Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/263 E. 2022/631 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/263 Esas
KARAR NO: 2022/631
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021
NUMARASI: 2020/153 2021/769
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili … A.Ş. ile davalı borçlu … Tic. A.Ş. arasında 18.12.2015 başlangıç tarihli 20.000.000,00 (Yirmi Milyon Türk Lirası) azami hacimli faktoring sözleşmesi imzalandığını ve davalı şirket … A.Ş.’nin de iş bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, söz konusu sözleşme gereği müvekkili şirketçe vadesi geçtiğini ve tahsil edilememiş 30.06.2017 tarihinden 29.11.2017 tarihine kadar işleyen faiz alacağının 26.575,98-TL olarak belirlendiğini, davalı tarafın imzalamış olduğu 18.12.2015 başlangıç tarihli faktoring sözleşmesi kapsamında, müvekkili şirket nezdinde bulunan hesaplar kat edildiğini ve bu doğrultuda hesap bakiye borçlarının muaccel hale geldiğini, söz konusu tutara ilişkin alacak hakları saklı kalmak kaydıyla işlemiş faiz alacak tutarının ödenmesi gerektiğini, aksi takdirde tahsil amaçlı hukuki yollara başvurulacağına dair Beyoğlu … Noterliği’nden 29.11.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, ancak gönderilen ihtarnamenin davalı borçluya tebliğ olup, mevzu bahis borcun ödenmesinden imtina edilmesi üzerine taraflarınca ticari alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı şirkete 26.575,98-TL bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığını, anılan icra takibinin ikame edilmesinin akabinde takip konusu borca davalı tarafça 22.12.2017 tarihli dilekçe ile itiraz edildiğini, davalı borçluların icra takibine itirazlarında öne sürdüğü iddiaların tamamen gerçek dışı olup; takibe dayanak borcun, taraflarca akdedilen faktoring sözleşmesinden doğan, dayanaklı bir borç miktarı olduğunun aşikar olduğunu, bununla birlikte borcun gerçek bir borç olmadığını, şaibeli olduğunu iddia eden davalı borçlunun da söz konusu sözleşmeden doğan faiz tutarına ilişkin gönderilen ihtarnamelerin tarafına tebliğ edildiği halde herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu hususlar ışığında, davalı tarafın borca itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına sunulan borca itirazın iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalılar vekili; iş bu dosyada taraflarına ilamsız takip mahsus yolla takip yapıldığını ve ödeme emri gönderildiğini, alacaklı görünen tarafla hukuki ilişkilerini itilaflı olup takibe dayanak borç için alacaklı görünen şirketle mutakabat sağlanamadığını ve bu sebeple takibe dayanak borcun gerçek bir borç olup olmadığının şüphe oluşturduğunu davacının haksız olarak mevzu bahis ihtarnamesine Gaziantep …Noterliği 04//12/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile taraflarınca karşılırk verildiğini, bununla birlikte alacaklı görünen tarafından iddia edilen borcun şüpheli alacaklı durumunda olduğunu, müvekkili şirket TMSF ye devredildiğinden TMSF incelemeler dolayısıyla borcun likit olmadığını TMSF tarafından şaibeli olabileceği ve terör örgütüne finans sağlayabileceği sebebi ile geçmişe yönelik yapılan bütün sözleşmeler ve ticari ilişkilerin incelemeye alındığını, bu hususta TMSF ve TMSF’nin verdiği raporlar doğrultusunda ceza soruşturmalarının devam ettiğini, bu soruşturmalar ve incelemelerin halen tamamlanamadığını, işbu sebeple bu incelemeler ve soruşturmalar tamamlanıncaya kadar açılan davanın bekletilmesinin gerektiğini, diğer taraftan başlatalına icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacının peyder pey açmış olduğu davalar ile hakkın kötüye kullanımı yoluna gittiğini, davacının müvekkili firmaya aynı sözleşmeden bahisle birden fazla davayı peyderpey açmak suretiyle hem daha fazla faiz ve vekalet ücreti hedeflediğini müstakar Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere bu şekilde elde edilecek karşı vekalet ücretinin açıkça hakkın kötüye kullanımına girdiğini, muhtelif mahkemelerde aynı alacaktan bahisle davacının taraflarına açmış olduğu davaların reddedildiğini, davacının İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde muhtelif olarak aleyhlerine itirazın iptali davası açtığını ve açmaya devam ettiğini, işbu davanın mahkememiz uhtesinde ve İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/588 esas sayılı dosyanın davacı aleyhine reddedilmiş olduğunu, yine açılan meskur davanın reddinin gerektiğini, sonuç olarak bu sebeplerden dolayı TTK ve ilgili sair mevzuatta belirtilen ve bu suretle tahsil edilmek istendiğinden davanın ve davacı tarafın taleplerinin reddini, mevzu bahis takip usulsüz ve yasaya aykırı olduğundan takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre