” olarak belirtildiğini, ticaret sicil gazetesindeki kayıtlarda davalı şirketin esas sözleşmedeki adresinin de aynı yer olduğunu, bilirkişi raporunda yer alan vergi levhasında da aynı adresin belirtildiğini, buna göre bu durumun yani davalının bu adreste ticari faaliyetlerini yürüttüğü husususun şüpheye mahal vermeyecek şekilde ortaya koyduğunu bildirmiştir. Davacıya ait … tescil numaralı … ibareli markanın 9,12,16,35,36,37,39, ve 41.sınıflarda 12/05/2014 tarihinden itibaren tescil edildiği görülmüştür. 10/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacının davaya mesnet gösterdiği, … tescil numaralı … ibareli markanın dava konusu 37. Sınıf “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” hizmetlerinde tescilli olduğuna, incelemeye konu “… Mah. …Cad. … Merkezi No:… Ümraniye/İSTANBUL” adresinde … LTD. ŞTİ. firmasının faaliyet gösterdiği, davalı firma sorulduğunda, davalı firmanın da aynı adreste bulunduğu, davalı firmadan franchise alınmak suretiyle faaliyet gösterildiği, davalı firma yetkilisi ile yapılan telefon görüşmesin de aynı yerde faaliyette oldukları bilgisinin alındığına, incelemeye konu “… Mah. … Cad. … Merkezi No:… Ümraniye/İSTANBUL” adresinde, davacının tescilli markasının kapsamındaki – “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” Hizmetlerinin Verildiğine, incelemeye konu “… Mah. … Cad. … Merkezi No:… Ümraniye/İSTANBUL” adresindeki marka kullanımları ile davacı markası arasında yapılan karşılaştırma ile; markalarının arasında karıştırılma ihtimali olduğu, nihai hizmet alıcıları nezdinde, gerek hizmetlerin gerekse de müteşebbisinin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırabileceği ve bunların aynı yerden hizmet verildikleri yönünde çağrışım yapabileceği, alıcıların hizmetlerin birbirinde farklı olduklarını anlamalarına rağmen bunların kaynağının aynı işletme olduğunu veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğunda inanabilecekleri bunun da iltibas ihtimali yaratacağı nedenleriyle, inceleme konusun adresteki marka kullanımlarının, davacı yan markası ile karıştırma ihtimali bulunduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi tazminat talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına yöneliktir. Davacı taraf, davalının davacıya ait marka haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüş ve bu konuda davalının adresi olduğu belirtilen yerde keşif yapılmış ve bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporu içeriğinde keşif yapılan yerde dava dışı … Ltd.Şti nin faaliyette bulunduğu ve bu yerde adı geçen şirketin vergi levhasının yer aldığı, ayrıca davalı şirketin de vergi levhasının yer aldığı, dava dışı şirketin davalı firmadan franchise almak suretiyle faaliyet gösterdiği, davalı şirket yetkilisi ile yapılan telefon görüşmesinde ise, aynı yerde faaliyette bulunduklarının beyan edildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Mahkeme ise bilirkişi raporundaki bu hususlara değindikten sonra “…” markasının kullandığı tespit edilen dava dışı şirket hakkında açılan bir dava bulunmadığı, bu şirketin davalı şirketle bağlantılı olduğu ve davalının bu markayı kullandığına dair delil sunulmadığı, bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebini reddetmiştir. Her ne kadar İTO dan gelen kayıtlarda davalının adresinin keşif yapılan adresle aynı olduğu belirtilmekle birlikte raporda da belirtildiği üzere bu yerde dava dışı şirketin faaliyette olduğunun vergi levhası ile anlaşıldığı, yine davalı şirketin de vergi levhasının keşif mahallinde bulunduğu anlaşılmakta ise de, her iki şirketin aralarında bağ bulunup bulunmadığı, yine rapor içeriğinde davalı firma yetkilisinin telefonla arandığı belirtilmiş ise de, bu yetkilinin isminin belirtilmediği dolayısıyla söz konusu adreste davalının faaliyette bulunduğu hususunun tam olarak bu aşamada ortaya konulamadığı kanaatine varılmış olup, mahkemece bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Elbette ki belirtilen hususlardaki eksiklikler giderildiğinde davacı tarafça yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulabileceği ve mahkemece de bu hususun değerlendirileceği her türlü izahtan varestedir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde bu aşamada mevcut dosya kapsamı itibariyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle HMK 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.02/06/2022