Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/293 E. 2023/1842 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2022/293 Esas
KARAR NO: 2023/1842 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2021
NUMARASI: 2020/252 E. – 2021/410 K.
DAVANIN KONU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ 07/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin 1948 yılında kurulmuş köklü bir şirket olduğunu, müvekkiline ait “…” markasının tanınmış marka olduğunu, davalının davacı markasını, ticaret unvanı da dahil markasal haklarını ihlal edecek şekilde kullandığını, davalıya ihtilafa son verilmesi için 19 Haziran 2020 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinden ihtarname gönderildiğini, davalı tarafından olumsuz cevap verildiğini, müvekkilinin markası ile davalının fiili kullanımlarının birebir aynı olduğunu, davalı firmanın, davacı şirkete ait 1. ve 30. sınıfta tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “…” ibaresini aynı ve benzer ürünler/hizmetler bakımından Türk piyasasında tanıttığını, pazarlama ve satışını yaptığını, “…” ibaresinin tescilli olduğu ticaret unvanından farklı şekilde marka olarak kullanıldığını, davalının faaliyet alanın da kimyasal ürünler olduğunu, davalı firmanın fiili kullanımlarının müvekkiline ait marka hakkını ihlal ettiği ve haksız rekabet yarattığını, davalının ticaret unvanı ile davacı şirketin markası arasındaki ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu belirterek ,http://www…..com/ alan adı içeriğinde,
http://www…..com/ İnternet sitesinde, http://…com/…/… sayfasında e-kataloglarında, https://….com/…/ … hesabında, https://www…..com/…/ … hesabında, https://tr…..com/… hesabında; https://www…..com/… linkinde yer alan reklam filminde gösterilen adreslerde inceleme yapılmasına, marka haklarını ihlal ve bu haklara karşı tecavüz ve haksız rekabet oluşturan fiillerinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin çıkartılmasına, davalıya ait “…” ibareli tüm ürünlere, reklam vasıtalarına, materyallere el koyularak muhafaza altına alınmasına, imhasına ve internet üzerindeki tüm kullanımların tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin 2015 yılında kurulmuş, madeni yağ, yağlama yağları vb. sanayi ve endüstride kullanılan yağların üretimi üzerine faaliyet gösteren saygın bir şirket olduğunu, ticaret unvanında geçen “…” ibaresinin şirket kurucu ortağı …’nın soyadının ilk iki harfi ve kimya kelimesinin ilk üç harfinin birleşiminden oluştuğunu, müvekkili şirketin tescilli markasının “…” markası olduğunu, taraf şirketlerin faaliyet alanlarının farklı olduğunu, müvekkili şirketin hizmet sınıfının 4. sınıf ağırlıklı, davacının ise 1. sınıf ağırlıklı olduğunu, müvekkili şirketin tüm ticari faaliyetlerinde tescil ettirip kullanım hakkına sahip olduğu ticari unvanı olan … unvanını kullandığını, “…” ibaresini marka olarak kullanmadıklarını, davacının tescil ettirmiş olduğu markalarının: “…”, “…”, “…”, “…” olduğunu, kullanım şekilleri incelendiğinden ortada karıştırılacak yahut şüpheye düşürecek bir husus olmadığını, müşteri portföylerinin birbirinden çok farklı olduğunu, davalı şirketin kısaca her türlü … ürünleri ve türevleri, antifriz, madeni sanayi endüstriyel yağlar ile gresler, makine yağları, kimyasal yağlar, tekstilde kullanılan her türlü yağlar, kimyasal yağlar, gıda sektöründe kullanılan yağlar, baz yağları, motor yağları, petrol türevlerine ait yağ ürünlerinin üretimi dolumu, ambalajlanmasını yapmak üretmek pazarlamak, ithalat ve ihracatını yapmak gerekli fabrika ve entegre tesislerini kurmak, kiralamak ve işletmek olduğunu, hizmet sınıflarında yer alan 4. sınıf ağırlıklı olduğunu, davacı şirketin gerek resmi web sitesinde, gerekse de kurum nezdinde ki bilgilerinde 1. sınıf ağırlıklı hizmet verdiğinin görüldüğünü, davacı şirketin ürün gamının sodyum sülfat, tuz, leonit, magnezyum sülfat v.s. olup 1. sınıf olduğunu, müvekkilinin, ürün kataloglarından görüleceği üzere ürünlerinde marka olarak tescil ettirmiş olduğu markayı kullanmakta olduğunu, davacının