davalılara kayyum atandığı 678 Sayılı KHK 37.maddesinde kayyum atanan davalılara karşı takip yapılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda 11/02/2020 tarihli kararla 678 Sayılı KHK 37.maddesinin TMSF nin kayyum olarak atandığı şirketler aleyhinde takip yasağı ve dava yasağı getirmediği, mahkemenin yargılamaya devam etmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği, Dairemiz kaldırma kararından sonra toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre 10/11/2021 tarihinde; “İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/588 esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiş olup aynı taraflar arasında, aynı faktoring sözleşmesinden kaynaklı olarak asıl alacak isteminin davaya konu edildiği, 678 sayılı KHK’nın 37. maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair karar verildiği, gönderilen belgeler kapsamında dosyanın istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Huzurdaki davanın konusunu ise davalı … A.Ş’nin müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı, davacı faktoring şirketi ile davalı asıl borçlu … A.Ş arasında düzenlenen 18/12/2015 tarihli 21.000.000,-TL Limitli Faktoring Sözleşmesinden kaynaklı işlemiş faiz alacağını oluşturduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin VI. maddesinde münhasıran delil sözleşmesinin yapıldığı ve uyuşmazlıkların çözümünde davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil edeceğinin kararlaştırıldığı, davalıların ödeme savunmasının bulunmadığı, asıl alacak istemini konu alan davanın akıbeti ve neticesi yönünden beyan ve itirazların mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Bu hali ile faiz tahakkuk listeleri, davacı defter ve belgeleri, kat ihtarı, ara karar gereğince ibraz edilen Beyoğlu Noterliğine ait ihtarnamenin tebliğ şerhleri kapsamında ayrıntılı, gerekçeli olmakla hükme esas alınmaya elverişli bulunan rapor içeriğinde de tetkik edildiği üzere; akdedilen 21.000.000- TL limitli sözleşmeye istinaden; davalı asıl borçlu … A.Ş’nin üçüncü şahıs ve firmalara yapmış olduğu satış ve teslimler ile vermiş olduğu hizmetler nedeniyle alacağı ile ilişkili olmak üzere, düzenlediği faturaları davacı faktoring şirketine temlik ettiği, bu kapsamda davacı şirketin 18/12/2015 tarihinden 2017 sonuna kadar finanse ettiği, 2015 yılında 4.355.000-TL civarında seyreden finansman miktarının 2016 yılında 1.200.000 ile 14.694.000-TL aralığında seyrettiği, 2017 yılında düşüş seyrederek anapara alacağının tamamının tahsil edilerek tasfiye edildiği, faiz tahakkuk ve tahsilatlarının 3- 6 -9 -12 ay sonları itibariyle yapılarak tahsilatlarının da firma hesabına borç yazılarak tahsil edildiği, 2015 – 2016 yıllarında tahakkuk ve tahsilatların (firma hesabına borç yazılarak) yapıldığı (sunulan) hesap ekstrelerinden görülmekle birlikte; 2017 yılı içerisinde; tasfiye aşamasına girilmiş olmakla; kredinin kullanım limiti 0 ile 183.000,-TL arasında seyretmiş; üçer aylık dönem sonlan itibariyle faiz tahakkuku görülememiş olup; hesap kat (29.11.2017) tarihi itibariyle hesaplanmış ancak tahakkuk ettirilmemiş ve asıl borçlunun cari hesabına borç olarak yazılmamış (Temmuz- Kasım 2017 dönemine ilişkin) 1.521,24 TL faiz…. 30.09.2017, 227,98 TL faiz… 24.10.2017, 15.761,76 TL faiz… 30.09.2017, 7.931,87 TL Faiz… 30.09.2017, 1.133.13 TL faiz… 07.11.2017 olmak üzere toplam 26.575.98 TL faiz alacağının bulunduğu, faize temerrüt faizi talep edilmediği, bu hali ile birleşik faiz durumunun mevcut olmadığı, faiz alacağına sözleşme ve Gider Vergisi Kanunu kapsamında %5 BSMV’nin talep edilmesinin yasal olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm bu nedenlerle; davacı yanın takip tarihi itibari ile davalı şirketlerden 26.575,98-TL alacak yönünden icra takibi başlatmakta haklı olduğu, bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusu şirketlerin vaki itirazının haksız olduğu, alacağın kat ihtarı/ hesap ekstresine dayalı olup likit olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı lehine icra inkar tazminatına karar vermiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; Açılmış olunan iş bu davanın usul ve yasaya aykırı olup reddinin gerektiğini, davacı yan tarafından iddia edildiği üzere haklı bir feshin mevcut olmadığını, 678 sayılı KHK’nun 37 maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda şirkete; “doğmuş veya doğması muhtemel borçlara karşı öncelikle şirket lehine kefil olmuş şirket ortaklarına gidilmedikçe şirketten alacak talep edilemez.”, davacı yanın davaya konu taleplerinin ve tedbir taleplerinin reddi gerektiğini, şirketlerine doğrudan, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir ve haciz işlemlerine yönelik takip iş ve işlemleri yapılamayacağını ve bu doğrultuda karar alınamayacağını, buna rağmen sayın mahkemenin ihtiyati tedbir kararının devamına karar verdiğini, Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerden 690 sayılı KHK’nun 73/6 . Maddesi uyarınca müvekkil şirket açmış olduğu davalarda harçtan muaf olup taraflarından harç alınmaması gerektiğini, dilekçelerinde belirttikleri şirketlerinin hukuki yapısında dolayı işlemlerin yapılması için işler 3. Kişilere yapılması için devredildiğini, zira gerek KHK hükmü, gerekse Ticari İktisadi Bütünlük kararları doğrultusunda şirketleri TMSF tarafından hukuken korunmakta olduğunu, davacı yan tarafından kötü niyetli olarak bu hukuki korumalar sözleşmenin feshi yöntemiyle bertaraf edilmeye çalışıldığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine 26.575,98-TL nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak ise, “18/12/2015 tarihinde faktoring sözleşmesi kapsamında doğan faiz alacağı”nın gösterildiği, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan 18/12/2015 tarihli faktoring sözleşmesinin davacı ile davalı … A.Ş arasında düzenlendiği, davalı … A.Ş’nin ise kefil kabul beyanı kısmını imzaladığı görülmüştür. Davalıların cevap dilekçesi ekinde sundukları Gaziantep 3.SCM’nin 2016/5555 D.İş sayılı kararında; … A.Ş Yönetimi ve … A.Ş Yönetimine 674 Sayılı KHK’nun 14.maddesine göre atanan kayyımların görev ve yetkilerinin TMSF’ye devrine karar verildiği görülmüştür. Yine davalıların cevap dilekçesi ekinde sunulan TMSF’nin 25/10/2016 tarihli yazısında; … Bütünlüğünün oluşturulduğu görülmüştür. Yine cevap dilekçesi ekinde bulunan TMSF’nin 27/09/2016 tarihli yazısı ekinde atanan kayyımların, kayyımlıklarının sonlandırılmasına ve TMSF’ye devrine karar verildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından 24/04/2018 tarihli dilekçe ekinde, faktoring sözleşmesi fotokopisi ile cari hesap ekstresi fotokopisinin sunulduğu görülmüştür. Davacı vekilince 29/09/2021 tarihli dilekçe ekinde, Beyoğlu …noterliğinin 29/11/2017 tarihli davacı tarafından davalılara çekilen ihtarnamenin sunulduğu, buna göre 26.575,98-TL nin 3 iş günü içerisinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamelerin davalı … şirketine 01/12/2017 de, davalı … şirketine 30/11/2017 de tebliğ edildiği görülmüştür. 09/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı Faktoring Şirketinin, 08.12.2017 Takip Tarihi İtibariyle davalılardan, 26.575,98 TL. Asıl Alacak (Faiz Alacağı) Toplam … 26.575,98 TL alacaklı olduğu, davacının 26.575,98 TL Faiz Alacak Miktarına, Faiz veya temerrüt faizi talep edemeyeceği, ancak davacının işbu faiz alacağına; Sözleşme şaırtları ile 6802 s.lı yasa kapsamında %5 nispetinde BSMV (Banka ve Sigorta Muamele Vergisi) talep edebileceği, tarafların sair taleplerinin Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 67.maddesi uyarınca açılan açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf faktoring sözleşmesinden kaynaklanan faiz alacağının tahsili için takip başlatmış, davalıların itirazı üzerine huzurdaki dava açılmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesinde, davacının davalılardan faiz alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Söz konusu rapor ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunduğundan hükme esas alınmasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Öte yandan davacı tarafça davalı tarafa gönderilen ihtarnamenin davalılara 01/12/2017 ve 30/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği görülmüş olup, davacı tarafın sözleşmeyi feshettiği anlaşılmıştır. 678 Sayılı KHK 37.maddesi istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, söz konusu madde TMSF nin kayyum olarak atandığı şirketler aleyhinde borçların tahsilinde izlenecek yolu öngörmekte olup, bu düzenleme şirketler aleyhine takip yasağı ve dava yasağı getirmemektedir. Nitekim Yargıtay 12. H.D nin 2017/7110 E – 2018/12260 K sayılı ilamı da bu yöndedir. Öte yandan 690 Sayılı KHK 73/6 maddesinde bu şirketler yönünden harç muafiyeti getirilmiş ise de, söz konusu haç muafiyeti bu şirketlerin açtığı davalar yönündendir. Bir başka ifadeyle bu şirketlere yönelik açılacak davalarda harç muafiyeti söz konusu değildir. Ayrıca daha önceki istinaf incelemesi sırasında Dairemizce TMSF ile yapılan yazışmalardan davalı şirketlere atanan kayyumların yetkilerinin TMSF ye devredildiği, davalıların tüzel kişiliklerinin ve taraf ehliyetlerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.815,41-TL harçtan, peşin alınan 453,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.361,56-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/04/2022