Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/312 E. 2022/898 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/312 Esas
KARAR NO: 2022/898
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2019/574 E. – 2021/460 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yaklaşık 14 yıldır davalının Ordu ilinde yetkili satıcı/bayiliğini yaptığını, müvekkili şirket ile davalı arasında 21/12/2006 tarihinde imzalanan Yetkili Satıcılık Sözleşmesinin 7.1. maddesi uyarınca beş yıl süreyle müvekkili şirket ile davalının Ordu ilindeki bayilik ilişkisinin devam ettiğini, davalı tarafından müvekkiline gönderilen 10/02/2011 tarih ve 5551 yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmenin maddesine göre yenileme hakkını kullanmayacağının bildirildiğini, 21/12/2011 tarihi itibariyle de bayilik ilişkisinin sona ereceğinin ihtar edildiğini, müvekkili tarafından davalı ile görüşmeler neticesinde söz konusu ihtarnamenin tüm bayilere usulen gönderildiği bilgisinin verildiğini, yeni sözleşme için davet edileceğinin beyan edildiğini, ancak yeni bir sözleşmenin imzalanmadığını, bu nedenle müvekkili firma tarafından davalı aleyhine İstanbul 12. ATM nin 2011/561 E. sayılı dosyası ile tespit davasının açıldığını, sözleşmenin yenilenmemesi nedeniyle davalı yana gönderilen ihtarname ile sözleşme gereği stokta bulunan ürünlerin geri alınmasının talep edildiğini, davalı firmanın ise gönderdiği ihtarname ile söz konusu ürünlerin bir kısmının geri alınacağının bilgisinin verildiğini beyanla neticeten davalarının kabulü ile yetkili satıcılık sözleşmesine konu stok ürünlerinin sözleşme hükümleri gereği davalı …’ ya geri satın alma suretiyle iadesine, ürünlerin bedeli olan toplam 99.927,09.-TL nin Ordu … Noterliğinin 23/12/2011 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasındaki 21/12/2006 tarihli sözleşmenin 21/12/2011 tarihinde sona erdiğini, davacının sözleşmenin yenileneceğine ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin uzatılmayacağına ilişkin ihtarnamenin gönderilmesinden sonra hiçbir bayi ve davacıya sözleşmenin uzatılacağı konusunda hiçbir taahhütte bulunulmadığını, davacının bayilik sözleşmesi süresi boyunca … marka araçların bakım ve onarımı için kullanılmak üzere yedek parça satın aldığını, davacının yedek parça satın almasının tamamen yapılan işin yürütülmesi amacıyla olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmedeki hakim gücünü kullanarak herhangi bir şekilde yedek parça satışı yapmadığını, davacı tarafın sözleşmenin uzatılmaması nedeniyle yedek parça ve aksesuarları satamadığı iddiası kendi kabul ettiği satış hedeflerine ulaşamadığının bir göstergesi olduğunu, sözleşmenin 7.7.(d) maddesinde müvekkili şirketin sözleşmenin sona ermesinden sonra orijinal yedek parça ve orijinal … aksesuarının geri alım konusunda tercih hakkını saklı tuttuğunu, müvekkilinin yedek parçaların tamamını ya da bir kısmını satın alabileceği gibi bu hakkını kullanmayabileceğini, sözleşmeye göre bu hakkın tamamen müvekkiline ait olduğunu, söz konusu maddenin müvekkili şirketin yedek parçaları geri alma kararı verirse hangi parçaları ne şekilde geri alacağını düzenlediğini, sözleşmenin herhangi bir yerinde müvekkilin sözleşme sonlanırsa söz konusu parçaları geri alacağı şeklinde bir maddenin bulunmadığını, zaten müvekkili tarafından da bir kısım parçanın geri alınarak davacıya bu parçaların ücretinin ödendiğini beyanla neticeten davanın reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2014/879 Esas): İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.11.2016 tarih ve 2014/879 Esas – 2016/797 Karar sayılı kararıyla; “…davanın kısmen kabulüne, 81.097,88 TL alacağın 27/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemizin 27/09/2019 tarih ve 2017/2023 Esas – 2019/1913 Karar sayılı ilamı ile; “İlk derece mahkemesi tarafından davacının adresinde istinabe suretiyle keşif yapıldığı, davacı tarafça sözleşme gereğince almakla yükümlü olduğu, SST Listesi, Yedek Parça Tespit CD’leri, Aksesuar Standları, Servis Ekipmanları, Elektronik Cihazlar Tamir Kataloğu CD’leri ve Eğitim CD’lerinin ayrıca stok ürünlerin iade bedeli konusunda ihtilaf bulunduğu, mahkemece yerinde tespit yaptırılarak davacı işyerinde görülen ve davacı defterlerinde kaydı bulunan ürünlerin fatura bedelleri ve amortisman bedelleri tespit edilerek, amortisman düşüldükten sonra bedellerin tahsiline karar verilmişse de, ürünlerin iadesine karar verilmemiş olunması, ayrıca davalı tarafça istinaf dilekçesinde ve 10.10.2013 tarihli, 10.06.2013 tarihli ve 02.09.20103 tarihli bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde; … – … kod nolu “Anahtar” parça adlı SST’nin davalı şirketçe satıldıktan hemen sonra davacı tarafça iade edildiği, davacının elinde bulunmadığı, SST’lerin çok büyük bölümünün 1998 ve takip edilen yıllarda davacıya satıldığı, EPC’lerin 2007 ve takip eden yıllarda temin edildiği, CD ve Eğitim kitapları ve diğer SST ve EPC’lerin amortisman ayrılarak doğrudan gider yazıldığı, oluşan değerin tespiti gerektiğine dair itirazların mahkeme tarafından değerlendirilmediği, davacı defterlerinin incelenerek ve sözleşmenin 7.7.