huzurdaki davasını hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu beyanı ederek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 01/12/2021 tarihli 2020/252 E. – 2021/410K. sayılı kararıyla; “…Toplanan deliller, marka tescil belgeleri, ticari sicil kayıtları, alan adı sahiplik kayıtları, HMK 266. madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve dosyadaki deliller ile uyumlu bilirkişi raporları bir arada incelendiğinde; Davacının tescilli “…” markasının kimya sektöründe tanınmış marka olduğu, Davacı ve davalı firmalarında kimya sektöründe faaliyet gösterdikleri, Davalının işyerinde bulunan tabelalar ve duvar yazılarında, tanıtım kataloğunda, araç üzerinde , sosyal medyada yer alan tanıtım ve reklam amacı taşıyan paylaşım ve sosyal medya profil isimlerinde … ibaresini markasal olarak daha büyük punto ile kullanarak marka üzerinde hak sahibi olduğu izlenimi yarattığı, davacı markasının sektöründe tanınmış bir marka olduğu da dikkate alındığında davacı markası ile iltibas yaratarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemini gerçekleştirdiği, Davacı ve davalının ticaret unvanlarında ortak ve esas unsur olarak yer alan “…” ibaresinin davacının tescilli markası olup her iki taraf da aynı sektör içinde faaliyette bulunmakta olduğundan; Davalı eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, karar kesinleştiğinde kararın sicile işlenmek üzere ticari sicil müdürlüğüne gönderilmesine, Karar kesinleştiğinde davalının tek başına … ibaresi ile her türlü tanıtım, üretim, satış, reklam, sosyal medya ve alan adının markasal etki yaratacak şekilde kullanımının önlenmesine karar verilerek yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre; -Davalı eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,-Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, karar kesinleştiğinde kararın sicile işlenmek üzere ticari sicil müdürlüğüne gönderilmesine,-Karar kesinleştiğinde davalının tek başına … ibaresi ile her türlü tanıtım, üretim,satış,reklam,sosyal medya ve alan adının markasal etki yaratacak şekilde kullanımının önlenmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Mahkemenin delilleri değerlendirmesinin ve gerekçe ile verilen hükmün hatalı olduğunu, Müvekkilinin 2015 yılından bu yana tescilli ticaret unvanını ve 2007 yılından bu yana tescilli “…” markasını kullandığını, tescilli ticaret unvanını kullanmasının hukuka aykırı olmadığını, TTK’nun 39/2. maddesi uyarınca ticaret unvanına işletmesinde, internet sayfasında ve sosyal medya sayfalarında yer verdiğini, Ticaret unvanını markasal olarak kullanmadığını, alınan ilk bilirkişi raporunda da bu hususun tespit edildiğini, ancak Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alarak davanın kabulüne karar verdiğini, Tarafların markalarının logolarının farklı olduğunu, ticari faaliyet alanlarının da birbirinden farklı olması nedeniyle karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının 1. Sınıf ağırlıklı, müvekkilinin ise 4. sınıf ağırlıklı hizmet verdiklerini,Davacının markasının tanınmış marka olduğuna dair dosyada yeterli delil bulunmadığını, bilirkişilerin yeterli araştırma yapmadan davacının markasının tanınmış marka olduğuna dair görüş bildirmelerinin kabul edilemeyeceğini, Mahkemece müvekkilinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle sessiz kalma nedeniyle hak kaybının söz konusu olmayacağına karar verilmişse de, müvekkilinin kötüniyetli olduğuna dair dosyada delil bulunmadığını, bilirkişi raporlarında buna ilişkin görüş bildirilmediğini, Müvekkilinin ticaret unvanı kullanımının haksız rekabet de oluşturmayacağını, SMK’nun 7. maddesi kapsamında bir tecavüzün söz konusu olmadığını, tarafların markalarının farklı olduklarını, Her iki raporda da müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğine, haksız rekabette bulunduğuna dair kesin bir tespit yapılmamasına rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya içinde bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; 05/02/1992 tescil tarihli, … tescil numaralı “…+Şekil” markasının 01. sınıfta, … tescil numaralı “…” markasının 30 ve 01. sınıfta, … numaralı “…+Şekil” markasının 30. sınıfta, … numaralı “…” markasının 01. sınıfta, … numaralı “ …” markasının 01. sınıfta, … numaralı “…” markasının 01. sınıfta, … numaralı “…+Şekil” markasının 01, 30. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 01, 30. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 01, 30. sınıflarda davacı adına tescilli oldukları, Davalı tarafça 04 ve 35. sınıflarda tescil başvurusu yapılan … başvuru numaralı, “…” markasının müddet olduğu, ayrıca ilki 24/06/2006 tescil tarihli olmak üzere “…” ibareleri markaların da davalı adına 04, 01, 39, …45. sınıflarda tescilli oldukları tespit edilmiştir. Taraflara ait ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; davacı şirketin 13/05/1991 tarihinde, davalı şirketin ise 11/06/2015 tarihinde ticaret sicile tescil edildikleri, her iki şirketin faaliyet alanında da kimyasal ürünlerin ticaretinin mevcut olduğu tespit edilmiştir.Beyoğlu …. Noterliğinin 19 Haziran 2020 tarihli, … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacının davalı tarafa “…” markasının ticaret unvanında ve marka olarak kullanılmamasının ihtar edildiği, Karşıyaka …. Noterliğinin 26 Haziran 2020 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafından davacıya bu konuda cevap verildiği tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …’den oluşan heyetten alınan 16/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda; … markalarının dava dilekçesinin 1.ve 2. sayfalarında bulunan linklerde, internet sitelerinde, sosyal medyada kullanıp kullanılmadığının, kullanılıyor ise hangi ürünler üzerinde kullanıldığının, kullanım tarihleriyle birlikte tespitine dair www…com alan adlı web sitesi üzerinde yapılan incelemede, Web sitesi isminde “…” isminin kullanıldığının tespit edilmiş olduğunu, sitenin kuruluş tarihinin 19/06/2015 olarak tespit edildiğini, Web sayfasında alınan belgeler kısmındaki tüm belgelerde “…” kelimesinin unvanda geçtiğinin tespit edildiğini, E-Katalog web sayfası incelendiğinde “…” isminin kullanıldığının tespit edildiğini, http:/….com/… https://www ….com/…/ …. sayfası üzerinde yapılan inceleme de “…” isminin kullanıldığının tespit edildiğini, https://www….com/…/ adresi incelendiğinde “…” isminin kullanıldığının tespit edildiğini, https://www…com/… adresinde yapılan incelemede “…” isminin kullanıldığının tespit edildiğini, https://www…..com/…. yapılan incelemede “…” isminin kullanıldığının tespit edildiğini, davalının “ …, … Bulvarı, … Caddesi, No;…,Tuzla,İstanbul” adresinde Bilirkişi -… tarafından yapılan tespitte 15/10/2020 tarihinde belirtilen adreste İdare Binası, Üretim ve Paketleme Alanı ve Depo alanı bulunduğunu, fotoğrafların çekildiğini, üretim alanının önünde ve işyeri sınırları içerisinde, duvarın iç kısmındaki bahçe kısmında, içleri dolu ve sevkiyata hazır görünen plastik variller üzerinde raporda yer alan resimde görüldüğü üzere el yazısıyla “…” ibaresinin görüldüğünü, Şirket sahibine sorulduğunda bu varillerin bir tonluk olduğu, içindeki motor yağının özelliğine göre bir tonluk bir varilin en düşük kalitede olanının fiyatının 10.000- TL’den (onbin Türk Lirası) başladığının beyan edildiğini, Üretim alanının içerisinde yine başka bir plastik varil üzerinde raporda yer alan resimde görüldüğü üzere el yazısıyla “…” ibaresinin tespit edildiğini, bir adet kataloğun incelenmek üzere bilirkişiye teslim edildiğini, kataloğun incelenmesinde “…” ibaresinin kullanıldığı herhangi bir ürüne rastlanmadığını bildirmişlerdir.İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …, … ve … oluşan bilirkişi heyetinden alınan 13/07/2021 tarihli raporda; davacının tescilli “…” markasının kimya sektöründe tanınmış marka olduğunu, davacı ve davalı firmaların kimya sektöründe faaliyet gösterdiklerini, davalının ise spesifik olarak … alanında faaliyet gösterdiğini, davacının ise … alanında faaliyetinin bulunmadığını, bunun yanı sıra tarafların marka tescillerinin 1. sınıfının “İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Gübreler ve topraklar. Yangın söndürücü maddeler. Ev ve kırtasiye amaçlı olmayan yapıştırıcılar” alt grubunda örtüşmekte olduğunu, davalı ürün görsellerinde “…” ibaresinin kullanıldığına dair tespit yapılamamış ise de, davalının işyerinde bulunan tabelalar ve duvar yazılarında “…” ibaresini ön plana çıkartan kullanımları, tanıtım kataloğunda “…” ibaresini ön plana çıkartan kullanımı, araç üzerinde yer verdiği “…” ibaresinin kullanımları ve sosyal medyada yer alan tanıtım ve reklam amacı taşıyan paylaşım ve sosyal medya profil isimlerinin markasal kullanım olarak değerlendirildiğini, bu markasal kullanımların davacı markasının sektöründe tanınmış bir marka olduğu da dikkate alındığında, davacı markası ile iltibas yaratabileceğini, davacı ve davalının ticaret unvanlarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin davacının tescilli markası olup, her iki taraf da aynı sektör içinde faaliyette bulunduklarından ve aynı sektör içinde faaliyette bulunan taraflardan davacının sektöründe tanınmış bir firma olup, ticari unvanını davacıdan daha önce tescil ettirmiş olduğu gibi “…” ibaresinin markasal kullanımında da üstün hak sahibi olduğunu, davalının ticaret unvanı kullanımlarında “…” ibaresini ön plana çıkartarak kullanması, davacı markasının sektöründe tanınmış bir marka olması ve her iki markanın da kimya sektöründe yer alması da dikkate alındığında davalı ticaret unvanı kullanımlarının, davacı markası ile SMK madde 7/3/e “İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması” hükmü de dikkate alınarak iltibas yaratabileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, ticaret unvanının terkini davasıdır.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasıyla ilgili yapılan istinaf incelenmesinde; alınan bilirkişi raporları ile davalıya ait işe yerinde, internet sitesinde ve sosyal medya hesaplarından ”…” ibaresinin tek başına markasal olarak kullanıldığının tespit edildiği, davalının ticaret unvanı kullanımlarında da “…” ibaresini ticaret unvanında yer alan tali unsurlardan daha büyük harflerle yazmak suretiyle ön plana çıkartarak kullandığının tespit edildiği, her iki tarafın da kimyasal maddelerin ticaretini yaptıkları, davalı şirketin ticaretini yaptığı 04. sınıftaki kimyasal emtia davacının ticaretini yaptığı 01. sınıftaki emtiadan farklı olsa dahi, her iki tarafın ürünlerinin de kimyasal ürünler olması, davacı şirketin markasının kimyasal maddeler için tanınmışlık düzeyi, bilinirliği nedeniyle, ortalama tüketici nezdinde davacı ve davalı şirketlerin ilişkilendirilme ihtimalinin mevcut olduğu, tüketicilerin davalıya ait ürün tanıtımlarını gördüklerinde davacının “…” markasıyla bu ürünlerin de satışına başladığını düşünebilecekleri, iltibas tehlikesinin mevcut olduğu, davalının tescilli ticaret unvanını kullanması markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyecekse de, ticaret unvanında yer alan “… ibaresini bu şekilde ön plana çıkartarak kullanmasının SMK’nun 7/3-e maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturacağı, bu nedenlerle Mahkemece davalının kullanımlarının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzün durdurulmasına ve önlenmesine karar vermesinde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmakla, davalı vekilinin buna ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekilinin ticaret unvanının terkinine dair istinaf talepleri incelendiğinde; Mahkemece davalının ticaret unvanının tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıldan fazla süre geçmesine rağmen, davalının davacıya ait ve tanınmış markaya ticaret unvanında yer vermesinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle ticaret unvanının terkinine karar vermiştir. Ancak dosya incelendiğinde; davacı taraf ticaret unvanının terkinini TTK’nun 50 ve 52. maddeleri uyarınca, kendisine ait tescilli ticaret unvanı ile benzerliği nedeniyle değil, kendi adına tescilli markadan kaynaklanan haklarına dayanarak, SMK’nun 7/3-e maddesi uyarınca talep etmiştir. Taleple