ıv maddesi de gözönünde tutularak, ürünlerin amortisman ayrılarak doğrudan gider yazılıp yazılmadığı araştırılarak, ürünlerin davacıya maliyetlerinin usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiği kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına” karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine iade edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2019/574 Esas): İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.07.2021 tarih ve 2019/574 Esas – 2021/460 Karar sayılı kararıyla; “… yapılan tespitler ışığında BAM ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; BAM ilamı doğrultusunda hazırlanan 22/02/2021 tarihli raporun dosya kapsamına uygun ve BAM ilanında belirtilen hususları içerir şekilde düzenlendiği görüldüğünden hükme esas alınarak davacının davalıdan 81.097,88 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddine, 81.097,88 TL alacağın 27.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, 10.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda 8 başlıkta listelenen ürün ve ekipmanların davalıya iadesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Bilirkişi incelemesi ve mahkeme kararının BAM kararına uygun olmadığını, BAM kararına göre ‘Ürünlerin davacıya olan maliyetlerinin usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra karar verilmesi gerektiği’ belirtilmesine rağmen raporda sadece faturalar üzerinden hesaplama yapılıp, maliyet hesabı yapılmadığını, Sözleşmede tarafların sürenin tarafları bağlayıcı olduğunu, sürenin sona ermesi nedeniyle ilişkinin sona ermesi halinin taraflardan birisi için kazanım, diğer taraf için sorumluluk sebebi oluşturmayacağını, bu nedenle sözleşmenin sona ermesi nedeniyle tüm kullanılmamış yedek parçalar ile özel hazırlanmış alet edavatın, katalogların müvekkil şirket tarafından alınmak zorunda bırakılmasının sebepsiz bir sorumluluk olduğunu, Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde veya başkaca bir sözleşmede yazılı veya sözlü olarak ‘Sözleşme bitiminde bu yedek parça ve diğerlerinin geri alınacağı’ yönünde taahhüt bulunmadığını, Davacı ticaret şirketi ve tacir olduğundan, basiretli tacir olarak hareket ederek 5 yıllık sözleşme süresi gözetilerek ekonomik yönden yapılacak faaliyet ve kar-zarar durumunun davacı tarafından değerlendirilip buna göre karar verilmesi sözleşme özgürlüğünün gereği olduğunu, Davacının işbu dava ile geri alınmasını istediği yatırımların tamamının, davacının bayilik sözleşmesi gereğince yüklendiği edimi ifa için zorunlu olarak yaptığı giderler olduğunu, davacının bu yatırım karşılığı beklediği karı edememesinin ticari risk olduğunu, Bayilik sözleşmesi atipik bir sözleşme olup, tarafların sözleşme içeriğini serbestçe belirleme hakkına sahip olduklarını, sözleşmenin 7.7.d maddesinde ‘Yedek parçaların iade edilmesine ilişkin seçimlik hakkın’ müvekkil şirkete verildiğini, bu hükmün geçerli ve bağlayıcı olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında ‘Sözleşmenin genel işlem şartlarına aykırı olduğuna’ tespitinin hatalı olduğunu, zira konuyu düzenleyen TBK.125.maddesinin zaman bakımından olaya uygulanamayacağını, TBK’nın yürürlük kanunu gereğince ancak kamu düzenine ve ahlaka ilişkin kuralların eski ihtilaflara uygulanabileceğini, somut olayda bu istisnai durumun olmadığını, eğer ürünlerin iadesi gerekecekse bu ürünler ile elde edilen kazançların da iade edilmesi gerektiğini, Sözleşmenin 7.7.d maddesinde ‘Yedek parçaların satıldığı tarihteki satış bedeli üzerinden iade alınacağı’ açık olarak belirtilmesine rağmen, bilirkişi raporunda yedek parçalarının ve diğer ürünlerin 2011 yılı fiyatının dikkate alınmasının hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, alacak istemine ilişkindir. İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.11.2016 tarih ve 2014/879 Esas – 2016/797 Karar sayılı kararıyla; “…davanın kısmen kabulüne, 81.097,88 TL alacağın 27/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 27/09/2019 tarih ve 2017/2023 Esas – 2019/1913 Karar sayılı ilamı ile eksik inceleme nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dairemiz kararı sonrasında devam eden yargılamada İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.07.2021 tarih ve 2019/574 Esas – 2021/460 Karar sayılı kararıyla; “… yapılan tespitler ışığında BAM ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; BAM ilamı doğrultusunda hazırlanan 22/02/2021 tarihli raporun dosya kapsamına uygun ve BAM ilanında belirtilen hususları içerir şekilde düzenlendiği görüldüğünden hükme esas alınarak davacının davalıdan 81.097,88 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddine, 81.097,88 TL alacağın 27.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, 10.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda 8 başlıkta listelenen ürün ve ekipmanların davalıya iadesine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin 15.11.2016 tarih ve 2014/879 Esas – 2016/797 Karar sayılı kararının istinafı üzerine Dairemizin 27/09/2019 tarih ve 2017/2023 Esas – 2019/1913 Karar sayılı ilamı ile eksik inceleme nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği, devam eden yargılamada ilk derece mahkemesi tarafından Dairemiz kararına uygun olarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, alınan ve denetime elverişli bulunan bu bilirkişi raporu ile Dairemiz kararında işaret edilen hususlarda gerekli araştırma ve değerlendirmelerin yapıldığı ve mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın isabetli olduğu anlaşıldığından; davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/05/2022