bağlılık ilkesi gereğince ticaret unvanının terkini talebinin SMK hükümlerine göre incelenmesi gerekir. Toplanan delillerle davalının ticaret unvanını markasal olarak kullandığı sabit olmuşsa da, dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan bu yana bu kullanımının devam ettiği tespit edilememiş, bu nedenle sessiz kalma nedeniyle hak kaybının oluşmadığı anlaşılmıştır. Ancak tcaret unvanının bu şekilde markasal olarak kullanımının tescilli markaya tecavüz teşkil etmesi halinde bile SMK’nun 7/3. maddesi hükmüne dayanılarak unvanın kılavuz sözcüğünün sicilden terkinine karar verilmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda, tescilli ticaret unvan sahibinin, tabi olduğu yasal sınırlara çekilmesinin sağlanması suretiyle, bir diğer deyişle tecavüzün menine karar verilmesi ile uyuşmazlığın çözümü gerekli ve yeterlidir. Tüm bu nedenlerle, davalı vekilinin ticaret unvanının terkinine ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini ön plana çıkartarak, ayrıca internet sitesinin içeriğinde, iş yerinde ve ürünleri üzerinde “…” ibaresini kimyasal ürünler için kullanması eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının tescilli ticaret unvanından kaynaklanan hakları saklı kalmak şartıyla marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, karar kesinleştiğinde davalının ticaret unvanında “…” ibaresini ön plana çıkartacak şekilde kullanmasının, tek başına “…” ibaresi ile her türlü tanıtım, üretim, satış, reklam, sosyal medya ve alan adının markasal etki yaratacak şekilde kullanımının önlenmesine, ticaret unvanının terkini talebinin reddine karar verilmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin esastan KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 01/12/2021 tarihli 2020/252 E. – 2021/410 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Davanın kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE, -Davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini ön plana çıkartarak, ayrıca internet sitesinin içeriğinde, iş yerinde ve ürünleri üzerinde “…” ibaresini kimyasal ürünler için kullanması eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, -Davalının tescilli ticaret unvanından kaynaklanan hakları saklı kalmak şartıyla marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, -Karar kesinleştiğinde davalının ticaret unvanında “…” ibaresini ön plana çıkartacak şekilde kullanmasının, tek başına “…” ibaresi ile her türlü tanıtım, üretim, satış, reklam, sosyal medya ve alan adının markasal etki yaratacak şekilde kullanımının önlenmesine,-Ticaret unvanının terkini talebinin reddine, 3-İlk derece yargılaması yönünden; a-)Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 215,45 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, b-) Kabul edilen marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi davası yönünden davacı için Avukatlık ücret tarifesi uyarınca takdir edilen 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-) Reddedilen ticaret unvanın terkini davası yönünden davalı için Avukatlık ücret tarifesi uyarınca takdir edilen 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-)Davacı tarafça yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı, 147,60 TL tebligat masrafı 5.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.256,40 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranlarına göre (%50) 2.628,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,e-)Davalı tarafça yapılan 71,10 TL tebligat masrafından davanın kabul ve ret oranlarına göre (%50) 35,55 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazla kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,f-)-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,4-İstinaf yargılaması yönünden; a-)Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,b-)İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, ile 54,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 274,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,ç-)Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.